Ulaştırmaya 350 milyar dolar
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Ulaştırma Şurasında Türkiye'nin ulaştırma konusunda 350 milyar dolarlık bir bütçeye ihtiyaç duyduğunun ortaya çıktığını söyledi.
İSTANBUL – Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, "Gelecek 25 yıl içinde Türkiye'de ulusal ulaşım ve haberleşme ağımızın güçlendirilmesi ve komşularımızla, üçüncü ülkelerle kaliteli, bütünleşmiş bir ulaşım koridorunun kurulması için 350 milyar dolarlık bir bütçeye ihtiyacımız olacağı konusu da bu Şura'da ortaya çıkmıştır" dedi.
Yıldırım, Ulaştırma Bakanlığınca, Haliç Kültür ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen "10. Ulaştırma Şurası"nın kapanışında yaptığı konuşmada, 14 ülke bakan ve bakan yardımcıları ile konuk başbakanın bu süre içinde önemli katkılar sağladığını belirtti.
2009 Ocak ayı başında çıktıkları bu yolculuktan bugüne kadar titiz, yoğun ve yorucu bir çalışma içinde organizasyonun geniş katılımla ve oldukça da başarılı bir sonuca ulaşmasında ciddi şekilde emeği, katkısı olanlara teşekkür eden Yıldırım, Şura'da esas itibariyle ilk günde açılış konuşmalarının yapıldığını, anahtar konuşmacıların görüşlerini paylaştıklarını kaydetti.
Ulaştırma ve haberleşmenin ulusal projelerinin ulusal sınırlarla bağlı olmadığı, sınırlı olmadığı, ulusal ve uluslararası veya küresel özelliği olduğu konusunun tüm katılımcı bakanlar ve uzmanlarca bir kez daha ortaya konduğunu söyleyen Yıldırım, gerek ikili gerekse çoklu bölgesel işbirliğinin öneminin bir kez daha vurgulandığını ifade etti.
Bunun yanı sıra tüm dünyayı sarsan küresel kriz dolayısıyla en önce etkilenen alanların başında ulaştırma sektörü olduğu gerçeğinden hareketle, bu konuda ülkelerin eskisinden daha fazla bir işbirliği içinde olmalarının öneminin özellikle ifade edildiğine vurgu yapan Yıldırım, kriz dönemi içinde kısa vadeli talebe ihtiyaç göstermeyen yegane alanın ulaşım ve iletişim sektörü olduğunun bir kez daha ortaya çıktığını belirtti.
Bakan Yıldırım, şöyle devam etti:
"O halde krizin ilacı, ulaşım ve iletişim alanında yatırımlara hız kesmeden devam etmektir. Bunun için ihtiyacımız olan kaynakların bugün artık sadece ülkelerin milli bütçeleriyle karşılanması elbette ki yeterli olmamaktadır. Bölgesel ve uluslararası işbirliğiyle küresel kaynaklar harekete geçirilmeli, kamu ve özel sektör birlikteliğinin daha da yaygın bir şekilde kullanılması teşvik edilmelidir. Bütün bu konular katılımcılar tarafından görüşülmüş ve bu anlamda uluslararası nitelikte ilk defa düzenlediğimiz bu Şura'nın çok ciddi bir kazanımı olmuştur. Şura'da yoğun programı olması nedeniyle bizimle olamayan, ama kapanış oturumunda bugün aramızda olan Suriye Ulaştırma Bakanı, burada görüşlerini ve uluslararası bölgesel işbirliğinin önemini, yontma taş devrinden bugüne kadar geçen süre içinde, bir üniversite hocası hüviyetini de kullanarak bizlerle paylaşma imkanını verdi."
Şura'ya katılan herkese teşekkür eden Bakan Yıldırım, çalıştaylarda, bin 200 uzmanın 8 ay süreyle çalışıp ortaya koyduğu 100 bin sayfalık dokümanın sonuç raporuna dönüştürülmesini icra ettiklerini aktardı.
