"Sıra dışı başarılara imza atıldı"
Dünya Bankası Başkanı Jim Yong Kim, son 10 yılda Türkiye'nin makroekonomi açısından sıra dışı başarılara imza attığını söyledi.
İZMİR - Swissotel Grand Efes'te başlayan 5. İzmir İktisat Kongresi'nin açılışına katılan Jim Yong Kim, toplantı çıkışında gazetecilerin sorularını yanıtladı.
"Türkiye, 2023 hedeflerine ulaşabilecek mi?" sorusu üzerine Jim Yong Kim, şöyle konuştu:
"Son 10 yılda Türkiye'nin kaydettiği makroekonomik gelişmelere bakacak olursak sıra dışı başarılara imza atılmış durumda. Türkiye'deki büyüme stratejisinin kredibilitesi çok yüksek aynı zamanda altyapı ve beşeri sermayede de gelişme kaydedebilecek yatırımların yapılması planlanıyor. Türk Hükümeti ile yaptığımız görüşmelerde karşı karşıya bulunan zorluk alanlarında son derece önemli kararlar aldıklarını görüyoruz. Bunlardan birincisi kadınların işgücüne katılımının arttırılması, ikincisi genç nüfusun sahip olduğu beceri ve bilginin güncellenmesi ve ihtiyaç duyulan alanlara çekilmesidir. Bunun içinde teknik eğitimin kalitesi yükseltilmesi gibi konular var. Türkiye'deki gidişatın iyi olması gibi eminiz ki mevcut hükümet gerçekleştireceği politikalarla gelecekte bütün bunların altından kalkacaktır, buna inancımız tamdır."
Lübnan sorusu
Lübnan'daki mülteci sorununu da değerlendiren Jim Yong Kim, Lübnan hükümetinin talebi üzerine konuyla ilgili bir rapor hazırladıklarını söyledi.
Normal şartlar altında 1 yılda tamamlanabilecek raporu 4 haftada bitirdiklerini ifade eden Kim, sonuçların çok çarpıcı ve son derece olumsuz neticeleri ortaya koyduğunu dile getirdi.
Durumun Lübnan ekonomisi üzerindeki etkisinin büyük olduğuna değinen Jim Yong Kim, şunları kaydetti:
"Ülkede işsizliğin mülteci sorunu nedeniyle yüzde 11'lerden yüzde 22'lere çıktığını gördük. Lübnan şu anda Dünya Bankası'ndan borç alma limitlerini doldurmuş vaziyette ama uluslararası camiaya çağrı yaparak Lübnan'a yardımcı olmaları ve bonkör davranmaları gerektiğini söylüyoruz. Çünkü Lübnan son derece ciddi bir risk altında. Temel hayati unsurlarda yardım alamayacak olur ise şu anda yardım ve destek verebilmesi sınırlı, kendisi tehdit altında kalacak."
Dünya Bankası'nın yoksul ülkeler için sağladığı IDA fonlarına ilişkin olarak da açıklama yapan Kim, şöyle konuştu:
"Her 3 yılda bir fonların yenilenmesi söz konusu. En yoksul ülkeler için emre amade kılınmış fonlar. Yeni tutarların belirlenmesi için müzakareler devam ediyor. En büyük savımız da IDA fonlarının bir ülkenin yapabileceği en büyük yatırımların başında gelmesidir. Çünkü gerçekten de yatırılan kaynağın geri dönüşü, politik etkisi ve yoksul ülkelerin insan hayatına sağladığı olumlu etkiler açısından en iyi yatırım niteliğini taşıyor. Buna güvenerek olumlu gelişmeler yaşanacağını düşünüyoruz."
[PAGE]
Kim, Ekonomist Deniz Gökçe'nin yönettiği panelde, Dünya Bankası'nın gelişmekte olan ülkelerin daha uzun vadeli finansman ihtiyacını karşılamaya dönük neler yaptığına ilişkin soruya karşılık, bunun son 2-3 yıldır G20 toplantılarında konuşulan en temel konulardan biri olduğunu ifade etti.
Oldukça düşük faiz oranlarının olduğu ortamlarda bile uzun vadeli finansmana gelişmekte olan ülkelerin erişiminin oldukça zor olduğunu dile getiren Kim, bu noktada mevcut temel piyasaların yetersizliğinin söz konusu olduğunu söyledi.
Kim, gelişmekte olan piyasalar, 100 milyarlarca dolara ihtiyaç duyarken, diğer tarafta trilyonlarca doların cazip faiz oranlarını bekler şekilde atıl durduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:
"Halbuki emeklilik fonları ve bunun gibi ekonomi içerisindeki pek çok başka fon kullanılabilir. Özel sektörle hükümet yetkililiyeriyle, banka yetkilileriyle ve çok taraflı kalkınma bankalarıyla beraber oturup hep bu konuyu konuşuyoruz. Diyoruz ki, 'bu piyasa başarısızlığını nasıl giderebiliriz?' Bir tarafta faizlerle işleyen para var, yan tarafta bekliyor, diğer tarafta yapılması gereken işler ve kaynak ihtiyacı var. Bizim yapmamız gereken şey şu, özel sektörün, bizden ihtiyaç duyduğunu defaatle söylediği alanlar için gerekli yatırım araçlarını üretebilmemiz lazım. Kamunun parasını, devlet kaynaklarını da aktarabilmemiz ve özellikle daha fazla uzun vadede getiri sağlayacak araç yaratabilmemiz lazım ve bunun için doğru yolları bulmamız lazım. İşte bu çerçevede banka olarak böyle projeler ortaya çıkartmaya çalışıyoruz ki insanlar kendilerini güvende hissetsinler."
