IMF'ye cep harçlığı verir duruma geldik

3. İstanbul Finans Zirvesi'nde konuşan Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Türkiye ve dünya ekonomisini değerlendirdi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

 
İSTANBUL - Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, "Türkiye gerekirse frene basacak, tabii ki kırmızı ışıkta duracak, sarı ışık gördüğünde mutlaka ayağını fren pedalına götürüp zaman zaman durması için tedbiri alacak. Ama gaza basması gerektiği yerde de gaza basacak" dedi.
 
Çağlayan, 3. İstanbul Finans Zirvesi'nin ikinci gününde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin siyasi istikrar, arkasından ekonomik istikrarı yakaladığını, günümüzde ülke geçtiğimiz 10 yılda dünyaya örnek olacak gelişme kaydettiyse bunun itici gücü, anahtarının özel sektör olduğunu söyledi.
 
Dünyada ciddi bir kriz döneminden geçildiğine değinen Çağlayan, "Avrupa, bilhassa Euro Bölgesi inatçı bir krizle karşı karşıya. Gönül isterdi ki Avrupa'da güçlü liderler olsaydı, güçlü liderler bunu aylarca, yıllarca konuşmak yerine hemen radikal kararları, tedbirleri alsalardı. Gönül isterdi ki Türkiye'ye karşı her türlü ikiyüzlülüğü gösteren, her fırsatta Türkiye'ye karşı samimiyetsiz bir şekilde yaklaşan AB, keşke bu krizin bu kadar oluşmasını beklemeseydi" şeklinde konuştu.
 
Bir ülkenin batmasının hemen birdenbire olamayacağını belirten Çağlayan, ülkelerin şu anda içinde bulunduğu krizin yıllarca yapılan ihmallerin, AB'nin alması gereken dönemde önlem almamasının ortaya çıkardığı sonuçlar olduğunu ifade etti.
 
Krizin hala hızını artırarak devam ettirdiğinin altını çizen Çağlayan, krizin şiddetini 2013 yılında da devam ettirmesinden endişe duyduğunu söyledi.
 
IMF, dünya büyümesini küçülttü
IMF'nin dünya büyümesiyle ilgili hedeflerini revize ederek küçülttüğünü kaydeden Çağlayan, bunda özellikle Almanya, İngiltere, Fransa gibi ekonomilerde üçüncü ve dördüncü çeyrek büyümelerinde yaşanacak küçülmelerin etkili olduğunu kaydetti.
Dünya büyüme ortalamasının 2008-2012 arasında yüzde 3'ler seviyesine düştüğünü anımsatan Çağlayan, "IMF'nin daha önce bu yıl için yüzde 3,5 olarak düşündüğü büyüme ki zannediyorum haberlere düşmüştür veya düşecektir birkaç saat içinde yapacağı açıklamalarla, yeniden aşağı yönlü revize etmesi söz konusu. Böyle bir ortamda dünyanın mal ve hizmet ticaretindeki ticaret dengesi de geçtiğimiz yıllardan biraz daha kötü" diye konuştu.
 
Orta gelir tuzağına düşülmemeli
Böylesine karanlık, işlerin iyiye gitmemekte inat ettiği bir ortamda Türkiye ekonomisinin her türlü zorluğa ve probleme karşı inadına büyüdüğünü, inadına gelişerek yoluna devam ettiğini vurgulayan Çağlayan, ülkenin son yıllardaki büyüme performansına değinerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"2012'nin ilk 6 aylık büyüme ortalaması yüzde 3,1... Orta vadeli program hedefi yüzde 4 olarak tespit edildi. Şimdi Türkiye için küçük gibi gözüken bu büyüme oranı aslında tüm dünyaya ders verir, örnek olur nitelikte. Ama Türkiye, büyümek, gelişmek zorunda olan bir ülke. Zaman zaman Türkiye'yi Euro Bölgesi ile Avrupa ile mukayese edeceğiz. Türkiye artık büyümeyi ihracatıyla, dış ticaretiyle yapar hale geldi. Türkiye ekonomisini büyüme konusunda Avrupa ile mukayese etmek yerine, bu noktada gelişmekte olan ülkelerle değerlendirilmesi gerektiğine inanıyorum. Türkiye, asla orta gelir tuzağına düşmemelidir. Bu noktada Türkiye'nin gidecek çok yolu var. Şu anda geçmişte kaybetmiş olduğumuz zamanla ödeşme dönemindeyiz."
 
