Başbakan twitter polisliğine soyundu
MHP lideri Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada eleştiri oklarını Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a yöneltti.
ANKARA - MHP lideri Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada Başbakan'ın sanal medyanın peşine düştüğünü, "Twitter polisliğine" soyunduğunu iddia ederek, "İpini koparmış şamandıra misali nerede duracağı, nerede sakinleşeceği ve nerede akıllanacağı belli değildir. Karşımızda kendisini dev aynasında gören birisi görülmektedir" dedi.
Hükümet kantarın topuzunu kaçırmıştır
MHP lideri Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada eleştiri oklarını Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a yönelterek, "Hükümet kantarın topuzunu kaçırmıştır" dedi.
Cumartesi günü Erzurum'da yapılan açık hava toplantısına dikkat çeken Bahçeli, "Herkes açıkça anlamış ve görmüştür ki; Erzurum bozgunculara, dedikoduculara ve asılsız haberlerle birlik yağmacılığı yapanlara gözdağı vermiştir. Başbakan Erdoğan'ın taşımayla, belediye ve diğer kamu imkanlarını seferber edip, vaat ve menfaatle mitinglerini kalabalıklaştırması bir fayda etmeyecek, akılları çelemeyecektir" dedi.
MHP Genel Başkanı konuşmasında özetle şöyle dedi:
"Milli iradeye saygı mitingleri tertip ederek millet huzuruna çıkan, gönül ve görüş ayrılıklarını iyice derinleştirmeyi hedefleyen Başbakan Erdoğan ve PKK'lı müttefiklerinin birliğimizi yıkmaya solukları yetmeyecektir.
Çünkü güvence Milliyetçi Hareket'tir. Allah'a şükürler olsun ki biz de; mangal gibi yürek, çelik gibi bilek ve yenilmeyecek bir irade vardır.
Hitler'i çıkaran toplumsal zemin çoktan küllenmiştir
Geçmişin tozlu raflarında her derde defa siyaset modelleri, propaganda mekanizmaları aramak, insanları birbirine düşürerek menfaat teminine yönelmek hüsran verici neticelere yol açacaktır. Hitler'i çıkaran toplumsal zemin çoktan küllenmiştir. Stalin'i, Musollini'yi, Franco'yu, Salazar'ı üreten sosyal ve siyasal kaynak kuruyalı çok olmuştur. Ancak ifadeye çalıştığım bu 20'nci yüzyıl otokratlarına özenen, onları örnek alan, onların izinden gitme merakında olanlar da şüphesiz yok değildir. Ortadoğu'ya, bazı Doğu Asya ve Afrika'nın bir kısım ülkelerine, hatta Türkiye'nin son gelişmelerine bakıldığından ne demek istediğim kolaylıkla anlaşılacaktır. Sultanlar, tek adamlar, şahlar ve bir tek kişi etrafından dönen rejim ve devlet sistemleri güç bela ayakta dursa da henüz tamamıyla bitmemiştir. Bizim artık muhaliflerin Galata Köprüsü üstünde kim vurduya gittiği, sansür ve baskının sıradan görüldüğü, çoğulculuğun dönemin şartları gereğince ötelendiği bir zamana dönmemiz düşünülemeyecektir.
İpini koparmış şamandra misali
Önemli olan geçmişteki olaylardan ders alarak geleceğe bakmak, yarınların koordinatlarını şimdiden çizebilmektir. Ne var ki, Başbakan Erdoğan'ın bunların hiçbirinden gerekli hisseyi almadığı, alamadığı anlaşılmaktadır. Kendisi otoriter arzuların yakın markajına girmiş, büyüsüne kapılmıştır.İpini koparmış şamandıra misali nerede duracağı, nerede sakinleşeceği ve nerede akıllanacağı belli değildir. Yolundan gittiği, çizgisini takip ettiği, rehber tayin ettiği diktatörlere benzemek ve onlar gibi olabilmek için yoğun bir çabanın içerisindedir.
Karşımızda kendisini dev aynasında gören birisi görülmektedir
Karşımızda kimseyi dinlemeyen birisi vardır.Karşımızda kendisini dev aynasında gören birisi görülmektedir.Karşımızda kendisini herkesten üstün tutan, anlaşmaya, konuşmaya ve uzlaşmaya kapalı birisi durmaktadır. Başbakan Erdoğan büyüklük taslamış, benlik davası gütmüş, kendini Kaf Dağı'nın tepesinde görmüştür. Yıllardan beridir Türkiye'de; dışlamanın, ötekileştirmenin ve yabancılaştırmanın tüm örnekleri Başbakan ve hükümeti aracılığıyla yaşatılmıştır. Demokrasi karşıtı eğilimler, milli iradeye duyulan alerjiler, kişisel hak ve hürriyetlere gösterilen tahammülsüzlükler Başbakan ve hükümetiyle üstü üste örtüşmüştür. İleri demokrasi iddialarının kuyruklu yalan olduğu bugünlerde iyice netleşmiştir.
