'Büyümede yavaşlama bizim tercihimiz'

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Işık, "Son dönemde büyüme rakamlarında yavaşlama var ama bilesiniz ki bunun sebebi ekonomideki iddia edilen sorunlar değil. Bunun sebebi hükümetin tercihi" dedi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İZMİR - Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, İzmir Ticaret Odası (İZTO) tarafından organize edilen "İzmir İş Dünyası Buluşması" etkinliğinde yapıtğı konuşmada, dünyanın 2008 yılındaki ekonomik krizin etkilerinden kurtulamadığını, Türkiye'nin etrafındaki birçok ülkede devlet otoritesinin kaybolduğu bir ortamın yaşandığını söyledi.

Böyle bir coğrafyada geleceğe emin adımlarla yürümenin ciddi bir başarı olduğunu ifade eden Işık, Türkiye'nin yaşadığı krizlerden ders çıkarmayı öğrendiğini, 2001 krizi sonrası bugün Türk bankacılık sektörünün dünyaya örnek gösterilir hale geldiğini, artık ekonominin makro açıdan sağlam temellere oturduğunu kaydetti.

"Büyümede frene bastık"

Türkiye'nin tasarruf açığı ve cari açık sorunlarına rağmen sağlam makroekonomik yapısının bulunduğunu, kamu borçları ve bütçe açıkları konusunda bir süre önce kendilerine önerilerde bulunan ülkelerden çok daha iyi konuma ulaştıklarını vurgulayan Işık, şöyle konuştu:

"Son dönemde büyüme rakamlarında yavaşlama var ama bilesiniz ki bunun sebebi ekonomideki iddia edilen sorunlar değil. Bunun sebebi hükümetin tercihi. Cari açığın finansmanında herhangi bir riskle karşılaşmamak için iç tüketimi azaltacak tedbirler aldık, ihracat odaklı bir büyümeyi önümüzdeki dönem için Türkiye'nin önüne koyduk. İkinci çeyrekte büyümede biraz yavaşlama oldu. Şimdi üçüncü çeyreğin ayları açısından söylüyorum, sanayi üretimi rakamları büyümenin artacağını gösteriyor. Tercih bizim tercihimiz. Cari açıktan dolayı ülkemiz sıkıntıya girmesin diye büyümede frene bastık. Bunun yerine ihracat bazlı bir büyümenin kalıcı bir büyüme olacağını öngördük. Şu andaki stratejimiz bu noktada."

Bakan Işık, ekonomide popülist politikalara hiç tevessül etmediklerini, geçen dönem içinde hükümetin kendi çıkarmadığı bir krizle boğuştuğunu ve bundan küçük sıyrıklarla kurtulduğunu dile getirerek, önümüzdeki dönemde artık Türkiye'nin orta gelir tuzağından kurtulmak için yeni bir sıçrama yapmak zorunda olduğunu, 2023 hedefleriyle bunun yol haritasının ortaya konduğunu ifade etti.

 Ar-Ge harcamasının gayrisafi milli hasıla (GSMH) içindeki payının yüzde 3 olarak hedeflendiğini, ihraç edilen ürünlerin ortalama kilogram satış fiyatının 1,66dolardan, Almanya'nın bulunduğu 4,5 dolar seviyesine çıkarılması gerektiğini anlatan Işık, aksi taktirde gümrük duvarlarının her geçen gün kalktığı bir ortamda Çin gibi ülkelerle rekabet etmenin mümkün olmadığını ifade etti. Bakan Işık, bu kapsamda 62. hükümet programında yapısal dönüşümle ilgili öngördükleri 25 program içinde katma değeri yüksek ürün üretilmesinin ana amaçlardan biri olarak gösterildiğini, bu hedefe ulaşmak için atılacak 200'ü aşkın adımın belgeye döküldüğünü söyledi.

