yemeğin 14 bin yıllık tarihi var

"Avcılıktan Gurmeliğe Yemeğin Kültürel Tarihi", yemeklerin coğrafi sınır tanımadığının, küreselleşmenin önce mutfaklar sayesinde gerçekleştiğinin somut örnekleriyle dolu bir çalışma…

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Gülbeşeker: Türk Tatlıları Tarihi ile derginiz Dünya Kitap'ın 2009 Yılın Gastronomi Kitabı Ödülü'nü alan Priscilla Mary Işın'ın bu kez "Avcılıktan Gurmeliğe Yemeğin Kültürel Tarihi" isimli çalışması raflarda yerini aldı…

Yapı Kredi Yayınları tarafından basılan kitabın Giriş yazısında şöyle diyor Mary Işın:

"Yediğimiz yemek ve yiyeceklerin hepsi geçmişi yansıtır. Bu durum Türkiye'nin mutfağına baktığımız zaman özellikle dikkat çekicidir. Buna sayısız örnek verilebilir: On bin yıl önce ilk çiftçilerin haşlanmış buğday emeğinden miras kalan aşure, Eski Anadolu medeniyetlerinden boza, antik Yunanlardan zeytinyağı, Romalılardan lokma, Hindistan'dan patlıcan, İran'dan yahni, Orta Asya'dan mantı, Ortaçağ Arap mutfağından muhallebi, Afrika'dan bamya, Avrupa'dan salça, Amerika'dan mısır... Anadolu, tarımın başladığı bölgede yer alması ve üç kıta arasında bir köprü oluşturmasından dolayı, tarih boyunca farklı kültürlerin etkileşimde bulundukları bir kavşak olmuştur. Tarih boyunca bu topraklara hâkim olan medeniyetlerin mutfakları hiçbir zaman izole bir ortamda gelişmemiş, kendilerinden önce gelenler, komşu toplumlar ve Anadolu'ya göç edenlerin etkilerinin önemli katkıları olmuştur. Etkileşimle şekil alan tüm gelişmiş mutfaklardaki gibi, Türkiye mutfağında da zengin bir mirasın izleri görülebilir.

Binlerce yıldan beri süren bu toplumlararası kültürel, ticari ve siyasi ilişkilerden doğan etkileşimin şaşırtıcı boyutları ve karmaşıklığı, gıdalar ve yemeklerle pişirme tekniklerinin yayılma serüvenlerinde görülebilir, pirinç ve pirinç yemeklerinin Çin'den batıya doğru, tandırın Mezopotamya'dan Mısır, Kıbrıs, Anadolu, İran, Orta Asya ve Hindistan'a kadar yayılması örnek gösterilebilir.

(…) Türkiye'de yemek tarihi araştırmalarını başlatan tıp doktoru ve tıp tarihçisi Prof. Dr. Süheyl Ünver (1898-1986), mutfak tarihinin önemini oldukça erken anlayarak 20. yüzyılın ortasında bu konuda iki eser yayımlamıştır. ‘Mutfak deyip geçmemeli' diyen Ünver, yaşamının sonuna kadar mutfak tarihi çalışmalarımı teşvik etmiştir. 1970'lerden itibaren, Prof. Dr. Lütfi Ömer Barkan, Prof. Dr. Günay Kut ve Turgut Kut gibi araştırmacılar mutfak tarihini akademik temellere oturtarak ileri bir seviyeye götürmüşlerdir. Bugün Türkiye'de tarih, edebiyat, arkeoloji, ilahiyat gibi birçok farklı disiplinde mutfak tarihi konusunda yüzlerce yazı ve kitap bulunmakta ve bu yayınların sayısı her gün artmaktadır. Türkçede ve yabancı dillerde akademik yayınların çokluğuna karşın, genel okuyuculara yönelik yayınların çoğu ya kahve gibi belli bir konuyu ele alan çalışmalardır ya da Avrupa odaklıdır. Yemek tarihine giriş niteliği taşıyan, konuyu geniş bir açıdan ele alan ve Türkiye'nin bu tarihteki rolüne yer veren bir kitabın bulunmaması, bu kitabı yazmama neden oldu. (…)"

Kitap, 14 bin yıl öncesinden Paleolitik Çağ'dan başlıyor, 20. yüzyıl Avrupa'sına kadar geliyor. Kitabın sonunda geniş bir Kaynakça yer alıyor… "Avcılıktan Gurmeliğe Yemeğin Kültürel Tarihi"ni okuyanlar, gıdaların, yemeklerin, pişirme tekniklerinin, sofra alışkanlıklarının ve âdâbının kültürden kültüre, ülkeden ülkeye, kıtadan kıtaya yaptığı seyahatlerin sürprizlerle dolu hikâyesini okurken; yemeklerin coğrafi sınır tanımadığının, küreselleşmenin önce mutfaklar sayesinde gerçekleştiğinin somut örnekleriyle karşılaşıyorlar…

AVCILIKTAN GURMELİĞE YEMEĞİN KÜLTÜREL TARİHİ, Priscilla MaryIşın, Yapı Kredi Yayınları

Bu konularda ilginizi çekebilir