Twitter polisliğine soyunmuş
Başbakan sanal medyanın peşine düşmüş, Twitter polisliğine soyunmuş, Facebook'ta iz sürmüş, sanatçıları hedef göstermiş, öğrencileri haşlamış, öğretmenleri azarlamış, çiftçilere sövmüş, gençlerle ters düşmüş, kim itiraz ediyorsa kötülemiştir. İşte büyüklenmenin, kendini beğenmişliğin son aşaması budur. AKP'nin tüm politikaları, tüm vaatleri ve tüm sözleri birer birer buharlaşmıştır. Demokrasiyi içselleştiremeyen, samimi şekilde benimseyemeyen ve siyasetine dahil edemeyen bir partinin artık yapacağı, vereceği ve sağlayacağı bir şey de kalmamış demektir. Özel hayatlara ters bakışı, herkesi bir kalıba sokma ısrarı, saygısızca insanlarımızı ayırma ve cepheleştirme inadı sabır ve sebat bırakmamıştır. Adalet ve Kalkınma Partisi'nin iktidarda olduğu 10 yıl 7 ayı geçen dönemde; laik ve anti laik ikilikleri sürekli beslenmiştir. Dün-bugün savaşı, inanan inanmayan çekişmesi siyasi çıkar planları doğrultusunda desteklenmiştir.Cumhuriyet ve demokrasi gibi kavram ve semboller etrafında sahnelenen tartışma ve kavgalar tekrar nüksetmiştir.Başörtüsü takan takmayan, içki içen içmeyen, dindar olan olmayan, kürtaj yaptıran yaptırmayan, üç çocuk yapan yapmayan, bizden olan olmayan gibi cepheleştirici bütün konu başlıkları devamlı gündemde tutulmuştur.Milli kimliğe şaşı ve özürlü yaklaşımlar, İmralı canisi ve çetesinden medet uman sefillikler, Türkiye'nin bölünmesi için alçakça kurulan ittifaklar milli vicdanlarda ters tepmiştir. Başbakan Erdoğan az önce ifadeye çalıştığım eski tarz ve cepheleşmeye dayalı siyaset modelini kılavuz olarak belirlemiştir. Gidişat engellenmezse, Türkiye hızla parti devletine doğru ilerleyecek, başkanlık kılıfıyla otoriter bir yapı inşa edilecek, üniter yapı dağılarak federasyona sapacak, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü imha olacaktır. Başbakan Erdoğan cambaza bak mealinden hareket ederek, gün gibi meydanda olan beka sorunlarını istismar ve yapay çatışma alanları inşa ederek örtmeye çalışmaktadır. Bundan dolayı milletimizi kutuplaştırmak, küstürmek için sürekli kin ve nefret aşılamaktadır.
Başbakan'a göre hak arayan herkes tehdit
Gezi Parkı bunun için önemli bir saha olmuştur.
Başbakan'ın her sözü germekte, her beyanı kızgınlıkları artırmaktadır.
Başbakan Erdoğan'a göre hak arayan herkes tehdittir. Demokrasi talebinde bulunan herkes sakıncalı ve mahsurludur. Sesini duyurmaya, hakkını aramaya, taleplerini sıralamaya kim kalktıysa ya faiz lobisine parasız neferlik yapmakla suçlanmış ya da oynanan oyuna kurban edilmekle itham edilmiştir."
