İşdünyası, sürdürülebilir kalkınma konusunda daha ısrarlı olmalı
Sürdürülebilir Kalkınma için iş dünyası, bakanlıklar, STK'lar ve akademisyenler bir araya geldi, Rio+20 "sonrasını" tartıştı.
İSTANBUL - İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği'nin (SKD) Kalkınma Bakanlığı himayesinde düzenlediği "Rio+20 Sonrası Sürdürülebilir Kalkınma Diyaloğu" başlıklı konferans, iş dünyası, bakanlıklar, sivil toplum kuruluşları ve akademisyenleri bir araya getirdi. Kalkınma Bakanlığı Müsteşarı Kemal Madenoğlu, yaptığı konuşmada, sürdürülebilir kalkınma konusunda iş dünyasını aktif olmaya davet etti ve "birlikte çalışma" sözü verdi. SKD Başkanı Galya Frayman Molinas, Rio+20 Zirvesi'nin "zorunluluklar" getirmediği için eleştirildiğini, ancak farklı özelliklere sahip ülkelerin olduğu bir ortamda bağlayıcı zorunlulukların başarılı sonuçlar getirmeyeceğini söyledi.
İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD), Kalkınma Bakanlığı himayesinde 19 Eylül'de İSO Vakfı Dinçkök Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi Toplantı Salonu'nda "Rio+20 Sonrası Sürdürülebilir Kalkınma Diyaloğu" başlıklı bir konferans düzenledi.
Geçtiğimiz Haziran ayında gerçekleştirilen Rio+20 Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Konferansı'nın değerlendirildiği etkinliğin sunuculuğunu gazeteci, yazar Fatih Türkmenoğlu yaptı.
Konferansa; Kalkınma Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkilileri ile iş dünyasından üst düzey yöneticiler, sivil toplum kuruluşları ve akademisyenlerden oluşan yaklaşık 150 kişi katıldı.
Molinas: "En iyi uygulamalara, rekor sayıda başvuru oldu"
Konferansın açılışında konuşan İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği Başkanı Galya Frayman Molinas, Türk iş dünyasının sürdürülebilir kalkınma ekseninde geldiği nokta ile ilgili SKD gözlemlerini ve Rio+20 sonrası döneme dair görüşlerini aktardı.
Molinas, "SKD olarak, Rio+20 öncesindeki hazırlık sürecinde, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Kalkınma Bakanlığımız ile yakın işbirliği içinde çalıştık. Rio+20 Zirvesi'ne taşınacak olan rapor için, ülkemizin ‘sürdürülebilir kalkınma' alanındaki ‘en iyi uygulamalarının' kapsamlı bir çalışma ile seçilmesi sürecini yönettik. En iyi uygulamaların seçim sürecinde 181 gibi ‘rekor sayıda' başvuruyu değerlendirdik. Bunların arasından seçilen 24 tanesi RİO+20 Zirvesi'ne katılarak projelerini anlattılar" dedi.
Rio+20 Zirvesi'nin sonuç belgesinin "zorunluluklar" getirmediği için aldığı eleştirilere değinen Molinas şunları söyledi: "Her ülkenin şartlarının, coğrafyasının, ekonomisinin birbirinden farklı olduğu bir ortamdayız. Böyle bir ortamda bağlayıcı zorunlulukların başarılı sonuçlar getirmesini mümkün görmüyorum. Küresel sorunların ülkemiz üzerindeki etkileri doğru analiz edilerek, erken ve proaktif bir yaklaşım sunulmalı."
Najam: "Rio+20'de 500 milyar dolarlık yatırım taahhüt edildi"
Birleşmiş Milletler Türkiye Mukim Koordinatörü ve UNDP Mukim Temsilcisi Shahid Najam ise açılışta, Rio+20 Zirvesi'nin uluslararası düzeyde ve Türkiye için önemine değindi. Najam, "Zirvede iş dünyası, kalkinma bankaları, belediyeler ve bölgeler, STK'lar, kamu ile Birleşmiş Milletler Ajanslarından oluşan 700 gönüllü kuruluş tarafından 500 milyar dolar yatırım taahhüt edildi. Bu da ekonomik ve sosyal sektörlerden motive olmuş kararlı liderlerin sürdürülebilir kalkınma için çabaları hızlandırmaya yardımcı olacağını gösteriyor. Türkiye'nin konferanstaki aktif katılımı uluslararası çerçevede takdirle karşılandı. Zirve sonrasında artık faaliyete geçmek için samimiyetimizle çalışmalara başlamaya ihtiyacımız var. Hepimizin gelecek nesillere daha iyi bir dünya bırakmak konusunda rolü var" dedi.
