çok özel resimli kitaplar

Bu ay size resimli üç kitap tanıtacağım. Hepsi birbirinden özel üç resimli kitap. İlki Mirket Yayınları'ndan Rüya Göremeyen Burak. İkinci tanıtacağım, Redhouse Kidz'in yayımladığı Sol Sağ Kitabım. Son tanıtacağım resimli kitap Gün Bey'in Penceresi'ni ise Can Çocuk yayımlamış.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

AYFER GÜRDAL ÜNAL

İlk kitap Rüya Göremeyen Burak'ı tanıtmadan önce yayınevi Mirket'ten (https://mirketyayinlari.com) bahsetmek şart. Mirket Yayınevi, Türkiye'de sadece dil ve konuşmaya yönelik eğitim materyalleri, kitaplar, oyunlar üreten bir yayınevi.

Anadolu Üniversitesi Dil ve Konuşma Terapistliği Yüksek Lisans programını tamamlayarak "Uzman Dil ve Konuşma Terapisti" unvanını hak kazanan ve bu alanda 7 yıldır çalışan Mukaddes Düzyol Mirket Yayınları'nın kurucusu. Tedavi ettiği çocukların ihtiyacını karşılayacak yeterli materyal bulamayınca kurmuş yayınevini. L, R,Y harflerini söylemekte zorlanan bir çocuğunuz varsa Mirket Yayınları'nın LRY Seslerini Söylüyorum kitabı kütüphanenizde yer almalı. Bir diğer edinilmesi gerekli kitap, R sesini çıkarmakta zorlanan çocuklar için yaratılan Rüya Göremeyen Burak. Bu kitabı üçlü bir ekip tasarlamış. Uzman dil ve konuşma terapisti Mukadder Düzyol, çocukkitapları yazarı Nur Tunay ve illüstratör Deniz Dayıoğlu. Rüya Görmeyen Burak kitabında geçen kelimelerin yüzde 85'inde R sesi geçmekte.
"Artık rüya görmek istiyorum! dedi Burak somurtup oturarak! Her gece horul horul uyuyor, ama bir türlü rüya göremiyor Burak." diye başlıyor öykü ve Burak'ın arkadaşlarının gördüğü rüyalara imrenmesi ile sürüyor. Sonunda rüya perisinden yardım isteyen Burak'ın heves ettiği oluyor. Derken Burak rüyalara dalıyor, hızlı bir trenle bir ormana giriyor. Ormanda bir gorille dans ediyor, goril bir fırlatıyor cumburlop nehre düşüyor. Nehirde yüzüyor, yüzüyor, derinlere gidiyor. Derinlerden bir ses "Burak rüya görüyorsun, hadi kalk! Servisi kaçırırsan, seni rüya perisi bile kurtaramayacak!" diyor.

Gördüğünüz gibi 5 cümlede 36 adet R var. Çok önemli bir ihtiyaca hizmet eden bir kitap. Sizin çocuğunuz R'leri söylemekte zorluk çekmeyebilir, ancak dostunuzun çocuğunun böyle bir ihtiyacı olabilir, bu yayınevi aklınızda bulunsun.

sol sağ kitabım

İkinci tanıtacağım kitap Şiirsel Taş'ın yazıp Gökçe Akgül'ün resimlediği, Redhouse Kidz'in yayımladığı Sol Sağ Kitabım isimli resimli kitap. Kitap, interaktif bir bakış açısıyla hazırlanmış. İlk sayfa "Burası kitabın sol sayfası" diye başlıyor. Bir sol el resmi var. "Hey, sol sayfaya sol elini koy" diye okuru aktif olmaya davet ediyor. Sağ sayfada yine "Hu Hu! Burası da sağ sayfa. Sağ sayfaya sağ elini koy" yönergesi yer alıyor. Sağ el resminin altında ise "Eh, artık ellerini kaldır istersen, yoksa bir sonraki sayfaya nasıl geçeceksin!" yazılı. Hem neşe katıyor, hem interaktif yaklaşımı pekiştiriyor. 3. ve 4. sayfada solaklar pek çok iş yaparken sol ellerini kullanırlar ve sağlaklar pek çok iş yaparken sağ ellerini kullanırlar cümlelerine eşlik eden resimler yer alıyor.

Okur bu resimlere bakarak ister sağlak ister solak herkesin her işi yapabileceğini kavrıyor. Örneğin kimi gitarı sağ ile kimi sol elle çalabilir. Ütü yapmanın, yazı yazmanın, tırnak kesmenin, saç taramanın sağ ya da sol elle yapılması doğaldır. Yine de sağın neresi solun neresi bilmek gerekir ki yol tarif edildiğinde bulasın. Bundan sonra eğlenceli alıştırmalarla sol neresi, sağ neresi interaktif denemelerle pekiştiren eylemlerle kitap sürüyor. Örneğin sol eli sağ sayfaya, sağ eli sol sayfaya koyması isteniyor okurdan. Ya da sol dirseğini sol sayfaya koyarken sağ sayfaya da sağ kulağını yaslaması isteniyor.

