'Bu makale bir utançtır'

Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Kılıç, New York Times gazetesinde yayımlanan baş yazıyla ilgili, "Bu makale bir utançtır. Türkiye (yabancı savaşçılarla mücadele konusunda) elinden gelenin en iyisini yapıyor" dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Serdar Kılıç, New York Times gazetesinde yayımlanan baş yazıya atfen, Türkiye'nin yabancı savaşçılarla mücadelede elinden gelenin en iyisini yaptığını ancak Batılı ülkelerin Türkiye ile yeteri kadar istihbarat paylaşımında bulunmadığını belirterek, "Sonrasında suçu Türkiye’ye atıyorsunuz. Bu seçici bir ahlak anlayışıdır ve seçici ahlaksa ahlaksızlıktır" dedi.

ABD’nin başkenti Washington’da, Türk-Amerikan Dernekleri Asamblesi (ATAA) 35. Yıllık Türk Amerikan Konferansı yapıldı.

Büyükelçi Kılıç konferanstaki konuşmasında, Türkiye ve ABD'nin her alanda ve birçok kritik meselede ilişkilerini geliştirmeye devam ettiğini ifade ederek, Türkiye-ABD müttefikliği ve ortaklığının her zaman bir seçim değil bir gereklilik olduğunu dile getirdi.

Kılıç, geçmişte iki ülkeyi, Sovyetler Birliği ve  özgür dünyayı koruma gerekliliği bir araya getirirken, şimdi de Suriye’deki iç savaş ve insani kriz, Ortadoğu’daki aşırılık yanlıları ve mezhepsel tansiyon, bölgede DAEŞ ve diğer terörist örgütlerle mücadele, kitle imha silahları tehlikesi, Kuzey Afrika’daki sancılı siyasi dönüşüm ile Ukrayna krizi ve Kafkasya’daki dondurulmuş çatışmalar gibi birçok ortak tehdit ve risklerin güçlü Türkiye-ABD ortaklığını zorunlu kıldığını söyledi. 

Dolayısıyla, iki ülke arasındaki stratejik partnerliğin her zamankinden daha hayati hale geldiğine vurgu yapan Kılıç, iki ülkenin küresel zorluklarla mücadele için düzenli olarak her düzeyde çalıştığını ifade etti.

Uluslararası toplum Suriye'de yaşananlara gözlerini yumdu

Suriye’deki krize de değinen Kılıç, "İnsanlık, Suriye sokaklarında insanlık suikaste kurban gitti" diyerek, uluslararası toplumun Suriye’de yaşananlara gözlerini kapattığını söyledi.

Kılıç, Türkiye’nin 2 milyon Suriyeli sığınmacıya kapılarını açtığını ve sadece kendi bütçesinden 6 milyar dolar harcadığını anlatarak, uluslararası topluma devamlı çağrılarının ardından gelen katkının sadece 250 milyon dolar gibi çok önemsiz bir miktarda kaldığına dikkati çekti.

Bu makale bir utançtır

Türkiye’nin Suriyeli muhaliflere eğitim ve ekipman programına da ev sahipliği yaptığını ve DAEŞ’e karşı küresel koalisyon içinde Fas ve Hollanda ile birlikte yabancı savaşçılar Çalışma Grubu’nun eş başkanlığını yürüttüğünü hatırlatan Kılıç, New York Times’ın "Türkiye’nin yabancı savaşçıların önlenmesinde bir şey yapmadığı ve NATO üyeliği taahhütlerinden uzaklaştığını" ileri süren başyazısına değindi.

Makaleyi utanç olarak niteleyen Kılıç, yazıda Türkiye’nin Suriyeli sığınmacılara yaptığı yardım ve aldığı yükün görmezden gelindiğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:

“Yabancı savaşçılar konusuna gelince, Türkiye elinden gelenin en iyisini yapıyor. 10 binden fazla kişi için Türkiye’ye giriş yasağı getirdik, 2 bin civarındaki kişinin girişini geri çevirdik. Bunu nasıl yapabilirsiniz? Ancak istihbarat bilgileriyle. İstihbarat oranlarına baktığımızda ise, 10 bin kişilik listenin belirlenmesinde Batılı ülkelerin istihbarat katkısı sadece yüzde 18. Türkiye’ye girişini reddettiğimiz 2 bin kişiyle ilgili Batı ülkelerinden elde ettiğimiz istihbarat ise sadece yüzde 50. Dolayısıyla Türkiye ile yeteri kadar istihbarat paylaşımı yapmıyorsunuz ve sonrasında da suçu Türkiye’ye atıyorsunuz. Bu seçici bir ahlak anlayışıdır ve seçici ahlaksa ahlaksızlıktır".

