Liderlik zirvesinde karamsarlık etkili
Coca-Cola içecek'in CEOSu O'Neill, EDUPLUS ve TAKTX tarafından düzenlenen "6. Liderlik Zirvesi"nde Coca Cola CEO'su önümüzdeki 5 yıl içinde durumda değişiklik beklemediğini söyledi.
İSTANBUL - Coca-Cola İçecek Üst Yöneticisi (CEO) Michael A. O'Neill, dünyayı geri dönülmemecesine değiştiren bir döneme girildiğini ve bu durumun 5 yıl içerisinde değişmeyeceğini belirtti.
EDUPLUS ve TAKTX tarafından düzenlenen "6. Liderlik Zirvesi"nde yaptığı konuşmada, iş dünyası için verilen kredilerin durduğuna, işten çıkarmaların ve işsizlik oranlarının arttığına dikkat çekti.
Dünyanın bir takım finansal duraksamaya girdiğini belirten O'Neill, şunları kaydetti:
"Düşen bir istek var ve herkes kendi durumunu korumaya çalışıyor. Gelecekte daha da kötü olacak. 5 yıl içerisinde beni tekrar davet ederseniz size hitap etmem için, şu anki açılış konuşmamı değiştireceğimi tahmin etmiyorum. Öyle bir çağa giriyoruz ki, dünyayı geri dönülmemecesine değiştiren bir döneme giriyoruz. 5 yıl içerisinde hiçbir şey değişmeyecek. Peki ne yapacağız? İnsanları işten mi çıkaracağız? Reklamlardan mı kısacağız? Yoksa lüks ihtiyaçları mı kısacağız? Çoğu şirket hedefleri karşılamaya çalışıyor. Reklam bütçelerini kısıyor veya insanları işlerinden çıkarıyor. Ancak bilmiyorlar ki; bu organizasyonların bel kemiklerini çıkarıyorlar işlerinden."
O'Neill, şirketlerin bu dönemde yarına hazırlanmadan günü kurtarmaya çalıştığını belirterek, nereden tasarruf yapılmasının iyi anlaşılması gerektiğini vurguladı. İnsanların her zaman yeniliklere açık olduğunu dile getiren O'Neill, krizlerin fırsata dönüştürülebileceğini söyledi.
Yönetimin, sadece kriz yönetimi olmadığına dikkati çeken O'Neill, temel gerekliliklerin de geliştirilmesi ve yeni projeler üretilmesinin önemini vurguladı.
O'Neill, krizle birlikte insanların gelirlerinin sarsıldığını belirterek, "Gelirleri sarsılan insanlara hala nasıl kola içirebiliriz? Burada çok dikkatli olmamız lazım. Ürünlerimizin artık insanların çok daha gücünün yetebileceği ürün olması gerekiyor. 1998 yılında yaşanılan krizi ilk anda anlayamadığım için yeterli kararları alamadım. Türklerin farkı da şu; Türk yöneticiler çok daha agresif ve yırtıcılar. Hiç bir zaman 'bu yapılamaz, gerçekleşemez' demezler" şeklinde konuştu.
Mercedes-Benz'de üretim ilk çeyrekte yüzde 60 geriledi
Mercedes-Benz Türk Direktörler Kurulu Başkanı Jürgen Ziegler de kriz nedeniyle bu yılın ilk çeyreğinde üretimlerinde yüzde 60 oranında bir düşüş olduğunu, ancak geleceğe umutla baktıklarını ifade etti.
Ziegler, iyi bir yöneticinin, liderin bazı özellikleri olması gerektiğini belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Liderlerde olması gereken özelliklerden 3 tanesine odaklanmak istiyorum. Bunlardan bir tanesi gerçekçi olmalı ve geleceğe bakmalı, ikincisi cesaretli karar vermeli, üçüncüsü de iletişime açık olmalı. Kriz dönemlerinde çok hızlı hareket etmek gerekiyor. Gerçeği yaşamak çok önemli, ama gerçeği yaşarken de geleceğe bakmak da çok önemli. Burada çalışanların durumu çok önemli. Çalışanlar işverenin kriz karşısındaki planının güvenli olup olmadığını öğrenmek istiyor. İnsanlar gelecekte ne olacağını tam bilemiyorlar, tahmin edemiyorlar. Şirketlerde yönetme ve geleceğin resmini çizme açısından bir kargaşa yaşanıyor."
Şirket olarak mevcut yaşanan durumla ilgili bir takım programlar, planlar ve taslaklar hazırladıklarını dile getiren Ziegler, şirket değerlerinin kriz zamanlarında çok daha fazla ortaya çıktığını söyledi.
