Ba ve Bs formları ve maliyenin kayıtdışı ekonomiyi önleme çalışmasının mükelleflere yansıması

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Adem Utku ÇAKIL / SMMM

Mükellefler ve muhasebeciler tarafından Ba ve Bs formu olarak bilinen ve Maliye Bakanlığı'na aylık olarak 8.000'TL yi aşan alış ve satış işlemlerinin bildirimi olan beyan usulü hakkında Maliye Bakanlığı yeni bir düzenlenme yapmış ve web sitesine taslak tebliği olarak koymuştur.

Bu taslak tebliğe göre; bundan böyle Ba ve Bs formu düzenleyen mükellefler

a. 5.000,00 TL'nin (dahil) tüm işlemleri banka veya benzeri kuruluşlardan geçirmek zorunluluğuna sahip olacaklardır.

b. 5.000,00 TL ve üzeri KDV matrahına giren  alış ve satış işlemi ile bu tutarın üzerindeki her türlü harcamayı Ba ve Bs formu ile beyan etmek zorunda olacaktır.

c. Ba ve Bs formlarına ilişkin beyan süresi hali hazırda beyan verilecek ayı takip eden aydan sonraki ayın 5'iken taslak tebliğ ile takip eden ayın 28'inci gününe çekilecektir.

Maliye Bakanlığı niçin Ba ve Bs formları üzerinde bu kadar çok duruyor diye düşünülebilir. 01 Nisan 1997 tarih ve 22951 Sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak gündemimize 256 Sayılı tebliğ ile giren bu formlar geçtiğimiz 12 yıl boyunca değişip geliştirilerek bu hale geldi.

Maliye Bakanlığı'nın "Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadele Stratejisi Eylem Planı 2008 -2010" başlıklı çalışma kitabının 36. sayfasında "Ekonomide kayıt dışılığın azaltılmasına ilişkin bugüne kadar yapılan çalışmalar" başlığını atmıştır. Bu başlık altında vermiş olduğu Ba ve Bs formu uygulamalarının kayıt dışı ekonomiyi azaltacağı düşünülmektedir.

Bazen insanların yaptıkları ve önemli bir uygulama olarak sundukları çalışmalar aslında arka yüzünde gereksiz bir çok çabanın gereksiz sonuçlarından oluşan yığınlar olup, taraflar için daha vahim sonuçlar oluşturabilir.

Bugün hem piyasalar hem de piyasa oyuncularının büyük bir kısmı sanal muhasebe işlemleri içinde kendi yalanlarını söylemektedirler. Vergi mükelleflerinin büyük kısmı elde edebildikleri alış ve satış belgelerine dayalı bir muhasebe sistemi üzerinden raporlama yapmakta. Bu raporlamalara dayanarak da sanal vergiler ödemektedir.

Bir çok işletme hayali veya yetersiz belgelere dayalı muhasebe verileri üretirken çoğunlukla ticari baskılar sonucu işletmesi için ya karı şişirmekte ya da zarar göstermekle yetinmekte. İşin ilginç tarafı veya komedisi de burada belki;

Bu sonuçlara dayalı olarak yapılan incelemeler genellikle ek vergi tarhı yani gösterilmeyen vergi sonuçlarını doğurmakta veya incelenmiyorsa da büyük muhasebecilik faaliyeti olarak pazarlama konusu yapılmaktadır.

Belki daha ileri bir konu ise evrak ve belge konusunda disipline olmamış olan piyasada mükelleflerden Ba ve Bs formu gibi bir beyanın istenmesidir.Mümkün olmayan ise düzensiz olan bir piyasa için bu formların ne kadar anlamlı olacağıdır.

Maliye Bakanlığı'nın ısrarla ifade ettiği kayıt dışını önleme çalışmasının bir unsuru olarak değerlendirilen Ba ve BS formları ne kayıt dışını önleyebilir ne de anlamlı sonuçlar çıkarabilir. Vahim olan bu durumun son bulması için;

1. Kayıt dışı önleme için öncelikle piyasalarda evrak dolaşımının disipline edilmesi gerekmektedir. Belki de öncelikle Maliye Bakanlığı'nın yapması gereken e-fatura ve e -defter çalışmalarını hızlandırılarak online evrak ve online kayıt sistemine geçilmesini sağlamak. Böylelikle disipline olması sağlanacak piyasaların alt yapısı hazırlanmış olacaktır.

2. Muhasebeci camiası ile maliye camiasının ortak bir alanda çalışma yapabilirliği sağlanmalıdır. Maliye dışladığı muhasebeci ve mali müşavir camiası ile ortak çalışma yapabilirliğe doğru bir açılım veya uzlaşı sağlamalı. Uzun zaman önce ifade etmiş olduğum bir çalışma bu noktada önemli olabilir; mali müşavirlerin ücretlerinin Maliye Bakanlığı tarafından karşılanması ve vergi karşılığı muhasebecilere prim ödenmesi hususu yeniden gündeme taşınabilir. (Muhasebeci ve Mali Müşavir olmak için girilen sınavlar Maliye Bakanlığı'nın uzmanlarının yoğunlukta olduğu komisyonca hazırlanır ve yürütülür. TÜRMOB 'un denetimi Maliye Bakanlığı'na aittir. Ücretlerimiz Maliye Bakanlığı tarafından onaylanır ve yayım izni alır.) Maliye Bakanlığı tarafından onaylanıp ilan edilen Mali Müşavirlik Asgari Ücret Listesi ortadan kaldırılarak, Ücretleme sistemi kurularak Maliye Bakanlığı tarafından karşılanmalı, belki mali müşavirlerin bakmış olduğu mükellef sayıları sınırlandırılarak, muhasebecilere belirli tahsisler sağlanarak ürettiği vergiye dayalı prim sistemine geçilmesi ve sistemin kayıt içine alınması sağlanmalıdır. Böylelikle vergi kaybı önlenmiş olacak mükellef izleme ve gözetimi yerinde yapılacak hem devlet hem de millet karlı çıkacaktır.

3. Vergi oranları adil ve kabul edilebilir bir orana çekilmelidir. Uzun yıllardan beri hükümetler ya oy kaygısı ya da sil baştan yeni uygulamalar için vergi afları, bölgesel veya sektörel vergi indirimleri getirmişlerdir. Getirilen düzenlemeler sonunda piyasalarda gittikçe artan indirim ve af taleplerini gündeme taşımıştır. "Devlete borcun varsa ödeme bir gün affeder" mantığı piyasalara hakim olmuştur. Bunun yerine "vergi oranlarında indirim cezalarda ağırlaştırma" bu sistemin temel disiplini olmalıdır.

4. Türk maliyesi gelir bazlı inceleme yerine gidere dayalı vergilendirme sistemine  geçmeli.

Sonuç olarak mali müşavirlerin desteğinin ve görüşünün alınmadığı sistemlerin piyasalarda vergi gelirini artırmadığı yaşanmış tecrübelerle anlaşılmıştır. Burada ben yaptım oldu anlayışı yerine baskıcı ve teorik olarak daha çok iş yükünü artıracak işler yerine  muhasebeciye daha çok düşünme ve sistemli uygulama zamanı tanıyacak kaliteli zaman sağlayacak uygulamaların düzenlenmesi doğru olacaktır. O zaman hakkı ile söyleyebiliriz ki; Ba ve Bs formlarının uygulama zamanın erkene alınması düzensiz evrak akışı, içinde sistemin anlamsız veri üretmesini ve anlamsız sonuçlara varılmasını sağlamayacak ve gerçekten kayıt dışı ekonomiyi azaltıcı bir uygulama olacaktır.