İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince:Limitleri fazla zorlamayalım

İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince:Limitleri fazla zorlamayalım

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, "2008'de limitleri zorlama konusunda oldukça dikkatli olmak lazım" dedi. Özince, 2007 ve 2008'in Türkiye ekonomisinin hamle yapabilmesi açısından uygun geçmediğine dikkat çekerek "Dikkatli olmakta ve ayağımızı yorganımıza göre uzatmakta fayda var. Kendi imkanlarımızı çok iyi hesaplayarak iş yapmalıyız. Kişi bazında da şirket bazında da böyle düşünmek lazım" diye konuştu. Aktif ve pasif yönetiminin her bankanın kendi bileceği bir iş olduğunu ama Türkiye'de aşırı kaldıraçlı gidilemeyeceğinin görüldüğüne işaret eden Özince, "Türkiye'de bankacılık yaparken, şartlar çok iyi, faizler düşecek ve bu nedenle geleceği iyi görüyoruz diye hareket etmek doğru değil. Türkiye'de bankacı kendine ne kadar güven duyarsa duysun dikkatli olmak zorundadır. Dikkatli olmakta demek de korkak olmak ve yarınlar için sürekli felaket senaryoları yapmak ve inanmak anlamında alınmamalı. Biz İş Bankası olarak diyoruz ki hızlı büyümek ve hızlı küçülmek bize göre değil. Mucize yaratacağız gibi Balkanlar'ın ve Ortadoğu'nun en büyük bankası olacağız gibi yaklaşımlarımız olmaz. İtidal ve sakin davranmaktan kimseye zarar gelmez. Diyorum ki 2008'de limitleri zorlama konusunda oldukça dikkatli olmak lazım" dedi. Bazı rakiplerinin çok yüksek fiyatlarla kaynak topladığını bazı rakiplerinin de çok düşük fiyatla uzun vadeli krediler verdiğini sonra bunu komisyon gibi yan unsurlarla desteklemeye yöneldiklerini izlediklerini anlatan Özince şöyle devam etti: "Bugün bankacılığı bir zahmet devlet tahvili getirisi kadar kârlı idare edemezsek, istediğiniz kadar piyasa payı elde edin, yatırım bankası analistlerine aman işler iyi biz Türkiye'de bir pay ele geçirdik, bunu büyüteceğiz deyin çok anlamlı olmayabilir. Türkiye gibi bir ülkede iş yapmanın, nakit sermaye bağlamanın alternatif maliyetlerini, imkanlarını dikkate alarak yüzde 20'ler üzerinde değerlendiremiyorsanız kârlı iş yapmıyorsunuz demektir. Kârlı iş yapmıyorsanız da önce sermayedarlarınızın başına sonra da vergi mükelleflerinin başına dert olursunuz. Onun için kârlı olmak şart bana göre." Yazacaklarım çok iftihar edilecek şeyler olmayabilir Özince, bankacılık kariyeri ve deneyimleriyle ilgili bir şeyler yazmak söz konusu olduğunda, aklında kalanların büyük bir kısmının sıkıntılar, problemler ve olumsuzlar olduğunu söyledi. Özince, "Bankacılık serüvenimde, kariyerimde beni en çok etkileyen konu, imkanları çok kısıtlı ülkemizin tasarruflarının doğru kullanılması yönünde bankacılıkta, sermaye piyasasında yapılması gereken işlerin çoğu zaman yapılmaması, geç yapılması ve yanlış yapılması olmuştur. Türk bankacılığının biraz deneme yanılma suretiyle gelişmesinden dolayı, bir şeyler yazacak olsam, yazacaklarım kendim adına da ülkem adına da çok olumlu ve iftihar edilecek şeyler olmayabilir. Ülkenin ekonomisinde ve siyasetinde sürekli hatalar yapılması bizi devamlı bir stres altında tutmuştur" diye konuştu. Geçen sene tanıştığım biriyle çalışmıyorum Bankanın mevcut ortaklık yapısı hakkında bilgi veren Ersin Özince, 1998'den bu yana İş Bankası'nda Hazine'nin payının olmadığını söyledi. Özince, "Şu anda Özelleştirme İdaresi'nin