Tarım için güç birliği oluşturmalı

Ege Ekonomik Forumu'nda tarımın geleceği konuşuldu. Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Birol Celep, Türkiye'nin tarım sektöründe iyi bir yol alma şansının yüksek olduğunu, bunun için güç birliği yapmak gerektiğini söyledi. (Beyza Coşkuntürk)

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

BEYZA COŞKUNTÜRK

NTV & Özgencil Grup iş birliği ve Ege Ekonomiyi Geliştirme Vakfı'nın (EGEV) bölge ortaklığıyla geçen sene ilki gerçekleşen Ege Ekonomik Forum'un ikincisi sona erdi.

Ege Ekonomik Forum 2018'de global gündeme ek olarak "Yüksek Teknoloji", "Sürdürülebilir Tarım ve Tarım 4.0" temaları ele alındı. Ege Ekonomik Forum 2018, sanayi ve tarım sektörlerinin temsilcilerinin yoğun katılımı ile sona erdi. Ege Ekonomik Forumu'nda Dünya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hakan Güldağ'ın moderatörlüğünü yaptığı 'Tarımın Geleceğinden Toplumların Geleceğine Paneli' düzenlendi.

Güldağ'ın moderatörlüğünü üstlendiği oturumun konuşmacıları Doktar CEO'su Tanzer Bilgen, Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Birol Celep, Kök Projekt, Kurucu Ortağı Semi Hakim, Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi Başkanı Ümmühan Tibet oldu. Oturumda; 'tarım 4.0: tarım ve gıda endüstrisinde teknolojik çözümler', 'gıda sektöründe endüstri 4.0 devrimi: kaynak verimliliği', 'ihtiyaç odaklı üretim ve teslimat esnekliği', 'tarım teknoparkları', 'smart garden ile topraksız tarım' ve 'depolama, işleme, paketleme ve dağıtım mekanizmalarında yeni çözümler' konuları ele alındı. Güldağ, artık tarımın bilinen klasik tarım olmaktan çıktığını ve Endüstri 4.0'ın tarımda konuşulmaya başladığını söyledi. Güldağ, "2011'de Tarım Bakanı'na 'Endüstri 4.0 tarımı nasıl etkiler' diye sordum, 'Buğdayla koyun, gerisi oyun' dedi. Yeni iş modelleri, tarımı da değiştiriyor. Start-upların toplumda büyük önemi var" dedi.

Tarım için güç birliği oluşturulmalı

Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Birol Celep, tarım sektöründe iyi bir yol alma şansımızın yüksek olduğunu ifade etti. Celep, "Tarımda 4.0 dijital ortamı yaşamak, bunu bir ayak öne getirmek çok heyecan verici. Bizler bu bölgede bulunan üretici ve bu üretimi yapan ihracatçılar olarak heyecanımızı yitirmiş değiliz. Örneğin; ürünlerimizde katma değerli satma felsefesine adapte olmamız lazım. Bu bir algı yönetimi ve burada bilgi toplumu oluşturmalıyız. Tarım bir bütün ve tüm bireylerin bir arada güç birliği oluşturması gerektiğine inanıyorum. Biz bu sene, kuru üzümde hem Ticaret Bakanlığı'mızdan hem Tarım Bakanlığı'mızdan, ekonomik koşullar nedeniyle beklediğimiz desteği alamadık. Biz de kendi içimizde ciddi bir yapılanma oluşturduk. Bu yapılanmayı da sezonun başında Ege İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu olarak başlayıp tabana indik" dedi.

Tamamen özel sektör kooperatifi algısı yarattıklarını ve 35 bin çiftçiye whatsapp ile ulaştıklarını dile getiren Celep, "Türk ürünlerinde marka olma şansımız var. Ürünlerimizi katma değerli satacağımıza inanıyorum. Bu da yapabileceğimiz bir çalışma. Markalaşma, Ar-Ge, inovasyon bunların olmazsa olmazları. Her işin bir Ar-Ge'si var. Dolayısıyla gıdayı da katma değerli satmak gerekiyor. Kurum kimliğini kazanmak marka oluşturmak ve bu şekilde Türk ürünleriyle, değişik ambalajlarla pazarda yer almalıyız" şeklinde konuştu.

