Besin alerjisi mi, yoksa besin intoleransı mı?

Toplumda besinlerin neden olduğu düşünülen her türlü olumsuz etki genellikle besin alerjisi olarak tanımlanıyor. Oysa besin reaksiyonları, besin alerjisi ve besin intoleransı olarak ikiye ayrılıyor. Nasıl ortaya çıkıyor, nasıl yönetiliyor?

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

FARUK ŞÜYÜN

Toplumda besinlerin neden olduğu düşünülen her türlü olumsuz etki genellikle besin alerjisi olarak tanımlanıyor. Oysa besin reaksiyonları, besin alerjisi ve besin intoleransı olarak ikiye ayrılıyor. Bu iki kavram arasında önemli farklar olmasına rağmen sıklıkla birbirinin yerine de kullanılıyor.

Sabri Ülker Vakfı, özellikle sağlık ve beslenme alanında yaşanan bilgi karmaşasının önüne geçmek için Türkiye’nin sağlıklı yaşam ve beslenme alanında bilimsel dijital bilgi platformu “Bilim Bunu Konuşuyor” ile sağlık ve beslenmeyle ilgili gündemdeki konuları, bilimsel ve en güncel bilgileri tarafsız bir yorum ve anlaşılır bir dille kamuoyuyla paylaşarak gündeme taşımayı amaçlıyor.

Besin alerjisi nedir?

Besin alerjisinde bağışıklık sistemi, besinlerde alerjen olarak tanımlanan bazı bileşenlere yanıt olarak immünoglobulin E (IgE) antikorunu üretiyor. Alerjiler, IgE antikorlarının üretimindeki artış sonucu ortaya çıkabileceği gibi IgE seviyelerinde herhangi bir değişiklik olmadan da yaşanabiliyor. Organizma, alerjen besinin tüketiminden hemen veya bir saatten az bir süre sonra genellikle ağız, boğaz ve deride kaşıntı, şişme, kızarıklık şeklinde görülen bir alerjik yanıt geliştirebiliyor. Bu belirtiler bazen daha şiddetli olabiliyor ve klinik tablosu çok ağır olabilen anafilaksiye neden olup çeşitli hayati organlara etki edebiliyor.

Genel olarak çocukların yüzde 2-8’inde, yetişkinlerin yüzde 1’inde, tüm nüfusun ise yüzde 2’sinde görüldüğü bildirilen besin alerjileri, belirli bir nedene bağlı olmadan her geçen gün artış gösteriyor. İnek sütü, yumurta, balık ve kabuklu deniz ürünleri, kabuklu ve yağlı kuruyemişler (fındık fıstık gibi), buğday, etler, meyveler, sebzeler, kuru baklagiller, baharatlar-çeşni vericiler, bal ve soya yaygın olarak besin alerjilerine sebep olan besinler arasında gösteriliyor.

Besin alerjileri nasıl teşhis edilir?

Besin alerjisinin teşhisinde, genellikle organizmanın alerjen bileşene yanıt olarak ürettiği IgE antikorlarının seviyelerini ölçen testler kullanılıyor. Besinlere özgül yanıt veren IgE sonuçlarıyla beraber birçok cilt, solunum fonksiyon testleri gibi çok özel testler yapılırken, bu yapılan testlerin konunun uzmanı hekimler tarafından değerlendirilmesi ve tanısı büyük önem taşıyor. Besin alerjisi tanısı konulduktan ve hangi besin ya da besinlere alerjik yanıt geliştirildiği anlaşıldıktan sonra o besin veya besinlerin diyetten mutlaka çıkarılması gerekiyor.

Besin intoleransı nedir?

Besin intoleransı, organizmanın herhangi bir besin bileşenine, normal fizyolojik süreçlerden farklı ve rahatsızlık veren bir yanıt oluşturması şeklinde tanımlanıyor. İntoleransa neden olan besin bileşeni tüketildikten sonra sindirim sorunları yaşanıyor, bağırsaklarda fermente olmaya başlıyor ve bunun sonucunda mide bulantısı, kusma, şişkinlik, ishal, mide krampları gibi belirtiler ortaya çıkabiliyor.

Besin intoleransı, besin alerjilerine göre daha yaygın görülebiliyor. Toplumların yaklaşık yüzde 20’sinin besin intoleransı nedeniyle bazı besinlerden uzak durduğu belirtilirken gerçekte daha az kişinin bir besin intoleransına sahip olduğuna da dikkat çekiliyor. İlerleyen yaşla birlikte, doğal olarak yavaşlayan sindirim sistemi işlevleriyle azalan enzim ve sindirim salgıları, besin intoleransı görülme sıklığını da artırabiliyor.

Neden ortaya çıkar?