Madenoğlu: "İş dünyasının daha aktif olmasını bekliyoruz"
Kalkınma Bakanlığı Müsteşarı Kemal Madenoğlu, Türkiye'nin kalkınma politikalarında sürdürülebilir kalkınma ilkelerinin önemini anlattı, Rio+20 Zirvesi'nde Türkiye'nin verdiği önemli mesajları paylaştı.
Madenoğlu, "Rio+20 Zirvesi'ne 9 ay süren, Türkiye'de geniş kesimlerle işbirliği içinde yürüttüğümüz bir hazırlık çalışması sonrası katıldık. Yapılan çalışmalar, konferansa hazırlıkla sınırlı değil, bunlar sürdürülebilir kalkınma için önümüzdeki fırsatların ortaya konması için de bir araç oldu" dedi.
Zirvenin yeşil ekonomi ve sürdürülebilir kalkınma için kurumsal çerçeve oluşturmak olmak üzere iki temel teması olduğunu söyleyen Madenoğlu, zirvenin sonuçları hakkında şu yorumda bulundu: "Zirvede 20 yıllık sürede yapılan ve yapılamayanlar tartışıldı ve sonunda da ‘İstediğimiz Gelecek' belgesi ortaya çıktı. Biz de Türkiye olarak zirvede sahip olduğumuz evrensel değerlere yaklaşımımızı göstermiş olduk. Güçlü bir ülke olmanın sorumluluğuyla tecrübemizi paylaşarak katkı sağladık. Türkiye yükselen profili ve küresel konulara ilgi ve iradesini, krize rağmen ekonomik anlamda sağladığı başarıları ve kaydettiği ilerlemeyi bu konferansta duyurma fırsatı buldu. Temel politikamızı ve stratejimizi toplumun entegre yapısıyla geleceği sahiplenmek üzerine inşaa ettik. Kalkınma Bakanlığı olarak, çocuklarımızın geleceğini etkileyecek bu büyük projede öncülük etmekten gurur duyuyoruz."
Madenoğlu, Bakanlık olarak sürdürülebilir kalkınma konusunda iş dünyasını daha aktif olmaya davet ederek, birlikte çalışmak konusunda söz verdi: "Bakanlık olarak yakın geçmişte gösterdiğimiz koordinasyon ve öncülük görevimizi Rio sonrasında da etkin bir şekilde sürdüreceğiz. İş dünyasının bu alanda aktif olmasını çok önemsiyorum. Çok daha rasyonel bir bazda, hem dünyada gelişen bilinç düzeyi hem ülkemizde gelişen anlayış düzeyi özel sektör için bir fırsat açıyor. Kim ilk adımları atarsa hem ürün yelpazesi hem de iş süreçleri ve iş alanlarıyla fark yaratacağını düşünüyorum. İş dünyasıyla yakın bir şekilde çalışmaya kararlıyız, tüm ülkede sürdürülebilir kalkınma bilincinin yaygınlaşmasında öncülük edebileceğimizi ve yaygınlaştırabileceğimizi düşünüyorum. Bu ipin ucunu biz tutabilirsek tek tek özel sektör fark yaratacak biz de ülke olarak fark yaratmış olacağız. Bunu önemsiyorum ve sizlerle yakın çalışacağımızın sözünü veriyorum."
Açılışın ardından konferans "Rio+20 Zirvesi'nin Değerlendirilmesi Paneli" ile devam etti. Panelde, Rio+20 kapsamında gerçekleştirilen "İş Dünyası Günü", "Kurumsal Sosyal Sorumluluk Forumu" ve uluslararası müzakerelerin sonuçları üzerine kamunun, özel sektörün ve Birleşmiş Milletler'in bakış açıları ortaya konuldu. Panelde Çevre ve Sürdürülebilir Kalkınma Dairesi Başkanlığı Kalkınma Bakanlığı'ndan Rıza Fikret Yıkmaz, UN Global Compact Türkiye Temsilcisi Deniz Öztürk ve İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD) Genel Sekreteri Engin Güvenç söz aldılar.