"Kriz zamanında birbirimize kenetlenmeliyiz"
Jürgen Ziegler, genel strateji ve hedeflere bakıldığında, şu andaki duruma odaklandıklarını belirterek, şunları kaydetti:
"Bu dönemde hangi projemiz önce gerçekleşecek, hangisini kaldıralım, hangisine ihtiyaç duyuyoruz, hangisine ihtiyaç duymuyoruz? Bu tabii krizle de biraz ilintili. Bunlara karar vermeye çalışıyoruz. Bu kriz zamanında birbirimize kenetlenmemiz çok önemli. Burada tartışmalarımızın gerçekçi bir temele dayanması çok önemli. Önce takımımızı ikna etmeliyiz ki takım olarak sektörde bir şeyler yapalım. Bunun yanında cesaretli karar almak da bir o kadar önemli. Bu kriz ortamında mucizeler yaratmak o kadar da kolay değil. Kriz dönemleriyle diğer dönemler arasında işletmelerde durumlar birbirinden çok daha farklıdır. Kriz zamanında geç kalmamak, hedefleri kesin bir şekilde çizmek, aksiyon planını öne almak çok önemlidir."
Ziegler, şirketlerinde bir takım oluşturduklarını ve haftalık toplantılarda geleceğe dair senaryolar üzerinde konuştuklarını, bu senaryolar karşısında kendi aralarında konuşarak bir takım önlemler aldıklarını anlattı.
Liderin; iletişime açık, şirket çalışanları ile iyi iletişim kurabilen, ikna kabiliyeti yüksek gibi bir takım özelliklerinin olması gerektiğini vurgulayan Ziegler, bunun yanında liderin her zaman etrafa pozitif enerji veren bir yanının da bulunması gerektiğini söyledi.
Ziegler, reklam bütçelerini yüzde 20 oranında azalttıklarını belirterek, "Türkiye'de her şey mümkün. 'Yaparız abi, ederiz abi" gibi bir yaklaşım var ve ben bunu çok takdir ediyorum" dedi.
Bayer'in 2008 yılındaki Ar-Ge bütçesi 2,8 milyar euro
Bayer Türk Üst Yöneticisi (CEO) Sebastian Guth ise liderin şirketini iyi yönetebilmesi için güven, işe tutku ve yaratıcılığın çok önemli olduğunu vurgulayarak, kriz zamanlarının belirsizlik zamanı olduğunu ve insanların çok fazla belirsizliğe odaklanmadığını kaydetti.
Guth, şöyle devam etti:
"Bu insanların endişelerini ve sorunlarını hizmete dönüştürebilmek için dürüst ve şeffaf bir şekilde onlara cevap vermek gerekmektedir. Ben her zaman çalışanlarla iletişime geçmeye çalışıyorum. İnsanlarda güven yaratabilmek için bu çok önemli bir şey. Organizasyonların veya şirketlerin başarılı olabilmesi, pazar içerisinde ekonomik bir değer yaratabilmesi için, bizlerin daha uzmanlık gerektiren işler yapmamız gerekiyor. Çalışanlarımızın hayal gücünü ve işe olan tutkularını harekete geçirmemiz gerekiyor.
Son dönemde şirketler üzerine yapılmış bir araştırma okudum. Çalışanların yüzde 20'lik kesimi işlerine son derece bağlı. Bu araştırmaya göre bazı ülkelerde bu oran yüzde 2-3'lük dilimlere iniyor. Bu dönemlerde başarılı olabilmek için insanların işe olan tutkusunu ve yaratıcılığını her zaman yüksek tutmak gerekiyor. Bizim için şirkette fikirlerin kimden geldiği önemli değil. Bu fikirler üst düzey yöneticilerden de, alt pozisyonda çalışanlardan da gelebilir. Burada önemli olan fikirlerin birbiri ile yarışması ve daha yaratıcı olması."
Bayer'in 2008 yılındaki Ar-Ge bütçesinin 2,8 milyar euro olduğunu belirten Guth, inovasyon ve yenilikçiliğin şirketleri için çok önemli olduğunu, Ar-Ge'ye Avrupa çapında en fazla bütçe ayıran şirket olduklarını ve yatırımlarını azaltmadıklarını söyledi.
Sony Eurasia Genel Müdürü Mohsen Noohi de krizin Sony için 2008'de değil, yıllar önce dijitalleşmeyle başladığını söyledi.
Noohi, bu durumun bir süreç olduğunu belirterek, "Dijitalizasyonun gelmesiyle insanlar, sizin inovasyonunuzu ve yeni fikirlerinizi kopyalamaya başladı ve endüstri kendini yenilemek zorunda kaldı" dedi.
Krizin daha fazla derinleşmeyeceğini savunan Noohi, Türk tüketicilerin Sony'ye çok güvendiğini ve ürünlerine karşı bitmeyen bir istek olduğunu ifade etti.
Liderlerin etkinliği önemli
Borusan Holding Üst Yöneticisi (CEO) Agah Uğur, kurum kültürü ile onu oluşturan insanlarla sistemleri bir araya getirebilip yönlendiren ve yöneten liderlerin etkinliğinin çok önemli olduğunu, bunları bir araya getiren şirketlerin krizden çok daha güçlü çıktıklarını bildirdi.
