Sektör AR-GE yasasından maksimum fayda sağlamalı

Sektör AR-GE yasasından maksimum fayda sağlamalı

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - Geçen hafta başladığı tekstil ve hazır giyim dosyasını sürdüren DÜNYA Gazetesi, sektörün çıkış yolunu aramaya bu hafta da devam ediyor. Geçen hafta sektör dernekleri ile İstanbul'daki diğer örgütlerin görüşlerine yer vermiş, uzmanların önerilirini yayınlamıştık. Geçen hafta yayınladığımız görüşleri incelediğimizde sektörün neredeyse tamamının "Bölgesel değil, sektörel teşvik" görüşünde mutabık oldiği ortaya çıkıyordu. "Düşük kur, yüksek faiz" politikası, yoğun bir eleştiri bombardımanına tutulurken, sektörün üzerindeki yüklerin azaltılması, daha somut olarak da yüzde 5 olarak öngörülen prim indirim oranının artırılması en fazla dile getirilen talep olarak öne çıktı. Yine çokça telaffuz edilen bir başka talep de başta ABD ve Rusya olmak üzere birtakım pazarlarla serbest ticaret anlaşması imzalanması oldu. Sektörün kendisinin ne yapması gerektiği konusunda ise bütün sektör temsilcileri söz birliği etmişçesine 'birlik olmak' gerektiğini vurguladılar. Tekstilin yol haritası dosyası, bu hafta daha çok Anadolu'nun tekstil ve hazır giyim merkezlerinden görüşlerle devam edecek. Antik çağlardan bu yana Anadolu'da tekstilin merkezi olan Denizli'nin Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Raşit Güntaş da öncelikle sektörün birlik olmasının önemine işaret ediyor. Düşük kur politikasını eleştiren Güntaş, nisan ayı başında çıkarılan AR-GE yasasının önemine dikkat çekiyor ve bu yasadan maksimum faydayı sağlayabilmek için işletmelere somut önerilerde bulunuyor. Sektörün önde gelen isimlerinden TOBB Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Aynur Bektaş da prim indiriminin artırılmasını istiyor. Bu talebinin gerekçelerini sıralayan Bektaş'ın önem verdiği konulardan biri de gençlerin ve kadınların istihdamını artıracak önlemler. TOBB Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı ve Hey Tekstil Yönetim Kurulu Üyesi Aynur Bektaş: Prim indirimi 5 değil en az 20 puan olmalı İSTANBUL - Her zaman pozitif konuşuyorum. Eğer destek verilirse sektörü 2009'da kimse tutamaz. Rakamlara baktığımız zaman 1 Ocak-15 Mayıs tarihleri arasında hazır giyimde yüzde 13.7, tekstilde yüzde 20.7 artış var. İhracat içindeki payımız düşüyor ama ihracat da 120 milyar dolarlara çıktı son 12 ayda. Bunun içinde yine yüzde 20'ye yakın bir pay almak çok büyük bir başarı. İstihdam olarak zaten ağırlığı kimseye kaptırdığımız yok çok şükür. Biz istihdam ağırlıklı bir sektörüz bu yüzden de çok önemliyiz. Geçtiğimiz günlerde istihdam rakamları açıklandı. Son yılların en büyük rakamıydı. Burada da görüyoruz ki sektöre yatırım yapılmıyor. Tarımdan ayrılan işçiyi karşılayacak kadar bir yatırım artışı yok. Genel olarak hizmet sektörlerinde ve sanayide işsizlik oranlarında bir azalma varsa da tarımdan kopanları karşılayamıyoruz. Dolayısıyla bu sektörlere destek vererek işsizliğin giderilmesi Türkiye'nin olmazsa olmaz şartı. Bir taraftan kişi başı milli gelir arttı diye sevinirken bir taraftandan da yüzde 12'lere gelen işsizlik oranları bizi üzüyor. Ki bu sadece iş arayanlar. Aramaktan vazgeçenlerin oranı çok daha büyük. Bunların başında da