Cumhurbaşkanı, BM'ye hitap etti

Gül, Genel Kurul'dan, Türkiye'nin, 2009-2010 dönemi Konsey geçici üyeliği adaylığına destek istedi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER -  Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 63. dönem BM Genel Kurulu genel görüşmelerinin açılışında bir konuşma yaptı.

Gül, 63. dönem BM Genel Kurulu genel görüşmelerinin açılışında İngilizce yaptığı konuşmada, Türkiye'nin, BM Güvenlik Konseyi'nde yaklaşık yarım yüzyıldır temsil edilmediğini de belirterek, Genel Kuruldan, Türkiye'nin, 2009-2010 dönemi Konsey geçici üyeliği adaylığına destek istedi. Gül, Türkiye'nin, Kıbrıs'ta siyasi çözümü sağlamaya yönelik diplomatik çabalara tam destek verdiğini ve Kıbrıs'ta çözümün, eşit statüye sahip iki kurucu devletten oluşan yeni bir ortaklık devletinin kurulmasından geçtiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Gül'ün Genel Kurul'daki konuşmasından öne çıkn bazı ifadeler şunlardı:

Irak, komşu ülkeler süreci ve Kerkük

Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin Irak halkına ve hükümetine güçlü destek verdiğini söyledi. Gül, "Buna yönelik ikili düzeydeki çabalarımızın yanı sıra beş yıl önce başlatmış olduğum Komşu Ülkeler Süreci'nin de iyi işlemeye devam ettiğini görmekten özel bir memnuniyet duymaktayım" dedi. Gül, uluslararası toplumun çabalarının başarılı olabilmesi için Irak halkının aralarında Kerkük'ün nihai statüsü gibi konuların da bulunduğu tartışmalı meselelere ilişkin sorunlarını diyalog ve uzlaşı yoluyla çözmesi gerektiğini belirtti.

Afganistan ve Pakistan

Abdullah Gül, Türkiye'nin özel tarihi bağlara sahip olduğu Afganistan'da da Afgan ulusunun geleceğine yönelik ciddi yatırımlar yaptığını, Türkiye'nin, Afgan halkının güvenliğine ve yeniden inşa çabalarına katkılarının devam edeceğini bildirdi. Türkiye'nin buna paralel olarak özellikle Pakistan ve Afganistan arasında bölgesel sahiplenme ve işbirliğine imkan sağlayacak bir ortamın tesisine yönelik girişimlerini de sürdüreceğini belirten Gül, "Bu aynı zamanda terörizme karşı ortak mücadelemiz ve bölgenin istikrarı bakımından da hayati önem taşımaktadır" dedi.

İran'ın nükleer programı

Cumhurbaşkanı Gül, İran'ın nükleer programı ile ilgili sorunun, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEK) normları ve Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması (NPT) yükümlülüklerine uygun şekilde ve nükleer enerjinin barışçı amaçlarla kullanımı hakkına saygı temelinde barışçıl yollardan acilen çözümünün de Türkiye'nin aktif diplomatik gündeminde en üst sıralarda yer aldığını belirtti. Gül, Orta Doğu'daki münferit ihtilaflara bulunacak çözümlerin ancak geleceğe yönelik olumlu bir vizyon içeren bütüncül bir yaklaşım benimsenmesi halinde sürdürülebilir olacağı kanısında olduğunu da ifade etti. Gül, Türkiye'nin Orta Doğu'daki ilgili bütün tarafları, karşılıklı güveni arttırmak, siyasi diyaloğu kolaylaştırmak, ekonomik ve kültürel işbirliğini teşvik etmek suretiyle bölgesel güvenlik ve istikrarı sağlayacak kolektif düzenlemeler oluşturulmasına ilişkin düşünceyi yeniden değerlendirmeye davet ettiğini söyledi.

