ATV-Sabah'ın satışıyla ilgili gensoru reddedildi / Baykal: Ahlaka, ceza yasalarına sığmaz
ATV-Sabah'ın satışıyla ilgili gensoru reddedildi / Baykal: Ahlaka, ceza yasalarına sığmaz
ANKARA - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a, "Sabah-ATV satışının önyeterlilik süresinin bitiminden önce, 14 Kasım 2007'de bu işe talip, büyük harcama yapmış iddialı işadamıyla başbaşa görüştünüz mü?" diye sordu. Baykal, TBMM Genel Kurulu'nda, CHP'nin, ATV-Sabah'ın Çalık Grubu'na satışı ile ilgili Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında verdiği gensoru önergesinin gündeme alınıp alınmamasıyla ilgili görüşmelerde, dünya çapındaki basın kuruluşlarının Sabah-ATV'ye sahip çıkmak istediğini, Türkiye'de güvenilir, saygın pek çok işadamının ilgi gösterdiğini, 5'ten fazlası yabancı olmak üzere, 10 kadar ciddi firmanın, bu konuyla ilgili harcama yaptığını ifade etti. Önyeterlilik alma süresinin, yoğun talep olduğu gerekçesiyle uzatılmasından sonra, önyeterlilik almak için başvuran firma sayısının 3'e indiğini anımsatan Baykal, bu 3 firmanın 2'sinin de daha sonra vazgeçtiğini kaydetti. Sürecin, açıklanması gerektiğini dile getiren Baykal, Başbakan Erdoğan'a, "Konuştuğunuz işadamlarına, 'Bu işten vazgeçin' dediniz mi? Herhangi bir işadamına, Sabah-ATV alımı konusunda, ilgi duymaktan vazgeçme telkini yaptınız mı yapmadınız mı?" sorusunu yönelterek şunları söyledi: "Bir devlet ihalesinde, bir Başbakan'ın, ihaleye ilgi gösteren işadamlarıyla birebir görüşmeler yapması, bazılarına, 'Sen katılma' demesi, sadece siyasi, ahlaki değil, hukuki olarak da önem taşır. Bu, demokrasiye sığmaz. Bu, hukuka sığmaz. Bu, ahlaka sığmaz. Bu, ceza yasalarına sığmaz." Daha sonra yapılan oylamada gensoru önergesinin gündeme alınması 134'e karşı 318 oyla reddedildi. Önyeterlilik başvurusu 19 Kasım'da sona erdi. Sayın Başbakan, 14 Kasım 2007'de saat 22.55'de Prag'a hareket etmeden önce, Esenboğa Havaalanı VIP Salonu'nda, bu işe talip bir işadamıyla baş başa görüştünüz mü görüşmediniz mi? Bu konuda talip olduğu bilinen, bunun için büyük harcama yapmış, geniş imkanları olan, iddialı işadamıyla görüşme yaptınız mı, yapmadınız mı? Bunun cevabını Başbakan'dan duymak isterdim. Bu kadar somut soruya, Başbakan'ın doğru cevap vereceğini umut ediyorum. Müdahaleler sonucu, ilgilenen firmalar ilgisini kaybetti." Baykal, Erdoğan'ın damadının yöneticisi olduğu Çalık Grubu'nun 1,1 milyar dolarla Sabah-ATV'yi satın almasından sonra, "Para hazır" denildiğini ancak kredi ihtiyacının doğduğunu ifade etti. CHP lideri Baykal, "Çalık Grubu, bu parayı bulmak için yabancı firmalarla temas kurdu mu, kredi olanağı bulabildi mi, yerli özel bankalarla bu konuda temas kuruldu mu? Yıllardır faaliyet gösteren televizyon ve gazetenin devralınması, nasıl bir proje kredisi olabilir" diye sordu. Halkbank ve VakıfBank'tan, Çalık Grubu'na verilen kredinin koşullarıyla ilgili eleştirilerde de bulunan Deniz