Erdoğan: OHAL endişelerini anlamakta zorlanıyorum

TÜSİAD YİK toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, iş dünyasının "OHAL'in kaldırılması" talebine "Endişenizi anlamakta zorlanıyorum. OHAL bizim sanayicilerimizin işadamlarımızın neyini engelledi" yanıtını verdi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

DÜNYA Online

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi (YİK) toplantısında konuştu.

TÜSİAD üyelerine seslenerek, "Rekabetçi piyasa ekonomisi, sürdürülebilir kalkınma ve katılımcı demokrasi için verdiğiniz mücadeleyi özellikle destekliyorum" diyen Erdoğan, şöyle konuştu: "Geçtiğimiz 14 yılda ülkemizi 3 kat büyüterek, başarılı bir performans ortaya koyduk. Türkiye'nin işadamları olarak ülkenin nereden nereye geldiğinin en büyük şahidi sizlersiniz. Türkiye'nin büyümesiyle buradaki işadamlarının işleri 5-10 kat büyümüştür" 

"Özel sektörümüzün önünü açabildiğimiz kadar açıyoruz" diyen Erdoğan, "Özel sektörün de her şeyini borçlu olduğu milletine katkı için sınırları zorlamaktan çekinmeyeceğine ümit ediyorum" ifadesini kullandı.

İş dünyasına OHAL yanıtı: Kusura bakmayın
Konuşmasıdna iş dünyasının "OHAL kaldırılsın" talebine de değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "OHAL endişelerini anlamakta zorlanıyorum. OHAL bizim sanayicilerimizin işadamlarımızın neyini engelledi. Eğer OHAL şu anki işleri engelliyorsa oturur onu konuşuruz. Ama şu an böyle bir şey söz konusu değil. Güneydoğu'da OHAL varken, işadamların sıkıntısını anladık ve 1 ay içinde OHAL'i kaldırdık. Ama şu an OHAL işadamlarımızın daha rahat iş görmesini sağlıyor. Kusura bakmayın" dedi. 

TÜSİAD YİK toplantısında 'OHAL' vurgusuTÜSİAD YİK toplantısında 'OHAL' vurgusu

Yeni pazarlar aramaya başladık'

Erdoğan, "2008 krizinde 'Bizi teğet geçecek' demiştim, ve dediğim gibi oldu. Ancak onca saldırının ardından Türkiye'nin bir parça yorgunluk alameti göstermesi normal. Bunca saldırıya karşın ayakları üzerinde dimdik duran Türkiye'nin önünde aydınlık bir gelecek var. 16 Nisan bitti, biz o yorgunlukla hemen yurtdışında kendimize pazarlar aramaya başladık. Yeni bir atılım döneminin hazırlığını yapıyoruz" dedi. 

'Yerli otomobil konusunda bir babayiğit bulamıyorsak dükkanı kapatalım'

Erdoğan, Türkiye'nin en büyük sanayicileri, iş adamları, yöneticileri olarak ülkenin nereden nereye geldiğinin en yakın şahitleri olduğunu aktararak sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye 3 kat büyümüşse buradaki iş adamlarımızın işleri 5-10 kat büyümüştür. Bu gün de özel sektörün lokomotifliğini çok önemsiyoruz. 2023 hedeflerimize sizlerin ve diğer tüm girişimcilerimizin çabalarıyla, emekleriyle katkılarıyla ulaşacağız. Devleti, düzenleyici ve denetleyici rollerinin içinde tutarak, özel sektörümüzün önünü açabildiğimiz kadar açıyoruz. Özel sektörümüzün de her şeyini borçlu olduğu milletimize ve devletine katkı sağlamak için şartlarını zorlamaktan çekinmeyeceğini ümit ediyorum. Türkiye'nin 1990'lı yılları bilhassa da 2002 yılına doğru yaklaşıldıkça siyasi ve sosyal bakımdan olduğu kadar ekonomik açıdan da kabus gibi geçmiştir. 3 Kasım 2002 tarihi iş dünyamız için bir millattır. 'Ak Parti iktidarları döneminin sırrı nedir?' diye soranlara hep aynı iki kavramı ifade etmişimdir. İstikrar ve güven. Türkiye bu iki kavramın gereğini yerine getirdiği sürece her alanda kazanmış, bunlardan uzaklaştığı ölçüde de sıkıntıya düşmüştür. 2008 küresel ekonomik krizi gelişmiş ülkeler başta olmak üzere bütün dünyayı kasıp kavururken ben Türkiye ile ilgili bir şey söylemiştim. Demiştim ki, 'Bu kriz ülkemizi teğet geçecek.' O dönmede birileri bu sözümle kendilerince dalga geçmişlerdi. Halbuki ben ülkemizin sahip olduğu güven ve istikrar iklimine bakarak potansiyelimizin büyüklüğünün farkında olarak bu sözü ifade etmiştim. Nitekim aynen dediğim gibi oldu."

Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bundan sonra bizim dünya çapında bilinen, tanınan, değer üreten markalara ihtiyacımız var. Siyasi irade olarak biz bu konuda iş adamlarımızın arkasında olduğumuzu her fırsatta ifade ediyoruz. Buna rağmen mesela yerli otomobil konusunda arzu ettiğimiz neticeye ulaşamamış olmaktan üzüntü duyuyorum. Burada sektörün içinde olan birçok girişimcimiz var. Kendi pazarımızın, ihracat potansiyelimizin ve bu alandaki birikimimizin büyüklüğü ortada iken böyle bir adım atılmaması çok düşündürücüdür. TÜSİAD üyelerinden bu konuda cesaretli bir atılım bekliyorum ve bunu TÜSİAD üyeleri yapar. Eğer şu salondan bir babayiğit çıkartamıyorsak dükkanı kapatıp gitmemiz lazım. Her iş gibi ekonomik kalkınmanın başı da şüphesiz ki eğitim. Hedeflerimize uygun insan kaynağını yetiştirme konusunda bir dağınıklığın olduğunu düşünüyorum. Artık eğitim devlet tekelinde değil. Bu meseleyi istismar ederek, aynı alanda varlık göstermek isteyenlerin önünü kesen çetenin de kökünü kazıdık. Özel sektörümüzün ihtiyaç duyduğu alanlarda, kendi eğitim alt yapısını kurmasının önünde hiçbir mani yoktur. Tabi eğitim bir gönül, adanma işidir. Sadece bir ekonomik faaliyet olarak eğitime yaklaşmak, yanıltıcı olur. Eğitim konusunda mümkün olan en geniş ve kuşatıcı faaliyetleri ortaya koyacağınıza inanıyorum."

'AB kapıyı açmış da Türkiye mi girmemiş?'

TÜSİAD Başkanı Bilecik'in Avrupa Birliği (AB) ile ilgili sözlerini yorumlayan Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı: "AB kapıyı açmış da Türkiye içeriye mi girmemiş? Sene 1963, sene 2017, 54 yıldır bu ülkeyi kapısında sürüm sürüm süründüren bir AB var. Bizden sonra birçok ülkeyi aldılar. Onlar bizden daha mı iyi, hayır değil. Biz kapıkulu değiliz. Bizim bir haysiyetimiz var. Eğer bizi alacaklarsa, eyvallah girelim. İşte gerçekler ortada" 

'Elimizden gelen gayreti gösteriyoruz'

"AB fasılları ile ilgili elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. AB yetkilileri adil olumlu yaklaşımlarını sürdürürlerse bu yola devam ederiz, aksi halde başımızın çaresine bakarız. Bizim için AB ne kadar önemliyse AB için de biz o kadar, hatta belki de daha önemliyiz, bu gerçeği de görmek gerek. Bu kadar haince Türkiye'ye karşı karar alınması karşısında AB'ye halen 'Ne olur bizi alın' mı diyeceğiz".