Yıkmaz: "Rio+20 son 25 yılın en önemli konfrensı"
Panelde ilk olarak söz alan Yıkmaz, Rio+20‘nin 25 yıllık geçmişi olan kalkınma konusu çerçevesinde şu ana kadar yapılan en önemli konferans olduğunu belirterek çıktılarıyla ilgili bilgi verdi. Konferansın çıktıları "İstediğimiz Gelecek" adı altında, birçok alan ve paydaşı ilgilendiren, tedbir ve önlemler sunan ve sıkı müzakereler sonucu belirlenen 283 maddeden oluşan bir sonuç belgesinde bir araya getirildi.
Sonuç belgesi 53 sayfa ve 6 bölümden oluşuyor. Sonuç belgesini başlıklarıyla özetleyen Yıkmaz, Türkiye'nin zirveye etkin katılımına dikkat çekerek bazı bilgiler paylaştı: "Zirveye gelecek nesilleri düşünen, fırsat eşitliği ve kapsayıcı bir kalkınmayı hedefleyen bir ülke olarak katkı sunmaya çalıştık. Zirvede devletler, ulusal organizasyonlar ve STK'lar tarafından 500'den fazla yan etkinlik düzenlendi. Bunlardan ikisine ülkemiz de katkıda bulundu. Bunlar 21 Haziran'da UNDP işbirliğiyle düzenlenen "İnsani Kalkınma" ve Nepal ve Belçika ile birlikte düzenlediğimiz "En Az Gelişmiş Ülkeler ve Rio+20" başlıklı üst düzeyli yan etkinliklerdi. Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan da bu etkinliğe katılarak insanı kalkınmayla ilgili olumlu mesajlar verdi. Konferans kapsamında "Atletler Parkı"nda stant kurma imkanı tanınan 57 ülkeden biri de biz olduk. Bu standı 3 bin katılımcı ziyaretçi etti. Burada ülkemizin yeşil büyüme çalışmaları ve en iyi uygulama örnekleriyle ilgili bilgi verdik. 200 kişilik bir heyetle konferansa katıldık. Katılım düzeyimizle konuyu sahiplendiğimizi ortaya koyduk."
Öztürk: "İnsan haklarına saygı olmadan sürdürülebilir kalkınma mümkün değil"
2000'de başlayan BM Global Compact - Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi (KİS) girişimi, BM bölge ofisleri, çalışma örgütleri, sivil toplum kuruluşları ve hükümetlerle iş dünyasını bir araya getirerek insan hakları, işçi standartları, çevre ve yolsuzlukla ilgili alanları kapsayan on evrensel ilkenin iş faaliyetlerinde hayata geçirilmesini amaçlıyor.
Rio+20'nin önemli etkinliklerden biri de BM Global Compact tarafından düzenlenen ve 4 gün süren Kurumsal Sürdürülebilirlik Forumu oldu. UN Global Compact Türkiye Temsilcisi Deniz Öztürk forumda özellikle insan haklarına saygı olmadan sürdürülebilir kalkınmanın mümkün olmadığına dikkat çekildiğini aktardı. Öztürk şöyle konuştu: "Kolektif talep ve ölçülebilir taahhütler anlamında yeni bir döneme geçiyoruz. Konferansta 200 kadar faaliyet açıklandı ve bunlardan 3'ü Türkiye'den. Kurumların taahhütlerindeki ilerlemeleriyle ilgili paylaşımı için yıllık raporlama hedeflerden biri oldu. İşletmeler küresel olarak sorumluluklarını üstlenerek hükümetlere esin kaynağı olabilirler. Rio+20 küresel sürdürülebilirlik ajandasının küresel boyuta çıkarılabilmesi için önemli fırsatlar yarattı. Bu fırsatların hayata geçirilmesi için hükümetlerin ve iş dünyasının yapması gerekenler var."
Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi (KİS) girişiminin bugüne kadar sözleşmeye imza atan 7 bin şirketle birlikte dünyanın en büyük kurumsal vatandaşlık girişimi olduğu bilgisini de paylaşan Öztürk, Türkiye'nin girişime katılım düzeyiyle ilgili bilgi verdi: "Türkiye 200'den fazla imzacısıyla en aktif KİS network'lerinden biri. 2005'de şirketlerin yüzde 90'ı aktif değilken bu sayı bugün yüzde 17'ye indi ve bu anlamda Türkiye Avrupa'da ikinci sırada yer alıyor." Öztürk, şirketlerin sürdürülebilir kalkınma kapsamında sağladığı katkıya değindi ve şirketlerin temel iş faaliyetleri kapsamında toplumsal yatırım ve hayırseverlik bazında ya da sözcülük ve kamu politikasına yatırım şeklinde yoksullara yönelik iş modelleri geliştirmesinin önemli olduğunun altını çizdi.
Güvenç: "Küresel şirketler sürdürülebilirlik stratejilerini tamamlamış durumdalar, yetişmemiz gerekiyor"
İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD) Genel Sekreteri Engin Güvenç Rio+20 Zirvesi'nin büyüklüğüne ve önemine değindi: "Zirveye yaklaşık 50 bin kişi katıldı. Kamudan üst düzey katılım oldukça fazlaydı. Öncelikle ne kadar eleştiri alsa da 193 ülkenin bir mutabakat belgesi üzerinde fikir birliğine varması zirve için büyük bir başarı oldu. Verilen taahhütler önemliydi ve bu taahhütlerin artıyor olması da sevindirici. 26 Haziran itibarıyla 713 olan taahhüt sayısı dün gece (18 Eylül) itibarıyla 747'ye ulaşmış durumda."
Güvenç daha sonra Dünya Sürdürülebilir Kalkınma İş Konseyi (WBCSD), ICC ve UN Global Compact tarafından düzenlenen "Business Day" hakkında bilgi verdi. Toplantının iş dünyasında Rio+20'nin en büyük oturumu olduğuna dikkat çekti. Güvenç, "Tek oturumda 800 kişinin katıldığı Business Day zirvenin en geniş katılımlı etkinliği oldu. İş dünyasından tüm zirveye katılımcı sayısının 1800 olduğu göz önüne alınırsa bu çok iyi bir rakam. Gün sonunda üç önemli mesaj verildi. Özel sektörün yenilikçi çözümlerin artırması için politika çalışmalarına aktif olarak dahil edilmesi gerekliliği, özel sektörün sürdürülebilir kalkınmada çok büyük bir rolü olduğu, yeşil ekonominin hızlı ve aktif bir şekilde gerçekleşmesi için özel ve kamu sektörü işbirliğinin gerekliliği. Business Day de tek cümle ile özel sektör, ‘hazırız kamu desteğini bekliyoruz, birlikte çalışmak istiyoruz' mesajı verdi. Biz de dernek olarak bu uluslararası hedefleri Türkiye özeline indirerek, nasıl gerçekleştirebileceğimiz konusunda çalışmak istiyoruz."
'İstediğimiz Gelecek' için gelen 747 taahhüt yanında herkes için sürdürülebilir enerji ve sıfır açlıkla mücadele mesajının da önemli olduğunu belirten Güvenç, uluslararası kurumların ve sürdürülebilirlik konusunda yoğun çalışan yerel şirketlerin sürdürülebilir kalkınmayı neden uygulamaları, ne yapmaları ve ne zaman yapmaları konusunda soru işaretleri taşımadığını, Rio+20 tek taleplerinin küresel sorunlar için yetersiz kalındığının farkında olarak bu çalışmalarını genişletmek için kamudan destek istediklerini söyledi. Güvenç Türk şirketlerini de bu noktaya hızla taşımamız gerektiğini iletti.
Farklı sektörlerin başarı öyküleri anlatıldı
Konferansın ikinci bölümünde, Kalkınma Bakanlığı koordinasyonunda BM Kalkınma Programı kolaylaştırıcılığında yürütülen Rio+20 Zirvesi'ne hazırlık çalışmaları kapsamında SKD desteğiyle seçilen Türkiye'nin en iyi uygulama örnekleri sahibi kurumlar, "su ve enerji verimliliği, atık yönetimi, ekosistemlerin korunması ve ekolojik tarım" alanlarındaki projelerini anlattı. Kamu, özel sektör, akademi ve sivil toplum kuruluşlarından örneklerin yer aldığı sunumlarda, kurumlar çalışmalarını daha ileri taşımak için paydaşlardan beklentilerini de paylaştı.
