"Mali disiplinden ödün vermek kolay, ancak telafi etmek zordur"
Hükümetin vergide reform yerine, vergi oranlarını artırma yaklaşımını benimsediğini kaydeden MHP Genel Başkan Yardımcısı Emin Haluk Ayhan, "Mali disiplinden ödün vermek kolay, ancak telafi etmek zordur" dedi.
Canan SAKARYA
MHP Genel Başkan Yardımcısı Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan, AK Parti hükümetlerinin 14 yıllık iktidarının arkasından; ekonomide hızla artan ikiz açık dönemine girildiğini belirterek, "Bir yandan bütçe açığı hızla artarken, bir yandan dış ticaret açığı büyümektedir. Bozulan bütçe dengesinin karşısında getirilen tedbirler de maalesef eksik ve hatalıdır. Mali disiplinden ödün vermek kolay, ancak telafi etmek zordur" dedi. Ayhan, Ankara Temsilcimiz Ferit Parlak'ın sorularını şöyle yanıtladı:
- Büyümeye ilişkin tespitleriniz nelerdir?
Büyüme rakamları her ne kadar olumlu görünse de, daha önce de ifade ettim; büyümenin kimyası hala bozuktur. Dolar bazında GSYH küçülmeye devam etmektedir. Ekonomide büyümenin, ihracat ve inşaat yatırımlarına ve vergi teşvikleri ile ivmelenen dayanıklı tüketim harcamalarına, Kredi Garanti Fonu (KGF) ile artan kredi hacmine dayalı olarak sürdüğü görülmektedir. Bu iki alan da sıkıntılı, yatırımlardaki artışının yarıdan fazlası inşaat sektöründe, bu sektörün cari fiyatlara ikinci çeyrekte gayrisafi sabit sermaye oluşumu içindeki payı yüzde 60'a ulaşmaktadır. Bu sektördeki sabit sermaye oluşumunda ikinci çeyrekte sabit fiyatlarla yüzde 25 artış olurken, ekonominin genelinde makine ve teçhizat yatırım malı ithalatının yüzde -8,6 gerilemeye devam ettiği görülmektedir. Bu durum büyümenin iç dinamiklerle sağlıklı ve sürdürülebilir olması konusunda endişeleri de beraberinde getirmektedir. Üretken ve katma değerli yatırımların ve istihdam arttıracak büyüme sürecinin başlatılmasıdır. OVP'de maalesef buna ilişkin bir emare göremiyoruz. Öte yandan, ihracata baktığınızda orada bir canlanma olmasına rağmen, ihracat artışından daha hızlı bir dış ticaret artışı ortaya çıktığını görüyoruz. Nitekim, ekim ayına ilişkin verilere ihracat yüzde 8,9 artarken, ithalat yüzde 25 oranında artıyor. Dış ticaret açığı ise yüzde 74 oranında büyümüştür. Enfl asyon ekim ayında da çift haneli seviyesini korumakta ve yüzde 11,9 seviyesine yükselmiş bulunmaktadır. Çekirdek enfl asyon düşürülememektedir. Üretici fiyatlarındaki artış yüzde 17-18 seviyesindedir. Buna iyi demek mümkün mü? Bir de bunlara yüksek kamu açığı eklenmiştir.
- Büyüme nasıl olmalı?
Üretim ve ihracatı artırarak, işsizliği, enfl asyonu, faizleri, kuru, bütçe açığını ve dış ticaret açığını aşağı çekmek için mali politikalar uyguladığımız bir dönemden geçtik… Ortak kanı; "Uygulanan mali politikanın, uygulanması gerekiyordu." Yine ortak kanı; "Araçlar da doğruydu."; Sorulmaya başlanan soru ise. "Doğru uygulandı mı?"… MHP Genel Başkan Yardımcısı Emin Haluk Ayhan'ın , "Mali disiplinden ödün vermek kolay, ancak telafi etmek zordur", "Hükümet vergide reform yerine, vergi oranlarını arttırma yaklaşımını benimsedi", "Ekonomide çok başlılık var", "14 yıllık iktidarın arkasından ekonomide hızla artan ikiz açık dönemine girildi", "Büyümenin kimyası bozuk", "2018 yılı bütçesi harcama- gelir dengesinin gözden çıkarıldığı bütçe açığının hedefl endiği bir bütçedir", "Üretken ve katma değerli yatırımlarla istihdamı arttıracak büyüme süreci başlatılmalı" başlıkları altında anlattıkları, soru işaretlerindeki artışın nedenine ışık tutuyor…
- 2018 yılı bütçe görüşmelerini yakından takip ediyorsunuz, bütçeyi temel büyüklükler itibariyle değerlendirir misiniz?