"Yatırımcılar da ülkeleri tanımıyor"
Kim, bununla birlikte pek çok yatırımcının gelişmekte olan ülkelerdeki risk ve ödül sistemlerine dair çok da fazla bir şey bilmediğini, bunun da o ülkelerin ihtiyaç duyduğu yatırımların gelmesini zorlaştırdığını ifade etti.
Dünya Bankası olarak hem yatırımcıların çok daha iyi fayda sağlayabileceği fırsatlar sağlamaları gerektiğini hem de gelişmekte olan ülkelerin kalkınmasını destek vermeleri gerektiğini belirten Kim, şöyle devam etti:
"Enerji, ulaştırma ve bu gibi alanlarda o kadar çok yatırıma ihtiyaç var ki, bunlar bankacılık sisteminden faydalanabilecek alanlar. Eğer güçlerimizi birleştirip beraber çalışabilirsek. Dolayısıyla biz bunu 'küresel altyapı finansmanı' olarak adlandırıyoruz ama daha üzerinde konuşulacak çok şey var. Bu noktada etkileyici olan şey ise gelişmekte olan ülkelerin müthiş şekilde bu sermayeyi istemeleri. O yüzden önümüzdeki birkaç 10 yıl içerisinde çok ciddi örnekler ortaya çıkacaktır. Tamamen yepyeni varlık örnekleri ortaya çıkacak. Mesala benim annem bir altyapı fonununa yatırım yapabilecek ve karşılığında yüksek getiri kazanabilecek ve aynı zamanda Nijerya enerji sektörünü geliştirmiş olacak. Çünkü enerji sektörüne yatırım yapacak olan ihtiyaç bulduğu kaynağı bulacak. İşte kalkınma dediğimiz şeyi, bu işi başabilirsek gerçekleştirebileceğiz."
DTÖ'nün dünya ticaretindeki yeri
Kim, Dünya Ticaret Örgütü'nün (DTÖ) dünya ticaretindeki rolünün giderek azaldığına ilişkin soru üzerine ise bunun böyle olmamasını umduğunu ifade ederek, DTÖ'nün yeni başkanının örgüte ciddi bir dinamizim kazandıracağına inandığını söyledi.
Ticaret güzergahlarının ve sınır ötesi ticaretin zor yapıldığı yerlerde çalıştıklarını dile getiren Dünya Bankası Başkanı Kim, şunları kaydetti:
"Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği ile böyle bölgelere ziyaretler gerçekleştirdiğimizde hep şunu görüyoruz. Mesela Uganda ile Demokratik Kongo Cumhuriyeti arasında ticaret yapmak öyle zor ki... İnanılmaz bariyerler konmuş. Son derece basit eğitimlerle sadece verilen talimatlarla başarı sağlanabiliyior. Bu anlamda DTÖ'nün önemli çalışmalar yapacağına ve bu olumsuz tahminlere rağmen başarı sağlayacağına inanıyoruz. Ülkeler arasında ticaretin gelişmese her açıdan önemlidir."
Küresel iklim değişikliği
Kim, küresel iklim değişikliği sorununa karşı, Dünya Bankası'nın yaklaşımının sorulması üzerine ise öncelikle bu konuda Türkiye'yi tebrik etmek istediğini kaydetti.
Türkiye'nin enerji üretimi ihtiyacını karşılarken, yenilenebilir enerji üretimini de yüzde 90 oranında artırmayı başardığına işaret eden Kim, bunun yapılması gereken ve doğru bir yaklaşım olduğunu söyledi.
Kim, bir tıp doktoru ben bir tıp doktoru olduğunu ve Dünya Bankası başkanı olarak iklim değişikliği konusundaki literatürü takip etmeye çalıştığını dile getirerek, "Göreve geldiğimde bütün iklim değişikliği uzmanlarımızı bir araya topladım ve olayların nasıl süretle ilerleyebileceğini öğrendiğimde şoke oldum. Yani 2 derecelik bir ısı artışı olduğunda, neler olabilir onları öğrendim. Buna göre, iklim değişikliğinin çok ciddi bir durum olduğunu ve gittikçe artan düzeyde aşırı hava olayının gelişmeye başladığını göreceğiz" diye konuştu.
Bilimin, tarihsel ortalamalara göre dünyanın 2030 yılına gelindiğinde 2 derece daha yüksek bir ısıya gideceğini ortaya koyduğunu ve bunun çok ciddi felaket senaryolarını beraberinde getirdiğine dikkati çeken Kim, şunları kaydetti:
"O zaman Bangkok sular altında kalacak. Bu bizim için de mesele çocuklarımız için de mesele. Evet, küresel anlaşmaları yapabilmek zordur ama karbon fiyatı, karbon vergileri gibi öyle birşeyler yapılabilmeli ki, bu tehlikeyi piyasa güçleri ve dinamikleri fiyat olarak algılayacağı gerçek bir kavrama dönüştürsün. Şu anda piyasada bu fiyat, karşılık bulmuyor."
"Daha yeşil bir yaşam teşvik edilebilir"
Dünya Bankası Başkanı Kim, küresl anlaşmaları hayata geçirmenin güçlüğünden dolayı bugün için bunu yapabilmenin çok zor oduğunu ama bu konuda yapılabilecek başka şeylerin de olduğunu ifade ederek, şunları söyledi:
"Yeşil enerjiyi sübvanse edebilirsiniz. Bu anlamda fosil yakıt sübvansiyonlarının kaldırılmasının ve yeşil enerji kullanımının desteklenmesini çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Daha temiz yaşanabilir şehirler inşa edebiliriz. Bugünkü mevcut teknolojiyi kulanarak şehirlerimizi geliştirebiliriz."