Füruzan'ı okumak…

Füruzan, edebiyatımızın en içten kalemlerinden bana göre. Gerçekçiliği elden bırakmadan ama umutsuzluğa da düşmeden bizi bize anlatıyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ÇİĞDEM SİRKECİ

Füruzan deyince kırılgan, ürkek bir kız çocuğu gelir gözlerimin önüne. Adı Nesibe olur, Mesaadet olur, Kiraz olur. Bazen sadece öyküsü vardır, adı bile yoktur. Çoğunluk yoksul bir ailenin abartısız, samimi anlatılan hikâyesidir okuduğumuz, bazen geçmişte kalmış görkemli hayatın özlemini çeken görmüş geçirmiş bir hanımefendinin, bazen de gurbetçilerin.

Füruzan, edebiyatımızın en içten kalemlerinden bana göre. Gerçekçiliği elden bırakmadan ama umutsuzluğa da düşmeden tatlı tatlı bizi bize anlatıyor. En sevdiğim Füruzan öykülerine değinmeden önce yazarımızın hayat öyküsüne bir göz atalım istiyorum.

Füruzan babasını çok küçük yaşta kaybetmiş, annesi ile İstanbul'da kolay olmayan bir hayat sürmüş. 2008'de Tüyap Kitap Fuarı'nın Onur Yazarı olarak seçilmesi vesilesi ile sevgili Faruk Şüyün'ün hazırladığı Füruzan Diye bir Öykü kitabından anlaşılıyor ki yazar, bu zor çocukluğuna rağmen, yoksulluğundan, yoksunluğundan fırsatlar yaratmış sıra dışı zekâsı ile.

ilk öyküsü 1956'da yayınlandı

1956'da ilk öyküsü "Olumsuz Hikâye"'yi yayınlanan yazar, aynı dönemlerde tiyatro ve resimle de ilgileniyormuş, ancak 1971'de olağanüstü bir ilgiyle karşılanan "Parasız Yatılı"'nın yayınlanmasının sonra bütün enerjisini edebiyata vermeye karar vermiş. 1972'de Sait Faik Hikâye Armağanı'nı kazanan ilk kitabını takiben yayınlanan "Kuşatma", "Benim Sinemalarım" ve "47'liler" de geniş okur kitlelerine ulaşmış. 47'liler ile 1975 TDK Roman Ödülü'nü kazanmış. Benim Sinemalarım öyküsünü Gülsün Karamustafa ile sinemaya taşımış; film, pek çok film festivaline davet edilmiş, ödül almış. "Kış Gelmeden", "Ah, Güzel İstanbul", "Gecenin Öteki Yüzü", "Redife'ye Güzelleme" ve "Sevda Dolu Bir Yaz", yazarın bir kısmını bizzat kendisinin oyunlaştırdığı ya da senaryolaştırdığı, tiyatro ve sinemada karşımıza çıkan diğer eserleri.

1975'de Füruzan, D.A.A.D. (bir sanatçılar programı) tarafından Berlin'e davet edilmiş ve orada konuk olduğu bir yıl içinde işçiler ve ünlü sanatçılarla röportajlar yapmış ve bunları "Yeni Konuklar" kitabında toplamış. "Dokuz Çağdaş Türk Öykücüsü", "Türkiyeli Çocuklar" ve "Ev Sahipleri" bu dönemde hazırladığı eserler olmuş. 1994'de Bosna-Hersek Savaşı sürerken gerçekleştirdiği Balkan yolculuğunun izlenimlerini "İşte Bizim Rumeli" isimli kitabında toplamış.

Benim en sevdiğim Füruzan öykülerinin başında Parasız Yatılı'dan "İskele Parklarında" geliyor. Kahramanımız yedi yaşındaki çocuğu ile dul kalan genç, yoksul bir anne. Yazar, yoksulluklarının altını daha da çizmek ister gibi kahramanların isimlerini bile anmıyor öykü boyunca. Annenin iç hesaplaşmalarına tanık oluyoruz; yoksulluğundan nefret etmesine ama bunu kızının çocuk safl ığı ile ettiği sözlere sinirlenerek yansıtmasına üzülüyoruz. İskele kıyısında intihar edip etmemekte tereddüt ederken, kızının büyüyememesine üzülen bir anneyle empati kuruyoruz. Bence en iç burkan sahne, parkta karşılaştıkları yaşlı kadının torunu için aldığı ama onun yemediği simidi kıza teklif edişi, annenin ise "evde yedirdim, karnı tok" deyişi oluyor.

klasik bir füruzan

Filmi izleyenlerin de tanıdık olduğu öykü "Benim Sinemalarım" bence klasik bir Füruzan eseri. Yine yoksulluk, yoksunluk. Daha farklı hayatların var olabileceğinin farkına varan ve o hayatlara özenen bir genç kızı, Nesibe'yi tanıyoruz. Kızlarının fazladan getirdiği paranın nereden geldiğinin hesabını sormayan ancak bir gençle gezerken görüldü diye namus bekçisi kesiliveren annebabaya sinirlenirken ailelerin ve toplumun ikiyüzlülüğüne kahroluyoruz.

"Bir Evin Dıştan Görünüşü" öyküsü de Benim Sinemalarım kitabında yer alıyor. Memur Rahmi ve eşi Fıtnat Merzifonlu, Ankara'dan İstanbul'a savrulan yaşamları ve evlilikleri boyunca kıt kanaat geçinmek zorunda kalmışlardır. Rahmi Bey, dürüstlüğün hayatındaki en önemli düstur olduğuna inanır ve böyle yaşarken, Fıtnat Hanım kıdemi daha düşük memur tanıdıkların hızlı yükselişlerine, memur eşlerinin kılık kıyafetle, değiştirilen evler ve mobilyalarla hava atmalarına gıpta ile bakıyor. Oğlunu "işini, yolunu bilir" yetiştirmek için elinden geleni yapıyor. Eh, bunda da başarılı oluyor bir bakıma.

Füruzan'ın üzerine konuşulacak o kadar çok öyküsü var ki, bunların hepsine bir yazıda değinmek mümkün değil. Ancak umuyorum ki yukarıda söz ettiğimiz öykü ve kitaplar, henüz O'nun yazın dünyasına adım atmamışlar için bir rehber; O'nu zaten bilenler içinse Füruzan'ı yeniden okumak için bir vesile olur.

FÜRUZAN'ın yayıncısı, Yapı Kredi Yayınları…