Trump'ın ekonomi politikası mercek altında

Sürpriz seçim zaferiyle iş adamlığından ABD başkanlığına terfi eden Donald Trump'ın ekonomi politikaları mercek altına alınmaya başlandı

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Ekonomistler, Cumhuriyetçi Parti adayı Donald Trump'ın 45'inci ABD Başkanı seçilmesiyle ortaya çıkan belirsizliğin ülke ekonomisini kısa vadede yavaşlatacağı öngörüsünde bulundu.

Trump'ın sürpriz seçim zaferinin küresel piyasaları vurması, gözlerin hızla yeni yönetimin ekonomi politikalarına çevrilmesine neden oldu.

Başkanlık koltuğunu halefi Barack Obama’dan 20 Ocak 2017'de devralacak Trump'ın köklü değişimler öngören politikalarının ABD ekonomisinin geleceğini nasıl etkileyeceği büyük merak konusu.

İş adamlığından ABD başkanlığına terfi eden Trump'ın şu ana kadar detaylarını kamuoyuyla paylaştığı en önemli ekonomi politikaları, ülkenin karmaşık vergi sistemi ve ticaret anlaşmalarını kapsıyor.

ABD'de vergiler azalacak

Vergilerin azaltılmasının ekonomiyi canlandıracağına inanan Donald Trump, mevcut durumda yüzde 10’dan başlayarak yüzde 15, yüzde 25, yüzde 28, yüzde 33, yüzde 35 ve yüzde 39,6’a kadar yükselen gelir vergisi oranlarını sadeleştirmeyi planlıyor.

ABD Temsilciler Meclisi’nin Cumhuriyetçi Başkanı Paul Ryan'ın önerisiyle örtüşen bu planda, uygulanacak vergi oranları yüzde 12, yüzde 25 ve yüzde 33 olacak. Ayrıca, şu anda yüzde 35 olan kurumlar vergisinin yüzde 15’e çekilmesini öneren Trump, veraset vergisinin tamamen kaldırılmasını da planlıyor.

Bu arada, Trump’ın bazı haberlerde yer aldığı gibi emlak vergisini kaldırma gibi bir teklifi bulunmuyor. Bu durum veraset vergisi (estate tax) ve gayrimenkul vergisinin (real estate tax) birbiriyle karıştırılması ya da çeviri hatasından kaynaklanıyor.

Araştırmalar, Trump'ın vergi indirimlerinin ekonomiye hem olumlu hem olumsuz etkileri olacağına işaret ediyor. Ülke ekonomisinin yüzde 70'ini oluşturan tüketici harcamaları ve şirket karlarının vergi indirimleriyle artması olumlu etkiyi oluştururken, olumsuz tarafta ABD'nin halihazırda dünyanın en yüksek kamu borcuna sahip ülkesi olması yer alıyor.

Washington merkezli Brookings ve Urban enstitülerinin iş birliğiyle kurulan Vergi Politikası Merkezi'nin analizleri, Trump'ın vergi indirimlerinin gelecek 10 yılda 9,6 trilyon dolarlık gelir kaybına yol açacağını öngörüyor.

Altyapı yatırımlarına 1 trilyon dolar

ABD'nin yeni başkanı Donald Trump'ın genişlemeci mali politikalarının bir diğer halkasını altyapı harcamaları oluşturacak. "ABD'nin kara ve tren yolları, havaalanları ve köprüleri açısından üçüncü dünya ülkesi" konumunda olduğu eleştirisinde bulunan Trump, ülkenin çürüyen altyapısını 1 trilyon dolarlık yatırımlarla iyileştirmek istiyor.

Trump, altyapı yatırımlarının 13 milyon kişiye yeni istihdam yaratacağını taahhüt ederken, bu harcamaların nereden karşılanacağı sorusu akıllara yine artan kamu borcunu getiriyor.

TPP ve TTIP öldü, NAFTA iptal edilebilir

Yeni başkan Trump'ın yatırımcıları ve diğer ülkeleri en çok ürküten politikaları ise ticaret anlaşmalarını hedef alıyor.

Hem Trans-Pasifik Ortaklığı'na (TPP) hem de Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Anlaşması'na (TTIP) karşı çıkan Trump, mağlup ettiği Hillary Clinton’ın eşi Bill Clinton’un başkanlığı döneminde hayata geçen Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması'nı (NAFTA) feshedeceğini defalarca dile getirdi.

Cumhuriyetçi aday, ayrıca Çin ve Meksika’dan ithal edilen mallara sırasıyla yüzde 45 ve yüzde 35 tarife uygulanması gibi tekliflerde de bulundu.

