"İstikrar oldukça kaynak olacaktır"

Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Aydın, "Türkiye'de ekonomik ve siyasi istikrar oldukça kaynak da olacaktır" dedi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

BURSA - Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Hüseyin Aydın, "Türkiye'de ekonomik ve siyasi istikrar oldukça kaynak da olacaktır. Bugün bir sürü gürültü patırtıya rağmen hem fiyat anlamında çok rahat olabiliyoruz hem de kaynak gelebiliyor" dedi. 

Bursa Valiliğinin, Capital ve Ekonomist dergilerinin iş birliğiyle düzenlediği "Uludağ Ekonomi Zirvesi"nin, "Türkiye Senaryoları: Vizyonerlerin Ajandası" başlıklı oturumunda konuşan Aydın, Türkiye'de tasarrufların kıt olduğunu söyledi. 

Türk bankacılık sektörünün uzun yıllar sadece Türkiye'deki kaynaklarla idare eden bir yapıda olduğunu dile getiren Aydın, şöyle devam etti: 

"Uzun bir süre Türk bankacılık sektörü, kredi yapma yeteneğini de yitirmişti. Böyle bir zafiyeti vardı. Türkiye'deki tasarrufların, ülkenin büyümesini, sektörün ihtiyaçlarını karşılaması için yeterli olmuyor. Doğal olarak sektör bir şekilde dışarıdan borçlanıyor. Aldığınız parayı akıllı bir şekilde kullanıyorsanız, iyi bir yatırıma dönüştürüyorsanız sorun değil ama yanlış kullanıyorsanız elbette sıkıntı olur. Türk bankacılık sektörü, bilhassa siyasi ve ekonomik istikrarın kazanıldığı, sektörün disipline edildiği dönemden itibaren bilançosunun içindeki kredi payı yüzde 25 olan bir yapıdayken bugün bilanço içinde kredilerin payı yüzde 60'lara geliyor." 

Aydın, Türk bankacılık sektörü fonlamasının son derece kısa vadeli olduğuna değindi. 

İstikrarın önemini vurgulayan Aydın, "Türkiye'de ekonomik ve siyasi istikrar oldukça kaynak da olacaktır. Bugün bir sürü gürültü patırtıya rağmen hem fiyat anlamında çok rahat olabiliyoruz hem de kaynak gelebiliyor. 'Gelmesin' diye üsteleyenler olur, olmaz, her zaman için olacaktır" ifadesini kullandı. 

Ülkenin, kredilerin milli gelir içindeki payına bakıldığında son derece bakir bir alanda bulunduğunu bildiren Aydın, Avrupa Birliğinde (AB), uluslararası arenada da bu miktarın epey önde olduğu bilgisini verdi. 

Türk bankalarının, önlerindeki bu bakir alanı kullanması gerektiğine dikkati çeken Aydın, şunları kaydetti: 

"Sadece kaynağı bulmak yetmiyor. Mevduatınız da olsa dışarıdan da para bulsanız, sermaye yeterlilik rasyonuz uygun değilse öz kaynaklarınızı büyütemiyorsanız, bunları yapamazsınız. O zaman Türk bankacılık sektörünün sermaye yeterlilik rasyosunu büyütmeye yönelik eylem ve işlemlerini değerlendirirken adil ve objektif olması gerekir. Bankacılık, yüksek sermaye ile yapılan bir şey. Koyulan sermaye değer, o sermayenin sonunda elde edilen getiriler, kamuoyunda maalesef objektif değerlendirilmiyor."

"Sermayenin büyütülmesi gerekir" 

Hüseyin Aydın, Türk bankacılık sektörünün, öz kaynakları büyütmesi halinde borçlanma ihtiyacının azalacağını dile getirdi. 

Sektörün insan kalitesinin son derece iyi olduğunu anlatan Aydın, "Teknolojiyi iyi kullanıyoruz. Şu anda 2008'de gördüğümüz küresel krizde devletten hiçbir katkı almadan ayakta durabilmiş durumdayız. Bundan sonra da ayakta durabilme gücümüz var" değerlendirmesinde bulundu. 

Türk bankacılık sektörünün sermayesinin sınırlı olduğuna dikkati çeken Aydın, şöyle konuştu: 

"Sermayenin büyütülmesi gerekir. Buraya yeni oyuncuların gelmesini engelleyecek, iştahı kaçıracak düzenleme ve davranışlardan biraz daha özenli, dikkatli olmak lazım. Türk bankacılık sektörü, geçtiğimiz 10 yılda Türkiye'ye ciddi, doğrudan sermaye getirmiştir. Sektöre bundan sonra da talep, büyüme devam edecektir. Türkiye'nin son 10 yılına baktığımızda ortalama yüzde 5'lerin üzerinde bir büyüme yapmış. Türk bankacılık sektörü, yüzde 21 büyüyebilmiş. Kamunun borçlanma ihtiyacının azalması konusunu ıskalamamak gerekiyor. Kamunun borçlanma gereksinimi azaldıktan sonra biz bankacılığa başladık. Demek ki kamunun iyi yönetilmesi, daha az borçlanması lazım. Biz zaten kamu ile finanse ederiz. Ne zaman ki kamu iyi yönetilmeye başladı, o zaman bankacılık kredi verdi. Zaten ülkenin de özel sektörleriyle kalkınması lazım. Büyümeyi özel sektör eliyle teşvik etmemiz lazım. Dolayısıyla kamunun daha az borçlanır şekilde yönetilmesini temin etmek de bizim görevimizdir."