'Türkiye'de ciddi bir yatak ihtiyacı var'

Sağlık Bakanlığı Sağlık Yatırımları Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Özer, Türkiye'nin yatak kapasitesinin yetersiz olduğunu belirterek, "Türkiye'de 10 bin kişiye şu anda 26,5 yatak düşmekte. Halbuki bu OECD ülkelerinde ortalama 50 yatağa denk düşmekte. Hatta Almanya'da 80 yatak denk düşmekte." dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Sağlık Bakanlığı Sağlık Yatırımları Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Mehmet Özer Uludağ Ekonomi Zirvesinde moderatörlüğünü Kibar Holding Üst Yöneticisi Tamer Saka'nın yaptığı "Yatırım 2023: Altyapı ve Sağlık" başlıklı oturumda yaptığı konuşmada Türkiye'nin hastane yatak kapasitesi bakımından OECD ortalamasının çok gerisinde olduğunu söyledi.

Türkiye'dede kamu-özel sektör iş birliği modelinin Türkiye'de ilk defa 2000'li yılların başlarında uygulanmaya başladığını hatırlatan Özer, bu kapsamda ilk ihalelerini 2009 yılında gerçekleştirildiğini belirterek, "Bugüne kadar 21 projemizin sözleşmesi imzalanmış durumda. Toplamda bizim kamu-özel sektör iş birliği modelinde şu anda 31 projemiz var. Bunun toplam yatak sayısı 43 bin 500 yatağa denk geliyor, 31 bin 400 yatağın sözleşmesini imzalamış durumdayız. Hatta şu anda 3 tane projemizi de işletmeye açmış durumdayız. Bunlar Yozgat Şehir Hastanesi, Mersin Şehir Hastanesi ve Isparta Şehir Hastanesi olmak üzere toplam 2 bin 500 yatağı en kısa sürede vatandaşa açarak hizmet veriyorlar." dedi.

Özer, hayata geçirecekleri 2 projenin ihalesinin devam ettiğini belirterek, şunları kaydetti:

"Bu projelerden 8 tanesi de planlama aşamasında. Türkiye'de ciddi bir yatak ihtiyacı var. Çünkü Avrupa ülkeleriyle karşılaştırıldığında Türkiye'de 10 bin kişiye şu anda 26,5 yatak düşmekte. Halbuki bu OECD ülkelerinde ortalama 50 yatağa denk düşmekte. Hatta Almanya'da 80 yatak denk düşmekte. Bildiğiniz gibi nüfusumuz da sürekli artıyor. Aynı şekilde mevcut hastane binalarımız da yaşlanmakta. Dolayısıyla hem nüfus artışı hem ihtiyaçlardan dolayı altyapı ihtiyacı her zaman bulunmakta. Şu anda hükümetimizin 2023 hedefi olarak bunu 26,5 yataktan 31 yatağa çıkarmayı hedefliyoruz."

"Altyapı yatırımlarıyla istihdam arasında bir bağlantı var"

IC Holding Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Çeçen konuşmasında ekonomi açısından altyapı hizmetlerinin önemine vurgu yaptı.

Altyapının ekonomiye katkısına işaret eden Çeçen, "Altyapı stokundaki yüzde 1'lik artış, gayri safi yurtiçi hasılanın binde 8'i oranında artıyor. Yine bu etki ülke ve bölgeye göre değişiklik göstermesine rağmen, örneğin Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesinde bu artışın 0,17-0,22 aralığında olduğu görülüyor. Altyapı yatırımlarıyla istihdam arasında da bir bağlantı vardır. Doğrudan istihdama katkısı, altyapı stokunda yüzde 1'lik artış, binde 1 ve binde 7 artış sağlıyor. Gelişmekte olan ülkelerde bu etki daha da büyümektedir." dedi.

Çeçen, rakamlara bakıldığında altyapı yatırımlarının süreklilik kazanmasının ekonomiye büyük istikrar getirdiğini belirterek, şöyle devam etti:

"Ülkemizde de son yıllarda özellikle dünyanın da imrenerek takip ettiği mega projeler yapılmaktadır. Bu projeler ekonomiye her yönden katkı sağlamaktadır. İstihdam yönünden, insanların refahını ve yaşamını kolaylaştırmaya yönelik katkı sağlamaktadır."

Bu yatırımların süreklilik kazanması için yeni finansman kaynakları ve modelleri bulunması gerektiğini ifade eden Çeçen, şunları kaydetti:

"Son yıllarda ülkemizde özellikle yap-işlet-devret ve kamu-özel sektör iş birliğiyle yapılan yatırımlar çok hız kazandı. Bu yatırımların en büyük avantajı da geri dönüş kapasitesinin yüksek olmasıdır. Yani yatırımlar kendi kendilerini amorti edebilecek, kendi sermaye ve güçlerini ekonomiye tekrar kazandırabilecek nitelikte yatırımlardır. Dolayısıyla bu yatırımların yapılması ülkenin bazı sorunlarını çözebildiği gibi ekonomiye geri dönüş hızlarının yüksek olması sebebiyle de yeni yatırımlara kapı açmaktadır."

"2025'lerden sonra gelecek dönem dünyanın en güzel dönemi olacak"

Global Yatırım Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kutman ise genel olarak zor bir dönemden geçildiğini ifade ederek, şunları kaydetti:

"Dünya zor bir dönemden geçiyor. Bir tarafta Trump'a bakıyorsunuz, Hollanda'da ne olduğu belli, Avusturya'da ne olduğu belli. Almanya'da riskler mevcut, bütün dünya genel olarak baktığınız zaman 2008 kriziyle gelir dağılımındaki bozukluk çoğaldı. Bunun çoğalması neticesinde de bir popülizm doğdu. Bu popülizmin etkilerini yaşıyoruz. Bu belki 4 ya da 8 sene daha devam edecek, Amerika başta olmak üzere ama ondan sonra gelecek dönem, 2025'lerden sonra gelecek dönem herhalde dünyanın en güzel dönemi olacaktır."

Bu konularda ilginizi çekebilir