elinde bindeli bir oranda A Grubu hisseler var. Bankanın yüzde 41.5'i çalışanlar ve emeklilerin oluşturduğu İş Bankası Munzam Sandık Vakfı'na ait. Yüzde 28.1'i CHP idaresinde. Geri kalan 30.4'lük kısmı da halka açık olarak İMKB'de işlem görüyor" diye konuştu. Mevcut ortaklık yapısı ve yönetim kurulu kompozisyonu dikkate alınarak bankanın yönetiminde dengelerin nasıl sağlandığı yolundaki bir soruyu yanıtlarken, aslında yönetici olarak bakıldığında çok kolay ve fevkalade konforlu bir hayata sahip olduğunu belirten Özince, konuşmasına şöyle devam etti: "Ben 10 yıldan beridir banka genel müdürlüğünü, yetkili kurulların ve hissedarların desteği ve onayıyla sürdüren 15'inci genel müdürüyüm. Benim görev yaparken şu tür kaygılarım yok; İktidarlar değişir, hissedarlar değişir, hissedarlar ölür, ailelerin yeni üyeleri gelir, çocukları farklı düşünür, yabancı hissedarlar gelir, hisselerini alırlar satarlar ve ben nasıl davranmayalım gibi. Arkamda çok kararlı bir hissedar yapısı var. Ama öncelikle belirtmeliyim ki İş Bankası'nı çok iyi tanıyan bir hissedar yapısının seçtiği yönetim kurulları ile çalışma rahatlığı içindeyim. İkincisi, ben neredeyse mesleki kariyerimin çok önemli bir bölümünü paylaştığım meslektaşlarımla birlikte çalışıyorum. Geçen sene tanıştığım birileriyle çalışmıyorum." Giyimime, duruşuma çok dikkat ediyorum Hissedarlarının çok az kısmının, son yıllarda ortaya çıkan temayüllerle, yarın hisse şuraya çıksın da satayım düşüncesi içinde olduğunu anlatan Özince, "Hissedarlarımızın çoğu bu hisseleri atasından kalan bir miras gibi saklıyor. Eski Türkçe ile yazılı kurucu hisselerini Atatürk bile yeni Türkçe yazılı olanıyla değiştirirken, eskilerini hâlâ değiştirmeyen ortaklarımız var, tarihi bir eser olarak ellerinde tutan. Zor olan ne diye sorarsanız, burada sorumluluk duygusu çok daha ağır geliyor. Bankayı çok kâr ettirebilirseniz ancak toplum sizi sevmez, ya da siz toplumu sevmezsiniz. İçe dönük olursunuz, çıkar 37'inci katta oturursunuz. İnsanlar size itibar göstermiyorsa kârlılık tek başına neye yeter. Bizde yöneticiler toplumun liderliğini de üstlenirler. Kendinizi İş Bankası'na kabul ettirmek önemlidir. Bir başarı varsa da bu kabulde yatıyor. Bugün, benim babam yaşındaki İş Bankalılar bana sn. genel müdür diye hitap ettiklerinde, benim de bunun karşılığını sadece banka bilançosu ile değil, halim, tavrım, davranışımla ve her türlü olumlu eylemle karşılık verebilmem lazım. Tabii ki bunun bana yarattığı zorluklar var. Çoğu zaman ne yapacağıma, ne diyeceğime, nasıl yiyeceğime, nasıl giyineceğime, nasıl duracağıma çok daha fazla dikkat etmek durumunda kalıyorum" diye konuştu. Profesyonel olarak son görevim olur "Bankacılıktan başka beğenileri, düşünceleri ve idealleri de olan bir insanım" diyen Ersin Özince, "Geçtiğimiz yıllarda heves ettim, dedim ki ben artık 30 yılı geçtiğime göre artık iş hayatımı sonlandırsam, emekli olsam. Bizim camiamızda böyle bir söylenti çıktığında büyüklerimiz ve çok kimse hayır katiyen böyle bir şey yapmamam gerektiğini söyleyerek, böyle bir kararın kendimi düşünmek olduğunu öne sürdüler. Bu beni bir yönüyle onore etti, bir yönüyle de ciddi ikaz etti. Tabii ki bankanın yetkili kurulları bana ne kadar görev verirse o kadar kalırım. Bana teşekkür edilse, ben bir şey değil, diyerek gidip de ekmeğimi başka bir yerde aramayı düşünmem" dedi.