Baykal, Koç, Sabancı, Eczacıbaşı dahil, Türkiye'de daha önce bu koşullarla 750 milyon dolar kredi almış kuruluş olmadığını söyledi. Baykal, krediye ATV ve Sabah'ın teminat olarak gösterilmesini de eleştirdi. ATV-Sabah satışına ilişkin işlemin mali teamüllere uygun olmadığının Fitch'in aldığı not indirme kararıyla ortaya çıktığını, Fitch'in, Çalık'ın notunu kırdığını anlatan Baykal, aslında kamu bankalarına bu işlemi yaptıranların notunun kırılması gerektiğini söyledi. "Burada çok tipik çıkar çatışması durumu var" diyen Baykal, kamu bankaların genel müdürlerinin, Başbakan'ın emrinde olduğunu, bankanın kredi vereceği şirketin genel müdürünün de Başbakanın damadı olduğunu belirtti. CHP Genel Başkanı Baykal, bu konuların Türk siyasi hayatında çok konuşulduğunu, geçmiş olaylarla herhangi bir örnekleme yapmak istemediğini belirterek, "Çünkü bu, geçmiş olayların hiç birine benzemiyor. Bu kadar kaba, bu kadar açık, bu kadar sorumsuzca, bu kadar kurallara karşı bir uygulamayı, Türk siyasi hayatında hiç görmedim" görüşünü savundu. Başbakan Erdoğan'ın "Halk, hortumlayanların ellerindeki medya organlarını emme basma tulumba gibi kullanmalarına fırsat vermeyecektir" dediğini anlatan Baykal, bu sözlere "Güzel" diye tepki verdikten sonra, Erdoğan'ın "Eskiden sırada hortumcular vardı. Şimdi artık yok. Hortumlar kesildi. Hiç duyuyor musunuz? Filanca, falanca bankadan şu kadar götürdü. Şimdi ne konuşuluyor? Götürenlerden, millete geri alma dönemi başladı. Bu konuşuluyor" dediğini de söyledi. Baykal, "İnşallah bunların da geri alma dönemi, bir gün Türkiye'de konuşulacaktır" dedi. Kamu bankalarına müdahale edilmesinin yaratacağı olumsuz sonuçlara işaret eden Baykal, ekonomide en büyük umutsuzluk ve en tehlikeli gelişmelerin kamu bankalarına müdahale edildiği zamanlarda kendisini göstereceğini ileri sürdü. Baykal, şöyle konuştu: "Maalesef böyle bir dönem başlamıştır. Çok açıktır ki bu ihale, gerek ihaleye katılan şirketlerin yavaş yavaş ekarte edilmesi; açıkça, net bir şekilde, çevresinin, eşinin, dostunun, yakınlarının, herkesin bildiği bir şekilde, 'Falan gün falan yerde Başbakan'la konuştum, bana şunu söyledi' diye açıkça ifade edilen yönlendirmelerle, baskılarla ekarte edilmesi sonucunda tek talibe konu indirgenmiştir. Ve tek talibi de kamu bankasıyla karşılığı, teminatı alınmadan, olağanüstü uygun koşullarda, proje kredisiyle hiçbir ilgisi olmadığı halde, proje kredisi diye Türk mali tarihinin en büyük kredisi en kolay şekilde açılmıştır. O kredileri veren banka müdürleri, eğer verdiği o kredi kendi malı olsaydı, bir tek kuruşunu verir miydi? Kesinlikle vermezdi. Kimin parasını kime veriyorsunuz? Devletin parasını, bir avuç insana veriyorsunuz. Yapılan iş nedir? Devletin malı satılıyor. Neyle satılıyor? Devletin parasıyla satılıyor. Kime satılıyor? Damada satılıyor. Türkiye, bunu kabul etmez. Bu, demokrasiye sığmaz. Bu, hukuka sığmaz. Bu, ahlaka sığmaz. Bu, ceza yasalarına sığmaz."