MB, PPK tutanaklarını açıkladı

Merkez Bankası, geçen haftaki PPK toplantısı tutanaklarını yayınladı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı özetinde, "Temel mal enflasyonunun mevsimsellikten arındırılmış ana eğiliminde büyük ölçüde döviz kuru baskıları kaynaklı belirgin bir artış gözlenmiştir" denildi. 

Kurulun, 23 Haziran 2015 tarihli toplantısına ilişkin yayımladığı toplantı özetinde, mayıs ayında tüketici fiyatlarının yüzde 0,56 oranında arttığı ve yıllık tüketici enflasyonunun yaklaşık 0,2 puanlık artışla yüzde 8,09'a yükseldiği anımsatıldı. 

Bu dönemde gıda grubu yıllık enflasyonunun işlenmemiş gıda fiyatlarında gözlenen düzeltme ile gerilediği ifade edilen özette, diğer taraftan ham petrol fiyatlarındaki gelişmelerin etkisiyle enerji fiyatlarındaki artış eğiliminin sürdüğü bildirildi. 

Temel mal grubu enflasyonunun döviz kuru etkilerine bağlı olarak yukarı yönlü bir seyir izlerken, hizmet enflasyonunun yüksek seviyesini koruduğu kaydedilen özette, bu doğrultuda çekirdek enflasyon göstergelerinin ana eğiliminin temel mal grubu kaynaklı olarak yükseldiği belirtildi. 

Özette, şu ifadelere yer verildi: 

"Gıda ve alkolsüz içecekler grubunda yıllık enflasyon Mayıs ayında 1,55 puan azalarak yüzde 12,81'e gerilemiştir. Bu düşüşte, işlenmemiş gıda grubu fiyatları temel belirleyici olurken işlenmiş gıda yıllık enflasyonundaki yavaşlama eğilimi ekmek-tahıl ürünleri öncülüğünde sürmüştür. Yılbaşından bu yana belirgin olarak yükselen mevsimsellikten arındırılmış işlenmemiş gıda fiyatları mayıs ayında taze meyve-sebze kaynaklı olarak düşüş kaydetmiştir. Haziran ayına ilişkin göstergeler ürün arzındaki artışla birlikte fiyatlardaki bu düzeltme eğiliminin belirginleşerek sürdüğüne işaret etmektedir. 

Mayıs ayında enerji fiyatları yüzde 1,18 oranında artmış, grup yıllık enflasyonu düşük bazın da etkisiyle 1,8 puan yükselerek yüzde 3,38 olmuştur. Yurt içi enerji fiyatları şubat ayından bu yana yukarı yönlü bir seyir izlemektedir. Bu gelişmede gerek Türk lirasındaki değer kaybının gerekse uluslararası petrol fiyatlarında ocak ayında ulaşılan dip sonrasındaki toparlanma eğiliminin etkisi hissedilmektedir."   

Hizmet fiyatlarının mayıs ayında yüzde 0,77 arttığı ve grup yıllık enflasyonunun sınırlı bir yükselişle yüzde 8,85'e ulaştığı hatırlatılan özette, bu gelişmede lokanta otel ile ulaştırma hizmetlerinin etkili olduğu, diğer alt gruplarda yıllık enflasyonun nispeten yatay seyrettiği dile getirildi. 

Özette, gıda fiyatlarındaki birikimli artışların ve kırmızı et fiyatlarında devam eden yukarı yönlü seyrin etkisi ile lokanta otel grubu enflasyonun yükselişini sürdürdüğü bildirildi. 

"Mayıs ayında sanayi üretiminin aylık bazda düşeceği öngörülmektedir" 

Uluslararası petrol fiyatlarındaki görünüm ile yaklaşık altı aydır gerileyen ulaştırma hizmetleri yıllık enflasyonunun, akaryakıt fiyatlarındaki eğilimin tersine dönmesi ile bu dönemde yükseliş kaydeden bir diğer hizmet kalemi olduğuna işaret edilen özette, bu gelişmeler sonucunda, hizmet enflasyonu ana eğiliminin mayıs ayında bir önceki aya kıyasla yatay seyretse de yüksek seviyesini koruduğu vurgulandı. 

