”Başbakan IMF ile anlaşma arayışı içinde”

CHP'lideri Baykal, krize yönelik tedbirler konusunda CHP'nin her türlü işbirliğine ve desteğe hazır olduğunu söyledi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

ANKARA - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, hükümetin küresel ekonomik krize yönelik gerekli önlemleri alma ve işbirlikleri geliştirme konusunda geç kaldığını savunarak, "Başbakan'ın, bütün cakasına rağmen IMF ile tıpış tıpış bir anlaşma arayışı içine girmekte olduğu görülüyor" dedi.

CHP Parti Meclisi, Genel Başkan Deniz Baykal başkanlığında toplandı. Baykal, toplantı öncesinde yaptığı açıklamada, PM'nin gündeminde yeni program ve tüzük çalışmasının olduğunu söyledi.

Konuşmasında küresel ekonomik krize de değinen Baykal, bu konudaki hükümete yönelik uyarılarını sürdürdüklerini kaydetti. "Krizin önümüzdeki dönemde gerçek sonuçlarının Türkiye gibi ülkeler üzerinde kendisini hissettireceği artık anlaşılmıştır" diyen Baykal, kalkınmış ülkelerin kriz karşısında el birliği içinde etkin önlemler geliştirdiklerini anlattı. Baykal, krizin dünya ekonomisinde ciddi bir durgunluğa yol açacağının görüldüğünü belirterek, yeni bir ekonomik ortamın meydana geleceğini kaydetti. Dünyadaki bu tablonun Türkiye'yi de etkisi altına alacağını ifade eden Baykal, Türkiye'de özellikle kredi bulma konusunda ciddi sorunların yaşanacağını, işsizlik, ekonomik büyümenin yavaşlaması gibi sıkıntıların görüleceğini savundu. Baykal, küresel ekonomik krize yönelik tedbirler konusunda CHP'nin her türlü işbirliğine ve desteğe hazır olduğunu söyledi.

"Hükümet IMF konusunda tam bir çelişki içinde"

Baykal, hükümetin IMF konusunda da "tam bir çelişki içinde" olduğunu ileri sürerek, hükümetin yaklaşan krize rağmen işbirliği geliştirmede geciktiğini savundu.

"Bu konuda da Başbakan'ın yaklaşımı gerçekten ibret vericidir" diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ümük sıkma terminolojisiyle konuyu ele almaya çalışıyor. Ama bir yandan da IMF ile ciddi bir anlaşma zorunluluğunun etkisinde oldukları görülüyor. Türkiye IMF ile bir anlaşma yapmak durumunda kalırsa bu anlaşmanın geç yapılmış olmasından dolayı Türkiye ciddi bir kayba uğrayacaktır. Bu hükümetin siyasi sorumsuzluğunun bir bedeli olarak bu kendini gösterecektir. IMF karşısında hükümetin tavrı, seçim öncesinde, seçime yönelik olarak siyasi harcama şansını kısıtlayabileceği ihtimali dolayısıyla bu konuda bir esneklik arayışına yönelik bir müzakere ihtiyacı içinde. Öyle gözüküyor. Yoksa Türk ekonomisinin gerçek sorunlarının çözümünü sağlayacak kaynakları ortaya koymaya yönelik bir çalışma içinde olduğunu söylemek olanağı yoktur. IMF konusunda bu dalgalanma kendisini gösteriyor.

Başbakan'ın, bütün cakasına rağmen IMF ile tıpış tıpış bir anlaşma arayışı içine girmekte olduğu görülüyor. Bunun kaçınılmaz olduğu artık ortaya çıkmıştır. Kabadayılıkla kriz mücadelesi gerçekleştirilmez. Başbakan bu dersi almaktadır, alacaktır ama Türkiye bunun ağır bedelini ödemekte oluyor."

Deniz Baykal, bankalardaki mevduata verilecek garanti konusunda da hükümetin aynı "kafa karışıklığı" içinde olduğunu savundu. Hükümetin 2 yıllık bir süre için mevduata tam garanti verme olanağını kendi üzerine aldığını ifade eden Baykal, "Türkiye önlemleri geç alıyor, gecikerek alıyor ve yetersiz düzeyde alıyor. Geç tedavinin, yetersiz tedavinin amaca hizmet etmesi mümkün olmuyor" dedi.

"Krizden nemalanmak isteyenler var"

Hükümetin krize yönelik ortaya koyduğu tek önlemin yurt dışındaki Türk vatandaşlarının tasarruflarının Türkiye'ye aktarılması olduğunu savunan Baykal, buna prensip olarak olumlu yaklaştıklarını, ancak bunun kara para aklama, mali saygınlığın ortadan kalkması gibi sıkıntılara yol açmamasının sağlanması gerektiğini vurguladı. Bu düzenlemeye yönelik hazırlanan çalışmanın CHP'nin kaygılarında haklı olduğunu ortaya koyduğunu belirten Baykal, "Krizden nemalanmak isteyen birilerinin bulunduğu anlaşılıyor" dedi.

Düzenlemenin yurt dışından Türkiye'ye kaynak aktarmaya yönelik olmanın ötesinde bir vergi affı haline dönüştüğünü ifade eden Baykal, vergi denetiminden kurtulmak isteyenler için bir kalkan oluşacağını savundu. Baykal, bu sorunlarla kimlerin karşı karşıya olduğunun incelenmesi gerektiğine dikkati çekti.