Bütçenin hazırlandığı makro ekonomik ve jeopolitik şartlar bundan önceki bütçelerle kıyaslanmayacak kadar ciddidir. Makro-ekonomik dengeler problemli hale gelmiştir. Bütçede kaynak- harcama dengesi, dış ticarette ithalat - ihracat dengesi hızla bozulmaktadır. Bu durum neticede ekonomimizin 2001 yılında yani 57. Hükümet döneminde gerçekleşen yapısal reformlar ile sağlanan mali disiplin çıpasını yok etme noktasına gelmiştir. Kamu maliyesi alarm vermektedir. İpin ucu kaçmak üzeredir. 2002 yılında getirilen kamu borçlanmasına sınır getiren kurallar 2009 yılında bu yana ikinci kez Meclis'teki torba yasa ile delinmek zorunda kalınmıştır. Geçmiş torba yasalarla çıkartılan vergi afl arının, verilen hesapsız ve verimsiz teşviklerin, ağır faturası ile karşı karşıya kalındığı görülmektedir. Kamu kesimi borçlanma gereği 2016 yılında GSYH'nin yüzde 1'i seviyesindeyken 2017 yılında 2,5 kat artarak yüzde 2,4 seviyesine yükselmiştir. Hazine nakit dengesi ise ekim ayı itibariyle 45 milyar TL açık vermektedir. Baktığınızda Hazine ilk on ayda nakit açığının çok üzerinde borçlanmıştır. Bilindiği gibi yılın ilk yarısında alınan mali tedbirler büyümeyi desteklemiştir. Ayrıca, Kredi Garanti Fonu (KGF)'nin kaynaklarının ve işletmelerin finansmana erişim imkânlarının kolaylaştırılması büyümede önemli rol oynamıştır. Bu tedbirlerin bütçeye etkisinin 10,8 milyar TL olduğunu Maliye Bakanı'nın açıklamalarından öğreniyoruz. Bu teşviklerin 7 milyar TL'si vergi gelirlerindeki azalıştır. Bir yandan bütçede faiz dışı fazla hedefl enmesi, diğer taraftan da Hazine borçlanma limitinin arttırılması esasen çelişkili bir durumdur.
- Hedef ve tahminlerde sorun mu var?
Bu, hükümetin bütçe tahminlerine güvenmediğini göstermektedir. 2018 yılında vergi gelirlerinin yüzde 15 artması hedefl enmiştir. Ancak, vergi gelirlerinin sadece yüzde 31 gelir ve servetten alınan vergilerdir. Yüzde 56'sı tüketicilerden gelir ve servet ayrımı yapılmaksızın tahsil edilen harcama vergilerdir. Yüzde 13'si damga resim ve harçlar gibi işlem vergilerinden oluşmaktadır. Bu dağılım, 2018 yılında verginin adaletinin sağlanamayacağının en önemli göstergesidir. Bunlara hükümetin sıklıkla başvurduğu af ve yapılandırma düzenlemeleri eklendiğinde vergi adaleti, vergi tahsilatı ve vergi ahlakı bozulmaktadır. Vergi sistemin bir an önce adil bir reforma ihtiyacı bulunmaktadır. Ancak Hükümetin vergide reform yerine, vergi oranlarını arttırma yaklaşımı benimsediğini görüyoruz. Burada dikkat çeken bir başka husus, sosyal güvenlik kuruluşlarının gelir/gider dengesindeki bozulma ve açık finansmanı için bütçeden giden kaynaktır. Sosyal güvenlik sistemindeki açık ve bunun bütçeye getirdiği yük, sadece bütçe dengesi için değil sosyal güvenlik sistemi ve ekonomik döngelerin bütünü açısından alarm verici bir gelişmedir. Benzer bir şekilde KİT finansman dengesinde 2018 yılında ciddi bozulma öngörülmektedir. 2018 yılında sabit fiyatlarla (zincirleme hacim endeksi) toplam yatırımların yüzde 6,7 oranında artacağı öngörülüyor. Ancak Torba Yasa'da kurumlar vergisi oranı tüm sektörler için yüzde 20'den yüzde 22'ye çıkartılıyor. Bu ortamda özel sektör yatırımlarında öngörülen artışın nasıl gerçekleşeceği de soru işaretidir. Sonuç olarak, 2018 yılı bütçesi; harcama- gelir dengesinin gözden çıkarıldığı yüksek bir bütçe açığının hedefl endiği açık bir bütçedir.
