Petroldeki tırmanış 2.6 trilyon dolarlık likidite oluşturacak

Petroldeki tırmanış 2.6 trilyon dolarlık likidite oluşturacak

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İZMİR - Varili 135 dolara yükselen petrol fiyatlarının yıl sonunda 2.6 trilyon dolar büyüklüğünde bir küresel likidite oluşturacağı belirtildi. Dünya ve Türkiye piyasalarında finans sektöründe önemli değişiklikler olduğunu söyleyen Finansbank Özel Bankacılık Merkez Müdürü Murat Sağman, 2002'den itibaren dünyada bollaşan global likiditenin ABD, Japonya ve AB başta olmak üzere büyük ekonomilerdeki faiz indirimlerinden kaynaklandığını, son yıllarda ise petrol fiyatındaki yüksek fiyat artışından kaynaklanan büyük bir likiditenin oluştuğunu söyledi. Ege Genç İşadamları Derneği'nin (EGİAD) Tepekule Sergi ve Kongre Merkezi'nde düzenlediği 'EGİAD Sektör Tanıtım ve İşbirliği Günleri'nde konuşan işadamlarına finans sektöründeki beklentilerini aktaran Sağman, 2002-2007 yılları arasında dünyada yaşanan olumlu gelişmelerin nedenlerini anlatarak başladığı konuşmasında, "2001 yılında ABD Merkez Bankası (FED) indirim sürecini başlatarak yüzde 6 olan faizleri 2004 yılında yüzde 1'e kadar indirdi. Aynı anda Avrupa'da faizler yüzde 3'e, Japonya binde 3'e geriledi. Bu dünyada büyük bir likidite bolluğu oluşturdu. Bu durumdan Türkiye'nin de içinde bulduğu gelişen ülke piyasaları yararlandı. 2007 yılında petrol fiyatlarındaki artışın yarattığı likidite 2 trilyon doları buldu. Petroldeki artışın bu yıl 2.6 trilyon dolar, gelecek yıl ise 3 trilyon dolar büyüklüğünde likidite oluşturması bekleniyor. Bundan Türkiye'de büyük ölçüde yararlanacak" dedi. Ekonomideki sapma yabancı yatırım hedefini küçülttü Türkiye'ye 1998-2005 yıllına kadar bir milyar dolar yabancı yatırım gelirken, 2005 yılında 15 milyar dolar, 2006 yılında 20 milyar dolar yabancı sermaye yatırımı geldiğini anımsatan Sağman, ülkeye bu yatırımları getiren koşullarda önemli gerilemeler oluştuğuna dikkat çekti. Sağman, yabancı yatırımları çeken ekonomideki hızlı büyümenin yüzde 7'lerden yüzde 4.4'e gerilediğini, mali disiplinin bozulmaya başladığını, cari açığın 50 milyar doları bulacağını, IMF ve AB çıtalarının zayıfladığını, enflasyon hedefin yüzde 100 oranında sapma olduğunu, dış borç yapısının bozulduğunu, ekonomideki bu sapmaların Türkiye'nin yabancı yatırım hedeflerini küçülttüğünü dile getirdi. "Dolar, yıl sonunda Euro'ya göre güçlenecek" Türkiye'de piyasanın siyasi gelişmeler, ABD kaynaklı krizle yön bulacağını anlatan Sağman, AKP'ye yönelik kapatma davasının ekime kadar sonuçlanmaması durumunda yabancı yatırımcıların buradaki pozisyonlarını bozmaya başlayacağını belirterek, "ABD'deki durgunluğun belirginleşmesi de Türkiye'yi olumsuz etkileyecek. Türkiye'nin dış borç yapısındaki bozulma da ciddi bir risk oluşturuyor. 2002'de 200 milyar dolar olan kamu ve özel sektör toplam borcu, 2008'de 400 milyar dolara ulaştı. Bunun 270 milyar doları kamu borcu, 130 milyar doları özel sektör borcu. Ekonomide iyileşme olduğu dönemde dış borç yapısında bozulma oldu. TC 1975-1999 yılları arasında 75 milyar dolar dış borç öderken, 1999-2003 yılları arasında 128 milyar dolar, 2003-2008 yılları arasında ise 184 milyar dolar ödedi. Yani 30 yılda ödediğinden daha fazlasını son 5 yılda ödedi." Ekonomideki beklentiler konusunda dolar-Euro paritesinin belirleyici olduğunu anlatan Sağman, ABD-AB arasındaki faiz farkının, ABD'deki cari açığın ve Çin, Japonya, Tayvan gibi Asya ülkelerindeki merkez bankalarının ellerindeki büyük döviz rezervlerini dolardan, Euro ya da başka paralara çevirmesinin Euro'nun değer kazanmasına yol açtığını, ancak bu durumun yıl sonunda itibaren dolar lehine değişmeye başlayacağını ileri sürdü. Sağman'ın görüşleri şöyle: "Dolardaki 100 yıllık trendi incelediğimizde, bu para biriminde oluşan düşüş eğiliminin en kısa 4 yıl, en uzun 8 yıl sürdüğünü görüyoruz. 2001 yılında başlayan doların Euro karşısındaki değer kaybı yıl sonundan itibaren değişecek ve dolar-Euro paritesi 1.40-1.45 seviyelerine geri dönecek. Ama kısa vadede 1.60-1.50 aralığında hareket etmesi bekleniyor." Türev ürünlerden Türkiye de yararlanmaya başladı Sağman, doların YTL karşısında zayıf kalmaya devam edeceğini, çünkü Türkiye'de yerli yatırımcıya ait döviz tevdiat hesaplarında 100 milyar dolar, Türk bankalarının yurtdışı hesaplarında 35-40 milyar dolar ve Merkez Bankası'nın kasalarında 70 milyar dolar bulunduğunu, bu paraların dolardaki yükselişi frenleyeceğini ileri sürdü. Saman, MB'nin gelecek toplantıda faiz oranlarını bir puan daha yükseltmesinin beklendiğini söyledi. Sağman, toplantıdan önce gazetecilerle yaptığı görüşmede dünyada 500 trilyon dolar büyüklüğe ulaşan türev ürünlerden Türkiye'nin de yararlanmaya başladığını sözlerine ekledi.