Baykal, bu düzenlemenin kara para konusunda ciddi bir gevşemeye yol açacağını da iddia ederek, "Hayali ihracatçıların ve naylon fatura düzenleyenlerin bu suçları da düzenlemeyle affedilmiş olacaktır" dedi. Baykal, düzenlemenin Deniz Feneri Derneği konusundaki sorumluluğun da ortadan kaldırılmasının kapısını açacağını ileri sürdü. Hükümetin yurt dışından para getirme konusunu dört elle sahiplendiğini belirterek, "Bunun niye sahiplenildiği bellidir" diye konuştu.

"Terör konusunda bir noktaya mı yönlendirilmek isteniyor?"

Baykal, yaptığı açıklamada terör konusuna değindi. Genelkurmay Başkanlığı'nın terör konusunda hükümete verdiği brifing sonrasında çıkan tartışmalara değinen Baykal, "Çok önemli konularda, o terör brifinginde neler söylendi? Söylendi mi, söylenmedi mi? Kamuoyunun bunu net bir şekilde algılamasına dahi imkan yok. Bu, terör konusunda birbiriyle farklı, birbiriyle çelişen arayışların bugün hükümetin kolu kanadı altında yürütülmekte olduğunun bir ifadesi" dedi.

Toplantıda neyin söylenip neyin söylenmediğinin belli olmadığını savunan Baykal, "Türkiye terör konusunda bir noktaya mı yönlendirilmek isteniyor?" diye sordu. Baykal, "Yapılan resmi açıklamaların ötesinde Türkiye'nin bilinçli bir şekilde belli bir noktaya doğru yönlendirilmekte olduğu görülüyor. Bu dönem içinde de Türkiye terörle mücadele konusunda ciddi sorunlarla sıkıntılarla karşı karşıya bırakılıyor" diye konuştu.

"Yolsuzluk konusunda aynı manzara devam ediyor"

Yolsuzluk konusunda da aynı manzaranın devam ettiğini ileri süren Baykal, Deniz Feneri Derneği ile ilgili Almanya'dan istenen dosyaların hala Türkiye'ye gelmemiş olmasına dikkati çekti. Siyasi iradenin yolsuzlukları idare etme anlayışı içinde olduğunu iddia eden Baykal, "Türkiye'nin yolsuzluklarla ilgili temel konusu bugünkü iktidarın bizatihi kendisidir. İktidar yolsuzlukla mücadele anlayışı içinde değildir çünkü kendisi çok büyük ölçüde yolsuzluklarla bire bir ilişki içine girmiştir" dedi. Baykal, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını da yanıtladı.

Bir gazetecinin, ismi CHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayları arasında geçen Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile ilgili yolsuzluk iddialarına yönelik bir basın toplantısı yapacağını hatırlatması üzerine "Kılıçdaroğlu yolsuzluklarla ilgili ciddi bir mücadele yürütüyor" dedi. Bunun çok önemli bir hizmet, bir siyaset görevi olduğunu belirten Baykal, Kılıçdaroğlu'nun bunu makam ve mevki beklentisi içinde yapmadığını vurguladı. CHP'nin Ankara dışında belediye başkan adaylığı konusunda kesinleşmiş bir kararı olmadığını da ifade eden Baykal, İstanbul'u yeni bir belediyecilik anlayışı ile tanıştırmayı istediklerini söyledi.

"Cumhuriyet konusunda ciddi ayrışmalar çıkmaya başladı"

Cumhuriyet Bayramı kutlamaları kapsamında 3 ayrı resepsiyon verilmesine ilişkin değerlendirmesi sorulan Baykal, şunları kaydetti:

"Artık Türkiye gerçek bir sevinç ve mutluluk içinde, inançla heyecanla coşkuyla paylaşarak, bütün kesimleriyle el ele vererek Cumhuriyet kutlaması yapabilir olmaktan çıkmaya başlamıştır. Çünkü cumhuriyet konusunda çok ciddi ve temel ayrışmaların ortaya çıkmaya başladığına tanık oluyoruz. Bugün özellikle iktidarda bulunan siyasi partinin bu konulara yaklaşımı toplumun çeşitli kesimlerinde tedirginlik, sıkıntı yaratıyor. Bunun sonucu olarak insanlar cumhuriyet sevgilerini, anlayışlarını, mutluluklarını iktidarın dışında ortaya koyma ihtiyacı hissediyorlar. Bu ihtiyaç maalesef yaygınlaşıyor. Çünkü cumhuriyetin özü ve kazanımlarıyla ilgili ihtilaf maalesef devam ediyor."

Türkiye'nin "neyin iyi, neyin doğru, neyin güzel olduğu konusundaki temel mutabakatının AK Parti iktidarı döneminde ciddi şekilde sarsıldığını" ileri süren Baykal, "Bu sarsıntı Türkiye'yi Cumhuriyet Bayramı kutlamasında da birbirinden farklı noktalara doğru sürüklüyor. Hepimiz bu duyguyu içimizde hissediyoruz, neyin kutlamasını yapacağız? Kimi kutlayacağız? Cumhuriyet karşısındaki niteliği, tavrı tutumu belli olan insanları her şeyi unutarak, yok sayarak sanki cumhuriyet konusunda bir ihtilaf yokmuş gibi bir yapay davranış içinde sevgiyle sevinçle kucaklamanın şartları kaldı mı?" diye konuştu.