'Anayasa'ya aykırı' ve 'yargı bağımsızlığı' itirazı

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), 66 sayfalık uzun bir açıklama yaptı. HSYK, kurum için yapılmak istenen düzenlemenin Anayasa'ya aykırı olduğunu bildirdi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - HSYK Başkanvekili Ahmet Hamsici, 66 sayfalık bir açıklama yaptı. Hamsici açıklamada, son günlerde konuşulan yeni HSYK düzenlemesi için verilen kanun teklifinin Anayasa'ya ve bağımsız yargıya aykırı olduğunu belirterek, "Kanun değişikliğiyle kurul Adalet Bakanı'na bağlanıyor. Yapılan değişiklik anayasaya ve bağımsız bir kurulun oluşumuna aykırıdır. Teklif, kurul üyelerini Yürütme organına bağımlı hale getirmektedir'' değerlendirmesinde bulundu.

"Kişisel değerlendirmelerimi içeriyor"

66 sayfalık uzun açıklamanın girişinde HSYK Başkanvekili Ahmet Hamsici, ''2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu ile 6087 Sayılı Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanunu’nun bazı maddelerinde değişiklik yapılmasına dair Yasa Teklifine ilişkin kişisel bazı değerlendirmelerimi içeren ve 10.01.2014 tarihinde yapılacak Adalet komisyonu görüşmelerinde değerlendirilmek üzere TBMM Adalet Komisyonu Başkanı ve Üyelerine elektronik posta yolu ile göndermiş olduğum, ekteki raporu bilgi ve taktirlerinize sunar, yapılacak olan çalışmaların ülkemiz ve milletimiz adına hayırlı olmasını dilerim'' ifadelerine yer veriyor.

Satırbaşları

* Öncelikli olarak anayasa referandumu ile değişen HSYK’nın Venedik kriterlerine göre değiştirilmesi Avrupa Konseyi Bakanlar Konseyi kriterlerine aykırılık teşkil etmektedir.

* Teklifteki düzenlemeler Adalet Bakanlığı ve Müsteşarı hakkında söylenen ve yazılan ulusal ve uluslararası hususlara tamamen aykırıdır. Adalet Bakanlığı Müsteşarı'nın Daire Başkanı olması söz konusu değildi.

* Söz konusu değişiklikle dönüştürme ve siyasallaştırma açıkça görülmektedir. Adalet Bakanı ve Müsteşarı'nın HSYK’da yer almasının daha önce yapılan açıklamalara terstir.

* HSYK’nın yargı bağımsızlığı açısından önemli unsur olan etkin itiraz sistemini ortadan kaldırmaktadır.

* Adalet Bakanlığı kurul üzerinde böyle bir yetkiye sahip olması, kurul üyelerinin yürütme organına bağlı hale getirecektir.

* Kurul'da görev yapacak müfettişler hakimler, genel sekreter yardımcıları, teftiş kurulu adayların belirlenmesinde yetki Adalet Bakanlığı’na bırakıldığından, HSYK’nın bağımsızlığını ortadan kaldıran bir düzenlemedir.

* Düzenleme ile Kurul Adalet Bakanlığı’na bağlanıyor.

* Teklifle HSYK’nın siyasallaştırılmaya çalışıldığı açıkça görülmektedir.

* Düzenleme Anayasa’nın hukuk devleti ilkesine aykırıdır.

* Teklif kurul üyelerini yürütme organına bağımlı hale getirmektedir.

* Kurulun bağımsızlığını ortadan kaldırmaktadır.

YARSAV'dan "yargı bağımsızlığı" vurgusu

[PAGE]

YARSAV'dan "yargı bağımsızlığı" vurgusu

HSYK'nın yapısında değişim öngören düzenleme ile ilgili bir eleştiri de YARSAV'dan geldi. YARSAV, yazılı açıklamasında, "yargı bağımsızlığı"na dikkat çekti.

İşte YARSAV'ın açıklaması:

Yargı kurulları, kuvvetler ayrılığı ilkesine saygı bağlamında "Hukuk Devleti"nin en önemli unsurlarından biri olan “Yargı Bağımsızlığı” ilkesini etkili bir biçimde hayata geçirme, yargıç güvencesini sağlama, adaletin etkinliğini ve kalitesini teşvik etme, yargı sistemine toplumun güvenini tesis etmeye yardımcı olma amacıyla oluşturulmuş kurumlardır. Bu niteliğinden dolayı yargı yüksek kurullarının varlığı hemen hemen tüm ülkelerde anayasal düzeyde güvence altına alınmıştır. Yasalarla bu kurulların yapısıyla sürekli oynamak kabul edilemez.

Kuvvetler ayrılığının günümüz toplumlarında ve siyasal yönetimlerindeki uygulama pratiği, geçmiş yüzyıllardan farklılaşmış ve bu doğrultuda gözler yasama ve yürütme organı karşısında denetleyici ve dengeleyici rolüyle yargı organı üzerine çevrilmiştir. Zira günümüzün parlamenter demokrasilerinde -bu kurumun doğası gereği- yasama ve yürütme güçleri adeta tek bir organ gibi hareket edebilmiş ve her iki organ arasında olması gereken kuvvetler ayrılığı ortadan kalkmıştır. Bu sebeple 20. Yüzyılda kuvvetler ayrılığı ilkesinin siyasi iktidardan (yasama ve yürütme organları) bağımsızlaştırılmış bir yargı erki ile karakterize edildiği ve bu anlamıyla işlevsel kabul edildiği rahatlıkla ifade edilebilir. Dolayısıyla barışçıl bir toplumsal düzende bireysel hak ve özgürlüklerin olması gerektiği şekilde korunabilmesi ancak, yasama ve yürütme organları karşısında kurumsal bağımsızlığa sahip yargı organlarının varlığı ve denetimi ile mümkündür.

HSYK değişiklik teklifi, siyasal iktidarın içine düştüğü son derece zor durum nedeniyle panik halinde, refleksif olarak, pragmatik kaygılarla bir siyasal manevra olarak gündeme getirilmiştir. Amaç yargı içerisindeki paralel yapı ile mücadele etmekse bu şekilde olmayacağı çok açıktır. Getirilmek istenen düzenleme yeni bir paralel yapının sinyallerini vermektedir. Görülüyor ki, hukukla bağını hızlı üretim yasa, yönetmelik ve genelgelerle kurduğunu sanan, on yılların birikimini bir kalemde silip oluşturduğu “yeni”ye ilişkin de bütünlük kaygısı taşımayan bir yönetim anlayışı, her anlamda bir dağılma ve çözülmeye yüz tutmuştur. Bu ülkeyi kuran değerler üzerindeki “vandalizm”in faillerindeki telaş ve panik toplumun gözünden kaçmamaktadır. Yaşananlar ışığında yargının araç, değilse hedef aksında olmasından daha doğal bir durum bulunmamaktadır.

Bu konularda ilginizi çekebilir