Aynı satırı okumuyoruz belki ama aynı sayfadayız

Kılıç, Türkiye ile ABD’nin "aynı sayfada" olup olmadığına ilişkin soruya da, "Sizi temin ederim ki Türkiye ile ABD aynı sayfada, belki aynı satırı okumuyoruz ama aynı sayfadayız. Mükemmel bir evlilik yoktur, mükemmel çiftlerde bile farklı görüşler olur. ABD ve Türkiye işlevsel bir stratejik partnerdir. Farklı görüşlerimiz olabilir ama bu stratejide değil taktiklerde" ifadesini kullandı. 

ABD’nin daha çok DAEŞ’e odaklandığını ama örgütün hastalık değil, hastalığın semptomu olduğunu belirten Kılıç, sorunun kökenlerine inilmediği müddetçe DAEŞ yok edilse bile yerine yeni bir örgütün geleceğini kaydetti. Kılıç, "Bu nedenle müttefiklerimize mücadeleyi sadece DAEŞ ile sınırlamamak gerektiğini, bunun yanında Beşşar Esed’in başını çektiği sorunun kökenlerine de yönelmek gerektiğini söylüyoruz" diye konuştu.

Çoğunluğu Müslüman bir ülke olarak İslam ile modernliği bir araya getiren Türkiye’nin DAEŞ’in şiddet içeren Ortacağ stratejisinin gözden düşürülmesi ve bu stratejiye alternatif sunulması bağlamında da önemli rol oynadığını vurguladı.

Türk-Amerikan toplumunun (Ermeni çabalarına) gözlerini yumma lüksü yok

Özellikle de Ermeni toplumundaki, tarihsel ve yasal olarak tartışmalı olan 1915 yılı olaylarını “soykırım” olarak damgalamak için yoğun çaba harcayanlara karşı birlik olmanın Türk-Amerikan toplumunun çıkarına olduğuna işaret eden Kılıç, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Geçenlerde Ermeni iddialarına ciddi biçimde karşı çıkan Kongre üyelerinden biri  bana ‘diaspora ABD’ye geldiğinde kılıçlarını yerine kaldırması gerekli’ dedi. Ama ne yazık ki ABD’deki Ermeni toplum liderlerinin bazıları bu sözleri dinlemiyor. Dostluk, işbirliği ve iyi komşuluğa doğru çalışmak yerine, tarihi olayların tek taraflı yorumlanmasına dayanarak kendilerini tarihsel nefret ve düşmanlığa adamışlar. 1915 yılı olaylarının 100. yılında ABD yönetimi ve Kongresi’ni bu olayları ‘soykırım’ olarak tanımlamaya ikna etme ve Türk-Amerikan ilişkilerini onarılamaz şekilde bozma amacındalar. Dolayısıyla Türk-Amerikan toplumunun, doğrudan ikili ilişkilerimizi hedefleyen bu kampanyalara gözlerini kapatma lüksü yok”.

Kılıç, Türk-Amerikan toplumunun bu tür olumsuz kampanyalarla mücadele etmesinin en iyi yolunun Kongre’de temsiliyetin sağlanmasından geçtiğini belirterek, uzun vadede bu konuyu siyasi hedefleri yapmaları çağrısında bulundu. 

Bunun yanında, İslam’ın terörizm, şiddet ve aşırılıklarla bağlantılandırılması girişimlerine karşı durulmasını isteyen Kılıç, bu noktada Türk toplumunun diğer Amerikalı Müslüman gruplarla diyaloğunun bu konudaki çabaların etkisini artıracağını kaydetti.