Başbakan'ın açıklamalarına işaret eden Bahçeli, "Bu kadar gelgitleri olan, sürekli kendisini yalanlayan ve tekzip eden birisinin siyasi inandırıcılığından bahsetmek mümkün olmayacaktır. Başbakan Erdoğan Türk milletini kafasında 36'ya bölmeye çalışırken, meğerse yüzünü, karakterini dilimlemiş ve kişiliğini de ayrı ayrı kafeslere yerleştirmiştir. Canı hangisini isterse, işine hangisi geliyorsa onu almış ve kullanmış; böylece siyasette köşesi olmayan, kenarları silik, sınırları kalkmış birisine dönüşmüştür. Geçmişte ‘Biz herkes için demokrasi istedik, herkes için daha fazla özgürlük istiyoruz" diyen kişiyle, demokratik beklentilerini şimdilerde dile getirenlere gazlı, coplu, tomalı saldırı emrini bizzat veren; vandallar, şiddetseverler, barbarlar diyerek savaş açan aynı kişidir.İleri demokrasi diyen kişiyle, ‘Taksim'e çıkanlar işgal kuvvetidir' diyen kişi aynıdır.Sayın Başbakan gerçek işgalcilerle düşüp kalkan, onlara yakayı kaptıran ve Türkiye'yi ikram eden birisi varsa, bil ki bu senden başkası değildir.İstanbul'un doğal ve tarihi güzelliği seninle darbe üstüne darbe almıştır.Yabancılar seninle İstanbul'a konmuş, Arap şeyhleri senin yardım ve ön açmanla boğazı parsellemişlerdir" dedi.
Sen aldatmanın manifestosunu yazmaya devam et
Gezi Parkı olaylarına da işaret eden Bahçeli, şöyle devam etti:
"Şimdi kalkıp da masum vatandaşlarımızı ve gençlerimizi işgalcilerle bir görmen, aynı kategoriye sokman ayıptır, iftiradır. Ayrıca Başbakan Erdoğan'a göre genç kardeşlerim çok kötü oyuna gelmiştir. Birileri gençlerimizi çevre diye aldatmış, yeşil diye aldatmış ve tezgahın içine düşürmüş ve kullanmıştır. Başbakan Erdoğan bilmelidir ki, masumane ve şiddete varmayan taleplerle kendilerini ifade eden gençlerimizi azarlamak, aldatıldıklarını iddia etmek, küçümsemek kendisine bir şey kazandırmayacaktır. Sayın Başbakan unutma ki, Türk gençliği aldanmaz, aldatmaz ve kimsenin oyununa da bile bile kapılmaz.
Gençlere seslendi
Sen aldatmanın manifestosunu yazmaya devam et, Türk gençliği de seni kara kalemle not etmeyi sürdürecektir. İnanıyorum ki, Başbakan'ın böylesine aşağılayıcı ve hafife alıcı sözlerine en kat'i cevabı da bizzat Türk gençliği sandıkta verecek, bu zihniyeti silkeleyip, sallayıp koltuğundan yüz üstü düşürecektir."
Kullandığı dil son derece ayırıcı
AK Parti'nin "milli iradeye saygı" mitinglerine dikkat çeken Bahçeli, şöyle devam etti:
"Başbakan Erdoğan milli iradeye saygı mitingleri düzenlemektedir.
Ne var ki kullandığı dil son derece ayırıcıdır. Konuşmaları son derece istismarcı ve tehdit yüklüdür. Başbakan Erdoğan özellikle manevi değerlerimizi siyasi malzeme yapmaktan bir an olsun vazgeçmemektedir. Sanki yüce dinimizi kendi tekeline almış gibi hezeyan içinde açıklamalarda bulunmaktadır.
Şu sözler Başbakan'ın ağzından Samsun'da yapmış olduğu konuşmasında bir bir dökülmüştür: ‘Onlar camilere ayakkabılarla girsinler, onlar camilerde içki içsinler, onlar başörtülü kızlarımıza el uzatmaya kalksınlar, bu milletin duası, bu milletin bir kez Ya Allah, Ya Fettah, Ya Sabır demesi onların bütün hesaplarını alt üst eder.'
Bunlar ancak düşmana karşı söylenecek sözlerdir. Bunlar ancak milleti bölmeye ve iki farklı uca taşımaya çalışan eski tip siyaset çürümüşlüğünün bir yansımasıdır.
Başbakan ulema mıdır, allame midir?
Başbakan Erdoğan kendisini ne zannetmektedir?Besmele çekmesini bir tek şahsı mı bilmektedir?Yüce dinimizi yalanlarına, riyakarlıklarına, aslı astarı olmayan ifadelerine payanda yapmaktan dolayı hiç mi yüzü kızarmamaktadır?
Bu kafa yapısıyla Türk milleti nereye kadar gidecektir?Başbakan kimin iyi kimin kötü Müslüman, kimin mümin kimin münkir olduğuna karar verecek ehliyeti kendisinde nasıl görebilmektedir? Başbakan ulema mıdır, allame midir?