En yaygın görülen besin intoleransları, sütte bulunan ve süt şekeri olarak da tanımlanan laktoz ve buğday proteini olan glutene karşı gelişen intolerans. Örneğin, laktoz intoleransından ince bağırsaklarda laktozun sindiriminden sorumlu laktaz enziminin olmaması veya eksikliği sorumlu.

Karında şişkinlik, gaz, mide bulantısı, ishal veya kramp tarzında karın ağrıları şeklinde belirtilere sahip laktoz intoleransı, inek sütü proteini alerjisiyle sıklıkla karıştırılıyor. Ancak biri besin alerjisi diğeri ise besin intoleransı.

Süte karşı görülen besin alerjisi, bebeklerin anne sütü alımıyla birlikte ortaya çıkabiliyor. Ancak süt proteini alerjisi, çok küçük yaşlarda (genellikle 0-1 yaş) genellikle süt ve ürünlerinin tüketimiyle ortaya çıkabilen, konunun uzmanı hekim tarafından tanısı konulan ve günlük diyetten sadece süt değil süt içeren tüm besinlerin çıkartılmasının da zorunlu olduğu bir tablo.
Gluten intoleransı belirtileri, gluten enteropatisi yani çölyak hastalığına benzediği için çoğunlukla birbiriyle karıştırılabiliyor. Gluten intoleransında, buğday, çavdar ve arpa gibi tahıllarda bulunan gluten proteininin sindiriminde sorun yaşanıyor. Ayrıca ishal, şişkinlik, karın ağrısı gibi sindirim sistemi sorunları görülebileceği gibi başağrısı, halsizlik, dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu gibi belirtiler de ortaya çıkabiliyor.

Gerçekte hangi besine intoleransınız var?

Besin intoleransını saptamak genellikle zor. Belirtilerin besin tüketiminden sonraki herhangi bir zamanda ortaya çıkması ve besin intoleransının altında yatan karmaşık fizyolojik mekanizmalar, bireylerin durumu kendi başına ya da çoğu laboratuvar testiyle çözümünü zorlaştırabiliyor. İntoleransa yol açan besinler, az miktarda tüketildiğinde, olası bir intolerans çoğu kez saptanamayabiliyor veya yanlış saptanabiliyor. Örneğin, intolerans kaynağı olan besin fazla miktarda ya da sık tüketildiğinde belirtiler görülebilirken, tek başına tüketildiğinde intoleransa yol açmayan kimi besinler, birlikte tüketildiğinde intoleransa yol açabiliyor.


Günümüzde birçok besin intolerans testi uygulanmakta ama sağlık otoritelerin önerdiği geçerli bir test bulunmuyor. İntoleransa yol açan besinlerin, bunların tüketim miktarlarının ve ortaya çıkan belirtilerin değerlendirilebilmesi için bireylerin kendilerini gözlemlemeleri de oldukça önemli. Dolayısıyla beslenme günlüğü tutmak yardımcı olabiliyor ve ileri intolerans durumlarında besini tüketmemek yani diyetten çıkarmak da etkili olabiliyor. Ancak, besin intolerası varsa birçok parametrenin değerlendirilmesi yanında konunun uzman hekimi tarafından mutlaka yönlendirilmesi ve tanısının konması gerekli. Konunun uzmanı, hekim tarafından tanısı konan besin alerjisi veya besin intoleransına bağlı olarak hastanın tedavisine özen göstermesi ve günlük beslenmesinde yapılması zorunlu olan değişiklikler için bir diyetisyene başvurulması büyük öneme sahip.

Besin intoleransı nasıl yönetilir?

Bireyin yaşam kalitesi için intoleransa yol açan besinlerin diyetten çıkarılması veya uygun miktarlarda tüketilmesi gerekiyor. Bir süre sonra diyetten çıkarılan besin az miktarda tüketilerek yeniden intoleransa neden olup olmadığı denenebiliyor çünkü geçmişte o besinin fazla miktarda veya sık tüketilmiş olması da intoleransa yol açabiliyor. İntoleransa neden olduğu için diyetten çıkarılan besin elzem besin öğelerinin kaynağı ise onun yerine geçen başka bir besinin tüketiminin sağlanması büyük önem taşıyor. Örneğin gluten intoleransında buğdayın tüketilmemesi, posa, B vitaminleri ve karbonhidratın yetersiz alımına yol açabiliyor. Bu durumda bireyler, buğday yerine glutensiz undan üretilen, makarna ve ekmekler ile mısır unu, darı, karabuğday, esmer pirinç, kinoa, teff gibi gluten içermeyen diğer tahılları tüketebiliyor. Laktoz intoleransı varsa yeterli kalsiyum ve protein alabilmek için laktozsuz süt/yoğurt/peynirler ile badem, hindistancevizi veya soya sütü gibi laktoz içermeyen bitkisel kaynaklı sütlerden yararlanılabiliyor.

Bu konularda ilginizi çekebilir