Uzun sözün kısası, okuru kitabın içine katan, okuma serüvenini eğlenceli hale getirirken, sağ sol kavramlarını pekiştiren bir kitap. Kitabın sonunda da rengarenk 3 çift bileklik var. SOLucan ve SakSAĞan bilekliklerini, kesip bileklerine takabilir çocuklar.

gün bey'in penceresi

Son tanıtacağım resimli kitap Gün Bey'in Penceresi'ni Can Çocuk yayımlamış. Göknil Özkök yazmış ve Ceyhun Şen resimlemiş. Anlatı, penceresinden baktığında sokaktan geçenlerin yalnızca ayaklarını görebilen Gün Bey ile başlıyor. Gün Bey, uzun süredir evden çıkamayan, yaşamı tekerlekli sandalyede sürdüren, mutsuzluktan değil ama cesaretsizlikten sokaklara çıkamayan bir karakter. O, sokağa çıkamasa da penceresi ona her gün renk renk gezen hikâyeler sunuyor.

Penceresinden görebildiği bacakların sahiplerine ait öyküler uyduruyor, kim olduklarına dair hayaller kuruyor Gün Bey. Yürümek istediğinde çocukluğunu düşünüyor, uçarcasına koştuğu parkları hatırlıyor. Şimdi ise tekerlekli sandalyesi ile yalnızca odadan mutfağa, oradan da yatak odasına doğru yol alıyor.

Yaşam böyle sürerken kış gelir. Gün Bey'in penceresi pat, pat, pat üç kartopu yapışır. Gün Bey, oynayan çocukları fark eder. Ancak bir başka fark ettiği durum da vardır. Karşı kaldırımda kartopu oynayan ve gülüşen çocuklara bakan tekerlekli sandalyede oturan bir kız çocuğu. İşte bu tablo, Gün Bey'in kendini sorgulamasına yol açar. "Şimdi küçük kızın durduğu yerden kendisine bakıyordu.Penceresinin ardına gizlenmiş kimden kaçıyordu? Küçük kız da bir gün pencere ardına gizlenir miydi? Şimdi dışarıdaydı ama ya sonra? Evin içinde, hayatın dışında kalmayı seçer miydi? Tıpkı kendisi gibi?"

İşte Gün Bey, belki de nice hayal kırıklığı, nice dışlanma, nice yalnız bırakılma sonucu kendini kapattığı evinden, son bir hamle ile bir küçük çocuk kendi gibi olmasın güdüsü ile tekrar sokağa çıkar. Sokakta kartopu oynayanlar küçük kızı oyunlarına hiç dahil etmeden oyunu bitirmişler, evlerine dönmüşlerdir. Hüzünlü bir şekilde tek başına duran kızın kucağına bir kartopu düşer. Kız şaşkınlıkla kartopuna bakıp, küçük bir kahkaha atar. Son sahnede Gün Bey ile küçük kızı yanyana tekerlekli sandalyelerinin yaptığı izleri geride bırakarak ilerlerken görürüz. Her bir kar tanesinin içinde küçük bir kahkaha, her kahkahanın içinde de müzik vardır.

Göknil Özkök, duyarlı bir öykü yaratmış, Ceyhun Şen de yazarın öyküsünü görsel dili ile zenginleştirip anlatının duygu dünyasına olumlu katkıda bulunmuş. Bir küçük çocuk yalnız kalmasın diye, kendi yaşadıklarını yaşamasın diye, kendi korkularını aşıp, dış dünyaya tekrar çıkma cesaretini gösteren Göknil Bey'in anlatısında okur, empati yolculuğuna çıkıyor. Hem yürüyemeyen iki karakterin ne hissettiğini duyumsayabiliyor hem de engeli olanları kucaklamayanlar, oyunlarına dahil etmeyenler hakkında tekrar düşünebiliyor. Kim bilir belki de bilinç altına engeli olanların yaşamlarını kolaylaştırmak için kendisinin de yapabilecekleri olduğu algısı yerleşiyor. Birbirimizin ihtiyaçlarına duyarlı oldukça dünya şen bir yer olacak duygusunu başarıyla veren bir anlatı.

Bir yazının daha sonuna geldik. Ahmet Erhan'ın Yaşama Sevinci şiirinin son dörtlüğü ile bitireyim.

"Bu dünyada acı çeken tek bir insan yoktur,
…….diyebildiğim zaman
İşte o zaman ölebilirim.
Toprağımda bir çığlık olur da büyür
…….yaşama sevincim…"

Sevgiyle, kitapla, başkasına neşe katarak kalın Mayıs ayında.

ahru@tnn.net

Bu konularda ilginizi çekebilir