Çalışma Meclisi'nin sonuç bildirgesi açıklandı

Çalışma Meclisi'nin sonuç bildirgesinde, mevcut kıdem tazminatı uygulamalarında bazı işçi gruplarının çeşitli yollarla bu haktan yoksun bırakıldığı ve sorunların çözümü için düzenlemeye gidilmesi zorunluluğunun olduğu belirtildi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 10. Çalışma Meclisi Toplantısı'nın Bilkent Otel'de devam etti. Toplantının ardından sonuç bildirgesi açıklandı. 

Bakanlık Müsteşarı Fatih Acar, bildirgenin okunmasının öncesinde, 9 yıl aradan sonra bu kadar nitelikli, kaliteli bir Çalışma Meclisi gerçekleştirilmesinin önemli olduğunu söyledi. Acar, bildirgenin herhangi yasal bağlayıcılığının bulunmadığını ancak kendilerine çalışmalarında yol göstereceğini, önemli ipuçları olacağını kaydetti. 

Daha sonra Acar, bildirgeyi okumak üzere sözü Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Ali Kemal Sayın'a bırakmak istedi. Bu sırada Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonunun temsilcisi, metinde onaylarının olmadığını belirterek, masadan ayrıldı. Bunun üzerine Acar, bildirgeyi hazırlarken ilgili sendikanın temsilcisiyle de görüşerek mutabakata vardıklarını belirterek, "Kaldı ki bunlar bağlayıcı nitelikte değil. Arkadaşımızın bu şekilde açıklama yapması bizi üzmüştür" diye konuştu. 

Daha sonra Çalışma Meclisi sonuç bildirgesini okuyan Sayın, 10. Çalışma Meclisi kapsamında düzenlenen panellere katılan sosyal taraflar ile akademisyenler "kıdem tazminatı", "alt işverenlik" ve "özel istihdam büroları aracılığı ile geçici iş ilişkisi" konularında mevcut sorunlar ve çözüm önerilerine ilişkin görüşlerin paylaşıldığını bildirdi. 

"Kıdem tazminatı" ile ilgili sorunlar

"Mevcut kıdem tazminatı uygulaması çeşitli sorunlarla karşı karşıyadır. Mevcut sorunların sosyal tarafların ortak katılımıyla çözülmesi sosyal barış açısından ivedilik arz etmektedira ancak sosyal taraflar arasında ciddi bir güven sorunu ve görüş ayrılığı yaşandığı görülmektedir ve bu durumun öncelikle giderilmesi zorunluluk taşımaktadır. Mevcut sistemde, çeşitli yasalardan kaynaklanan düzenlemeler nedeniyle işçilerin birçok nedenle kıdem tazminatı kapsamının dışında bırakıldığı, sistem içinde kalanların bile kıdem tazminatına her koşulda ulaşamadığı, bunun da sosyal devlet ve eşitlik düşüncesinde sıkıntıya yol açtığı görülmektedir. Alt işveren işçilerinin sistem içinde ciddi mağduriyet yaşadıkları ifade edilmiştir" 

Konuyla ilgili yapılan öneriler

"Mevcut kıdem tazminatı uygulamalarında, bazı işçi gruplarının çeşitli yollarla bu haktan yoksun bırakıldığı, bu tazminatlardan yararlanma durumunda ise hukuken ve fiilen kıdem tazminatına ulaşmakta karşı karşıya kaldıkları sorunların çözümü için düzenlemeye gidilmesi zorunluluk arz etmektedir. Yapılacak düzenlemede getirilecek çözümün görünüm şekli ve içeriği sosyal taraflar ve ilgili devlet mercisine ait olmak kaydıyla bilhassa alt işveren işçileri ile diğer mağdur işçi gruplarının eşitlik temelinde, hak kaybına uğramaları önlenmelidir.   

Benimsenecek çözümler için, diğer ülke örnekleri dikkatle taranmalı, yararlı olabilecek kıyaslamalar yapılmalıdır. Bu kıyaslamalar esnasında, örnek ülkenin/ülkelerin sosyoekonomik ve kültürel dinamikleri dikkate alınmalı ama nihayetinde Türkiye'nin sosyoekonomik ve kültürel yapısına uygun düzenlemeler yapılmalıdır. Sorunun çözümü bağlamında, yapılacak çalışmalarda hem sosyal tarafların, hem de devletin konunun uzmanlarından oluşan çalışma gruplarıyla sorunu önce kendi içlerinde değerlendirip, somut çözüm önerileri oluşturması ve böylece yapılacak düzenlemelere bilimsel zemin hazırlanması gerekmektedir. Tüm sosyal tarafların ve devletin katılımıyla hazırlanan düzenlemeler kamuoyuna deklare edilmeli, tüm ilgili kesimlerin görüş ve değerlendirimine sunulmalıdır." 

"Alt işverenlik"

Endüstri ilişkileri sisteminde önemli yeri olan ve tartışmalara konu olan alt işverenlik ilişkisi de bildirgede yer aldı. 

