15 bin hükümlü denetimli serbestlikten faydalanacak

Denetimli Serbestlik Tedbiri Kanun Tasarısının yasalaşması halinde 15 bin hükümlü denetimli serbestlikten faydalanacak, cezaevlerinin nüfusu kapasitesinin altına inecek.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
ANKARA - Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Denetimli Serbestlik Tedbiri Uygulanarak Cezaların Uygulanmasına İlişkin Kanun Tasarısı'nın yasalaşması halinde belli şartları taşıyan hükümlülerin, açık ceza infaz kurumunda infaz edilmesi gereken cezalarının son bir yılını denetimli serbestlik uygulanmak suretiyle toplum içinde infaz edeceklerini belirti. Cezaevlerinin kapasitesinin 119 bin, cezaevi nüfusunun ise 129 bin 900 olduğunu söyleyen Ergin, cezaevlerindeki 93 bin hükümlüden 15 bininin bu düzenlemeden yararlanacağını ifade etti.
 
Yaşamlarının bir kısmını ceza infaz kurumunda geçirmiş hükümlülerin, topluma uyum sağlamalarının kolaylaşması, sosyal yaşama hazır hale gelmeleri, yeniden suç işlemelerinin azaltılması gibi amaçlarla bu düzenlemenin yapıldığını dile getiren Ergin, öngörülen düzenlemenin ceza süresinde bir değişikliğe neden olmayacağını, koşullu salıverme tarihini değiştirmeyeceğini, af niteliğinde olmadığını, mahkemelere yeni bir iş yüklemeyeceğini ve dosyaların yeniden ele alınmasını gerektirmeyeceğini vurguladı.
Düzenlemenin, belli şartları taşıyan hükümlülerin, açık ceza infaz kurumunda infaz edilmesi gereken cezalarının son bir yılının denetimli serbestlik uygulanmak suretiyle toplum içinde infaz edilmesini içerdiğini anlatan Ergin, düzenleme ile açık ceza infaz kurumundan toplum içine bırakılan hükümlülerin, denetimli serbestlik müdürlükleri tarafından denetim ve takip altında tutulacaklarını söyledi.
 
Kimler yararlanacak?
 
Bakan Ergin, düzenlemeden, son altı ayını kesintisiz olarak açık ceza infaz kurumunda geçiren, iyi halli olan, koşullu salıverilme tarihine bir yıl veya daha az süre kalanların yararlanabileceğini belirterek, bu şartları taşıyanların infaz hakiminin kararıyla denetimli serbestlikten yararlanarak cezasının son 1 yılını toplum içinde geçirebileceğini ifade etti.Ergin, denetimli serbestlik tedbiri olarak, kamuya yararlı bir işte ücretsiz olarak çalıştırılma, bir konut veya bölgede denetim ve gözetim altında bulundurulma, belirlenen yer ve bölgelere gitmeme, belirlenen programlara katılma yükümlülüklerinden bir veya birden fazlasına karar verileceğini söyledi. Hükümlülerin haklarında hazırlanan denetimli serbestlik programına uymak zorunda olduklarını bildiren Ergin, öngörülen şartlara uymayanlar hakkında firar suçundan işlem yapılacağını dile getirdi. Ergin sözlerine devam ederek; "Düzenleme ile hükümlülük ortadan kalkmıyor. Cezalarda azalma yok, şartlı salıverilme süresinde bir değişiklik yok. Herhangi bir af söz konusu değil. Bu da bir ceza infaz yöntemidir. Ama 'konutundan çıkmayacaksın ya da günde 3-5 saat şu kurumda, okulda, hastanede, hizmetli olarak ücretsiz çalışacaksın ya da denetimli serbestliğin şu programlarını takip edeceksin' diyeceğiz. Kişinin işlediği suça göre uzmanlar tarafından program önerilecek."
 
Elektronik kelepçe uygulanabilir
 
Gazetecilerin soruları üzerine Ergin, elektronik kelepçe ile ilgili çalışmaların devam ettiğini, e-kelepçe yönteminin denetimli serbestliğin bir parçası olduğunu belirtti. Elektronik kelepçe sisteminin hazır olduğunu, pilot uygulamalarının devam ettiğini anlatan Ergin, pilot uygulamaların sonuçlarına göre sistemin yaygınlaştırılacağını kaydetti. Çocuk tacizcileri ve kadına yönelik şiddet uygulayanlar hakkında e-kelepçe sisteminin nasıl uygulanacağının sorulması üzerine Ergin, her suç tipi için farklı düzenlemeler yapılacağını belirterek, e-kelepçe sisteminin de denetimli serbestlik içinde uygulanabileceğini ifade etti. Ergin, denetimli serbestlik müdürlüklerinde fiziki takibi yapacak, gerekirse müdahale gedecek polis dışında infaz elemanları bulunduğunu da kaydetti.
 
Cezaevlerinin iç ve dış güvenliği imzaya açıldı
 
Cezaevlerinin iç ve dış güvenliğine ilişkin tasarı taslağının da dün Bakanlar Kurulunda imzaya açıldığını söyleyen Ergin, cezaevlerinin iç ve dış güvenliğinin Adalet Bakanlığına devrinin 5 yıl içinde kademeli geçişle sağlanacağını anlattı.
 
Ergin, şunları kaydetti: "Jandarma şu anda 17 bin kişiyle bu işi yapıyor. Fakat orada mesai kavramı biraz daha farklı olduğu için biz bunu 24 bin 500 personelle yapmayı öngörüyoruz. 5 yıl içeresinde eğitilerek personelin alınması öngörülüyor. Kendi eğitimlerimiz olacak, ama hem jandarmadan hem polisten eğitim desteği alınacak. Dış güvenlik silahlı olacak."
 