Samimi din alimlerimiz, kamil ve Allah dostu velilerimiz, üniversitelerin ilahiyat fakültelerinde görev yapan muhterem öğretim üyelerimiz Başbakan'ın İslamla aldatmasına, ahkam kesmesine, fetvalar vermesine nereye kadar suskun kalacaklardır? Besmele çekerek oyunları bozduklarını söyleyen Başbakan, Amerikan askerlerine dua ettiği, küresel kanlı projelere eşbaşkanlık yaptığı zamanları ne çabuk unutmuştur? Bununla birlikte merhamet ve hoşgörü abidesi kutlu dinimizi bölücülüğe bahane bulmak amacıyla insafsızca malzeme yapan Başbakan; akıl, zeka ve gönülle arasındaki bağı koparmış atmıştır.
Şeytani bir eğilim
Bu ayıptır, bu günahtır ve bu kesinlikle şeytani bir eğilimdir.
Teröristbaşına peygamber diyenlerle aynı safta, aynı hedefte ve aynı amaçta bir araya gelen bu zihniyet, yüce dinimizin kutlu mirasına, vahdet çağrısına ve fitneyi def eden yüksek faziletine saygısızca davranmaktadır.
Şu şımarıklığa ve sıskalığa bakınız ki, Başbakan Erdoğan kimin insani, kimin İslami ve kimin Muhammedi yolda olduğunu tespit ve tayin etme mezuniyetini kendisinde görmektedir. AKP'ye oy veren muhterem ve mütedeyyin kardeşlerim bunları görmeli, art niyetlilerin gerçek yüzünü deşifre ederek hadlerini bildirmelidir.Bu inançlarımıza sadakatin ve imanımıza hürmetin bir gereğidir.
Başbakan açısından, süreç denilen ihanetin karşısında olanlar, PKK'ya verilen tavizleri şiddetle eleştirenler hak ve hakikat yolunda değildir.
Başbakan için İmralı canisiyle masaya oturmak, PKK'nın taleplerini aşama aşama cevaplamak ve PKK'nın sözde asayiş birlikleri oluşturmasını sessizce izlemek yerinde olup insani ve itikatlarımıza da uygundur.
Şirkin ta kendisi
İşte bu şirkin ta kendisidir. İşte bu günahın karesidir. Başbakan Erdoğan; papaz cübbeleri giydiğini, Papa heykelleri altında imzalar attığını, kiliseleri onardığını, misyonerlere ortam açtığını Türk milletinin unuttuğunu mu sanmaktadır? Bu aralar sıklıkla dile getirdiği camilerde içki içildiği, ayakkabıyla girildiği ve baş örtülü kızlarımıza saldırıldığı iddiaları da geçiştirilecek türden değildir. Sayın Başbakan camilerden içki içenler kimdir?
Başörtülü kızlarımıza saldıranlar kimlerdir?
Seni uyarıyorum; Müslüman Türk milletini tahrik etme
Seni uyarıyorum; Müslüman Türk milletini tahrik etme. Müslüman Türk milletini birbirine düşürmeye çalışma. Bilmelisin ki, izlediğin bu siyaset toplumsal bölünmeleri, düşmanlıkları, inanan-inanmayan kamplaşmasını geri dönülemeyecek noktalara taşıyacaktır. Gelişmelerden anlaşıldığı kadarıyla, Başbakan Erdoğan'ın yönetiminde Türkiye belirsizliğe doğru hızla mesafe almaktadır.
Erken seçim talebini yineledi
Ülkemiz bu bunalımdan ve kısır döngüden çıkmalı ve çıkarılmalıdır.
Çare demokrasi içinde aranmalı, yöntem demokratik mekanizmaların harekete geçirilmesinde bulunmalı ve sandık seçeneği üzerinde ısrarla durulmalıdır.
Taksim'i belirli saatlerde ablukaya alan Başbakan, ülkemizin diğer yörelerini de burası gibi sanmamalıdır. Şikâyet ve itirazlar gittikçe yoğunlaşmaktadır.
Başbakan Erdoğan sosyal, ekonomik ve siyasal bir afet olmayı başarmıştır.
Dövizi yükselten, borsayı indiren, insanlarımızı ekonomik kayba uğratan bizzat kendisi ve çatışmacı dilidir. Bu gelişmeler aslında Türkiye ekonomisindeki dengelerin pamuk ipliğine bağlı olduğunu kanıtlamıştır. Başbakan Erdoğan kendisini ve yaptığı görevini, yeterlilik düzeyini, kapsayıcılığını ve samimiyetini gözden geçirmelidir. Arap Baharı tipi toplumsal ve siyasal keşmekeşe Türkiye'yi düşürmekten sakınmalı; sorumlu ve hassas davranacak basireti göstermelidir. Etrafındakiler Başbakan'a doğru bilgi vermeli ve uyarmalıdır. Şahsına yönelen tepki ve nefretin kaynağına inmeli ve süratle zaman geç olmadan özeleştiri yaparak demokrasinin önünü açmalıdır.
