'Ekonomimiz dimdik ayakta'

Yıldırım, Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nde incelemelerde bulundu. Ekonominin dimdik ayakta olduğunu söyleyen Yıldırım, "Rusya ile uçak krizi olduğu zaman ne kadar değişim olduysa bu hain darbe teşebbüsünden sonra da o kadar değişim oldu" diye ekledi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Başbakan Binali Yıldırım, 26 Ağustos'ta açılışı yapılacak Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nde incelemelerde bulundu.

Yıldırım, Kuzey Marmara Otoyolu'nu kullanarak, köprünün Anadolu Yakası'ndaki ayağına geldi. Yıldırım ve beraberindekiler, Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün ortasına kadar ilerledi.

Burada makam aracından inen Yıldırım, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan ve Karayolları Genel Müdürü İsmail Kartal'dan köprü hakkında bilgi aldı.

Yıldırım, daha sonra makam aracının direksiyonuna geçerek köprünün devamını aracıyla katetti.

İncelemelerinin ardından gazetecilere açıklama yapan Yıldırım, Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün 26 Ağustos'ta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla açılacağını, ayrıca birçok ülkeden devlet ve hükümet başkanlarının da bu açılışa davetli olduğunu söyledi.

Köprünün muazzam bir eser olduğunu ifade eden Yıldırım, "Bu sadece bir köprü değil, Yavuz Sultan Selim Köprüsü 4 şerit gidiş, 4 şerit geliş olmak üzere toplam 8 şerit. Ortasında bir de tren yolu var. Dolasıyla 10 şeridi bulan, dünyanını en geniş açıklığına sahip köprüsü. Ayrıca köprünün bir başka özelliği de kule yüksekliği yine dünyada 322 metre ile en yüksek köprü. Bir de dizaynı da farklı. 15 Temmuz Şehitler Köprüsü ve Fatih Sultan Mehmet Köprüsü ile aynı şekilde değil. Proje eğik kablolu, dikey kablolu yani hibrit bir proje. Kuleler de dikey değil, A şeklinde, tepede birleşen iki büyük sütundan oluşuyor. Dolasıyla köprünün birçok ilkleri, özellikleri var. Sadece bir ulaşım aracı değil, aynı zamanda bir kimliği, ruhu, mühendislik değeri olan bir proje." diye konuştu.

Köprünün devamında, ana yollar ve katılım yollarıyla toplam 217 kilometre otoyol bulunduğunu anımsatan Yıldırım, şunları kaydetti:

"Bazen Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve bağlı yolları diye söyleniyor. Bu projeye esas itibarıyla Kuzey Çevre Otoyolu demek daha doğru. İstanbul'un Fatih Sultan Mehmet Köprüsü TEM otoyoluna bağlanıyor, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü E5'e bağlanıyor. Bu Yavuz Sultan Selim Köprüsü de boğazın en kuzeyinden geçerek İstanbul'un en dış çevre yolunu oluşturuyor. Bu ne demek, Avrupa Yakası'nda Kınalı tarafından giren bir araç Anadolu Yakası'ndan Sultanbeyli Kurtköy'ü geçtikten sonra katılabilecek, ondan sonra istiyorsa Osmangazi Köprüsü'nden Bursa ve İzmir, istiyorsa İzmit istikametinden devam edecek. 

Ayrıca buna ilaveten yine 3. Havalimanı'ndan itibaren Mahmutbey'e şimdi bağlantı olacak, onu da açıyoruz. Ama yakında inşaatına başlanacak 180 kilometrelik bir devamı var. O da Kınalı'ya bağlanacak. Burada da Anadolu Yakası'nda yine Kurtköy'den Akyazı'ya, aşağı yukarı 160 kilometrelik bir uzunluk var. Önümüzdeki 2,5 senede bunlar da tamamlandığında doğu-batı istikametinde 3 ayrı otoyol oluyor. Ayrıca Osmangazi ve önümüzdeki sene temelini atacağımız Çanakkale 1915'i de koyduğumuz zaman Ege'ye doğrudan Trakya'dan bağlantı olacak. Ayrıca yine Osmangazi ile de Marmara'dan güneye, Bursa'ya, Balıkesir'e, Manisa'ya veya Yalova'ya, Eskişehir'e, bütün Ege ve İç Anadolu Bölgesi'ne de böylece ulaşım problemini çözmüş olacağız."