Mayıs ayında temel mal grubu yıllık enflasyonu 0,83 puan artarak yüzde 5,88'e yükseldiği kaydedilen özette, "Bu dönemde alt gruplardan dayanıklı tüketim mallarında yıllık enflasyon yaklaşık 2 puanlık artışla yüzde 4,66 olmuştur. Dayanıklı mal grubunda aylık fiyat artışları, Türk lirasının son dönemde Euro karşısında da değer kaybetmesinin etkisiyle, beyaz eşya ve otomobil gruplarında belirgin olmak üzere alt kalemler geneline yayılmıştır. Bu dönemde yıllık enflasyon giyim grubunda yükselirken giyim ve dayanıklı dışı temel mallarda gerilemiştir. Sonuç olarak, temel mal enflasyonunun mevsimsellikten arındırılmış ana eğiliminde büyük ölçüde döviz kuru baskıları kaynaklı belirgin bir artış gözlenmiştir" tespitinde bulunuldu. 

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan milli gelir verilerine göre, 2015 yılı ilk çeyreğinde gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYH) yıllık bazda yüzde 2,3 artış kaydettiği anımsatılan özette, verilerin üretim tarafından değerlendirildiğinde, ilk çeyrekte inşaat dışındaki sektörlerin katma değerlerinin yıllık bazda artış gösterdiği belirtildi. 

Harcama yönünden incelendiğinde ise nihai yurt içi talebin özel ve kamu tüketim talebi kaynaklı olarak arttığı hatırlatılan özette, bu dönemde yurt içi talepteki artışın yavaşlayarak da olsa sürmesi sonucu ithalat artışı kaydedildiği, dış talepteki zayıf seyre bağlı olarak ihracatta gözlenen gerileme ile net ihracat yıllık büyümeye negatif katkı yapmaya devam ettiği ifade edildi.  

Sanayi üretiminin şubat ve mart aylarındaki güçlü artışların ardından, nisan ayında aylık bazda değişim göstermediği bildirilen özette, şu değerlendiremeler yapıldı: 

"Çeyreklik olarak değerlendirildiğinde, nisan ayı üretim seviyesi bir önceki çeyrek ortalamasının yüzde 2,1 üzerindedir. Anket göstergeleri, son dönemde ihracat eğiliminde sınırlı bir toparlanmaya işaret etmektedir. İç talebin ise ılımlı seyrine devam etmesi beklenmektedir. Öte yandan, mayıs ayında otomotiv sektörü başta olmak üzere yaşanan grevler bu dönemde taşıt ve ana metal sektörlerinde üretim kesintilerine neden olmuştur. Nitekim mayıs ayı TİM verileri, anket göstergelerinin aksine, altın hariç ihracatta otomotiv ihracatı kaynaklı belirgin bir düşüşe işaret etmektedir. Bu çerçevede, mayıs ayında sanayi üretiminin aylık bazda düşeceği öngörülmektedir." 

"İstihdam üzerinde aşağı yönlü risk oluştu" 

Harcama tarafına ilişkin verilerin, ikinci çeyrekte özel kesim talebindeki artışın yavaşlayarak da olsa süreceğine işaret ettiği belirtilen özette, nisan ayında tüketim malları üretim ve ithalatının ilk çeyrek ortalamasına kıyasla yükseldiği aktarıldı. 

Beyaz eşya ve otomobil satışlarının nisan-mayıs döneminde ilk çeyrek ortalamasına göre artış gösterdiği bildirilen özette, diğer yandan, PMI ve İYA anket göstergeleri ile tüketici güven endekslerinin nisan-mayıs döneminde iç talepte ılımlı bir seyre işaret ettiği kaydedildi. 

Özette, taşıt hariç yatırıma ilişkin üretim ve ithalat verilerinin nisan ayında yatay seyrettiği, inşaat sektörüne ilişkin göstergeler ve firmaların gelecek dönem yatırımlarına ilişkin beklentilerinin de yatırım harcamalarında henüz güçlenme sinyali içermediği vurgulandı. 