Alanlarına göre sunum yapan şirketler şöyle sıralandı: Su ve enerji verimliliği; Arçelik, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Doğal Hayatı Koruma Vakfı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, İçdaş, Şekerbank, VitrA Karo. Atık yönetimi, eko sistemlerin korunması ve ekolojik tarım; Anadolu Efes, Bursa İl Özel İdaresi, Coca Cola İçecek, Çevre Koruma ve Ambalaj Atıkları Değerlendirme Vakfı, Ereğli Demir Çelik, Ford Otomotiv, Lipesaa, Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği, Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Süleyman Demirel Üniversitesi, Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı.
Beyazıt: "Sürdürülebilir Kalkınmanın odak noktası ekonomi değil, insan"
Konferansın son oturumunda Rio+20 sonuçlarının Türkiye'ye etkisinin tartışıldığı panel gerçekleştirildi. Panele; Kalkınma Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, üniversiteler, İstanbul Sanayi Odası (İSO), SKD ve Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) temsilcileri katıldı.
Panelde "The Future We Want – İstediğimiz Gelecek" başlıklı sonuç belgesi ve "Türkiye Sürdürülebilir Kalkınma Raporu: Geleceği Sahiplenmek" ile bağlantılı olarak Rio+20'nin Türkiye'nin sürdürülebilir kalkınma politikalarına nasıl yön verebileceği ve bundan sonra nasıl bir yol haritası izlenmesi gerektiği tartışıldı. Ayrıca, Türk özel sektörünün sürdürülebilir kalkınma sürecinde destek verebileceği alanlar paylaşıldı.
Panel konuşmacılarından Kalkınma Bakanlığı Çevre ve Çevre Sürdürülebilir Kalkınma Dairesi Başkanı Sema Beyazıt (PhD), Türkiye'nin kamu, özel sektör ve STK'lar olmak üzere sürdürülebilir kalkınma için birlikte hareket etme gereğine dikkat çekti: "Kalkınma Bakanlığı ulusal politikanın oluşturulmasına katkıda bulunan bir kurumdur. Sonuç belgesi içinde yeni kavramlar içeren bir başlangıç belgesidir. Türkiye'nin sorumluklarını yapılabilirliklerine göre şekillendirmek gerekiyor. Doğru ve yapabileceğimiz adımları atmak gerekiyor. Rio+20'nin en önemli çıktısı; birlikte hareket etmekten geçiyor. Katkıları ancak birlikte geliştirebiliriz. Örneğin, Yap, İşlet, Devret buna bir örnek teşkil ediyor. Sürdürülebilir Kalkınmanın odak noktasının ekonomi değil, insan olduğuna inanıyoruz."
Seçgel: "Sürdürülebilirlik için nitelikli insan yetiştirilmesi gerekiyor"
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İklim değişikliği Dairesi Başkanlığı Şube Müdürü Gürcan Seçgel, sürdürülebilirlik için nitelikli insan yetiştirilmesi gerektiğini söyledi. Seçgel, "4+4+4 eğitim sisteminde çevre derslerini koymaya çalışıyoruz. Her dört yılda bir çevre dersi olsun istiyoruz. Bunun için başvurumuzu yaptık. Sürdürülebilir kalkınmanın ekolojik ve sosyal boyutlarla birlikte çalışılması gerektiğine inanıyorum" dedi.
Çalıkoğlu: "Rio çıktısı hayal kırıklığıyla sonuçlandı"
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Yenilebilir Enerji Genel Müdür Yardımcısı Erdal Çalıkoğlu, sürdürülebilir enerji tedariğinin son derece önemli olduğu için enerjiyi verimli kullanma zorunluluğu olduğunu belirtti. Çalıkoğlu "İklim değişikliği, genel çerçevede ormancılık gibi konularda Rio+20 sonuç belgesi hayal kırıklığı yarattı" dedi.