Buna göre konuya ilişkin şu tespit ve önerilerde bulunuldu: 

"Taraflar, ilke olarak alt işverenliğin çalışma hayatının bir gerçeği olduğunu kabul etmektedir. Kamu kesiminde alt işverenlik uygulamaları, 94 sayılı ILO Sözleşmesi esas alınarak ıslah edilmelidir. Alt işverenlik ilişkisinde işçiler lehine kesinleşen yargı kararları çerçevesinde çözüm yoluna gidilmelidir. Alt işverenlerin değişmesine rağmen işyerinde çalışmasını sürdüren işçilerin, kıdeme bağlı alacakları tüm çalışma süreleri göz önünde bulundurularak hesaplanmalıdır. İş Kanununun 2. maddesine 2006 yılında eklenen 8. ve 9. fıkralar kaldırılmalıdır.  Alt işverenlik ile ilgili dolaylı yasalar (sosyal güvenlik, kamu ihalesi, belediye kanunu vb. diğer yasal düzenlemeler) İş Kanunu'na uyumlu hale getirilmelidir.Alt işveren işçilerinin korunmasıyla ilgili olarak İcra ve İflas Kanunu'nda gerekli değişiklikler yapılmalıdır.Alt işveren işçilerinin örgütlenme ve toplu pazarlık sorunlarını çözmeye yönelik yasal değişiklikler yapılmalıdır. Sözleşme türlerinde ve toplu pazarlık biriminin belirlenmesinde alt işveren işçilerinin toplu iş sözleşmesi hakları korunacak şekilde düzenleme yapılmalıdır. Alt işverenlik ilişkisinin geçersizliğine yol açan hukuka aykırılıkların tümü dikkate alınmalı, konunun sadece muvazaa ile sınırlı tutulmasından vazgeçilmeli, tüm hukuka aykırılıkların geçersizliğe yol açacağı şeklinde düzenleme yapılmalıdır." 

"Özel istihdam bürolara aracılığıyla geçici iş ilişkisi"

Geçici istihdam büroları aracılığı ile geçici iş ilişkisi hakkında ise şu tespitler sıralandı: 

"Taraflar arasında mutabakatın olmadığı gözlenmiştir. İşveren tarafı, işgücü piyasasını genişleteceği, dezavantajlı gruplara istihdam fırsatı yaratacağı ve işgücü piyasası esnekliliğini destekleyeceği gerekçesiyle geçici iş ilişkisinin uygulamaya geçirilmesini savunmaktadır. İşveren tarafı, işgücü piyasasına ilk kez girenler ile kadınlar, gençler ve uzun süreli işsizler gibi istihdamda ciddi zorluklar yaşayan grupların bu yolla tecrübe edinmesini ve istihdam edilebilirliklerini artıracağını düşünmektedir. İşçi tarafı ise, geçici iş ilişkisi uygulamasına kategorik olarak karşı olduklarını; çalışanların haklarını koruyucu düzenlemeler getirilmiş olsa dahi özellikle alt işverenlik müessesesinde yaşanan kimi kötü uygulamalar sebebiyle, aynı olumsuzlukların (kıdem tazminatı, iş güvencesi) geçici iş ilişkisinde de yaşanacağı kaygılarını dile getirmiş, bu gerekçeyle sisteme karşı olduklarını kaydeymişlerdir." 

Konuyla ilgili önerilere ilişkin ise  şunlar kaydedildi: 

"İstihdam büroları aracılığıyla geçici iş ilişkisi düzenlemesi yapılmadan önce, bu istihdam biçiminin avantajları ve dezavantajları konusununda çalışanlar ve sosyal taraflar bilgilendirilmelidir. Geçici iş ilişkisine izin verilmesi halinde düzenlemelerin yaratacağı olası sorunlar belirlenmelidir. Bu konuda AB'nin 2008/104 sayılı Yönergesi ile ILO normları çerçevesinde özellikle şu sorunlar dikkate alınmalıdır: Özel istihdam büroları aracılığıyla geçici iş ilişkisine izin verilmesi halinde, işçilerin sosyal güvenlik hakkı ve örgütlenme hakkının kullanımını sınırlandıran dezavantajların ortadan kaldırılmasına yönelik tedbirler alınmalıdır. Ücretler ve çalışma şartları açısından belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışan emsal işçiler dikkate alınmalı ve aynı işi yapan işçilerle eşit muameleye tabi tutulmalıdırlar. İşverenlerin  geçici iş ilişkisi kurmaları, esneklik gereklilikleri de göz ardı edilmeksizin, sektör, süre ve  yenileme sayısı gibi bazı özel şartlarla sınırlandırılmalıdır. Geçici iş ilişkisi ile çalışan işçilerin mesleki eğitimlerine, çalıştırılmadıkları süredeki haklarına (ücret, sosyal sigorta primi v.s) yönelik düzenlemeler yapılmalıdır. Geçici iş ilişkisi çerçevesinde çalışan işçilerin ucuz işgücü olarak suistimal edilmeleri önlenmelidir. 

Geçici iş ilişkisi çerçevesinde işçi sağlayan istihdam bürolarının yetkilendirilmesi ciddi bir prosedüre tabi olmalı ve sigorta primi, vergi gibi mali yükümlülüklerini yerine getirmiş ve getirme yeteneğine sahip firmalara bu yetki tanınmalıdır. Bu yeterliklere sahip olmayan firmalara bu yetki tanınmamalıdır. Geçici istihdam bürolarının denetlenmesi konusu özel olarak ele alınmalı ve bu firmalar denetlenmelidir."

[PAGE] 

"Bu sorunları herkesin gündemine getirelim"

[PAGE] 

Bildirgenin okunmasının ardından salonda bulunan katılımcılardan bazıları, yazılması gereken bazı konuların metinde yer almadığını, bazı maddeleri de onaylamadıklarını söyledi. Fatih Acar, bunun üzerine, metnin işçi haklarını sonuna kadar koruyan hükümler içerdiğini savundu. 

Metinde işçilerle ilgili olumsuzluğun bulunmadığını ifade eden Acar, Çalışma Meclisinde sıkıntılı konuların, büyük olgunlukla tolerans gösterilerek ele alındığını belirtti. 

Acar, itirazların devam etmesi üzerine, "Biz diyoruz ki bu sorunlar var. Bu sorunları herkesin gündemine getirelim. Bunları söylemek bir teşekkür almayı hak etmez mi?" diye konuştu.