Cari dengede kalıcı çözüm sağlanamıyor

TÜSİAD Başkanı Boyner, "Türkiye Sanayisi ve Sektörel Yaklaşımlar: Kimya Sanayi Stratejisi Toplantısı"ndaki konuşmasında ekonomideki son gelişmeleri değerlendirdi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

 
İZMİR - Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Ümit Boyner, cari işlemler dengesinin özü itibarıyla bir karne niteliği taşıdığını belirterek, son iki yıldır devam eden talebi dengeleme yönündeki çabaların büyümenin, potansiyelin altında kalmasına yol açmakla beraber, ekonomide hızlı ve tehlikeli bir genişleme-çöküş süreci oluşmadan yumuşak iniş ile talebin kontrol edilmesini sağladığına dikkat çekti. Boyner, bütün bu önlemlere rağmen makro bazlı politikaların ancak cari dengede konjonktürel dalgalanmaların yarattığı olumsuz etkileri gidermeye yardımcı olduğunu, yapısal nitelikte veya kalıcı bir çözüm sağlayamamaktadır" dedi. 
 
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner, "Türkiye Sanayisi ve Sektörel Yaklaşımlar: Kimya Sanayi Stratejisi Toplantısı"nda açış konuşması yaptı. Boyner, uluslararası arenada Türkiye'nin sürdürülebilir büyümesini ve üretkenliğinin artırılmasını hedefleyen sanayi politikası oluşturulmasının TÜSİAD'ın başlıca çalışma alanları arasında yer aldığını söyledi. Birçok sektöre girdi sağlayan kimya sanayiine özel önem atfettiklerini ve ilk sektörel görev gücünü de bu sektörde kurduklarını belirten Boyner, "Bu oluşum ile amaçlarının, sektörün sürdürülebilirlik prensipleri doğrultusunda ve rekabetçi bir şekilde gelişimi için kısa-orta-uzun vadeli strateji ve politikalara katkı sağlamaktır" dedi. 
 
Plastikten kozmetiğe, ilaçtan boyaya kadar birçok sektöre nihai ürün ve yaklaşık 30 farklı sektöre ara malı ve hammadde sağlayan Türkiye kimya sanayiinin, bu yapısıyla Türkiye imalat sanayiinin rekabetçiliği açısından da kritik öneme sahip olduğunu dile getiren Boyner, sektörün üretim değerine göre Türkiye imalat sanayiinin yüzde 6'sını oluşturduğunu kaydetti. Boyner, 2011 yılında imalat sanayiinde yaratılan toplam katma değer içerisinde kimyasal madde ve ürünlerin 4. sırada, plastik ve kauçuk sektörünün ise 9. sırada yer aldığını vurguladı. 
 
Yüksek ihracat değerine rağmen, 25 milyar dolar dış ticaret açığı veriyor
2000 yılında 2.2 milyar dolar ihracat yapan sektörün, 2011 yılında otomotiv sektörünü geride bırakarak 190 ülkeye 13 milyar dolar değerinde ihracat yaptığını ve Türkiye'nin en çok ihracat yapan sektörü olduğunu belirten Boyner, ancak sektörün yüksek ihracat değerlerine rağmen yaklaşık 25 milyar dolar dış ticaret açığı verdiğini ve kullandığı hammaddenin yüzde 70'ini ithal ettiğini dile getirdi. Boyner bu değerler ile sektörün 106 milyar dolarlık dış ticaret açığının da yüzde 23'ünü oluşturduğunu bildirdi. 
Enerji dışı cari açığın önemli bir kısmını oluşturan sektörün daha verimli bir yapıya kavuşturulması ve Türkiye'de yaratılan katma değerin artırılması için Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın ve Ekonomi Bakanlığı'nın özel sektör ile birlikte kapsamlı çalışmalar yaptıklarını belirten Boyner, bu nedenle açıklanacak Kimya Sanayi Strateji Belgesi ve içerisinde yer alan Eylem Planları bizim için büyük önem taşıdığını söyledi. 
 
Cari işlemler dengesi bir karne
Boyner, cari işlemler dengesinin özü itibarıyla bir karne niteliği taşıdığına dikkat çekti. Cari işlemler açığını oluşturan çok sayıda unsur bulunduğunu, dolayısıyla bu dengeyi azaltmaya yönelik münhasır bir politikadan bahsetmenin mümkün olmadığını belirten Boyner, "Bir başka deyişle, cari işlemler açığını oluşturan unsurlar bütün makro ve mikro politika alanını kapsamaktadır" dedi. 
 
Özellikle tüm dünyanın zorlu ekonomik koşullardan geçtiği bir dönemin yanı sıra, iç ve dış talebi dengelemek üzere güçlü bir politika karışımı uygulanmasının bir sonucu olarak Türkiye'nin yüksek büyüme oranlarının yüzde 4'lere kadar gerilediğini belirten Boyner şunları kaydetti: 
"Cari açık sorunsalı nedeniyle yöneldiğimiz bu politika yaklaşımı mevcut koşullar altında elimizdeki sınırlı seçeneklerden birini teşkil etmektedir. Son iki yıldır devam eden talebi dengeleme yönündeki çabalar, büyümenin, potansiyelin altında kalmasına yol açmakla beraber, ekonomide hızlı ve tehlikeli bir genişleme-çöküş süreci oluşmadan yumuşak iniş ile talebin kontrol edilmesini sağlıyor. Yani makro istikrar anlamında büyük önem taşıyor. Bütün bu önlemlere rağmen makro bazlı politikalar ancak cari dengede konjonktürel dalgalanmaların yarattığı olumsuz etkileri gidermeye yardımcı olmakta, yapısal nitelikte veya kalıcı bir çözüm sağlayamamaktadır." 
 