"Üretimde sıçrama bekliyoruz"

Teşvik sisteminde önemli bir değişiklik yapılması konusundaki çalışmayı da olgunlaştırdıklarını, bu düzenlemenin İzmir'in de derdine çare olacağına inandıklarını ifade eden Işık, şunları kaydetti:

"Diyoruz ki eğer bir müteşebbis yüksek teknolojili bir ürün üretecekse, bu İstanbul'da, İzmir'de, Kocaeli'de, Ankara'da da olsa 5. bölge teşvikinden faydalansın. Başka türlü teknolojik dönüşümü sağlama şansımız yok. Eğer orta yüksek teknolojili ürünse İzmir 5. bölge teşvikinden değil 3. bölge teşvikinden yararlansın ama mutlaka teknolojik ürünlerin insan kaynağının zengin olduğu bölgelerde üretilme zorunluluğu var. Bugüne kadar benzer teşvikler vardı. Büyük veya stratejik yatırım diye bazı kısıtlamalar vardı. Bunu ekonomi yönetimimizle görüştük. İnşallah yakında düzenlemeler de gelir. 1 milyon dolarlık bir yatırım bile olsa 5. bölge teşvikinden yararlansın. Bu, üretim açısından son derece önemli. İnanıyorum ki İzmir, bu fırsatı değere dönüştüren illerimizin başında olacak. Şu anda bu statüde olan 8 ilimiz var. İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Kocaeli, Muğla ve Tekirdağ illeri bu statüde. İnşallah buralarda ciddi üretim artışı ve sıçrama bekliyoruz." 

Ülke genelinde Ar-Ge merkezi ve teknoloji geliştirme bölgesi sayısı ile üniversite sanayi işbirliğini artırdıklarını, iki kurumu birbirine "katolik nikahıyla" bağladıklarını anlatan Bakan Işık, "Gerçekten agresif diyeceğimiz destekler yapıyoruz" dedi.

Bakan Işık, Türkiye'nin 1960 - 1970'li yıllarda sağ sol kavgaları ve içi boş tartışmalarla çok zaman kaybettiğini, bu zamanı telafi edebilmek için uğraştıklarını belirterek, 9 üniversiteye sahip olan İzmir'in yüksek teknolojili üretimde başat rolü üstlenmesini beklediklerini ifade etti.

Hükümet olarak yerli, yenilikçi ve yeşil üretimi önceleyen bir anlayış içinde olduklarına işaret eden Bakan Işık, 1 Ocak 2015'de uygulamaya girecek düzenlemelerle orta ve yüksek teknolojili yerli ürünlerin fiyatı ithal ürünlere göre yüzde 15 pahalı dahi olsa kamu alımlarında bu ürünlerin alımını zorunlu hale getirdiklerini söyledi.

Işık, teknolojik ürün geliştirdiği halde iş bitirme belgesi olmayanlara bakanlık olarak bu belgeyi sağlayacaklarını da aktararak, bugüne kadar savunma sanayinde sıklıkla kullanılan off-set uygulamasını sivil sektörlere de getirdiklerini söyledi. Işık, "Diyelim ki Türkiye'nin üretemediği bir ürünü ithal etmek zorundayız. 1 milyar dolarlık da ithalatımız var. En az 500 milyon dolar yani yüzde 50'den fazlasını yerli üretimle karşılama zorunluluğu, yani off-set uygulamasını savunma sanayinde olduğu gibi sivil sektörlere de getiriyoruz" diye konuştu. 

"Teşvik sistemi adaletsiz"

İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş ise mevcut teşvik sisteminin İzmir için adaletsiz bir ortam yarattığını, kent ekonomisinin gelişmesinin önünde en büyük engel haline geldiğini, kentteki organize sanayi bölgelerinin doluluk oranının yüzde 44,7 olduğunu, işsizliğin ise ülkenin en yüksek seviyesi olduğunu ifade etti.

Demirtaş, kentte kurulması planlanan Su Ürünleri İhtisas Organize Sanayi Bölgesi için bakanlıktan destek beklediklerini, yerli otomobil projesinde de İzmir'in potansiyelinin değerlendirilmesi gerektiğini kaydetti.