İkinci çeyreğe ilişkin mevcut göstergelerin iktisadi faaliyetin özel tüketim talebi kaynaklı olarak ılımlı bir büyüme eğilimi sergilediğine işaret ettiği ifade edilen özette, cari açık ile ilgili şu değerlendirmeler yapıldı: 

"Dış ticaret hadleri cari dengeyi olumlu yönde etkilemeye devam ederken ihracatın zayıf seyri cari dengedeki iyileşmeyi sınırlamaktadır. Öncü veriler mevsimsellikten arındırılmış cari işlemler açığının mayıs ayında bir miktar artış göstereceğine işaret etmektedir. Haziran ayından itibaren ise tüketici kredilerinin ılımlı eğilimi ve enerji fiyatlarındaki düşük seyrin de katkısıyla cari dengenin tekrar iyileşme eğilimine girebileceği öngörülmektedir." 

Bu yılın mart döneminde mevsimsel etkilerden arındırılmış verilere göre işsizlik oranlarının bir önceki döneme göre 0,1 puan azaldığı anımsatılan özette, tarım dışı istihdam kayıplarının yaşandığı bu dönemde, işsizlik oranlarının tarım dışı işgücündeki azalmanın etkisiyle gerilediği kaydedildi. 

Bu dönemde, inşaat istihdamının artarken, sanayi ve hizmetler istihdamının azaldığı belirtilen özette, hizmetler istihdamındaki gerilemenin daha çok geçen aylardaki güçlü artışların düzeltmesi niteliğinde olduğu aktarıldı. 

Genel olarak, 2014 yılı son çeyreğinden itibaren tarım dışı istihdam artışını hizmet sektörünün sürüklediği, sanayi ve inşaat sektörlerinde istihdam artışlarının düşük oranlarda gerçekleştiği değerlendirilen özette, "Sanayi üretimi genel eğilimi ve anket verileri istihdamın ikinci çeyrekte bir miktar toparlanma gösterebileceğine işaret etmektedir. Bununla birlikte, mayıs ayı itibarıyla öncü göstergeler tarım dışı istihdam artışlarının sınırlı oranlarda gerçekleştiği yönünde sinyal vermekte, bu çerçevede işsizlikte belirgin bir gerileme beklenmemektedir. İktisadi faaliyetin mevcut seyri ve yatırım eğilimindeki zayıf gidişat istihdam üzerinde aşağı yönlü risk oluşturmaktadır" sözlerine yer verildi. 

Kredi büyümesinde yavaşlama bekleniyor

PPK toplantı özetinde, "Son dönemde finansal koşullarda yaşanan kısmi sıkılaşmanın da etkisiyle yılın ikinci yarısında kredi büyümesinin bir miktar yavaşlayacağı tahmin edilmektedir" denildi. 

PPK'nın 23 Haziran 2015 tarihli toplantısına ilişkin yayımladığı toplantı özetinde, sıkı para politikası duruşunun ve alınan makro ihtiyati önlemlerin etkisiyle kredi büyüme hızlarının makul düzeylerde seyrettiği belirtildi. 

Son dönemde finansal koşullarda yaşanan kısmi sıkılaşmanın da etkisiyle yılın ikinci yarısında kredi büyümesinin bir miktar yavaşlayacağının tahmin edildiği dile getirilen özette, kredilerin bileşimine bakıldığında, arzu edilen şekilde, ticari kredilerin tüketici kredilerine kıyasla daha yüksek bir hızla büyüdüğünün görüldüğü anımsatıldı. 

Bunun yanı sıra, tüketici kredilerinde özellikle konut kredileri dışındaki kısımın daha ılımlı bir büyüme gösterdiği bilgisi verilen özette, şu ifadelere yer verildi: 

"Kredilerdeki bu görünüm bir yandan orta vadeli enflasyon baskılarını sınırlarken diğer yandan cari dengedeki düzelmeyi desteklemektedir. Dış talep zayıf seyrini korurken iç talep büyümeye ılımlı düzeyde katkı vermektedir. Küresel talebin mevcut seyri cari dengedeki iyileşmeyi yavaşlatmaktadır. Avrupa ekonomisinde gözlenen toparlanma dış talebi olumlu etkilese de, süregelen jeopolitik gelişmeler ve küresel ticaretteki yavaşlamaya bağlı olarak ihracatın bir müddet daha zayıf seyrini koruması beklenmektedir. 