Tüm sektörlerin düşüncelerinin projelerle ele alındığını ve her bir sektörden ortalama 20 projenin şekillendiğini söyleyen Bakan Yıldırım, yaklaşık bin civarındaki projenin 150 projeye indirgenerek, Cumhuriyet'in 100. Yılı hedefleri kapsamında 3 bin sayfalık bir sonuç raporuna dönüştürüldüğünü belirtti.
Şura'nın ilk gününde 6 bin 500 katılımcı olmasının, programın başlı başına başarısını ifade etmeye yeteceğinin altını çizen Bakan Yıldırım, gerek yurt içinden gerek yurt dışından Türkiye'nin geleceğine, ulaşım ve iletişimine ilgi ve alakadan memnun olduklarını aktardı.
6 bin 500 katılımcıyı bu salona sığdıramamaları nedeniyle üzüldüğünü, bu fiziki imkansızlıktan dolayı da üzüntülerini paylaşmak istediğini söyleyen Yıldırım, Şura'nın ikinci gününde teknik bir çalışma olmasına rağmen 5 bin 400 katılımcının bulunduğunu belirterek, bu ilgiden dolayı Bakanlığı adına şükranlarını sundu.
İstanbul'a üçüncü köprü
Yıldırım, Bakanlığının gündemindeki önemli projelerden birinin, İstanbul tüp geçiş projesinin ihalesini yaptıklarını ifade ederek, şunları kaydetti:
"Marmaray'a paralel araçların geçişine imkan veren bu proje için süreç devam ediyor. Bir başka projemiz de 3. köprü ve Kuzey Marmara otoyol projesidir. Bu projeyle ilgili İstanbulluların ve halkımızın hassasiyetini bildiğimiz için bu projenin ayrı bir başlık altında, ayrı bir oturumda bu Şura'da enine boyuna tartışılmasını, konuşulmasını, söyleyecek sözü olan herkesin görüşünü, bilgisini ortaya koymasını istedik. Bu sabah oturumunda da bu konuyu gerçekleştirdik. Burada tabii alınan kararlar var, ama taraf olan, karşı olan insanlar zamanla görüşlerini ortaya koydu. Neticede ortaya çıkan sonuç bizim için, uygulayıcı konumda olan bizler için çok önemlidir. Ciddi bir anlam ifade etmektedir. Biz bugüne kadar vatandaşın işine yaramayan, onun hayatını kolaylaştırmayan, yaşam kalitesine katkı sağlamayan, ülkemizin rekabetine olumlu katkı sağlamayan hiçbir işin arkasında olmadık, bundan sonra da yapmak niyetinde değiliz. O yüzden de köprü hassasiyetimiz, ona bağlı otoyollarla ilgili hassasiyetimiz, çevreyle ilgili hassasiyetimiz, İstanbul'un su havzaları, yeşil alanlarla ilgili hassasiyetimiz, 12 milyon İstanbullu kadar bizde de var. Ayrıca, bu ve buna benzer projelerin şüphesiz artıları, eksileri her yönüyle konuşulmalı, görüşülmeli ama karşı olanların çözümleri de ortaya konmalıdır. Bu toplantı, 3. köprü ve otoyollar için bundan sonra boş, anlamsız tartışmaları da tamamen ortadan kaldırmış olacaktır. Bu yönüyle de hayırlı bir işe imza attık."
350 milyar dolarlık bütçe
10. Ulaştırma Şurası'nın, Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. Yılına doğru giderken ulaşım ve iletişimdeki yol haritasını belirlemeye esas teşkil eden bir toplantı olduğunu vurgulayan Yıldırım, ulaşımda, haberleşmede yapacakları birçok faaliyetin Şura kararları dahilinde olacağını anlattı.
"Gelecek 25 yıl içinde Türkiye'de ulusal ulaşım ve haberleşme ağımızın güçlendirilmesi ve komşularımızla, üçüncü ülkelerle kaliteli, bütünleşmiş bir ulaşım koridorunun kurulması için 350 milyar dolarlık bir bütçeye ihtiyacımız olacağı konusu da bu Şura'da ortaya çıkmıştır" diyen Bakan Yıldırım, böylece krize inat altyapı yatırımına devam edilmesinin bu Şura'nın en önemli sonucu olduğunu söyledi.
