'Banka faizleri artabilir'
Dünya Bankası Kalkınma Beklentileri Grubu Direktörü Köse, "Fed'in faiz artışının tüketicilere direkt etkisi uzun vadede faizler arttıkça daha fazla hissedilecektir."
Dünya Bankası Kalkınma Beklentileri Grubu Direktörü Ayhan Köse, ABD Merkez Bankasının (Fed) faiz artışının, ABD ekonomisindeki iyileşmeden kaynaklandığı için memnuniyet verici bir gelişme olduğunu belirterek, "Amerikan ekonomisi kuvvetleniyor ve ülkenin para politikasını yönetenler buna dayanarak faizlerde normalleşmeye gidiyor" dedi.
Köse, Fed'in politika faizini, 2006 yılından beri ilk kez artırmasının ardından soruları yanıtladı.
ABD'nin uzun zamandır beklenen faiz artışıyla başlayan parasal politikanın normalleşme sürecini pozitif bulduğunu ifade eden Köse, "Fed'in faiz artışı, ABD ekonomisindeki iyileşmenin bir sonucu olması nedeniyle memnuniyet verici bir gelişme. Amerikan ekonomisi kuvvetleniyor ve ülkenin para politikasını yönetenler buna dayanarak faizlerde normalleşmeye gidiyor. Dünyanın en büyük ekonomisindeki güçlenmenin ve para politikasındaki normalleşmenin küresel ekonomiye etkisinin pozitif olmasını bekliyoruz" değerlendirmesini yaptı.
Köse, Türkiye gibi gelişen ülkelerin de kendi parasal ve mali ekonomilerini iyi yönlendirmeleri durumunda, Fed'in sıkılaştırma sürecini daha rahat şekilde atlatabileceklerini söyleyerek, faiz artışında yavaş ve kademeli bir yol izleyecek olmasının adaptasyonu kolaylaştıracağını dile getirdi.
"Piyasalar daha duyarlı hale gelebilir"
Fed para politikasını sıkılaştırırken, Avrupa ve Japonya gibi büyük merkez bankalarının genişleyici para politikalarına devam etmelerinin piyasalardaki likidite ihtiyacı açısından faydalı olacağını anlatan Köse, buna karşın politikalardaki ayrışmanın finansal dalgalanmalar yaratabileceğine dikkati çekti.
Köse, şöyle konuştu:
"Büyük merkez bankalarının uyguladığı para politikaları ayrışmaya devam ettiği sürece, finansal piyasalarda, özellikle döviz piyasalarında dalgalanmalar olabilir, piyasalar yeni gelişmelere karşı daha duyarlı hale gelebilir. Finansal piyasalardaki şiddetli hareketlenmeler, kırılganlıkları yüksek gelişen ülkelere yönelik sermaye akışlarını aksatabilir. Bu gelişmelerin de büyümeye olumsuz etkileri olabilir. Bunlar, gelişen ülkelerin dikkatle değerlendirmesi gereken riskler."
Köse, ayrıca kırılganlıkları yüksek gelişmen ülkelerin, büyümenin son dönemde yavaşladığı, yüksek dış açık, enflasyon, dış borç ve özellikle yüksek dolar borçlusu ülkeler olarak tanımlanabileceğini aktardı.
"Etkileri zaman içerisinde belirginleşecek"
Fed'in yüzde 0,25 puanlık faiz artışının tüketicilere yönelik ekonomik etkilerinin şimdilik sınırlı kalmasına rağmen uzun vadede belirginleşeceğini vurgulayan Köse, şunları kaydetti:
"Fed'in faiz artışının tüketicilere direkt etkisi ilk etapta sınırlı olacak. Fakat bu etkiler, uzun vadede faizler arttıkça daha fazla hissedilecektir. Burada önemli olan, yükselen piyasa ülkelerinin kendi ekonomik politikalarını, Fed'in genel sıkılaştırma sürecini de düşünerek, iyi bir şekilde düzenlemeleri ve dış şoklardan olabildiğince korunabilmeleri. Bu, tüketicilere yönelik etkilerin de asgari düzeye indirilmesini sağlayacaktır."
Köse, ABD'deki faiz artışının orta ve uzun vadedeki etkilerinin ise üç şekilde ortaya çıkacağını belirterek, bu etkileri, döviz kurundaki değişimler, enflasyon ile borçlanma maliyetinin yükselmesi olarak sıraladı.
"Dolar borcu olanlar dikkatli olmalı"
Fed'in faizleri artırmasının doların diğer para birimlerine göre değerlenmesine yol açabileceğini anlatan Köse, bunun özellikle dolar borcu yüksek olan tüketicileri etkileyeceğinin altını çizdi.
Köse, "Eğer dolar borcunuz varsa ve geliriniz yerel para birimi bazındaysa, bu borcunuzun seviyesinin yerel para birimi cinsinden artması anlamına gelecek. Sonuç olarak, dolar üzerinden borcu bulunanların kişisel bilançolarını dikkatli bir şekilde kontrol etmesi gerekiyor" uyarısını dile getirdi.
Aynı durumun yüksek seviyede dolar borcu olan ülkeler ve şirketler için de geçerli olduğunu ifade eden Köse, buna ilaveten, doların yükselmesiyle ithal malların daha pahalı hale geleceğini öngördü.
Köse, "İthal ürün fiyatlarının dolardaki değerlenmeyle yükselmesi enflasyonu artırabilir. Bu tüm ülkeler için geçerli bir etki olmasına karşın, büyüklüğü, enflasyonun dolara ne kadar duyarlığı olduğuna bağlı olarak ülkeden ülkeye değişir" diye konuştu.
Köse, diğer taraftan doların yükselmesinin ihraç mallarına yönelik talebi artırabileceğini ve bunun ihracata katkı sağlayabileceğini de söyledi.
"Banka faizleri artabilir"
Faizlerdeki artışın tüketiciyi bankacılık faaliyetleri yoluyla da etkileyebileceğini vurgulayan Köse, "Dünyanın en büyük ekonomisinin faizleri yükseltmesi, diğer ülkelerdeki faizleri de yukarı çekebilir. Bu durumda, bankaların tüketicilere uyguladığı faizlerin artacağını öngörebiliriz. Ayrıca faizlerin artışı, tasarruf ve bono faizlerinin yanı sıra hisse senedi fiyatlarını da zaman içerisinde daha belirgin bir şekilde etkileyecektir" görüşünü paylaştı.
Dünya Bankası Kalkınma Beklentileri Grubu Direktörü Köse, bu etkilerin seviyesinin, sıkılaştırmanın hızına ve sürecin nasıl yönetileceğine bağlı olduğuna işaret etti.
Köse, "Eğer faizler hızlı bir şekilde artar, küresel ekonomide likidite sorunu baş gösterir, finansal piyasalarda aşırı dalgalanmalar oluşur ve kırılgan ülkelerdeki büyüme yavaşlamaya devam ederse, bu etkiler çok daha güçlü şekilde karşımıza çıkabilir" tahmininde de bulundu.