Kıbrıs

Türkiye'nin, Kıbrıs'ta siyasi bir çözümü sağlamaya yönelik diplomatik çabalara tam destek verdiğini belirten Gül, Kıbrıs'ta çözümün eşit statüye sahip iki kurucu devletten müteşekkil yeni bir ortaklık devletinin kurulmasından geçtiğini belirtti. Gül "Bu hedefe yönelik süreç iki kesimliliği ve iki tarafın siyasi eşitliğini öngören BM parametrelerine dayanmalıdır" dedi. Gül, şöyle devam etti:

"BM Genel Sekreterinin iyi niyet misyonu altında iki lider arasında, kısa bir süre önce kapsamlı çözüm müzakerelerinin başlamış olmasını memnuniyetle karşılıyor ve bu süreci kuvvetle destekliyoruz. Öte yandan, 2004 yılındaki referandumda BM Kapsamlı Çözüm Planını diğer taraf ne yazık ki reddederken, cesurca plan lehinde oy kullanmış olan Kıbrıs Türklerine yönelik haksız kısıtlamaların da artık kaldırılması gerekmektedir."

BM'nin rolü

Cumhurbaşkanı Gül, konuşmasında söz ettiği tüm sorunların çözümünde BM'nin vazgeçilmez bir role sahip olduğunu belirterek, etkin ve iyi işleyen bir dünya örgütü olmaksızın ulusların ümit ve beklentilerini gerçekleştirmenin imkansız olduğunu vurguladı. BM sisteminin reformlar yoluyla bir bütün olarak daha da güçlendirilmesine büyük önem verdiğini kaydeden Gül, Türkiye'nin kalkınma, barışın korunması ve insan haklarına kadar BM'nin gündemindeki bütün konularda katılımcılığını ve katkılarını sürekli arttırdığını ifade etti.

Türkiye'nin adaylığı

Gül, konuşmasının sonunda Türkiye'nin bu kapsamda hissettiği sorumluluk duygusuyla 2009-2010 dönemi için BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine adaylığını koyduğunu söyledi. Gül, şöyle konuştu:

"Türkiye, Konsey'de yaklaşık yarım yüzyıldır temsil edilmemektedir. İnanıyoruz ki, dış politikamızın temel akideleri ile ekonomik, sosyal ve kültürel vasıflarımız, Konsey'in çalışmalarına bir katma değer sağlamamızı mümkün kılacaktır."

Gül, bu konuda Genel Kurulun desteğini istediklerini belirterek, "Genel Kurulun değerli desteği ile Türkiye'ye bunu gerçekleştirme fırsatını bahşedeceğini ümit ediyorum" dedi.

Kafkasya

Cumhurbaşkanı Gül, "Bölgemizdeki siyasi sorunlara gelince, memnuniyetle belirtmek isterim ki, Türkiye diyaloğu kolaylaştırıcı rolüyle barışın ilerlemesine etkin katkılarda bulunmaktadır" diyerek, aynı zamanda bölgesel işbirliği girişimleri yoluyla komşularının arasında ortak sahiplenme bilincini geliştirmeye yönelik yoğun çaba harcandığını kaydetti. Gül, konuşmasında Türkiye'nin güçlü bölgesel ilişkilerinden aldığı cesaretle, kısa bir süre önce travma yaşamış olan Güney Kafkasya'da yeni çatışmaları önlemeyi amaçlayan bir diğer girişimi de gündeme getirdiğini anlatarak, "Bu bağlamda Türkiye'nin önerdiği Kafkas İstikrar ve İşbirliği Platformu'nun, bölgede ortak sorunlarımızın demokratik bir zeminde tartışılmasına imkan sağlayacak bir güven ortamının tesis edilmesi bakımından yararlı bir çerçeve teşkil ettiğine inanıyorum" dedi.

Küresel ısınma

Cumhurbaşkanı Gül, "Türkiye, dünya ve özellikle de gelişmekte olan ülkeler bakımından ciddi sonuçlar doğurmakta olan küresel ısınma ile mücadele konusunda kararlıdır" diyerek, bu anlayışla Kyoto Protokolü'nün yerini alacak yeni küresel iklim değişikliği anlaşması ile ilgili müzakerelere etkin biçimde katıldıklarını söyledi. Türkiye'nin dünyadaki su krizine de özel önem atfettiğini kaydeden Gül, mart ayında Türkiye'nin ev sahipliği yapacağı 5. Dünya Su Forumu'nun da bu önemli sorunun çözümüne yönelik yeni düşüncelere ve somut eylemlere ilham kaynağı olacağını ümit ettiklerini dile getirdi.