[PAGE]
 
Enerji ithalatı tek başına cari açığın yüzde 60'tan fazlasını oluşturuyor
"Bu çerçevede değişik politika arayışlarından en önemlisi büyük enerji ithalatımız nedeniyle enerji politikası gibi gözüküyor" diyen Boyner, son yıllarda, petrol ve doğal gaz fiyatlarındaki yükseliş nedeniyle enerji ithalatının tek başına cari açığın yüzde 60'ından fazlasını oluşturur hale geldiğini kaydetti. Boyner, "Ancak, ülke içerisinde petrol ve doğalgaz kaynaklarına sahip olmamamız ve her sene yüzde 5-6 aralığında büyümek zorunda olmamız nedeniyle enerji fiyatlarından kaynaklanan bu gelişmeler büyük ölçüde dışsal olarak kabullenmemiz gereken bir unsurdur" dedi. 
 
Türkiye mevcut üretim yapısına dönmeli
Boyner, Türkiye'nin mevcut üretim yapısına dönmesi gerektiğini söyledi. Ara malında yüzde 70 oranında ithalata bağımlı olunduğuna dikkat çeken Boyner, küresel finansal kriz ile birlikte makroekonomik dengelerdeki istikrarın korunabilmesi için mikro reform odaklı sanayi politikalarının (yatırım ve iş yapma ortamının iyileştirilmesinin) öneminin daha iyi anlaşıldığını belirtti. Boyner, şunları kaydetti: 
"Burada önemle üzerinde durmak istediğim, Sanayi Stratejisi ve Eylem Planları ile başlatılan bu zihniyet dönüşümünün ve cari işlemler dengesinin sanayi politikası ile doğrudan ilişkilendirilmesinin sorununun çözümü açısından büyük öneme sahip olduğudur. Bunun için de TÜSİAD olarak başta Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu ve 2011 yılında dinamik bir yapıda oluşturulan sanayi stratejisi olmak üzere geliştirilen değişik araçlara elimizden gelen katkıyı yapıyor ve hedeflerine ulaşmaları için her platformda destek vermeye çalışıyoruz. " 
 
[PAGE]
 
Kimya sanayii strateji belgesini çok önemsiyoruz
Boyner, Sanayi Stratejisi'ne benzer bir yaklaşımla ve katılımcı bir süreçte hazırlanan Kimya Sanayii Strateji Belgesini de aynı yaklaşım çerçevesinde çok önemsediklerini dile getirdi. Sanayi ve sektörel stratejilerde önem verdiğikleri bir diğer hususun, bu belgelerin eylem planlarının Sanayi Bakanlığı başkanlığında periyodik olarak 'izleme ve yönlendirme komiteleri' vasıtası ile değerlendirilmesi ve geliştirilmesi olduğunu belirten Boyner, özel sektörün de katıldığı bu toplantılar ile belgelerin dinamik bir nitelik kazanarak sonuçlarının ilgili sektörlerle şeffaf bir şekilde paylaşılması mümkün olduğunu vurguladı. Boyner, "İlgili Bakanlıklar uhdesinde hazırlanmakta olan diğer strateji belgelerinin de benzer bir yaklaşım ile tamamlanması, uygulanması ve değerlendirilmesi arzusundayız" dedi. 
 
Söz konusu belgelerin bu sene açıklanan Yeni Teşvik Paketinin "stratejik yatırımlar" boyutuna da bir girdi oluşturduğunu belirten Boyner, teşvik paketinin orta vadede üretim yapısının dönüştürülmesi yönünde stratejik bir adım olduğunu umut ettiklerini dile getirdi. Bu doğrultuda, her teşvik uygulamasının amaçları doğrultusunda, belli süreler içinde bir tür "sağlamasının" yapılması ve geliştirilmesinin de beklendiğini vurgulayan Boyner, "Teşvik uygulamasında da sanayi stratejilerinde olduğu gibi bir izleme ve değerlendirme mekanizması herhalde ki oluşturulacaktır" dedi. 
 
Boyner konuşmasını şöyle sürdürdü: 
"Bu arka plana göre Türkiye nasıl bir ekonomik modelle rekabetçiliğini artırmalı ve sürdürebilir büyüme sürecine girmelidir? Bir yandan, istihdam ve üretimde büyük sorunlar yaşamadan ekonomik dengelerde bozulmaya yol açmayan büyüme hızlarını bir süre de olsa devam ettirmek, diğer yandan da üretimimizi ihracata yönelterek, iç-dış talep arasında bir dengeleme sürecini yönetmek önümüzde iddialı bir konu olarak durmakta. Bu koşullar altında, sektörel politikalara ve yatırım ortamımızı iyileştirmeye her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Bu doğrultuda, Sanayi Bakanlığımızın başlattığı ve orta ve uzun vadeli eylem planları ile desteklenen Sektörel Strateji Belgesi yaklaşımının çok önemli bir araç olarak görüyoruz. Bu eylem planlarının hem özel sektör, hem devlet yetkililerinden oluşan katılımcı bir mekanizma ile desteklenmesi, Türkiye'ye hızlı karar ve eylem gerektiren küresel rekabet ortamında daha esnek bir strateji yaklaşımı sağlayacaktır."
Bu konularda ilginizi çekebilir