”Yerel seçim, ekonomi için risk”
Deloitte, 2008 yıl sonu ekonomik göstergelere ait öngörülerini ve 2009 yılı beklentilerini açıkladı
İSTANBUL - Deloitte Türkiye'nin "Ekonomik Görünüm 2008-Eylül" raporunda, yaklaşmakta olan yerel seçimler ve yavaşlayan ekonomi, önümüzdeki dönem Türkiye ekonomisinin önündeki en önemli riskler olarak görülüyor.
Deloitte'un, 2008 yılının ilk 8 ayının değerlendirildiği "Global Ortam: Yüzyılda Bir Yaşanır Cinsten" başlıklı raporunda, yüksek petrol fiyatı ve AKP kapatma davasının yarattığı siyasi belirsizlik, ikinci yılına giren küresel kredi krizi ve tüm bunların Türkiye üzerindeki olumsuz etkileri değerlendirilirken, 2008 yıl sonu ekonomik göstergelere ait öngörülere ve 2009 yılı beklentilerine yer verildi.
Türkiye'nin dış finansman ihtiyacı yükselirken, global krizin daha da derinleştiği, haziran ayında yayımlanan raporun ardından Türkiye ekonomisinde nispi bir rahatlama gözlendiğine işaret edilen eylül raporunda, AK Parti aleyhine açılan kapatma davasının yarattığı siyasi belirsizliğin davanın olumlu bir sonuç ile gündemden düşmesi ve petrol fiyatının varil başına 150 dolardan 100 dolara gerilemesiyle birlikte, Türkiye ekonomisinin nispeten rahatladığı belirtiliyor.
Raporda, global piyasalarda yaşanan kredi krizinin giderek derinleşmesi ve dış finansman ihtiyacı yüksek Türkiye ekonomisinin bu zorlu dönemde nasıl bir performans göstereceğine ilişkin soruların zihinlerde belirmeye başladığına dikkat çekiliyor.
2008'in son çeyreğinde büyümenin bir miktar artarak yüzde 3,5-4 seviyelerinde seyredeceğinin öngörüldüğü raporda, 2009 sonunda reel döviz kurunun değer kaybetmesinin beklendiği kaydediliyor.
"YTL bu seyrini uzun süre sürdürmez"
Global şokların etkisiyle dalgalı bir seyir izlemeye devam edecek enflasyonun yüzde 8-8,5 altına inmesinin mümkün görünmediğinin altı çizilen raporda, gelecek dönemde enflasyonu teknik olarak yukarı çekebilecek önemli risklerin bulunduğuna işaret ediliyor.
Yapılan hesaplamalara göre yüzde 10 seviyesinde olan aşırı değerli YTL'nin bu seyrini uzun süre sürdürmesinin beklenmediği, 2008 yılını yatay bir şekilde tamamlaması öngörülen reel döviz kurunun 2009 sonunda hafif değer kaybetmesinin beklendiği raporda, yaklaşmakta olan seçimler ve yavaşlayan ekonomi önümüzdeki dönem Türkiye ekonomisinin önündeki en önemli riskler olarak görülüyor.
Türkiye'nin mevcut ekonomik sarsıntıyı 2001 krizinde olduğu gibi bir kıyamet algısıyla yaşamadığına işaret edilen raporda, buna karşılık sarsıntının finansman açığının gittikçe büyümesi, finansman kalitesindeki bozulma ve düşük büyüme oranı nedeniyle önümüzdeki dönemde daha belirgin olarak hissedileceği ifade ediliyor.
"Temel aksiyon, makro kazanımların korunması"
Raporda, Türkiye'yi bu "irtifa kaybından" koruyacak temel aksiyonun, siyasetin en tepeden sahiplenilmesi suretiyle makro kazanımların korunması olduğunun altı çiziliyor.
Mart ortasında yaşanan AK Parti kapatma davasının uluslararası piyasalardaki dalgalanmalarla birleşmesiyle birlikte, Türkiye'deki varlıkların diğer gelişmekte olan ülke varlıklarından daha fazla değer kaybettiğine değinilen raporda, davanın olumlu sonuçlanmasıyla ülke varlıkları kaybettiği değeri telafi etse de, global piyasalardaki sarsıntıların bu olumlu sürecin devam etmesini engellediği, eylül ayında Lehman Brothers'in iflasını istemesiyle başlayan üçüncü fazda Türk varlıklarının da etkisinde kaldığı yoğun satış dalgasının şiddetlendiğine dikkat çekiliyor.