Öte yandan, petrol fiyatlarındaki mevcut seviyeler kalıcı olduğu takdirde yıl boyunca birikimli enerji ithalatı azalmaya devam edecektir. Sonuç olarak, dış ticaret hadlerindeki olumlu gelişmeler ve tüketici kredilerinin ılımlı seyri cari dengedeki iyileşmeyi desteklerken ihracatın göreli olarak zayıf görünümü bu iyileşmeyi sınırlamaktadır." 

"Döviz kuru hareketleri çekirdek enflasyon eğilimindeki iyileşmeyi geciktirmiştir"  

Kurul'un, enflasyon görünümünde henüz arzu edilen iyileşmenin gerçekleşmediğini ifade ettiği kaydedilen özette, kısa vadede gıda fiyatlarında beklenen kısmi düzeltmenin katkısıyla enflasyonun düşeceği öngörülse de, son dönemde yaşanan döviz kuru hareketlerinin çekirdek enflasyon eğilimindeki iyileşmeyi geciktirdiği aktarıldı. 

Bu çerçevede, küresel piyasalardaki belirsizlikler ile enerji ve gıda fiyatlarındaki oynaklıklar da dikkate alındığında, para politikasındaki temkinli yaklaşımın sürdürülmesinin gerektiği vurgulanan özette, bu değerlendirmeler doğrultusunda kurulun, faiz oranlarının sabit tutulmasına karar verdiği hatırlatıldı. 

Özette, gelecek dönemde para politikası kararlarının enflasyon görünümündeki iyileşmenin hızına bağlı olacağı belirtilerek, şunlara yer verildi:  

"Enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer unsurlar yakından izlenecek ve enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar getiri eğrisini yataya yakın tutmak suretiyle para politikasındaki temkinli duruş sürdürülecektir. Küresel piyasalara dair riskler önemini korumaktadır. Küresel ekonomiye ilişkin azalan öngörülebilirlik ve gelişmiş ülkelerin para politikalarındaki farklılaşma ile birlikte artan belirsizlikler küresel piyasaların veri akışına duyarlılığının yüksek seviyelerde kalmasına neden olmaktadır. Bütün bu gelişmeler sonucunda, risk iştahı ve sermaye akımlarındaki oynaklık sürmektedir. 

Kurul, sermaye akımlarına yönelik dengeleyici konjonktürel politikaların yanı sıra finansal sistemin dayanıklılığını artırmaya yönelik yapısal tedbirlerin de önemli

olduğuna dikkat çekmiştir. Bu doğrultuda, son dönemde döviz likiditesini, çekirdek yükümlülükleri ve uzun vadeli borçlanmayı destekleyici yönde atılan adımların

ekonominin dayanıklılığını artırdığı değerlendirilmiştir. Gerekli görülmesi halinde aynı doğrultuda ilave önlemler alınmaya devam edilebileceği belirtilmiştir." 

Mali disiplinin ekonomiye etkileri

Maliye politikasına ve vergi düzenlemelerine ilişkin gelişmelerin enflasyon görünümüne etkileri bakımından yakından takip edildiği kaydedilen özette, para politikası duruşu oluşturulurken, mali disiplinin korunacağı ve yönetilen/yönlendirilen fiyatlarda öngörülmeyen bir artış gerçekleşmeyeceğinin varsayıldığı dile getirildi. 

Özette, maliye politikasının söz konusu çerçeveden belirgin olarak sapması ve bu durumun orta vadeli enflasyon görünümünü olumsuz etkilemesi halinde para politikası duruşunun da güncellenmesinin söz konusu olabileceği ifade edildi.  

Son yıllarda mali disiplinin sürdürülmesinin Türkiye ekonomisinin olumsuz dış şoklara karşı duyarlılığını azaltan temel unsurlardan biri olduğu kaydedilen özette, "Küresel belirsizliklerin yüksek olduğu mevcut konjonktürde bu kazanımların korunarak daha da ileriye götürülmesi önem taşımaktadır. Mali disiplini kalıcı hale getirecek ve tasarruf açığını azaltacak her türlü tedbir makro ekonomik istikrarı destekleyecek ve uzun vadeli kamu borçlanma faizlerinin düşük düzeylerde seyretmesini sağlayarak toplumsal refaha olumlu katkıda bulunacaktır" değerlendirilmesinde bulunuldu.