'Türkiye'ye yönelik suçlama veya şüpheler yersiz'
CDU/CSU Federal Meclis Grubu Dış Politika Sözcüsü Philipp Missfelder: Tampon bölge oluşturulması BM ve NATO partnerleri arasında ciddi bir şekilde tartışılması lazım
BERLİN - Almanya'da Hristiyan Birlik partilerinin (CDU/CSU) Federal Meclis Grubu Dış Politika Sözcüsü Philipp Missfelder, Türkiye-Suriye sınırında tampon bölgenin oluşturulmasının Birleşmiş Milletler ve NATO kapsamında ciddi bir şekilde ele alınması gerektiğini söyledi.
Missfelder yaptığı açıklamada, IŞİD ile mücadelenin tüm dünyayı bir araya getirdiğini belirterek bundan dolayı IŞID'e karşı Amerikalıların başlattığı hava operasyonlarına birçok ülkenin katıldığını ifade etti.
Hava operasyonları sayesinde terör örgütü IŞİD'in Irak'ta ilerlemesinin engellenebildiğine işaret eden Missfelder, Arap ülkelerinin de IŞİD'e kararlılıkla karşı çıkılması gerektiğini ifade ettiklerini ve Batı'yı desteklediklerini kaydetti. ''Bu önemli bir sinyaldir'' diyen Missfelder, IŞİD'e karşı mücadelenin Arap ülkeleri veya İran ile yapılabileceğini belirtti.
Missfelder, Almanya'nın da bundan dolayı peşmergelere eğitim verdiğine dikkati çekerek, Irak'taki stratejinin, Kürtlerin ve Irak ordusunun IŞID'i geri püskürmek için başarılı olmalarını sağlamak olduğunu kaydetti.
Türkiye'nin de müdahale etmesinin talep edildiğinin hatırlatılması üzerine Missfelder, ''Türkiye, Suriye'nin kuzeyindeki durumu Almanya'dan daha iyi değerlendirebilir. Bundan dolayı mevcut durumda Türkiye'ye yönelik suçlama veya şüpheler yersiz. Türkiye çok sayıda mülteciyi kabul etti ve uluslararası terörizme karşı mücadelede önemli stratejik partner olarak kalacaktır'' dedi.
Türkiye-Suriye sınırında oluşturulması talep edilen tampon bölge konusunda da Missfelder şunları söyledi:
''Tampon bölgenin oluşturulması BM ve NATO partnerleri arasında ciddi bir şekilde tartışılması lazım. Ancak daha önce bu tampon bölgenin kimin yönetiminde olacağı ve bölgede terör yapılarının oluşmasını akseri olarak kimin engelleyeceğinin açıklığa kavuşturulması lazım. Bu, çok büyük sayıdaki mültecilerden dolayı zor bir girişim.''
-Amerikalıların erken bir şekilde çekilmesi yanlıştı-
IŞİD'in, kontrolü altında bulunan bölgelerdeki tüm dini ve etnik azınlıkları kovmak ve onları yok etmeye kararlı radikal bir terör örgütü olduğunu belirten Missfelder, sadece Irak'ta bir milyondan fazla insanın mülteci durumuna düştüğünü, Suriye'deki sayının daha da fazla olduğunu ifade etti. Bundan dolayı IŞİD'in uluslararası toplum tarafından engellenmesi gerektiğini belirten Missfelder, Almanya'nın peşmergelere silah yardımı yapmasının doğru olduğunu söyledi.
Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi'nin (IKBY) bölgedeki son istikrar limanı olduğunu belirten Missfelder, Kürtlerin çok sayıda mülteciyi kabul ettiğini, Hristiyanlara ve Yezidileri koruma altına aldığını, bundan dolayı da Almanya'nın onları IŞİD ile mücadelede desteklediğini kaydetti.
Missfelder, Amerikalıların geçmişte düşüncesizce ve hızlı bir şekilde Irak'tan çekilmesinin ise yanlış olduğunu belirtti.
''Esad çözümün değil, problemin bir parçası''
Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad'in rolünün sorulması üzerine Missfelder, ''Esad şu an bir muhatap değil. Kendisi savaşın bir tarafı olduğu için iç savaşta birbirleriyle düşman olan grupları birleştirmesi hemen hemen imkansız. Esad çözümün değil, problemin bir parçası'' dedi.
Missfelder, Türkiye'nin bir milyondan fazla mülteciyi kabul etmesiyle ilgili olarak, Türkiye'nin takdir edilmesi gereken büyük bir hizmeti yerine getirdiğini kaydetti.
Avrupa ülkelerinin ise mültecilerin daha iyi dağılımı konusunda istişarede bulunmaları gerektiğini belirten Missfelder, Avrupa Birliği'nde iltica başvurularının yüzde 75'inin sadece 4-5 ülkeye yapılmasını eleştirdi. Missfelder, bundan dolayı 28 Ekim'de Suriyeli mülteciler konusunun ele alınması için bir Almanya'nın konferans düzenleyeceğine işaret etti.
Almanya'nın Suriye'deki Kürtlere silah yardımı yapıp yapmayacağı konusunda da Missfelder, Suriyeli Kürtlere silah yardımı yapılması durumunda silahların Almanya'da faaliyetleri yasak olan ve yasak kalması gereken PKK'nın askeri kanadına ulaşabileceğine işaret ederek, bundan dolayı Suriye'deki Kürtlere silah verilmesinin planlanmadığını kaydetti.