Köprü çalıştayında kendisine gelen ilk sonuçlara göre projeye ciddi anlamda karşı çıkanların bulunmadığını ifade eden Yıldırım, ancak projeyle birlikte İstanbul'un geleceğine yönelik nüfus yoğunlaşmasına, çevre hassasiyetine yönelik, yeşil alanların, su havzalarının bozulmasına yönelik konuların çok daha titiz bir şekilde takip edilmesi ve bunlara meydan vermeyecek teknik çözümlere daha fazla yoğunlaşılmasının herkes tarafından istendiğini aktardı.
Yıldırım, sözlerine şunları ekledi:
"Geçmiş dönemlerde doğayı sadece Türkiye'de değil, dünyanın birçok yerinde tahrip ettik. Geleceği düşünmedik. Bugün Kyoto Protokolu ile başka uluslararası inisiyatifle küresel tehdit haline gelen iklim değişikliğini nasıl geciktiririz, bunun telaşı içindeyiz ve bunun için ülkeler taahhütlere gidiyor. Demek ki bırakın köprü projesini, dünyanın her tarafında insanlık geleceğini tehdit edecek önemli kararları alırken bugünlere geleceğini hesap etmedi. Şunu herkes bilmelidir ki bugün artık geçmişe göre 'ben yaptım oldu' mantığı çok daha zordur. Bunu yapma imkanımız yoktur. Vereceğiniz karar sizin kararınız değildir. O ülkeyi oluşturan, o şehri meydana getiren insanların kararıdır. Bu bakımdan biz bu hassasiyeti köprü için de diğer projeler için de baştan beri sürdürüyoruz."
Şuranın kapanış oturumuna, Bosna-Hersek Federasyonu Başbakanı Mustafa Mujezinovic, Bosna-Hersek Ulaştırma ve İletişim Bakanı Nail Seckanovic, Irak Ulaştırma Bakanı Abdulcabbar İsmail, Suriye Ulaştırma Bakanı Yarob Badr ve Ukrayna Ulaştırma Bakan Yardımcısı Kateryna Fomenko da katıldı.
Suriye-Irak-Türkiye demiryolu taşımacılığı
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, "Tabii ki Irak ile Suriye arasındaki demir yolu taşımacılığının Suriye üzerinden Türkiye ile de başlatılma kararımızın hem Suriye'ye hem Irak'a ve tabii ki Türkiye'ye çok önemli yararları olacaktır" dedi.
Yıldırım, Ulaştırma Bakanlığınca, Haliç Kültür ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen "10. Ulaştırma Şurası" kapsamında Suriye Ulaştırma Bakanı Yarob Badr ve Irak Ulaştırma Bakanı Abdulcabbar İsmail ile bir araya gelerek görüştü.
Görüşmenin ardından açıklama yapan Yıldırım, Suriye, Irak ve Türkiye arasında hem demir yolu hem kara yolu hem de hava taşımacılığının ve hatta denizcilikle ilgili konuların geliştirilmesi, bu münasebetlerin uzun vadede stratejik bir ortaklığa dönüşmesi konusunda fikir birliği içinde olduklarının bir kez daha ortaya çıktığını belirtti.
"Tabii ki Irak ile Suriye arasındaki demir yolu taşımacılığının, Suriye üzerinden Türkiye ile de başlatılma kararımızın hem Suriye'ye hem Irak'a ve tabii ki Türkiye'ye çok önemli yararları olacaktır" diyen Yıldırım, bu konuda Suriyeli meslektaşına gösterdiği destek için teşekkür etti.
"Biz bu seferi 10 gün içerisinde başlatacağız. Dolayısıyla bununla ilgili tedbirlerin alınması konusunda Sayın Bakanların gerekli talimatları vermesini arzu ediyorum" diyen Yıldırım, bilhassa geçişlerdeki bazı formalitelerin basitleştirilmesi, zaman kayıplarının önlenmesi için kısa vadede beklentisinin, demir yolları genel müdürlerinin sürekli birbirleriyle görüşerek sorunları aralarında çözmesi olduğunu vurguladı.
