Dolandırılmamak için 'Bunları Yemeyin!'

BKM’nin, kart kullanıcılarını dolandırıcılığa karşı bilinçlendirmek amacıyla başlattığı "BUNLARI YEMEYİN!" kampanyası büyük ilgi görüyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Bankalararası Kart Merkezi (BKM) Genel Müdürü Soner Canko, "Dolandırıcılıkla ilgili mücadelede teknoloji anlamında çok ilerideyiz ancak kart kullanıcılarını bilinçlendirme konusunda gidecek yolumuz var" dedi.

BKM’nin, kart kullanıcılarını farklı ikna yöntemleri kullanarak dolandıran kişilere karşı bilinçlendirmek amacıyla başlattığı "BUNLARI YEMEYİN!" kampanyası büyük ilgi görüyor.

Kampanyaya ilişkin yapılan toplantı BKM Genel Müdür Soner Canko'nun ev sahipliğinde diyetisyen Taylan Kümeli'nin katılımıyla gerçekleştirildi.

Sosyal mühendislik yöntemleri ile geliştirilen dolandırıcılık olaylarına karşı tebessüm ettiren bir iletişim yolu kullanarak diyetisyen Taylan Kümeli'nin "BUNLARI YEMEYİN!" dediği kampanya ile amaç, kart kullanıcılarını dolandırıcılık yöntemlerine karşı bilinçlendirerek, SMS’le gelen şifreler ile kart bilgilerini başkaları ile paylaşmalarını engellemek.

Kampanyada, kart kullanıcıları, en yaygın dolandırıcılık yöntemleri olan "Dolandırıcılar tarafından gönderilen 'tebrikler, kazandınız' SMS'leri ve dolandırıcıların polis, savcı, jandarma, bankacı, sigortacı tadı verdiği telefon aramalarını" yememeleri konusunda uyarılıyor.

BKM Genel Müdürü Canko, konuya ilişkin yaptığı konuşmada, Türkiye’nin dolandırıcılık oranlarının çok düşük olduğuna dikkati çekerek, "BKM verilerine göre 2015 yılında kartlı ödemeler sektöründe her 10 bin TL’lik harcamaya karşı sadece 1,1 TL’lik dolandırıcılık yaşanmıştır. Avrupa’nın gelişmiş ülkelerinde bu tutarın 6-7 katı, ABD’de ise 11-12 katı dolandırıcılık yaşanmaktadır." dedi.

Sistemsel olarak yapılan bu geniş çaplı yatırımların ve güçlü önlemlerin etkisiz kaldığı tek alanın ise tüketicilerin, dolandırıcılarla kendi iradeleri ile paylaştıkları, gizli kalması gereken finansal bilgileri olduğunu anlatan Canko, BKM ve bankacılık sektörü olarak güvenlik konusunda yıllardır teknoloji, sistem ve insan kaynağı açısından önemli yatırımlar yapıldığını hatırlattı.

Canko, Chip&PIN geçişini tamamlayan ülkelerin başında Türkiye'nin geldiğini vurgulayarak, "Bu konuda da yaptığımız bilinçlendirme kampanyaları ile bu geçişi çok hızlı tamamladık. Bankalarımızın dolandırıcılık izleme ve önleme yöntemlerini oldukça etkin bir şekilde uygulaması ve kartlı ödeme sektörü altyapımızın oldukça gelişmiş olması sayesinde dolandırıcılık rakamları en alt seviyelerde seyrediyor. Türkiye ödeme sistemlerinde en güvenli ülkelerden biridir." diye konuştu.

"En güvenli ülkelerden biriyiz ama mücadeleye devam etmeliyiz"

Banka ve kredi kartı dolandırıcılığıyla ilgili mücadelenin teknolojik altyapı ve kart kullanıcısının bilinçlendirilmesi dahil olmak üzere tüm unsurlarıyla, başta bankalar, emniyet güçleri ve kamu otoriteleri olmak üzere tüm ilgili paydaşlar tarafından sürekli iyileştirilerek yürütülmesi gereken uzun soluklu bir mücadele olduğunu belirten Canko, şöyle devam etti:

"Kart kullanıcılarını bilinçlendirmek için başlattığımız sosyal iletişim kampanyası bankalarımız tarafından da kendi müşterileriyle paylaşılarak geniş kitlelere ulaşmıştır. En güvenli ülkelerden biriyiz ama mücadeleye devam etmeliyiz. Dolandırıcılık alanında sorunun kaynağına baktığımızda, kart kullanıcıları, bugün yaş ve sosyo-ekonomik durum gözetilmeden, SMS, telefon, e-posta ve sahte internet siteleri yoluyla kandırılmaya, kart bilgileri ele geçirilmeye ve dolandırılmaya çalışılıyor. 

Kurduğumuz bu gelişmiş sistemlerin hiçbiri kart kullanıcılarının kendi iradesiyle dolandırıcılarla paylaştığı kart bilgilerini koruyamaz. Bu vakalar sürekli şekil ve taktik değiştirerek hayatımızda olmaya devam edecek. Dolandırıcılıkla ilgili mücadelede teknoloji anlamında çok ilerideyiz ancak kart kullanıcılarını bilinçlendirme konusunda gidecek yolumuz var. Bu bankacılık sektörünün yanı sıra tüm ilgili paydaşlarla ortak yürütülmesi gereken, sürekli ve uzun vadeli bir mücadeledir."

Diyetisyen Taylan Kümeli ise, bu kampanyanın bir sosyal sorumluluk projesi olduğunu, tüketicilerin ve bireylerin bilinçlendirilmesinde çorbada tuzunun olmasının kendisini mutlu ettiğini söyledi.

İnsanların baharı yorgunlukla karşıladığını ve bu yorgunluğu üzerlerinden atabilmek için beslenmeye çok dikkat etmeleri gerektiğine işaret eden Kümeli, "Bunun için hayatımıza hemen suyu dahil etmeliyiz. Eğer yorgunsanız hayatınızda 12 bardak su içip içmediğinizi test etmekle başlayabilirsiniz. Her tuvalete çıkış vücuttan 35 kalori atmak demektir. Bahar aylarının ilk günlerine ne kadar su içtiğinizi test ediniz. İkinci olarak sebze ve meyvenin yanı sıra daha fazla rafine edilmemiş besinler yememiz gerekir. Baharın başlamasıyla bitkisel proteinlerden yavaş yavaş hayvansal proteinlere geçiş başlamalıdır." diye konuştu.