"Vergi indirimlerinin kamu borcunu daha da artırması kaçınılmaz"

Soruları yanıtlayan Peterson Uluslararası Ekonomi Enstitüsü Uzmanı Gary Hufbauer, Cumhuriyetçi Kongre'nin Trump'ın yanında olacağını, Trump’ın, ilk 100 gününde olmasa da ilk 200 gününde çok ciddi bir vergi yasasını hayata geçirmesini beklediğini kaydetti.

Hufbauer, vergi indirimlerinin, şu an Gayrisafi Yurt İçi Hasıla'nın (GSYH) yüzde 80'ine denk gelen kamu borcunun daha da artırmasının kaçınılmaz olduğunu belirtirken, Trump'ın seçimi kazanmasının ardından doların sert değer kaybetmesinde, ABD'nin artan borçlarını ödeyemeyecek hale gelebileceği korkusunun önemli rol oynadığını vurguladı.

Daha önce ABD Hazine Bakanı Müşteşarı olarak görev yapan Hufbauer, Obama yönetiminin müzakere ettiği TPP ve TTIP'nin Trump'ın başkan seçilmesiyle öldüğünü iddia ederek, şunları kaydetti:

"Şu an önemli olan, yürürlükteki anlaşmaların iptali ve yeni kısıtlamaların ne hızda gündeme getirileceği... Bu bilinmiyor ancak ben Trump'ın bu mevzuları muhtemel tepkiden ötürü yavaştan alacağına inanıyorum. Trump'ın dış ticareti ve yatırımları sınırlayacak güçleri çok geniş olacak. İstediği her şeyi yapabilir ama yapmak istemeyecektir. Çünkü kampanya boyunca söylediği agresif adımları atarsa misillemeler gelir ve bir ticaret savaşı başlar. Böyle bir gelişme finansal istikrarsızlık yaratır, borsa düşer, dolar zayıflar ve kaos yaşanır. Bunlar Trump'ın başkanlığı için iyi olmaz. Dolayısıyla bence bazı sınırlamalar için çaba harcasa bile büyük bir ticaret savaşı başlatmamak için ayarlama yapacaktır "

High Frequency Economics'in Başekonomisti Carl Weinberg de vergi reformunun son yıllarda zayıflayan yatırımlara yönelik etkisine işaret ederek, "Bazı şirketler, yatırımlarını, yeni vergi sistemini öğrenip onu avantajlarına en uygun şekilde nasıl kullanacaklarını çözene kadar ertelemeye devam edebilir. Bu büyümeyi baskılayabilir." dedi.

"Belirsizlik, şirketlerin istihdam ve yatırım kararlarında tedbirli davranmasına neden olabilir"

Trump’ın ekonomiyi mevcut rayından çıkaracak politikalarının başarılı olup olmayacağını elbette zaman gösterecek. Ancak uzmanlar, ortaya çıkan belirsizliğin gelecek birkaç yıl boyunca büyümeyi yavaşlatabileceği öngörüsünde bulunuyor.

Moody’s Analytics Başekonomisti Mark Zandi, iş yerlerinin gelecek aylarda yeni yatırım yapmaktan kaçınabileceğini belirterek, "Şok eden seçim sonuçlarıyla oluşan bu belirsizlik, şirketlerin gelecek aylarda istihdam ve yatırım kararlarında daha tedbirli davranmasına neden olabilir." ifadesini kullandı.

Zandi, ayrıca ABD ekonomisinin gelecek yıl yüzde 2 yerine yüzde 1,75 büyümesini beklediğini de kaydetti.

"Fed yetkileri bugün toplansaydı faiz artıramazlardı"

High Frequency Economics’in Başekonomisti Jim O’Sullivan da başkanlık seçimlerinin beklenmeyen şekilde sonuçlanmasının aralık ayında faiz artışına gidilme olasılığını düşürdüğünü ifade ederek, "Fed, ekonominin gidişatını hükümetin tüm ekonomi politikalarının yakında değişeceğini bilerek nasıl tahmin edebilir? Bunu yapamazsa, FOMC'nin hedeflerine ulaşmak için gereken parasal koşulları nasıl belirler? Eğer Fed yetkileri bugün toplansaydı faiz artıramazlardı." diye konuştu.

O’Sullivan, Donald Trump’ın başkan seçilmesinin Fed Başkanı Janet Yellen’in sadece bir dönem görev yapacağı anlamına geldiğini savundu. Trump’ın Yellen’i nedensiz yere görevden alamayacağını belirten O’Sullivan, Fed Başkanı'nın görevinden istifa etmesinin de beklenmediğini sözlerine ekledi.

Bu arada, Fed Başkanı Yellen’ın 4 yıllık ilk başkanlık dönemi Şubat 2018’de sona erecek.

Bu konularda ilginizi çekebilir