Akıllı olan Öcalan'dan faydalanır
Başbakan Yardımcısı Arınç, terör örgütü elebaşı Öcalan'a ilişkin, "Akıllı olan siyaset, ondan istifade etmeye çalışır" dedi.
ANKARA - Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, CNN Türk televizyonunda yayınlanan "Eğrisi Doğrusu" programında gündemdeki konulara ilişkin soruları yanıtladı.
Arınç, terör örgütü PKK'nın silah bırakmasına ilişkin farklı takvimlerin olduğu yönündeki değerlendirmeye ilişkin, çözüm sürecini madde madde anlatacak, ne şekilde son bulacağı sorusuna yanıt verecek Türkiye'de kimsenin olmadığını dile getirdi.
KCK operasyonlarıyla insanların eziyetten kurtulduğunu, şehirleri de rahatlattığını söyleyen Arınç, şu bilgileri verdi:
"Ben, operasyonlar noktasında iyi sonuç alınmaya başladığını ve kendi hedeflerine ulaşamadıklarını çok iyi biliyorum. 2011 hedefti; sıfır. 2012; artık son, final yılıydı, kendilerinin final yılı oldu bir noktada. Halkın da onlardan sıtkı sıyrıldı, ihbar etmeye başladı, yaşatmamaya başladı, imkan vermemeye başladı. Zannetmeyelim ki Şemdinli halkı bu PKK örgütünün arkasındadır, peşindedir.
Bu kadar vahşeti irtikap etti bu örgüt ama bunun karşılığı verildi, Amanos'takilere de verildi, oradakilere de verildi ve yıllarca girilemeyen Ali Boğazı'na ilk defa askerler, güvenlik güçleri girdi. Bu komutanlara ne kadar teşekkür etsek, güvenlik güçlerine ne kadar teşekkür etsek azdır."
Mücadeleyi anladıkları dilden yapmaya başladıklarını ancak kesin sonuç alınamadığını ifade eden Arınç, şu değerlendirmede bulundu:
"Başka şeyler yapmamız da gerektiğine biz hükümet olarak ikna olduk. Bu yüzden 13-14 yıldan beri cezaevinde bulunan, ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum insanın, bir şekilde bu sürecin, teröre silah bıraktırmaya doğru gidecek bir başlangıç noktası olabileceği MİT tarafından tespit edildi.
'Onun da düşüncelerinde bu istikamette birtakım değişiklikler olduğu' ifade edildi, hem mektupları hem talimatları hem sözleriyle. Bu onu sevdiğimiz anlamına gelmez ama akıllı olan siyaset, ondan istifade etmeye çalışır. Eğer ona inanmış kitleler varsa ve 'Senin iraden bizim irademizdir' diyerek açık senet imzalamışlarsa bu insan, bu sürecin başarıyla sonuçlanmasına katkı sağlayacaksa şu veya bu şekilde, ondan istifade etmemek bence akılsızlıktır."
Tarih verecek noktada değilim
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Öcalan'ın sözlerinin nasıl karşılandığının önemli olduğunu belirterek, "Niyet hayır akıbet hayır diye yola çıktık. Olmadık hakaretler ve tehditler alıyoruz ama her şeye rağmen bunu başarmayı ümit ediyoruz" diye konuştu.
Arınç, gelinen noktada Öcalan'ın talimatının olumlu karşılandığını ancak Karayılan'ın kendi iç politikaları sebebiyle Öcalan'dan farklı konuşmaya çalıştığını, hükümetin götürmek istediği süreci farklı mecralara doğru sürüklemek istediğini ifade etti.
Bunların hiçbirisinin hükümetin düşündüğü ve kabul ettiği şeyler olmadığını vurgulayan Arınç, "Bize düşen kendi düz çizgimizi takip ederek sadece bu ülkeden silahlarıyla beraber çıkmaları değil gittikleri yerde de silahı bırakmaları ve bu örgütün şiddetten, silahtan, eylemden arındırılmış hale gelmesi. Siz bana bunun tarihini soruyorsunuz. Bunun tarihi verecek noktada değilim" açıklamasında bulundu.