Köprünün başta İstanbul'a, ülkeye ve millete hayırlı olması dileğinde bulunan Yıldırım, "Bu eserler Türkiye'nin geleceğini gösteriyor, bu eserler Türkiye'nin 2023 hedeflerine kararlılıkla devam ettiğini gösteriyor. Her ne kadar FETÖ terör örgütü, bölücü terör örgütü ülkemize zarar vermeye gayret etse de milletimizin sağlam iradesiyle evelallah bunların üstesinden geldik, gelmeye devam edeceğiz ve ülkemize, milletimize yakışan eserleri kazandıracağız." ifadesini kullandı.

"Ekonomimiz dimdik ayakta"

Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Yıldırım, Türk ekonomisinin durumu hakkındaki soru üzerine, "Ekonomimiz dimdik ayakta. Darbe sadece ekonomimizde şöyle bir etki yaptı, Rusya ile uçak krizi olduğu zaman ekonomik göstergelerde ne kadar değişim olduysa o hain darbe teşebbüsünden sonra da o kadar oldu. Dolayısıyla Türk ekonomisi, bankacılık sistemi, bu çok büyük bir hainlik, çok büyük bir olay, hiç tınmadı bile. Tıkır tıkır bütün sistem çalıştı. Borsayı bombaladılar, tahrip ettiler ama pazartesi günü hiçbir şey olmamış gibi borsa faaliyete başladı, bankalar, bankamatik makineleri falan hiçbir sıkıntı olmadı." dedi. 

Merkez Bankası'nın piyasaya nakit verme ihtiyacı bile duymadığını vurgulayan Yıldırım, şöyle konuştu:

"En son nakdi Merkez Bankası, 28 Nisan'da vermişti, ondan beri bir şey vermediği gibi vatandaşlar ilk gün, darbeden sonraki ilk mesai günü 2,5 milyarlık dolar bozdurdu, bankalara yatırdılar. Bugüne kadar ise 11 milyar dolar, yani nereden bakarsan 30 milyar liradan fazla parayı bankalara getirdi yatırdılar, döviz bozdurarak. Vatandaş sadece bu hain darbe girişimini bastırmakla kalmadı, Türk ekonomisinin de bu darbeden etkilenmemesi için gereken her türlü katkıyı sağladı. Böyle bir millet, dünyada yok. Aziz Türk milletinin bir ferdi olmaktan, bir kez daha bu yaşadıklarımızı gördükten sonra gurur duydum."

"Biz neyi, nasıl yapacağımızı çok iyi biliyoruz"

Başbakan Binali Yıldırım, FETÖ'nün darbe girişiminin ardından iş alemine yönelik operasyonlara ilişkin soruyu, şöyle yanıtladı:

"Bu terör örgütleriyle alışveriş, bunlarla destek olan, bunlarla iç içe gelip, bunların suçlarına ortak olan kim varsa biz bunları biliyoruz. Tek tek biliyoruz. Bunların sayısı da çok değil. Dolayısıyla işini namusuyla yapan, bu karışık işlere bulaşmamış iş adamlarımız, esnafımız, tüccarımızın endişe etmesine gerek yok. Biz bir sürek avına çıkmadık. Biz canımızı yakan, 239 tane şehidimizi verdiğimiz, 2 bin 196 gazimizin olduğu bu hain darbeyi bu ülkede yapmaya çalışan FETÖ terör örgütünün mensuplarıyla ilgileniyoruz. Bunun dışındaki vatandaşlarımızın endişe etmesine gerek yok.

Burada kimler var, asker içinde asker elbisesi giymiş teröristler var. Rütbeli teröristler, rütbesiz terörist haline geldiler. Polis içinde hainler var, bürokrasi içinde, yargı içinde. Bütün bunlar tek tek belli. Hepsi tespit ediliyor, gereği yapılıyor. İş aleminde de var. Onları da biliyoruz. Onlarla ilgili bir tereddüdümüz yok. Bunların terör örgütüne finans sağlamak için ne kadar yanlış, ne kadar karışık işler içine girdiklerini biliyoruz. Bu bilgilerin hepsi elimizde var. Dolayısıyla düzgün çalışan, namusuyla işini, gücünü yapan, terör örgütüne bulaşmamış ama hasbelkader onlara mal vermiş, iş yapmış, bunların endişe etmesine gerek yok. Elimizde liste var. Bu terör örgütünün finans ayağını oluşturan, iş alemindeki temsilcileri belli. Bunlara yoğunlaşılacak. Türkiye'de 700 binin üzerinde firma var. Bunların sayısı çok az, öyle binler bile ifade etmiyor, daha az sayıda. O yüzden iş aleminin tedirgin olmasını gerektirecek bir şey yok. Biz neyi, nasıl yapacağımızı çok iyi biliyoruz. Yaşın yanında kuru da yanmayacak."