Cılız: "Çözümler üniversitelerle birlikte üretilmeli"
Boğaziçi Üniversitesi Çevre Bilimleri Enstitüsü'nden Doç. Dr Nilgün Cılız, Boğaziçi Üniversitesi olarak sürdürülebilir üretim - tüketim konusunda yaşam döngüsü, ekosistem, doğal kaynakların korunması gibi disiplinler arası bir yapıya geçip, uluslararası arenada Türkiye'yi temsil etmenin en öncelikli hedefleri olduğunu söyledi. Avrupa Birliği kapsamında temiz üretimde sonuçların izlenmesinin önemine değinen Cılız, dışa bağımlılığı azaltmak için bölgesel çaplı projelerde o bölgenin üniversitesiyle birlikte özel çözümler getirilmesi gerektiğini söyledi.
Molinas: "Bilinç ve kapasite artışına ihtiyacımız var"
İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği Başkanı Galya Frayman Molinas, panelde finans sektörünün sürdürülebilir kalkınmaya etkisinin çok fazla olduğunu düşündüklerini belirtti. Konuyla ilgili ocak ayında bir çalışmaları olacağını duyurdu. Molinas, "Elimizde değer varken, her türlü fırsatı kullanmamız lazım. Bu nedenle sürdürülebilirlik temelli bilinç ve kapasite geliştirme çalışmalarına ihtiyacımız var. Liderler önce kendi hayatlarında konuyu içselleştirecekler ki kurumlarda beklenen değişim gerçekleşebilsin" dedi.
Zanbak: "Kaynaklarımızı doğru kullanmıyoruz"
Panelde söz alan İstanbul Sanayi Odası (İSO) Çevre İhtisas Kurulu Başkan Vekili Dr. Caner Zanbak, İSO'nun 19 bin üyesinin yaşamak için büyümesi gerektiğini söyledi. Zanbak, "Rio'ya baktığımızda belli bir şevk vardı. Bu yüzden hayal kırıklığı yaşamadık. Biz kendi kaynaklarımızı doğru kullanmıyoruz. Örnek olarak canlı hayvan yetiştirebilecek altyapımız varken geçen sene yurt dışından 1,5 milyon dolarlık canlı hayvan ithalatı yaptık. KOBİ'ler çalışmadığı zaman hiçbir şey yürümüyor. Çünkü binlerce KOBİ var. KOBİ'lere destek verirken eğitim de vermek gerekiyor. Sanayi kesiminin yaşamlarını sürdürebilmeleri için cezalandırmadan vermek şeklinde olmalı. Rekabetçi olmayı sağlamak önemli. İstanbul'u sanayisizleştirmeye çalışıyoruz. Ama bu bir anda mümkün değil. Çevreye zarar veren fabrikaları şikayet etmeye teşvik etmek gerekiyor. Çevre kanunlarında en katı cezalar var " dedi.
Çele: "Maliyet, çevreye verile zararla birlikte hesaplanıyor
TÜSİAD Şirket İşleri Bölüm Sorumlusu Melda Çele, TÜSİAD olarak, gelişmişlik, maliyet ve refah ekseninde rekabetçilik konusunu incelenmeye başladıklarını aktardı. Çele şöyle konuştu: "Maliyet anlayışı da artık değişiyor. Çevreye verdiğimiz zarar ile birlikte hesaplanıyor. Geçen hafta sürdürülebilir turizm konusunu açtık. Yeni bir açılım oldu. Türkiye raporları örnek teşkil ediyor. RİO+20 sonrası dönemde çalışmalarımızı sürdürmemiz gerekiyor. Diyaloğun da sürdürülmesi gerektiğini düşünüyoruz."
Parlak: "Finans sektörü sürdürülebilirlik kriterlerini ürünlerine entegre etmeli"
İMKB Endeks ve Veri Müdürü Osman Parlak, İMKB olarak yaptıkları çalışmalardan bilgiler aktardı: "İMKB olarak eğitime 1 milyar dolarlık katkı sağladık. Bu sosyal sorumluk anlamında önemli bir projedir. Rio'ya çok güçlü bir şekilde katıldık. Sürdürülebilir borsalar hedefimiz vardı. Birçok gelişmekte olan ülkenin gerisinde kaldığımızı gördük. Birçok ülke borsaları bilinçlendirme konusunda çalışmalar yapmışlar. Biz de bu bilinçlendirme çalışmalarına SKD ile başladık. Şu an süreci SPK‘da olan Sürdürülebilirlik Endeksi hayata geçtiğinde sürdürülebilirlik çalışmalarımız hızlanacak. Özel sektörde ivme yaratacağına inanıyoruz. Finans sektöründe bu konunun gelişimi ve özel sektörü yönlendirmesi açısından benzer kriterlerin yatırım ve kredi çalışmalarının değerlemesine alınması gerektiğini düşünüyoruz. Gelişmelerin biraz gerisinde kalıyoruz."
