Trump’ın tarife sopası Vietnam’ı da vurdu: Çin’den hammadde ve yarı mamul alma!

ABD Başkanı Trump'ın 2 Temmuz'daki Vietnam anlaşmasıyla birlikte ticari tarifelerde yeni bir boyut açıldı. Yüzde 40'lık vergi oranı ve katı menşe kuralları, ürünlerin ilk menşeni sorgulatıyor ve Çin'den hammadde veya yarı mamul alımını fiilen engellemeyi amaçlıyor. Bu ‘tarife sopası’, küresel üretim stratejilerini nasıl etkileyecek ve firmalar için ne anlama geliyor?

Trump’ın tarife sopası Vietnam’ı da vurdu: Çin’den hammadde ve yarı mamul alma!

BİLGEHAN ENGİN / Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği (UTİKAD) Başkanı

ABD Başkanı Donald Trump ikinci başkanlık dönemin­de özellikle iki hususta önemli mesafeler kat etmek isti­yor. Ticaret anlaşmaları ve gümrük vergileri üzerinden ticaret savaş­larında güçlü bir pozisyon yaka­lamak ve elbette ki Ortadoğu’daki gelişmelerin bütünüyle ABD kont­rolünde sürmesi. Ortadoğu’daki gelişmeler de elbette küresel teda­rik zincirini doğrudan etkileri altı­na alıyor. Neredeyse her jeopolitik gelişme, lojistik akışa yeni bir şişe boynu ekliyor, dolayısıyla yeni bir maliyet kalemi doğuruyor; ancak bu yazıda daha çok ticaret savaşla­rında ülkemiz ve bölgemizin ne gi­bi risk ve fırsatlarla yoğruluyor ol­duğuna eğilmek istiyorum.

Yakın geçmişte Başkan Trump, önemli hamlelerle ticaret savaşları ateşinin altına yeni odunlar sürdü. İlk önce, vazgeçilmez müttefik İn­giltere ile özel bir ticaret anlaşması yaptı. Sonrasında arka arkaya attı­ğı sosyal medya postalarıyla Viet­nam ile özel bir ticaret anlaşması­na varıldığını müjdeledi ve saatler sonra Meksika ve AB yaptırımları­nı duyurdu. Bu gelişmelerin ayrın­tı ve yansımalarına baktığımızda, ticaret savaşlarının, küresel tica­retle birlikte lojistiği de yeni tanım ve tasarımlara sevk etmekte oldu­ğunu gördük.

Büyük harflerle ‘sıfır’

Özellikle Vietnam anlaşması­nın resmi olarak ne gibi maddeleri içerdiği, yani kapsamı henüz net­lik kazanmazken, 2 Temmuz tarih­li Truth platformu paylaşımında Trump bu anlaşmayı şu esaslara oturtuyor: Vietnam menşeli mal­lar, ABD’ye ithal edildiğinde yüz­de 20'lik bir temel tarifeye tabi olacak; ‘transshipment/aktarma’ malları olarak kabul edilen Viet­nam menşeli mallar, yüzde 40'lık bir ABD tarifesine tabi olacak; Vietnam, ABD menşeli mallara uy­guladığı tarifeleri yüzde 0'a indire­cek. Bu yüzde 0’lık Vietnam tarife­sini Başkan Trump, yazıyla ve bü­yük harflerle bildiriyor.

Kritik öneme sahip

Aktarma mallarının lojis­tik akışta ne anlama geldiğini ve transit taşımacılığın hem ülke­miz hem de bölgemiz için ne den­li kritik bir önemde olduğunu bi­liyoruz. Konteyner taşımacılı­ğında ‘transhipment/aktarma’ işlemi, dünyanın büyük lojistik merkezleri üzerinden yapılır. He­men her bir konteyner bir yerler­den muhakkak aktarılır. Yukarı­da vurguladığım gibi, her ne ka­dar Vietnam anlaşmasının resmi maddeleri ve kapsamı net değil­se de Trump’un duyurduğu haliy­le bu anlaşma, yeni menşe kural­ları oluşturuyor. (Burada her ne kadar isim verilmemişse de kas­tedilen hedef menşenin Çin ola­cağını düşünmek gerekir. Zaten bu haber ilk düştüğünde herkes ana hedefin Çin olduğu konusun­da mutabık kaldı.) Şöyle ki; Viet­nam’da üretilen ya da oluşturulan (assemble/transform) ürünlerin vergisi yüzde 20 ve transshipped/ aktarılmış ürünlerin vergisini ise yüzde 40 olarak belirlediğinizde, burada ilgili ürünün ilk menşe­ni bilmek gerekir. Çin olduğunda, hangi oranda Çin menşe taşıdığı­nın tanımlanması gerektiği ger­çeğinden bağımsız olarak, yüzde 40’lık vergi uyguladığınızda ise te­mel olarak şunu söylüyorsunuz; Çin’den hammadde ya da yarı ma­mul alma. Bu durum dünya ticare­tinde yeni bir menşei kuralı oluş­turuyor ve büyük bir dönüşüme yol açma potansiyeli taşıyor. Zi­ra, Vietnam dışında, Çin ile girift ticari ilişkileri olan bir sürü ülke var; bunların arasında Trump’ın tarife sopasından şu aşamada na­sibini almış ülkeler dikkat çeki­yor; Tayland, Kamboçya, Malezya. Bu yeni menşe tanımını Trump yönetimi Vietnam’dan sonra bu ülkelere de uygulamaya başlar­sa, gümrükler, aktarma limanları, navlun ve gemi programlarına ka­dar lojistik akışın ciddi bir dönü­şüme evrileceğini görmek gerekir. Ve bir başka aşama olarak, Trump, Mısır ve Türkiye gibi Çin’e üretim alternatifi olmak isteyen ülkelere de bu uygulamayı dayattığını dü­şünürsek, bu yeni menşei tanımı ciddi bir norm halini alabilir. Baş­ta Türkiye olmak üzere birçok ül­ke üretimden ve transit ticaretten payını yükseltmek için hatırı sa­yılır yatırımlar yaparken, bu ge­lişmeleri de kollaması gerekecek.

Çin anında itiraz etti

Netice olarak Vietnam anlaş­ması, Trump’ın bir sosyal medya paylaşımı ile ve kısıtlı ayrıntısıy­la önümüzde geldi ancak küresel medyada ve ticari platformlarda etkisi derin oldu. Kaldı ki, başta İs­rail-İran çatışmaları olmak üzere, birçok küresel meselede Çin hü­kümetinden ya da Çinli resmi ağız­lardan bir yorum duymak, olaylara ilginç bir boyut katabilirdi. Hatta bölgemizi etkileyebilecek bir den­ge unsuru olabilirdi. Ancak bu gibi gelişmelere sessiz kalan Çin, Viet­nam anlaşmasına Ticaret Bakan­lığı seviyesinden anında itiraz etti. Kullandıkları dilin ne kadar kararlı olduğu oldukça dikkat çekici: “Biz­de herhangi bir anlaşmanın, bizi tedarik zincirlerinden çıkaracağı izlenimi oluşursa, bunu kabul et­meyecek ve kararlı karşı önlemler alacağız." Şu aşamada tedarik zin­cirindeki bir kırılmanın Çin’in kır­mızı çizgilerinden biri olduğu net olarak anlaşılıyor.