'Başka yerde olsa bir gün bile barınamazlar'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, gazeteci Dündar ve Gül'ün yargılandığı davaya katılan konsolosları kastederek, 'Başka yerde olsa bir gün bile barınamazlar' dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir ülkenin başkonsolosunun casusluk suçundan yargılanan bir gazetecinin davasına destek olmaya gittiğini belirterek, "Başka yerde bu tür davranışlar sergileyen diplomatları bir gün bile barındırmazlar. Bu kişi, hala ülkemizde görevini sürdürebiliyorsa, bizim misafirperverliğimiz sayesindedir" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı Harp Akademilerini ziyaretinde tören mangası karşıladı. Mangayı selamlayan Erdoğan, daha sonra şeref defterini imzaladı. 

Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın da yer aldığı Atatürk Harp Oyunu ve Kültür Merkezinde kuvvet komutanları ve subaylara hitap eden Erdoğan, Türk Silahlı Kuvvetlerinin değerli komutanlarıyla, kahraman subaylarıyla, Harp Akademileri Komutanlığında bir kez daha bir araya gelmekten memnun olduğunu belirterek, bu vesileyle, Türk Silahlı Kuvvetlerinin halen görev başında olan tüm mensuplarının, Mehmetçiklerin her birine şükranlarını sundu.

Erdoğan, özellikle, son dönemde, yurt içi ve yurt dışı görevleri sırasında hayatlarını kaybeden subaylara, astsubaylara, uzmanlara, erbaş ve erlere Cenabı Allah’tan rahmet diledi.

Operasyonların başladığı geçen yılın temmuz ayından bugüne kadar 215’i asker, 133’ü polis, 7’si korucu olmak üzere 355 şehit verildiğini ifade eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Cuma günü Yozgat Şefaatli’de bir şehidimizin cenaze törenine katıldık, ailesi ve yakınlarıyla acılarını paylaştık. Hamdolsun, şehitlerimizin kanını yerde bırakmıyoruz. Aynı dönemde, yurt içi ve yurt dışında toplam ölü, yaralı, yakalama olarak 5 bin 359 terörist etkisiz hale getirildi. Ama bu durum, şehitlerimizin acılarının yüreğimizi daima yakmaya devam edeceği gerçeğini değiştirmiyor."

'Özgürlük - güvenlik dengesini en sağlıklı Türkiye koruyor'

İçinden geçilen kritik dönemin, Türkiye'yi pek çok bakımdan oldukça zorlu, oldukça kritik sınamalara tabi tuttuğunu vurgulayan Erdoğan, bunlardan birinin de özgürlük-güvenlik dengesinin nasıl sağlanacağı, sınırlarının nasıl belirleneceği, uygulamalarının nasıl hayata geçirileceği meselesi olduğunu aktardı.

Özgürlük-güvenlik dengesini en sağlıklı koruyabilen ülkenin Türkiye olduğunu belirten Erdoğan, "Çünkü biz vatandaşlarımızın özgürlük alanını değil, teröristlerin hareket alanını kısıtlamak için çalışıyoruz. Aldığımız tedbirler hep bu amaca yöneliktir." ifadesini kullandı.

'Aynısını Batı'da yapın da görün'

Terörü kutsama, teröristi yüceltme, terör eylemlerini meşru gösterme özgürlüğünün içine sinmediğini söyleyen Erdoğan, "Türkiye’de bölücü terör örgütüne ve diğer terör örgütlerine yapılan güzellemelerin bir benzerini, Batı’da, o ülkelerde faaliyet gösteren terör örgütleri için yapın, görün bakın başınıza ne geliyor?" dedi.

'Başka yerde bir gün bile barındırmazlar'

"Bir ülkenin başkonsolosu, kalkmış, casusluk suçundan yargılanan bir gazetecinin davasına destek olmaya gidiyor, yetmiyor bir de kendisiyle yanak yanağa fotoğraf çektirip yayınlıyor" diyen Erdoğan, "Bununla da yetinmiyor, sosyal medyada 'Türkiye’nin nasıl bir ülke olmak istediğine karar vermesi gerektiği' gibi, haddini aşan ifadeler kullanabiliyor. Bu kişi, hala ülkemizde görevini sürdürebiliyorsa, bizim alicenaplığımız, misafirperverliğimiz sayesindedir. Başka bir yerde, bu tür davranışlar sergileyen diplomatları bir gün bile barındırmazlar." şeklinde konuştu.

Erdoğan, "Biz, teröristlere ve onlara her türlü desteği sağlayan iç ve dış tüm güçlere rağmen, demokrasiden, hukuk devletinden, insan haklarından taviz vermeden yolumuzda yürümeyi sürdüreceğiz. Bunun için kimsenin telkinine, dayatmasına ihtiyacımız yok. Biz bunu, başkaları istediği için değil, milletimiz buna layık olduğu için yapıyoruz, yapmaya devam edeceğiz." diye konuştu.

'Ne ikaz yaptıysak dinletemedik'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa ülkelerine terör konusunda ne söyledilerse, hangi ikazları yaptılarsa dinletemediklerini belirterek, "Sonunda o yılanlar kendilerini de sokmaya, o mayınlar kendi ayakları altında da patlamaya başladı. Lafa gelince demokrasiyi, özgürlükleri, hakkı, hukuku dillerinden düşürmeyenlerin, kendi başları derde girince bunların hepsini de nasıl rafa kaldırabildiklerini işte görüyorsunuz." dedi. 

Bölücü terör örgütünün Kuzey Irak'taki, Suriye'deki kamplarını imrenilecek birer yaşam alanı olarak göstermek, teröristleri cici çocuklar olarak pazarlamak için yerli ve yabancı medyanın nasıl seferber olduğunu çok iyi bildiklerini söyleyen Erdoğan, "Genel Yayın Yönetmeninin casusluk suçuyla yargılandığı bir gazetenin, Kandil’deki teröristleri birer ekolojik kahraman olarak göstermek için adeta kendini paraladığı haberleri, röportajları gayet iyi hatırlıyoruz." şeklinde konuştu.

'Tek ordu, tek komutan vurgusunu da eklemek isterim'

Ordunun birliğinin, beraberliğinin, emir-komuta zincirinin gücününün mutlaka en üst düzeyde tutulması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, hitabını şöyle sürdürdü:

"Her fırsatta söylüyorum, tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Sizlerin huzurunda buna bir de tek ordu, tek komutan vurgusunu da eklemek isterim."

Türk Silahlı Kuvvetlerinin tüm mensuplarının, Başkomutan sıfatıyla yakın mesai arkadaşları olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Hayatım boyunca, inanmadığım hiçbir şeyi söylemedim; bu yüzden başım çok belaya girmiş olsa da, hep hasbi konuştum, hasbi davrandım. Şimdi de diyorum ki; buradaki her bir subayımızın benim için öz kardeşimden, öz evladımdan, yakın çalışma ekibimden en küçük bir farkı yoktur. Sizler gibi yiğit, cesur, eğitimli, bilgili, dirayetli ve sadakatli mesai arkadaşlarına sahip olduğum için, ne kadar iftihar etsem azdır. Rabbim her birinizi korusun; çalışmalarınızda sizlere güç, kuvvet versin." dedi.