Sürekli ayağın frende olduğu arabanın ilerlemesi mümkün mü?
İhtiyatlı olmanın önemine de dikkati çeken Çağlayan, şöyle devam etti:
"Elbette ihtiyatlı olacaksınız. Sürekli ayağın frende olduğu arabanın ilerlemesi mümkün mü? Kendisine önemli bir hedef koymuş, bu hedefi de yakalamak için her yıl ortalama yüzde 6 civarında büyümesi gereken, belli bir kilometreyle her yıl bir yol katetmesi gereken arabayla sürekli ayağınızı frene basarsanız olsa olsa ancak ortalığı balata kokusuna sararsınız. Tedbirli olmak, arabayı çalıştırmamakla eş anlama gelmiyor. Otomobil şoförü önemli. Eğer sürücü güvenlikli, ileri teknik sürüş eğitimi almışsa sorun olmaz. Türkiye, sonuç olarak bugün geldiği noktada 10 yılda çok önemli deneyim, kazanım elde etmiştir.
 
10 yıl önce Türkiye, IMF'nin kapısında 1 milyar dolar borç almak için tek ayak üstünde bekletilen bir ülkeydi. Bir uçak dolusu iş adamıyla beraber gidip IMF'ye şirin gözükmeye çalışıyorduk. Niye? Bize 1 milyar dolar versinler diye... Geçmişte öyle bir dönemdeydik ki neredeyse çoluğumuzun çocuğumuzun adından daha çok (dönemin IMF Türkiye Masası Şefi Carlo) Cotarelli'nin adını ezberlemiştik. Ama bugün Türkiye, böylesine küresel bir krizde ekonomisini büyüten, ihracatını artıran ülke haline geldi. Türkiye, böylesine küresel bir krizde bırakın IMF'den destek almayı, belki bu tabir biraz fazla kaçacak ama, adeta IMF'ye cep harçlığı olmak üzere 5 milyar dolar verecek duruma geldi. Bu, Türkiye ekonomisinin nereden nereye geldiğinin göstergesi. Türkiye, gerekirse frene basacak, tabii ki kırmızı ışıkta duracak, sarı ışık gördüğünde mutlaka ayağını fren pedalına götürüp zaman zaman durması için tedbiri alacak. Ama gaza basması gerektiği yerde de gaza basacak. Türkiye'nin ciddi biçimde sürdürülebilir büyümeye ihtiyacı var."
 
Türkiye'de bankacılık sektörünün 2001'de ülkeye çok ciddi fatura ödettiğini hatırlatan Çağlayan, "Bu fatura ödenecekti. Geçmişte yapılan hatalar bir yerde patlayacaktı. O anayasa kitapçığında kabahat yoktu. Ama bugün Türkiye'de bankacılık, finans sektörümüz dünyada Basel kriterlerinin çok üstünde standartlara sahip" dedi.
 
[PAGE]
 
İhracatı 2023'te 500 milyar doları yakalaması mümkün değil
Çağlayan, Türk sanayisinin büyümesi ve gelişmesi gerektiğine işaret ederek, "Türk sanayisinin zihinsel bir değişim gerçekleştirdiği ortamdayız. Bakın Türkiye geçen yıl ihracat rekoru kırdı. 90 milyon ton ihracat yaptı. Ancak ihracatımızın 1 kilogram fiyatı geçen yıl 1 dolar 46 sentti. Şimdi 1 dolar 46 sentten Türkiye ihracatının 2023'te 500 milyar doları yakalaması mümkün değil. Çünkü biz 90 milyon tonu 350 milyon tona çıkaramayız. Biz 1.46 doları aynen Almanya'daki gibi 4 dolara çıkarmamız lazım, Japonya ve Güney Kore'de olduğu gibi ihracatın kilogram fiyatını 3,5 dolara çıkarmamız lazım" diye konuştu.
 