İmralı Cezaevindeki durumun ne olacağının sorulması üzerine Ergin, şöyle konuştu: "Cezaevi olarak Adalet Bakanlığına bağlı 373 cezaevinden bir tanesidir orası. Ama özelliği, diğer cezaevlerinden farkı, adanın kendisinin askeri yasak bölge olmasından kaynaklı. Yoksa onun dışında şu cezaevinde uygulanan rejim Ankara F tipinde neyse İmralı'da da aynı. Cezaevleri içinde bir ayrım söz konusu değil, cezaevinde bu uygulama olur, ama adanın kendisi askeri yasak bölge olduğu için adanın güvenliğini sağlamak yine askere aittir. Cezaevinin fiziki dış güvenliğini memurlar yapar, ama adayı askerler korur."
 
İstanbul'da tahkim merkezi kurulmasıyla ilgili kanun tasarısı taslağı hakkında da bilgi veren Ergin, şöyle dedi: "İstanbul'un uluslararası finans merkezi olması çerçevesinde hazırlanan eylem planının bir parçasıdır. İstanbul'un finans merkezi olabilmesi için bunun ayrılmaz bir parçası da bir tahkim merkezine sahip olabilmesidir. Buna dönük olarak uzunca bir süredir yapılan bir çalışmadır.
 
Bağımsız ve özerk yapıya sahip, uluslararası alanda rekabet edebilecek düzeyde bir tahkim merkezi oluşturmak hedefleniyor. Öncesinde bölgesel, sonrasında küresel bir finans merkezi olması öngörülen İstanbul için tahkim merkezinin olmaması bu hedefi ortadan kaldırır diye düşünüyoruz ve bunun için önemsiyoruz. Bu aslında Türkiye'de bu altyapının oluşması için ilk hareket, ivme kazandırmak için atılan bir adımdır. Bundan sonraki süreci aktörler belirleyecek."
 
Sincan'da cennet vaat edilmedi
Ergin, Pozantı cezaevindeki iddiaları araştırmak üzere görevlendirilen müfettişlerin çalışmasının bu hafta sonuna kadar biteceğini bildirdi. Ergin, nakillere ilişkin ise, ''Güllük gülistanlık bir cennet vaat edilmedi şimdiye kadar. Türkiye'nin imkanları, şu anda elimizdeki fiziki kapasite ve yapılabileceğin en iyisi yapılmaya çalışılıyor'' dedi.
 
Ergin, Hakimevi'nde gazetecilerle biraraya gelerek, Pozantı Cezaevindeki iddialarla ilgili soruları yanıtladı. 
 
Bakan Ergin, şunları kaydetti:
''Pozantı'daki yaşanan sürece kronolojik olarak baktığınızda, bunun adımlarını atmışız, buraları kapatmak için gerekli altyapı hazırlıklarına girmişiz ve şu anda yaptığımız çalışmaların meyveleri ortaya çıkmaya başlamış, İzmir bitmiş, Ankara bitmek üzere. Tüm bunlar geçmişten gelen bir hazırlığın ürünü. 'Bu tespitler dikkate alınmadı, tedbir alınmadı' demek gerçeklerle örtüşmüyor. Pozantı'da çalışan müfettişlerimizin çalışması bu hafta sonuna kadar bitecek. Bir kafile çocuklar şu anda otobüsle sabah erken saatlerde yola çıktılar. Yol durumunu gözeterek gece şartlarında çıkılmaması arzu edildi. 199 çocuk otobüslerle geliyorlar. Müfettişlerin çalışmasının bitiminde tüm tespitleri basınla ayrıntılı paylaşacağız.''
 
Denetimin sonucunu paylaşacağız
''Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısı sonrası yaptığı açıklamada 'yapılan incelemelerde kötü muameleye rastlanmadı' dedi. Raporlar sonuçlandı mı?'' sorusuna Ergin, şu yanıtı verdi:
''Orada yanlış algılama var. Meclis İnsan Hakları Komisyonu raporlarıyla 2010 yılında Adalet Bakanlığının görevlendirdiği kontrolörlerin yaptığı denetim sonucunda kötü muameleye rastlanmadığı belirtiliyor. Ayrıca Pozantı Cumhuriyet Başsavcılığının 2010'da yaptığı soruşturmada da böyle bir tespit olmadığında bahisle kovuşturmaya yer olmadığına karar veriliyor. Orada üç tane karar var. Sayın Arınç'ın ifadesi odur. Şu anda kontrolörlerin yapmış olduğu denetim devam ediyor. Dolayısıyla o denetimin sonucunu sizlerle paylaşacağız.''
 
Güllük gülistanlık bir cennet vaat edilmedi 
''Çocukların ailelerinin Ankara'ya nakille ilgili sıkıntıları aşılabilecek mi?'' sorusu üzerine Ergin, ''Güllük gülistanlık bir cennet vaat edilmedi şimdiye kadar. Türkiye'nin imkanları, şu anda elimizdeki fiziki kapasite ve yapılabileceğin en iyisi yapılmaya çalışılıyor'' dedi.
 
Sincan'a nakledilen çocukların ailelerinin Mersin, Tarsus, Adana ve Osmaniye'de yaşadıklarını söyleyen Ergin, "Ama o civarda yakın bir bölgede böyle bir tesisimiz yok. Bizim bu ortaya koyduğumuz çözüm ideal, en güzeli gibi bir iddia taşımıyoruz. Ama şu anki şartlarda alınabilecek önlemler arasında bunlar var" diye konuştu.
 
(AA)

 

Bu konularda ilginizi çekebilir