Uğur, EDUPLUS ve TAKTX tarafından düzenlenen "6. Liderlik Zirvesi"nde yaptığı konuşmada, adaptasyon ve disiplin kavramlarına dikkati çekerek, uzun vadeli başarıların altında sadece disiplinli beyinlerin disiplinli aksiyonunun yattığını belirtti.
Kurum içindeki kültürü o kurumda çalışan insanların oluşturduğunu dile getiren Uğur, "Kurum kültürü ile onu oluşturan insanlarla sistemleri bir araya getirebilip yönlendiren ve yöneten liderlerin etkinliği çok önemli. Bunları bir araya getiren şirketler, krizden çok daha güçlü çıkıyorlar" dedi.
Uğur, en büyük hataların büyürken yapılan hatalar olduğunu, kendilerinin de krizi öngöremediğini, tahmin ettiklerini, ancak kendilerine yakıştıramadıkları için tedbir almakta geç kaldıklarını söyledi.
Geçen yıl 11 Ekim'de üst yönetimleriyle bir kriz aksiyonuna başladıklarını belirten Uğur, "Geldiğimiz yer çok olumlu. Problemlerin arkada kaldığını düşünüyoruz" dedi.
Holding bünyesindeki şirketlerde başka ortakları da olduğunu, ancak genel olarak şirketlerin, Borusan'ın sorumluluğu altında yönetildiğini bildiren Uğur, şunları kaydetti:
"10 şirket arasında iki şirketimiz yıldız oldu. 6 tanesi bekleneni yaptı. 2 şirketimiz de beklenenin altında performans gösterdi. Bu şirketleri incelediğimde, bir tanesinin diğerlerine göre bir farkı olduğunu gördüm. O şirketin liderliği, diğer şirketlerin liderliğine göre biraz daha gerideydi. Kültür aynı, sistemler aynı... Bu başarısızlık tamamiyle liderlikten geçiyor."
Agah Uğur, kriz yönetiminde bilanço, stok, gider ve yatırım yönetimleri ile satışlara dikkat edilmesi gerektiğine dikkati çekerek, "Satışları ve karlılığı azaltmamak lazım. Çünkü geleceğiniz bu satışlar üzerine inşa ediliyor" diye konuştu.
Rusya Çin ve Hindistan gibi ülkelere odaklanmak
Unilever Türkiye, Orta Asya, Kafkasya ve İran Yönetim Kurulu Başkanı İzzet Karaca da tüm gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin borsaları ile İstanbul Menkul Kıymetler Borsasının (İMKB) aynı yönde hareket ettiğini söyledi.
Karaca, İMKB'nin yüzde 63'ünün küresel yatırımcıların elinde olduğunu belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Uluslararası şirketlerin çoğu Türkiye'de. Türk iş adamları da yurt dışında önemli yatırımlar yapıyor. Türkiye, dünyanın en serbest ve en küresel ekonomilerinden biri haline gelmiştir. Dünyanın bu kadar küreselleştiği bir noktada acaba sadece AB'ye odaklanmak yerine Rusya, Çin ve Hindistan gibi ülkelere de odaklanmalı mıyız diye düşünmemiz lazım."
Değişimin ve dışa odaklılığın çok önemli olduğuna işaret eden Karaca, Unilever'de liderlik standartlarını, eğitim programlarını ve organizasyon yapılarını değiştirdiklerini, bu değişimle "küresel liderler" yetiştirmeye çalıştıklarını ifade etti.
Çevreye yatırım yapmak gerekiyor
Bosch Türkiye Genel Müdürü Hermann Butz ise inovasyonun marka yönetimi konusunda çok önemli olduğunu ve şirket tarafından çok iyi yönetilmesi gerektiğini vurguladı.
Butz, inovasyonun yanında güven konusunun da bir şirket için büyük önem taşıdığına işaret ederek, şunları kaydetti:
"Müşterilerinizi memnun etmek için önemli olan bir şeyler üretmek değil, onların güven duyacakları şeyler üretmektir. İnsanlar sizin markanıza ve şirketinize güveniyorlarsa bu, çok başarılı olacaksınız anlamına gelir. Ayrıca, iyi tanımlanmış öncelikleriniz ve kaynaklarınızın olması risk alma cesaretiniz ve iyi bir risk yönetimi uygulamanız lazım. Şirketlerin çevre konusunda yatırım yapmaları ve Ar-Ge'ye kaynak ayırmaları da gerekiyor.
BOSCH olarak 2008 yılında 3 bin 850 adet patentimiz var. Geçen yıl ciromuzun yüzde 9'u olan 3,9 milyar avroluk kısmı Ar-Ge'ye ayırdık. Günbegün, daha iyi olmak için çalışmalıyız. Değişen dünyada yeni çözümlere, yeni yaklaşımlara ihtiyacımız var. Elde ettiğimiz başarılarla yetinmemeliyiz."