Yaptıkları bir çalışmaya göre Türkiye'nin geçen yıl 250 milyon ton üretim yaptığını ve üretim satış fiyatının ton başına 1027 dolara geldiğini belirten Çağlayan, şöyle devam etti:
"Bakın şimdi 1 dolara satış fiyatı olan üretim yapısı bizi 2023'e taşımaz. Böyle bir ortamda artık sanayici makas değişikliği yapmalı ve sanayicinin de böyle bir ortamda üretim yapısını Ar-Ge, yüksek teknolojili, yüksek katma değerli bir dönüşüme getirmesi gerekiyor."
Çağlayan, yeni bir büyüme modeli üzerinde kafa yorulması gerektiğine de değinerek "Ekonomi bakanlığı olarak bunun üzerinde çalışıyoruz. Şimdi bakanlık olarak reel sektörün tüm sorunlarından sorumlu bakanlık olarak 2050 hedeflerimizi, stratejilerimizi planlamamız gerek. Bu ortamda Türkiye buraya giderken nasıl bir büyüme modeli, nasıl bir ekonomik sistem, sanayi sistemi belirleyecek, bunların hepsini düzenleyecek yoğun bir çalışma içindeyiz" dedi.
 
Çok daha yatırım almaya ihtiyacımız var
Çağlayan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Çünkü 2023'e gideceğimiz bir yolda mevcut politikalar bizi buraya kadar getirdi ama bundan sonrasında Türkiye'nin dünyada giderek yoğunlaşan yatırım ortamı konusunda çok ciddi yatırım kapasitesine sahip olduğunu söylememe gerek yok. Bugün Türkiye'ye gelen yabancı sermayenin yüzde 75'ten fazlası Avrupa kaynaklıdır. Avrupalı yatırımcı Türkiye'ye gelirken bizim kaşımıza gözümüze gelmiyor. Türkiye'ye gelen yatırımcı istikrara, güvene ve genç bir nüfus yapına, Türkiye'nin lojistiğine geliyor. Türkiye'ye 4 saat uçuş mesafesindeki 56 ülkeye bakarak geliyor. Sadece Türkiye'ye bakmıyor, bu 56 ülkede 1,5 milyar insan yaşıyor ve dünya ekonomisi eksen değiştiriyor. Artık gelişmiş ülkeler değil, Türkiye'nin de içinde bulunduğu gelişmekte olan ülkeler dünya ekonomisine yön veriyor. Böyle bir ortamda ülkemizin çok daha yatırım almaya ihtiyacı var"
 
MB'nin yatırım sinyali vermesi gerek
Merkez Bankası'nın performans olarak iyi çalıştığını ifade eden Çağlayan, ancak politika olarak zaman zaman anlaşamadıklarını belirterek, şöyle devam etti:
"Yeni teşvik sisteminin yapıldığı bir ortamda Merkez Bankası politikalarının gerek ulusal gerekse uluslararası yatırımcılara orta ve uzun vadede yatırım için sinyaller vermesi gerekir. Yani siz sinyal vermezseniz nasıl görecek bu sinyalleri bu insanlar."
Türkiye'nin yatırım olanakları konusunda her geçen gün daha iyiye giden bir ülke olduğunu söyleyen Çağlayan, "Bakın dünya rekabet liginde 16 sıra birden atladık. Türkiye bunu başardı. Türkiye uluslararası yatırımlarda dünyanın güvenilir 13. ülkesi. Yatırım ortamı konusunda Türkiye her geçen dün daha yatırım yapılabilir ülke haline geliyor, daha da gelir" dedi
 

 

Bu konularda ilginizi çekebilir