(14:00)"Sürecin ivme kaybettiğine katılmıyorum"

(14:00)"Sürecin ivme kaybettiğine katılmıyorum"

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - İstanbul'da düzenlenen Türkiye-AB Karma İstişare Komitesi (KİK) 24. Toplantısı'nda konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin AB'ye katılım noktasında son derece kararlı olduğunu vurguladı. "Sürecin ivme kaybettiği, reformların hız kestiği yönündeki eleştirilere asla katılmıyorum" diyen Erdoğan, Türkiye'nin bütün engellemelere, motivasyon kırıcı tüm girişimlere rağmen aynı kararlılıkla, aynı heyecanla yoluna devam ettiğini söyledi. Karma İstişare Komitesi (KİK) toplantılarını çok yakından takip ettiğini belirten Erdoğan, Türkiye-AB KİK'in istikrarlı yapısı ve görüş üreten yol gösteren işleviyle, Türkiye'nin AB ile ilişkilerine çok önemli katkılar sağladığını, bundan sonra da sağlamaya devam edeceğini kaydetti. Türkiye-AB ilişkilerinin kırılma yaşadığı dönemde bile KİK'in toplantılarına devam ettiğini, çözüm üretme yolunda çalışmalar yaptığını vurgulayan Erdoğan, komitenin, her iki tarafın da yararlandığı eşsiz bir birikime sahip olduğunu dile getirdi. Erdoğan, katılım sürecinde tüm bu birikim ve katkılardan istifade edildiğini, etmeye devam edileceğini belirterek, komitenin hem Türkiye hem de Avrupa tarafına teşekkür etti. Başbakan Erdoğan, dün Avrupa Komisyonu Başkanı Barroso'yu misafir ettiklerini ve Ankara'da görüştüklerini anımsatarak, çok olumlu görüşmelerde bulunduklarını ve bu görüşmelerde AB katılım sürecini enine boyuna değerlendirdiklerini bildirdi. Barroso'ya katılım sürecinde Türkiye'nin önüne çıkan engelleri, zorlukları etraflıca anlatma fırsatı bulduklarını ve kendisine müzakerelerin başladığı Ekim 2005'ten bu yana yapılanları ve bundan sonraki yol haritasını anlattığını belirten Erdoğan, bu görüşmelerin son derece önemli olduğuna ve yeni bir sürecin başlangıcını teşkil ettiğine inandığını söyledi. "En ufak bir tereddüt yok" Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin AB'ye katılım noktasında son derece kararlı olduğunu, bu kararlılığın 1959 yılında ifade edilerek somutlaştırıldığını ve uzun bir yol hikayesinin ardından 2004-2005 yıllarında içi doldurularak katılım sürecine başlandığını hatırlatarak, sözlerine şöyle devam etti: "Türkiye'nin AB'ye katılım konusunda en ufak bir tereddüdü, çekincesi, soru işareti bulunmuyor. Sürecin ivme kaybettiği reformların hız kestiği yönündeki eleştirilere asla katılmıyorum. Türkiye bütün engellemelere, motivasyon kırıcı tüm girişimlere rağmen aynı kararlılıkla, aynı heyecanla yoluna devam ediyor. Buna paralel olarak AB tarafında da birçok gelişmeler yaşandı. Bakınız Fransa'da başkanlık seçimleri adeta Türkiye üzerinden yürütüldü. Fransa'da seçim sürecindeki açıklamalar seçimden sonra da devam etti. 'İmtiyazlı' ortaklık kavramı çeşitli vesilelerle gündeme getirildi. Halbuki AB müktesebatı içinde 'imtiyazlı ortaklık' diye bir ifade yok. Bu ne demektir? Her zaman söylediğim bir şey var; bu, oyun içerisinde kural değiştirmek demektir ve bunun, ne yazık ki iki ülke başını çekti. Ve bunun yanına bazı ülkeleri de dahil etmek istediler. Şu ana kadar başarılı oldular mı? Henüz olamadılar." "Güven kaybının nedeni, yapılan açıklamalar" Başbakan Erdoğan, "bu gelişmelerin kafaları karıştırırken Türk halkının da AB'ye yönelik kanaatlerini olumsuz etkilemeye başladığını" ifade ederek, "Halkın 17 Aralık 2004'teki bakışı ile şu andaki bakışının çok çok farklı olduğunu" söyledi. O gün halkın yüzde 75'inin AB'ye girmeyi arzu ederken, bugün bu oranın yüzde 59'a düştüğünü kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu: "O gün 'Sizi AB'ye alırlar mı?' sorusunun cevabı yüzde 55-60 arasında değişirken bugün yüzde 40'a düştü. Bu bir güven kaybıdır. Bu güven kaybının nedeni de AB'li dostlarımızın yaptıkları bu açıklamalardır. Ya inanırsınız, ya inanmazsınız... Ama biz AB'ye bir şeyler katacağımıza inanıyoruz. Biz AB'ye yük olmaya değil, AB'den yük almaya geliyoruz. Şüphesiz AB'nin de bize katacağı birçok şeyler var."