Bayrağı provokasyon aracı olarak gören kişi Başbakan'dan başkası değil
Bir diğer üzerinde durulması gereken konu da Başbakan Erdoğan'ın bayrak asma kampanyasının sözcülüğüne soyunmasıdır. Daha düne kadar bayrağı tahrik unsuru olarak gören Başbakan, birden bayrak sevdalısı kesilmiştir.Açık hava toplantılarında sürekli bu konuya vurgu yapmıştır.Esasen ay yıldızlı al bayrağımızın itibarıyla oynayan bellidir. Bayrağın haysiyetini gölgeleyen, saygınlığını örseleyen bilinmektedir. Bayrağı provokasyon aracı olarak gören kişi de hepimizin malumu olup Başbakan'dan başkası değildir. Sayın Başbakan, İmralı canisiyle pazarlık yapan, PKK paçavralarının meydanlarda sallanmasına onay veren birisinin Türk bayrağını övmesi ve evlere asılmasını hararetle tavsiye etmesi iki yüzlülüktür. Sen ‘oyun bozuyorum, tarih yazıyorum' derken en büyük oyunun sayfalarını bölücü teröristlerle, küresel destekçilerinle kanlı mürekkep eşliğinde yazdığını görmeli ve kabullenmelisin. Hem süreç ihaneti kapsamında sözde Kuzey Kürdistan beyanlarına sessiz kalacaksın, hem de bayrak diyeceksin. Hem İmralı canisiyle Türk milletini müzakere edecek, ev hapsi için fırsat kollayacak, Türkiye'yi bölmek için PKK'ya kucak açacaksın; hem de Türk bayrağına sahip çıkacaksın. Hem milliyetçiliği ayaklar altına alacak, Türklüğü silmeye kalkışacak, kimliğimizi sabote etmeye yelteneceksin; hem de bayrak asın diyerek yaygara koparacaksın. Sen git de İmralı canisinin posterlerini, PKK'nın kanlı paçavralarını sokaklara, meydanlara ve evlere asanlara huşu ve hayranlık içinde bak. Sana bundan başkası yakışmaz, sana bundan başkası şık düşmez.
Üç hilalin altında kendisine ve emellerine asla yer yoktur
Başbakan Erdoğan, bir de üstüne üstlük Erzurum'da Üç Hilalli bayrağımızın asılmasını önermiş ve gururumuz diyerek övmüştür. Başbakan'ın bugünlerde Üç Hilal hayranlığı dikkat çekicidir. Bundan sonra; ırkçı, kafatasçı, kovboy, Fatiha bilmeyenler, hayvanlar, morg bekçileri dediği aziz dava arkadaşlarıma iltifatlar yağdırırsa kimse şaşırmamalıdır. Başbakan Erdoğan'a bildirmek isterim ki, Üç Hilal'in altında kendisine ve emellerine asla yer yoktur ve olmayacaktır."
Vekillerden seçim bölgelerine gitmelerini istedi
Bugünkü toplantımızla partimizin 24'ncü dönem 3'ncü yasama yılındaki çalışmalarını tamamlamış olacağız.Bu dönem içinde gerek Genel Kurul'da, gerekse de komisyonlarda partimizi en iyi şekilde temsil ettiniz ve Milliyetçi Hareket Partisi'nin farkını gösterdiniz. Bundan dolayı hepinizi kutluyorum.Seçim bölgelerinizde aziz vatandaşlarımız sizleri beklemektedir.Hepsine ulaşınız, hepsiyle mutlaka temas ve diyalog kurarak partimizin politikalarını, Türkiye'nin sorunlarına yönelik düşüncelerimizi anlatınız. Ülkemizin ağırlaşan sorunlarını, bu sorunlara neden olan fail ve faktörleri bıkmadan, yorulmadan, tıpkı Meclis çatısı altında göstermiş olduğunuz çalışkanlık gibi, aktarınız ve mutlaka da gönülleri kazanınız.Ve Milliyetçi Hareket'in başarılı olacağını, sorunlarını çözeceğini, iktidara geleceğini müjdeleyiniz."