Süreçte gelinen noktanın hangi aşamada olduğunun sorulması üzerine Arınç, Öcalan'ın Nevruz'daki sözlerinin Kandil tarafından kabul edildiğini, örgütün 8 Mayıs'tan itibaren ülkeyi terk edeceğini anımsattı.
Arınç, "Silahlı unsur dediğine göre silahlarıyla gidecekler. Nasıl gidecekler o bize ait bir konu. Biz onu kendi yetkilerimiz, sorumluluklarımız içerisinde hükümet olarak şüphesiz yine hukuk içerisinde kalmak suretiyle onu çözüyoruz, çözeceğiz. 8 Mayıs'tan sonraki çıkışlar gerçekten vadedildiği gibi mi olacak veya olmayacak onu ancak bu merhaleyi katettikten sonra görebiliriz" değerlendirmesinde bulundu.
Parlamentodan geçmesi zor talepler olduğunun belirtilmesi üzerine Arınç, şunları belirtti:
"Ama düşünün silahlı geri çekilmenin bile bir kanunla olmasını istemişlerdi. Hatta o olmazsa çıkmayız diyorlardı. O yok ama çıkıyorlar veya çıkacaklar. Yani hükümet süreci yönetirken kendi doğrularıyla hareket ediyor ve olması gerekeni yapıyor. O istediği kadar orada ne söylerse söylesin. İstihbarat örgütümüz o sözlerin ne anlama geldiğini söyler biz ona göre çalışmamızı yaparız.
Eylemciler eyleme karışmış olanlar, karışmamış olanlar topluma tekrar nasıl kazandırılır orada da hukuk işleyecek. Eylem yaptıkları bilinen, öldürme, patlama olaylarının failleri için buyur gel başımızın üstünde yerin var diyecek halimiz yok. Etkin pişmanlık zaten var. Onun dışında bizim kendi kayıtlarımızda iddianamelerle fail olarak bildiğimiz insanların Türkiye'ye gelmesi halinde yargılanması şüphesiz söz konusu olacak."
Arınç, lider noktasında olanların Türkiye'ye gelmeyecek şekilde nereye, hangi ülkeye gideceklerinin ayrı bir çalışma konusu olduğunu belirtti.
Biz vatansever insanlarız
Başbakan yardımcısı Arınç, süreçte hükümete güvenilmesini isteyerek, "Biz vatansever insanlarız. Biz teröre düşmanız. Terör örgütünün başındaki insanlarla da kavgamız var. Bize güvenin kardeşim. Bize güvenin ama bize de yol gösterin. Bize doğru eleştiriler getirin, bizi sorularınızla teşvik edin. Yolumuzdan döndüremeyeceğiniz çok açık. Kılıçdaroğlu ne derse desin, Bahçeli ne kadar bağırırsa bağırsın bu çıktığımız yoldan inşallah netice alıncaya kadar dönmeyeceğiz."
TBMM'de yaşanan tartışmalar
Başbakan Yardımcısı Arınç, "Son zamanlarda TBMM'de siyasi tansiyon yüksek olduğu için mi kaba ve incitici konuşmaların önceki dönemlerden fazla" olduğuna ilişkin ifadelerin kısmen doğru olduğunu, bunu kimsenin tasvip edemeyeceğini söyledi.
Arınç, "Şüphesiz bir milletvekilimizin fevri bir hareketle, çok öfkelenerek ağzından kaçırdığı bu kelimeler, çok üzücü oldu, kendisi de partimiz de bunun farkında" dedi.
Yeni iç tüzüğe ihtiyacımız var
Başbakan Yardımcısı Arınç, Anayasanın yapılmasını canı gönülden istediklerini vurgulayarak, "Türkiye 32-33 yıl sonra hala kendi, parlamentoya dayalı anayasasını yapamıyorsa biz de bu ayıbın içindeyiz, diğer partiler de bu ayıbın içinde. O zaman gelin, herkes hür iradesiyle ve iyi niyetle önümüzdeki seçimlere kadar yeni bir anayasayı bu parlamentodan geçirelim. İkincisi de iç tüzükte değişiklikler yapılacaksa yeter ki önümüzdeki dönemden sonra yürürlüğe girsin ama yeni bir iç tüzük yapalım. Bu rezaletleri bir daha yaşamayalım parlamentoda" dedi.