‘Sürdürülebilirlik, iş dünyasının çözümleriyle olur’

Didem ERYAR ÜNLÜ

Nylon, Lycra, Teflon ve Neoprene gibi önemli buluşlara imza atmış olan DuPont, dünyanın en büyük bilim ve teknoloji şirketlerinden birisi.

90’ın üzerinde ülkede 200 yılı aşkın bir süredir çeşitli bilim dallarına destek veren şirketin, yıllık toplam Ar-Ge bütçesi 2.1 milyar dolara ulaşıyor.

DuPont’un sürdürülebilirlik rakamları oldukça etkileyici:

• Şirket 2012 yılından bu yana küresel gıda güvenliği için 1.2 milyar dolar Ar-Ge yatırımı yapmış. Bu alandaki yenilikçi ürün sayısı bin 1040’ın üzerinde. Tam 361.920 gence küresel gıda güvenliği konusunda eğitim verilmiş. 

• 2011 yılından bu yana ürünlerin çevreye verdiği zararı engellemek amacıyla 879 milyon dolar Ar-Ge yatırımı yapılmış. Bu alandaki yeni ürün sayısı ise 1661.

• 2004 yılından bu yana karbon ayak izi yüzde 25; su tüketimi ise yüzde 12 oranında azaltılmış.   

DuPont, sürdürülebilirlik konusunda çok erken harekete geçmiş olan şirketlerden birisi. 
Çevreyi korumaya yönelik ilk hedefler 1987 yılında belirlemiş. Linda Fisher ise 2004 yılında şirketin ilk CSO’su olarak göreve başlamış. 

CSO, Chief Sustainable Officer anlamına geliyor; yani Sürdürülebilirlik Başkanı. Dünya nüfusunun 2050 yılına kadar 9 milyara ulaşmasının beklenmesi, dünyadaki her 7 kişiden birisinin açlıkla karşı karşıya olması, fosil yakıtların küresel ısınmayı hızlandırması, dünyanın kaynaklarının hızla tükenmesi, CSO’yu en az CEO veya CFO kadar gerekli kılıyor.  

3 temel hedef

Sorularımızı yanıtlayan Linda Fisher, DuPont’un sürdürülebilirlik politikasının üç hedef üzerine odaklandığını söylüyor. Bunlar; dünya nüfusuna yeterli gıdanın ulaşmasını sağlamak; fosil yakıtlara bağımlılığı azaltmak ve çevreyi korumak.

DuPont, Ar-Ge bütçesinin yüzde 60’ını artan nüfusa yeterli gıdanın ulaşmasını sağlamak için kullanıyor. Dünyadaki çiftçi ve yetiştiricilerin ekin verimliliğini artırmalarından, gıdaların bozulmadan taşınmasına olanak sağlayan paketleme malzemelerinin geliştirilmesine kadar geniş bir yelpazede yenilikçi ürünlere imza atıyor. Gıda üretiminin sürdürülebilir bir şekilde artırılması için çözümler üretiyor.

2035 yılında enerji tüketiminin yüzde 36 artması bekleniyor. DuPont, mikrobiyoloji, fermantasyon, polimer bilimi ve elektrokimya alanlarındaki çalışmaları ile daha hafif otomobillerin üretilmesine, yakıtların daha temiz olmasına ve güneş gibi sürdürülebilir enerji kaynaklarının daha kolay bir şekilde değerlendirilmesine katkı sağlıyor. Şirketin Ar-Ge bütçesinin yüzde 11’i fosil yakıtlara olan bağımlılığın azaltılmasına yönelik çalışmalara ayrılıyor. 

Şirketin Ar-Ge bütçesinin yüzde 12’si ise yaşam ve çevrenin korunmasına yönelik araştırmalara odaklanıyor.

Enerji verimliliği ile 6 milyar dolar ekonomi

Linda Fisher, iş dünyasının sürdürülebilirlik konusu ile her geçen gün daha fazla ilgilendiğini söylüyor ve şu yorumları yapıyor: “İş dünyası uzun vadeli başarının, sürdürülebilirliği temel alan bir büyüme stratejisine bağlı olduğunu anladı. Her ne kadar bu alandaki küresel politikalar ümit verici olmasa da, şirketler tarafından geliştirilecek çözümlerin, sürdürülebilir bir dünya kurmakta etkili olacağına inanıyorum. 2008 yılı küresel ekonomi açısından son derece kötü bir yıldı. Pazarlar daraldı. DuPont asla sürdürülebilir ürünlerden vazgeçmedi. Yenilenebilir enerjilere odaklandı; tarımda verimliliği artıracak yenilikçi teknoloji ve ürünler ön plana çıktı. Sonuçta, sürdürülebilirlik, ekonomik açıdan da vazgeçilmez bir önem taşıyor. Bu süreçte sanayilere çok büyük bir rol düşüyor. O da, fosil yakıtlara yönelik bağımlılığımızı azaltacak çözümlere odaklanmak ve sera gazı emisyonlarını düşürmek. DuPont, enerji verimliği çalışmaları sayesinde geçtiğimiz 20 yıl içinde tam 6 milyar dolar ekonomi sağladı. 

Türkiye İnovasyon Merkezi

Küresel DuPont İnovasyon Merkezleri ağının bir parçası olan DuPont Türkiye İnovasyon Merkezi, DuPont’un dünyadaki on birinci, Avrupa, Ortadoğu ve Afrika (EMEA) Bölgesi’nde açtığı üçüncü inovasyon merkezi. DuPont Ülke Müdürü Halide Aydınlık, nisan ayında açılan inovasyon merkezi ile pazara yakın olarak, gerçek ihtiyaçları belirlemeyi amaçladıklarını söylüyor. Aydınlık, merkezin, Türkiye için büyük önem taşıyan dört endüstri üzerine odaklandığını ifade ediyor. Bunlar, enerji, otomotiv, inşaat ve gıda-tarım.

Fisher ve Aydınlık’ın dikkat çektikleri en önemli noktalardan biri ise şu: Dünyanın karşı karşıya olduğu sorunları hiçbir organizasyon tek başına çözemez. Yenilikler ve gerçek sürdürülebilir ekonomik gelişim, şirketler, hükümetler, kurumlar, sivil toplum kuruluşları ve tüketiciler arasındaki işbirliği ile gerçekleşecek.