Bakan Yıldırım, şunları söyledi:
"Ama orta, uzun vadede yapmamız gereken, sınırlarda tek pencereden hizmet almak, birinci aşama. Bir adım sonrası da tek ortak sınır geçişi uygulamasını gerçekleştirmek. Yani diyelim ki Suriye ile Türkiye arasında görevliler tek bir noktada bir araya gelip müşterek işlem yapacak. Aynı şekilde Suriye ile Irak arasında da... Bunu bazı AB ülkeleri AB ülkesi olmayan sınır ülkeleriyle yapmaya başladılar. Mesela İsviçre, Makedonya, Sırbistan gibi ülkelerle bu prosedürler uygulanıyor. Bunlar AB ülkeleriyle böyle bir uygulama yapıyorlar. Kapılardaki yığılmayı fevkalade azaltıyor. Taşımacılık daha hızlanmış oluyor."
Suriye Ulaştırma Bakanı
Suriye Ulaştırma Bakanı Yarob Badr da Şura kapsamında Irak ile Suriye arasındaki tren hattının çalıştırılması anlaşmasının yapıldığını belirtti.
Varılan anlaşma doğrultusunda 1 Haziran tarihinden itibaren Suriye ve Irak arasında tren hattının yük taşımacılığı için kullanılmaya başlandığını anımsatan Badr, son olarak Ürdün ile varılan anlaşma doğrultusunda demir yollarındaki tren inşaatı ve işletmeciliğine ilişkin olarak ortak bir şirketin oluşturulması kararına varıldığını, daha sonra bunlara gerekirse Suudi Arabistan ve diğer ülkelerin de katılabileceğini anlattı.
"500 kilometreye ulaşan taşımacılıkta demir yollarının çok büyük bir önemi vardır. Bu mesafeler esasında Türkiye, Suriye, Irak ve Körfez ülkeleri arasındaki taşımacılık için geçerlidir" diyen Badr, konuşmasında şunları kaydetti:
"Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın bahsettiği, Türkiye ile Irak arasında anlaşmaya varmış oldukları bu tren hattı inşaatına ilişkin olarak adımı biz hem destekliyoruz, Suriye tarafı olarak da kutluyoruz. Bakanlık ve Karayolları Genel Müdürlüğü olarak Nusaybin ve Rabia bölgesi arasında yapılacak demir yolları taşımacılığı hususunda uluslararası düzeyde uygulanan fiyatlardan daha uygun ve düşük fiyatlandırma uygulamaya hazır olduğumuzu söylemek istiyorum. Üç ülkenin ve ülkelerdeki ilgili demir yolları kuruluşlarının istekleri, amaçlarını karşılayacak olan bir üçlü teknik komitenin toplanmasını ve hususa ilişkin anlaşmaya varmasını da öneriyorum."
Uzun vadeli stratejik isteklerin bundan daha öte olduğunu söyleyen Badr, bugün Bakan Yıldırım ile yaptıkları görüşmeler sırasında ülkeler arasındaki demir yolu bağlantılarının ne kadar önem taşıdığını ve bunların geliştirilmesinin de çok büyük öneme haiz olduğunu dile getirdiğini aktardı.
Badr, "Çünkü biz eğer demir yolları bağlantısını sağlayabilirsek, bir taraftan bir ucu Avrupa'ya uzanan, diğer ucu Arap Körfez ülkelerine uzanan bir ulaşım hattını yeniden ihya etmiş olacağız. Amaçlanan sonuçların gerçekleştirilmesi için Bakan Yıldırım ve Iraklı meslektaşıma teşekkür ediyorum. Gereken desteği verdiğimizi söylemek istiyorum" diye konuştu.
Irak Ulaştırma Bakanı Abdulcabbar İsmail ise üç ülkenin ilgili bakanları arasında üçlü mutabakat zaptı imzalanması önerisinde bulunarak, bu mutabakat zaptı doğrultusunda ülkelerdeki ilgili kuruluşların bir araya geleceği bir toplantı düzenlenmesini teklif etti.