Rio+20 Zirvesi'nde Türkiye'yi temsil eden en iyi uygulamalar
Özel sektör
Akçansa: Atık Isıdan Enerji Üretim Tesisi
Anadolu Efes: "Sürdürülebilir Tarım" çerçevesinde maltlık arpa ve şerbetçiotu tedariki için yapılan tohum ve üretim geliştirme, tohumculuk ve tarımsal destek çalışmaları*
Arçelik: KAKTÜS Projesi*
Coca-Cola İçecek: Mucit Yarışması*
Eczacıbaşı: Atık Isı Geri Kazanım Projesi
Ereğli Demir Çelik: Erdemir Çevre Yönetim Süreci, Çevre Performans Endeksi ve Sürdürülebilirlik Faaliyetleri*
Ford OTOSAN: Sürdürülebilir çevre dostu otomotiv üretimi*
İÇDAŞ: Değirmencik Entegre Tesisi Sürdürülebilir Su Yönetimi Projesi*
LIPESAA LTD.: Bitkisel Atık Yağ Toplama Sistemi*
Şekerbank: EKOkredi – Enerjiyi ve Emeği Koruyan Kredi*
VitrA Karo: Atık Isı Geri Kazanım Projesi*
Kamu kurumları
T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Verimlilik Genel Müdürlüğü: Endüstriyel Verimlilik ve Çevresel Performansın KOBİ'ler Düzeyinde Paralel Olarak Geliştirilmesi*
T.C. Bursa İl Özel İdaresi: Doğal Arıtma Tesisleri ile Temiz Çevre Projesi*
T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı: Enerji Verimliliği Politikaları*
İstanbul Büyükşehir Belediyesi: İstanbul Yerel Elektronik Atıkların Sürdürülebilir Yönetimi Projesi
T.C. Konya İl Özel İdaresi: Organik Çilek Üretimi ile Kırsal Kalkınma
T.C. Orman ve Su İşleri Bakanlığı: Küre Dağları Milli Parkı'nda "Orman Koruma Alanları Yönetiminin Güçlendirilmesi Projesi"*
Sivil toplum kuruluşları
ÇEVKO: Sanayi, Yerel Yönetim Ve Tüketici İşbirliği İle Türkiye'de Sürdürülebilir Bir Ambalaj Atıkları Yönetim Sisteminin Oluşturulması - ÇEVKO Modeli*
Doğal Hayatı Koruma Vakfı: Konya Kapalı Havzası'nda Akılcı Su Kullanımı ve İklim Değişikliği'ne Uyum Çalışmaları*
Greenpeace; Yavru Balık Avının Önlenmesi Kampanyası
Kars Yöresi Doğal Ürün Yetiştiricileri Derneği: Yerel Tohumların Sürdürülebilir Köy Projeleriyle Korunması ve Kullanımı
TEMA: Kaçkar Dağları Sürdürülebilir Orman Kullanımı ve Koruma Projesi
Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV): "Türkiye'nin İklim Değişikliğine Uyum Kapasitesinin Geliştirilmesi" Birleşmiş Milletler Ortak Programı kapsamında "Eko-Verimlilik (Temiz Üretim) Programı"*
Akademi
Boğaziçi Üniversitesi (Sürdürülebilir Kalkınma ve Temiz Üretim Merkezi): Pamuklu Tekstil Ürünlerine Ekolojik Kriterlerin Uygulanabilirliğinin Değerlendirilmesi
Orta Doğu Teknik Üniversitesi: ODTÜ/Teknokent Membran Arıtma Tesisi
Süleyman Demirel Üniversitesi: Biyolojik Mücadele Araştırma, Uygulama, Üretim ve Eğitim Merkezi*
*İşaretli olanlar konferansta katılarak, sunum yapmışlardır.