Merkez Bankası'ndan sıcak para uyarısı
Büyük merkez bankalarının parasal genişleme politikaları sonucu oluşan küresel likidite fazlasının, Türkiye'nin de aralarında bulunduğu gelişmekte olan ülkelere sıcak para akımlarını canlandırdığı belirtildi.
Fed ve ECB'nin attığı adımlarla artan küresel likidite fazlası, durağanlaşan büyüme görünümü ve belirsizlik ortamı nedeniyle yatırımcıların yüksek getirili ve kısa vadeli yatırım arayışları, son dönemde borçlanma senedi fonlarına girişleri belirgin biçimde artırdı. Fon akımlarının, borçlanma senedi ağırlıklı olmak üzere devam edeceği bekleniyor.
Naki BAKIR
ANKARA - Merkez Bankası, finansal krizdeki gelişmiş ülkelerin bu durumu aşmak amacıyla uyguladıkları parasal genişleme politikaları sonucu oluşan küresel likidite fazlasının, Türkiye'nin de aralarında bulunduğu gelişmekte olan ülkelere sıcak para akımlarını canlandırdığını belirterek, bunun ise finansal istikrara yönelik ciddi bir tehdit oluşturduğu uyarısında bulundu.
Fed ve ECB'nin eylülde açıkladığı son genişletici önlemlerin de gelişmekte olan ülkelere "yeni bir sermaye dalgası" oluşturma riskini beraberinde getirdiğini belirten Banka, fon akımlarının önümüzdeki dönemde, borçlanma senedi ağırlıklı olmak üzere devam etmesini bekliyor.
Merkez Bankası'nın yılın son Enflasyon Raporu'nda, gelişmekte olan ülkelere yönelen özellikle kısa vadeli sermaye akımlarına ilişkin bir değerlendirmeye de yer verildi. Buna göre, gelişmiş ülke merkez bankalarının küresel finansal kriz süreci ve sonrasında uygulamaya koydukları parasal genişleme politikaları, küresel ölçekte likidite fazlası oluşturdu. Bunun sonucunda ise gelişmekte olan ülkelere yönelen özellikle "sıcak para" diye adlandırılan kısa vadeli sermaye akımları canlandı ve oynak hale geldi. Raporda, "Bu durum ise söz konusu ülkelerde finansal istikrar açısından önemli bir tehdit oluşturmaktadır" denildi.
Türkiye ile Brezilya, Meksika, Kolombiya, Peru, Şili, Venezuela, Çin, Endonezya, Malezya, Filipinler, Tayland, Güney Kore, Hindistan, Tayvan, Rusya, Polonya, Macaristan, Kazakistan, Güney Afrika, İsrail, Lübnan ve Mısır'dan oluşan gelişmiş ülkelere yönelik ilk çeyrekte net 32.9 milyar dolar olan toplam sıcak para akımı, ikinci çeyrekte yerini net 4.7 milyar dolarlık çıkışa bırakırken, bu eğilim üçüncü çeyrekte tersine döndü ve 18.2 milyar dolarlık net giriş yaşandı. Bu ülkeler 2012 yılı itibarıyla borçlanma senedi fon akımlarının ortalama yüzde 95'ini, hisse senedi fon akımlarının ise ortalama yüzde 89'unu oluşturuyor.
Portföy tercihi zorlaştı
Rapora göre küresel finansal kriz sonrasında portföy yatırımı tercihlerinin belirlenmesi giderek zorlaştı. Yatırımcılar bir yandan fonlarını nispeten güvenli limanlara yönlendirmek isterken, diğer yandan gelişmiş ülkelerde olağanüstü düşük seviyelere gerileyen faiz oranlarına karşılık, daha yüksek getirili alternatif yatırım arayışına da girdiler. Buna ek olarak, Euro Bölgesi'nde, çevre ülkelerdeki borç sorunları ile başlayan ve giderek derinleşen sorunlar, hem küresel büyüme görünümü üzerindeki aşağı yönlü riskleri daha belirginleştirdi, hem de belirsizlikleri artırarak risk iştahını daha oynak hale getirdi.
Küresel kriz gelişmekte olan ülkelerin ekonomik faaliyetlerini gelişmiş ülkelere göre daha az sekteye uğratmış olsa da kötüleşen küresel büyüme görünümü ve artan belirsizlikler nedeniyle, yatırımcılar bu dönemde gelişmekte olan ülkelerin hisse senedi piyasalarına olağandan daha fazla yatırım yapmaktan kaçındılar. Bu nedenle, borçlanma senedi fonlarına kıyasla daha yüksek hacimli olan, büyüme odaklı ve genellikle uzun vadeli yatırımın tercih edildiği gelişmekte olan ülkeler hisse senedi fonlarına girişler kriz öncesi düzeylerinden belirgin olarak farklılaştı.
Öte yandan, gelişmiş ve gelişmekte olan ülke faiz oranları arasındaki farkın artması, yatırımcıların alternatif olarak tercihlerini daha kısa vadeli ve daha yüksek getirili gelişmekte olan ülke borçlanma senedi fonlarına yönlendirmesine neden oldu. Genişletici önlemlerin devreye girmesinin ardından borçlanma senedi fonlarının eğiliminde belirgin bir artış meydana geldiği görülürken, hisse senedi piyasalarında benzer bir yapısal kırılmaya rastlanmıyor.
Fonları iten ve çeken faktörler
Yatırımcıların son dönem portföy tercihlerindeki bu ayrışma incelenirken, sermaye akımlarının temel belirleyicileri "iten ve çeken" faktörler olarak iki başlık altında ele alınıyor. Küresel likidite fazlası ve yatırımcı risk iştahı en temel iten faktörler olarak gösterilirken; büyüme, getiri farkı, enflasyon gibi ülkelere özgü değişkenler ise çeken faktörler olarak nitelendiriliyor. Asya, Avrupa, Latin Amerika, Orta Doğu ve Afrika bölgelerini kapsayacak şekilde toplam 23 gelişmekte olan ülke için, GSYİH ağırlıklı olmak üzere, toplulaştırılarak yapılan hesaplamadan elde edilen sonuçlar, parasal genişleme paketlerinden sonra oluşan küresel likidite fazlasının borçlanma senedi akımlarında anlamlı bir yapısal kırılmaya neden olduğunu, ancak benzer bir değişimin hisse senedi akımları için geçerli olmadığını gösteriyor. Ayrıca, risk iştahı, büyüme, faiz ve enflasyon değişkenleri borçlanma senedi fon
hareketlerini beklenen yönde ve anlamlı şekilde etkilediği, çeken
faktörlerden en önemlisinin faiz oranlarındaki değişim olduğu belirtiliyor.