kadınlar ve genç nüfus geliyor. Demek ki sektörler fazla iş gücü yaratamıyorlar. Bu açıdan hazır giyim sektörüne devletin istihdam yönünden çok büyük ağırlık vermesi lazım. Sektör kötüye gitmiyor. Hiçbir zaman da gitmeyecek. Çünkü 25 yıllık bir geçmişi var ve sürekli olarak da kendini yeniliyor. Yol haritasında yürüyor. Yurtdışı ofisler, tasarıma ağırlık, yetişmiş iş gücü, ara eleman yetiştirilmesi, Anadolu'ya yatırım yapıldı. Artık istihdam üzerindeki kamu maliyetlerinin düşürülmesi gerekiyor. Biz diğerlerini yaptık. Yeni yasayla istihdam üzerindeki kamu yükleri biraz rahatlayacak. Beş puan indirim yapılıyor. Bu kişi başına 30 lira net bir gelir sağlayacak işverene ama öbür taraftan enflasyonla alakalı zamlar yapılıyor. Bu alıp şimdiden götürdü. Bu oranın yüzde 5 değil en az 20 olması lazım. 5084 sayılı teşvik yasasın uygulandığı yerlerdeki kadar bir fark olması lazımdı. Biz de bunu defalarca hükümetten istedik. '5084'ü bize iki yıl uygula' dedik. Bu beş puanın acilen artırılması lazım. Nereden kaynak bulunacağı söyleniyor. İstendiği zaman bulunuyor. İşsizlik Sigortası Fonu'ndan GAP'a da kaynak buldular, bu beş puana da buldular. Öbür taraftan bir sigorta affı çıkıyor. Çok büyük bir rakam. Bu af işverenin işine yarayacaktır ama namusuyla zamanında yatıranlar için de en azından bir teşvik gelmesi lazım. Af gelmesine kesinlikle karşı değilim ama büyük istihdam yaratmış zamanında primleri yatırmış işverenlere de en azından bir indirim uygulanması lazım. Yüzde 100 yatıranlardan sigorta primi bir ay alınmasın örneğin. Aksi halde zamanında yatıranlara haksızlık oluyor bu da kayıtdışını tetikliyor. Af oluyorsa diğer taraftan destek gelsin. Yapanlar teşvik edilsin, mükafatlandırılsın. Maddi olmasa da manevi olsun. Bu insanlar teşhir edilsin her ay muntazam yatırdı diye. Genç ve kadın istihdamı teşvik edilmeli Genç ve yaşına bakılmasızın kadın istihdamının teşvik edilmesi lazım. Bunun İstanbul ve Anadolu'daki tekstili canlandıracağına; bu canlanmanın diğer sektörlere de yansıyacağına ve kayıtiçinin artacağına inanıyorum. Bütün sağlık sigorta primlerini devletin ödemesi lazım. Bu işe alımları artıracaktır. Bir de şu var. Bu beş puanlık indirim gibi destekler artı istihdam için. Mevcut istihdam için bir şey yok. Bu da bazı karışıklıklara yol açabilecektir. İyi denetlenmesi lazım. Dışarıdan kreş desteği, doktor desteği alma olayı son derece olumlu. Küçük işletmeleri daha çok kayıt içine çekecektir. Ama yine sorun çözülmemiştir. Kreş bakımının devlet tarafından yapılması lazım. Dışarıdan alındığı takdirde bu hizmet kadının çocuğunu dışarıdaki kreşe getirme götürme problemi olacak ve işveren çok daha büyük külfet ve iş kaybına neden olacaktır. Dolayısıyla bu kadının istihdamını etkileyecektir. Bunun dışında hükümlü ve terör mağduru çalıştırma olayını devlet üstlenmektedir. Bunların da kesinlikle devlet tarafından koruma altına alınması lazım. Devletin bu yükleri alıp bu insanlara sahip çıkması lazım. Sosyal devlet olma noktası da burada önem kazanıyor. Ama dediğim gibi mevcut istihdama bir katkısı olmadı bu yeni yasanın. İlave istihdam için bunlar oldu. Zaten mevcut istihdam altında ezilen, günlük yaşayan, yarın düzelecek diyen reel sektör bundan yararlanamamıştır. İşi