"Manipülasyon var ama büyümenin de kimyası bozuk"
- Ekonominin genel durumunu nasıl görüyorsunuz?
Özellikle 15 Temmuz hain darbe kalkışmasından sonra Avrupa ve Amerika'da FETÖ ve PKK'nın organize ettiği lobiler Türkiye'ye karşı hasmane bir tutum takındılar ve ülkemizi siyasi ve ekonomik olarak ablukaya almak istediler. Malumunuz bir takım spekülasyonlarla ekonomiyi manipüle etmeye kalktılar. Bunları biliyoruz. Ancak Türkiye ekonomisinin kendi dinamiklerinden kaynaklanan eksiklikleri var. Bunlar temelde ekonomi yönetiminde çok başlılıktan, gelişmeleri iyi okuyamamaya ve sorunları günübirlik tedbirlerle geçiştirmeye dayanan yanlışlıklardır. AKP hükümetlerinin 14 yıllık iktidarının arkasından; ekonomide hızla artan ikiz açık dönemine girildiği görülmektedir. Bir yandan bütçe açığı hızla artarken, bir yandan dış ticaret açığı büyümektedir.
"Torba yasa çelişkilerle dolu"
- TBMM'de görüşülen Torba Kanun Tasarısı'na ilişkin görüşleriniz nelerdir?
2018 yılında da bütçe tahminlerinin tutturulmasının zor olduğu, bütçe açığı ve fi nansman ihtiyacının öngörülenden yüksek gerçekleşeceği hükümet tarafından da görülmüş ve bütçe kanunu öncesinde bir torba yasa Meclis'e getirilmiştir. Esasen, Torba Kanun uygulaması sonucu, yasalar için aranan öngörülebilir, anlaşılabilir ve ulaşılabilir olma özellikleri tamamen yok edilmektedir. Tasarıda geniş kesimleri ve iş alemini yakinen ilgilendiren MTV artışları, kurumlar vergisi artışları, gelir vergisi, diğer vergisel OVP ve bütçe hedefl eri ile çelişki içerisindedir. Kanun tasarısının ekonomik etkilerine ilişkin olarak Maliye Bakanı tarafından komisyona yazılı olarak sunulan belgelerden yapılan hesaplamalarda tasarı ile getirilen maddelerin bütçeye 6,5 milyar TL yük getirdiği, buna mukabil yaklaşık 15,8 milyar ilave gelir yaratılabileceği hesaplanmaktadır. Dolayısıyla, tasarının bütçeye net katkısının 9,2 milyar TL seviyesinde olacağı, bunun 8 milyar TL gibi büyük bir bölümünün Savunma Sanayi Fonu'na aktarılması öngörülmektedir. Torba düzenlemede, bir yandan geniş kesimlerin vergi yükünü arttıracak ağır vergi düzenlemeleri getirilirken, bir yandan da bazı sektörlere ve iktisadi faaliyet kollarına vergi indirimi, istisnası ve borçlarına örtülü af getirilmektedir. Bu başlı başına bir çelişkidir. Hükümetin kamu maliyesinde açılan gediği, geçici ve yüksek düzeyli vergi artışları ve borçlanma limitlerinin arttırılması yerine, harcama ve vergi reformu ile kalıcı bir biçimde, zamana yayarak, iyileştirmek gibi daha yerinde ve sürdürülebilir bir yaklaşım benimsemesi gerekmektedir.