Draghi'nin parasal genişleme sınavı

Analistler, Euro Bölgesi ve gelişmekte olan piyasalara kısa vadede yarar sağlayabileceğini ancak uzun vadede sorunlara yol açabileceğini düşünüyor

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

FRANKFURT -  Uluslararası ekonomi kuruluşlarının uzmanları, Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB), devlet tahvillerini de kapsayan tam teşekküllü varlık alımına başlamasının Euro Bölgesi ve gelişen piyasalara kısa vadede yarar sağlayabileceğini ancak uzun vadede sorunlara yol açabileceğini düşünüyor. 

Avrupa Merkez Bankası (ECB), geçtiğimiz hafta varlığa dayalı menkul kıymet alımlarına başladığını açıkladı. Banka şu an 2 trilyon avronun biraz üstünde olan bilanço büyüklüğünü 1 trilyon avro daha artırmayı planlıyor.  

ECB'nin sınırlı varlık alımlarına başlamasına rağmen, ekonomi piyasalarında bankanın tam teşekküllü devlet tahvili alım programına başka bir deyişle "parasal genişlemeye" başlayacağı yönünde de beklenti oluştu.  

Zira, ECB Başkanı Mario Draghi, varlık alımının büyüklüğünü, hızını ve kompozisyonunu gerektiğinde yeniden ayarlama konusunda kararlı olduklarını sıkça dile getirmeye başladı. 

Devlet tahvilini de kapsayan, Amerika Merkez Bankası'nın (Fed) ekim ayında sonlandırdığı tarzda bir varlık alımı programının başta Euro Bölgesi ve gelişmekte olan piyasalara etkisinin ne olacağı kamuoyunda tartışılmaya başlandı.  

Ancak, söz konusu parasal genişlemenin başlatılması konusunda Başkan Draghi'nin önünde bir takım mali ve siyasi zorluklar bulunuyor. Özellikle, Alman hükümetinin ve Almanya Merkez Bankası'nın devlet tahvillerinin alımını da kapsayan bir varlık alımına karşı olduğu biliniyor. 

Bu anlamda Draghi'nin parasal genişleme konusunda izleyeceği yol ve parasal genişlemenin Euro Bölgesi'ne ve gelişen piyasalara sağlayacağı fayda, piyasaları gün geçtikçe meşgule etmeye devam ediyor.  

Frankfurt Finans ve Yönetim Okulu'ndan Ekonomi Profesörü Grigory Vilkov, piyasalara likidite sağlamanın kredi sınırlamalarını rahatlatması ve ekonomiye destek vermesiyle kısa vadede her zaman olumlu etki yapabileceğini söyledi. 

Ancak bu tür tedbirlerin genellikle kısa vadeli olduğunu ve sürdürülebilir bir ekonomik büyüme için gerekli yapısal reformların kazanılmasını sağlamayacağını vurgulayan Vilkov, "Bu yüzden, tam teşekküllü bir parasal genişlemenin kısa vadede iyi bir durummuş gibi görünebilir. Ancak bu, uzun vadede gelecek dönemdeki ekonomistlere bir çok problem bırakacaktır" dedi. 

Vilkov, ECB'nin başlatacağı Fed tarzı bir parasal genişlemenin Türkiye ve gelişen ekonomilere etkisine ilişkin ise şunları kaydetti: 

"Türkiye'nin de dahil olduğu gelişen piyasalar, kısa vadeli liman arayan sıcak para haricindeki sermaye girişlerinden faydalanıyor. Mevcut aşamada olası bir parasal genişleme, dünya ekonomisindeki sistemik bir riski azaltmaz ve uzun vadeli sermaye taahhütlerini de artırmaz. Bu yüzden uzun vadeli belirgin bir olumlu etki beklemiyorum hatta ekonomik koşulların uzun vadeli risklerini bile artırabilir." 

"Olası bir parasal genişlemeden Türkiye olumlu etkilenecek" 

Berenberg Kıdemli Ekonomisti Dr. Christian Schulz ise banka tarafından büyük ölçekli bir bilanço genişlemesinin, işletmelerin, hanehalkının ve hükümetlerin borçlanma maliyetlerini düşürebileceğini ifade etti. 

Ayrıca bunun finansal piyasaların güvenini ve  iş güvenini de artırabileceğine işaret eden Schulz, buna ek olarak, portföy etkileri aracılığıyla avro kurunun değer kaybetmesiyle ihracatın desteklenebileceğini kaydetti.  

Parasal genişlemenin mali açıdan getirileri olmasına karşın bir takım siyasi riskler taşıdığını belirten Schulz,  "Berlin devlet tahvili alımına karşı. Berlin ve Frankfurt arasındaki açık ve keskin bir anlaşmazlık yatırımcı güvenini azaltabilir ve ECB'nin beklentisine ters etki yapabilir" dedi. 

"Eğer parasal genişleme Avro Bölgesi'nin talep büyümesini hızlandırırsa, bu Avrupa'ya ihracat gerçekleştirenler için iyi haber" diyen Schulz, ucuz paranın yüksek verim arayan Avrupalı yatırımcıları yurt dışına gönderebileceğini aktardı. 

Euro Bölgesi dışındaki Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin yanı sıra çok sayıda gelişen ülkenin bu imkanı sunabileceğini dile getiren Schulz, "Ancak bu düşük avro kuru, Avro Bölgesi dışındaki ülkelerin Avro Bölgesi'ndeki fiyat rekabetini zayıflatabilir ve Euro Bölgesi üreticilerini kendi pazarlarında daha rekabetçi hale getirebilir" değerlendirmesini yaptı. 

Schulz, olası bir parasal genişlemeden Türkiye'nin olumlu etkileneceğini belirterek, "Gelişen ekonomiler Avro Bölgesi talebinden faydalanabilir ve daha ucuz para bu piyasalara akabilir. Türkiye de bundan faydalanabilir ancak, tüm gelişen ekonomiler için sıcak para girişlerine bağımlı hale gelme riski taşıyor. Bu yüzden merkez bankaları bu riskleri engellemek için daha yüksek enflasyon oranlarına yol açacak faiz indirimine gidebilir. Bu gerçek bir meydan okuma" diye konuştu. 

"Konut sektöründe balon oluşabilir" 

HSH Nordbank Euro Bölgesi ve Gelişen Piyasalar Başekonomisti Cyrus de la Rubia da ECB'nin bilanço hacminin 3 trilyon avroya ulaşmasına yardımcı olacak bir parasal genişleme programının bazı önemli etkilere sahip olabileceğini ancak, reel ekonomide muhtemelen hiçbir önemi olmayacağını ifade etti. 

Söz konusu parasal genişlemenin konut sektöründe balon ve patlama riskine yol açabileceğine işaret eden Rubia, "Şirketler yeni yatırımları tehlikeye sokacak bu artan riskten rahatsız olabilir. Bu anlamda deflasyonist bir etkiye sahip olacağından bir parasal genişleme programı ters etkiye sebep olabilir" dedi. 

Rubia, parasal genişlemenin hisse senedi piyasalarında kısa vadede olumlu etkiler sağlasa da kredi talebi üzerinde ölçülebilir bir etki yapmasını ve sürdürülebilir bir büyümeye etki etmesini beklemediğini sözlerine ekledi. 

Bu konularda ilginizi çekebilir