olacak ki ilave istihdam yaratsın. Bu konuda biraz mağdur olduğumuzu düşünüyorum. Kıdem tazminatı için fon kurulmalı Bir diğer mesele ise kıdem tazminatları. Kıdem tazminatı işverenin üzerinde fevkalade büyük bir yüktür. İşçi için de son derece önemli. Çünkü kapanan firmalardan hiç kimse tazminat alamamakta. Yıllarca mahkemeler sürüyor. Eğer işçiden yana biri ise zaten ödüyor ama firması kapandıysa iyi niyetli de olsa ödeyemiyor. Hem işçinin güvencesi hem de işverenin üzerindeki yükler açısından kıdem tazminatında fonlama usulüne gidilmesi gerekiyordu. İşveren de buna razıydı işçi de razıydı. Bu olayın mutlaka çözülmesi gerekiyordu. Sanırım burada sendikalar engel teşkil etti ama akılcı bir yol bulunsaydı onlar da kesinlikle razı olacaklardı. Yani kısaca tekstil sektörüne yapılan bir yardım yok. Yatırım teşviki verilen sektörler arasında tekstil yok ama zaten 50 milyon doların üzerindeki yatırımlar artık bizim sektörde entegre tesisler için yapılıyor. Bizde bu tür yeni yatırımlardan çok mevcut tesislere teknoloji yatırımları yapılması gerekiyor. Bu bayatladı yeni program lazım Bizim daha çok yapılcak işimiz var yeter ki engeller olmasın. Yine dövizin üzerinde enflasyonu indirmek için Türk Lirası'nı kıymetli tutma yöntemi var. artık bunlar bayatlamış yöntemlerdir. Yıllardır uygulanan yöntemler bırakılıp yeni bir pırıl pırıl ekonomi programı yapılması lazım. Burada da ihracatın korunması gerekir. Artık giren yabancı para gecelik faizler için giriyor. Bono dahi satın almıyorlar. İçerideki alıcı döviz tevdiat hesaplarına yatırım yaptı. Dışarıdaki kamu borcu azalmış olabilir ama içerideki borç korkunç artmış durumda. Vadeler 27 aylardan 26 aylara çekilmiştir. Bu da bir güvensizliği doğurmuştur. O nedenle buraya da dikkat etmek lazım. Borçlar azalıyor diye sevinmeyelim çünkü özel teşebbüsün borçları fevkalade artıyor. Bundan her sektör olduğu gibi tekstil sektörü de etkileniyor. İstikrarsızlık, önümüzü görememe, rekabet koşullarımızın düzelmemesi bizi zora sokuyor. Ancak bugüne kadar tekstil ve hazır giyim sektörün kendi kendini yapılandırması, tasarıma ağırlık vermesi, konsolidasyona gitmesi, firmaların fiyatlandırmayı dahi birlikte yapması, Anadolu yatırımları, hızlı üretim, kısa temrin gibi ilerlemeler son derece önemlidir. Dünyadaki resesyon bizi de etkileyecek kuşkusuz ama bizim en büyük ihracatımız Almanya'ya. Oraya yaptığımız ihracatta 1.7'lik bir artış var. bu çok güzel bir veri. Demek ki biz hazır giyim olarak Fransa, Almanya, İngiltere gibi sanayii düzgün ülkelerde pazar kaybetmeyeceğiz demektir. Yurtdışına gidenler olabilir. Bu da normaldir. Özellikle ABD pazarına çalışanlar bunu yapıyor. Ama Artık ABD'de de daha kaliteli ve moda mallara talep artıyor. Eğer ABD'de pazarlama gücümüzü doğru kullanırsak Amerika'yı ucuz malda değil de pahalı malda kazanabiliriz. Hazır giyimin daha çok iyi örnekleri önüne koyarak birlikte hareket etmesi lazım. Ben sektörde birlikteliği kaybettiğimizi düşünüyorum. Sektör duayenleri şu anda bir araya gelmiyor. Bir seçim furyasıdır gidiyor. Ama TGSD bu konuda üzerine düşeni yapıyor. Sık sık bir araya geliyoruz. Bütün bakanlıklar nezdinde olsun başka yerlerde olsun bulunduğumuz her platformda bu işin takipçisiyiz. Peşini bırakmıyoruz.