'Türkiye gençlere yatırım yapmalı'

Doktar Ceo'su Tanzer Bilgen de faaliyetleri hakkında bilgi verirken, "Her sene Türkiye'de yaklaşık 90-95 bin kişiye danışmanlık hizmeti veriyoruz. Tarım Bakanlığı'ndan sonra çeşitli bankalardan sonra en güncel tarımsal verileri tutan bir şirketiz. Bunu yaparken de dijital yöntemlerden faydalanıyoruz. Doktar'da 1.2 milyon hektar arazi kayıtlı ve 250 bin çiftçinin nerede, ne yetiştirdiğini takip ediyoruz" dedi.

Dijitalleşmenin önemini vurgulayan Bilgen, Türkiye'deki 3 milyon çiftçinin ancak 2.2 milyonunun aktif olduğunu ifade etti. Bilgen, "Üretimde aksama tehlikesiyle karşı karşıyayız. Ülkemizin önümüzdeki 5-6 sene içinde gençlere yatırım yapması lazım. Türkiye'nin ürün portföyünü değiştirmek ve birim alandan daha fazla yararlanmak gerekiyor. Daha çok verim alabilmek için dijitalleşmeli" diye konuştu.

Gıda girişimciliğinin geleceği çok parlak

Gıda girişimciliği konusu hakkında konuşan Kök Projekt Kurucu Ortağı Semi Hakim, yeni şirketlerin yeni girişimlerin gelişebileceği alanlar inşa ettiklerini söyledi. Hakim, "Bu kapsamda eğitimler, yönlendirme tavsiye gibi fırsatlar sunarak motivasyon dediğimiz kuluçka programları üzerinde çalışıyoruz. Fazlı Gıda diye bir şirket var, hem Türkiye'de hem de dünyada çok ciddi problem olan gıda atığı üzerine çalışıyor. Yaptığı şey ise her gün tonlarca çöpe atılan yenilenebilir gıdaların sebzelerin, yiyeceklerin ihtiyaç sahiplerine ulaşmasını için dijital bir platform geliştiriyorlar" dedi.

Türkiye'den çıkan başarılı gıda startup'larının olduğunu kaydeden Hakim, "Bizim yaptığımız bu gıda start-up'larının gelirlerinin gelmesi ve onların takip edilmesi. Türkiye'de bizim yaptığımız araştırmaya göre 400'e yakın girişimciden bahsediyoruz. Baktığımızda sayı az. Türkiye'deki girişimcilerin sayısını yükseltmeye çalışıyoruz. Gıda girişimciliği konusu terim olarak da insanlara yakın gelmeye başladı. Artık bu konudaki çalışmalarda artış var bu konuda çalışmak isteyen insanların sayısı arttı. Bu işin geleceği çok parlak" ifadelerini kullandı.

"Zeytin üretiminde bir dar boğaza girmek üzereyiz"

Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi Başkanı Ümmühan Tibet, tarımda zeytincilik konusunu değerlendirdi. Zeytin ağacının yıllarca ihmal edildiğini ifade eden Tibet, "Dünyada 11 milyon hektarda zeytin ziraati yapılıyor. Eskiden sadece Akdeniz Havzası'nda yapılan üretim şu an dünyanın 45 ülkesinde yapılmaya başlandı. Türkiye de geçen yıl ürettiği 2 milyon ton dane zeytin üretimi ile İspanya'dan sonra dünya ikincisi oldu" dedi. Tibet, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sektörümüzün büyümesi önümüze problem de koyuyor. Çünkü zirai tarıma verdiğimiz destekler yapısal dönüşümü sağlayamadığı için bir darboğaza girmek üzereyiz. Bu dar boğaza girmemek adına, yapısal dönüşümü gerçekleştirmemiz gereken bir noktadayız. Bugün ülkemizde yaklaşık 207 bin zeytin üreticisi var. Bizim üreticiyi kayıt altına almamız gerekiyor. Haliyle üretime kontrol edilebilir üretimi sağlamamız adına kayıtlı çiftçilerimizin arttırılması lazım. Bunu da ancak devlet desteklemelerinin etkin olması ile sağlayabiliriz. Üretimi kayıt altına almadan tüketimi de kayıt altına alamazsınız. Yaklaşık 180 bin ton zeytinyağı, 450 bin ton civarında sofralık zeytin üretimine sahibiz. Bu üretimin yaklaşık yüzde 50'si kayıt dışı. Ve bu kayıt dışılığın yüzde 50 den fazlası taklit ve tağşiş ürünler."

Bu konularda ilginizi çekebilir