Başbakan’ın Rusya seyahati ve enerji gündemi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Serdar İSKENDER / Makina Yüksek Mühendisi / TÜTEV Enerji Danışmanı.

Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN, 12-13 Ocak'ta kalabalık bir ekiple Rusya'daydı. Başbakan'ın Rusya seyahatinde gündem enerjiydi. Enerji konusunda Türk-Rus ilişkilerinde doğal gaz, nükleer ve Karadeniz-Kızıldeniz Boru Hattı gibi üç önemli enerji gündemi bulunuyor.

Türkiye kullandığı doğal gazın % 98'ini ithal ediyor. İthal ettiğimiz doğal gazın %65'ini de Rusya'dan alıyoruz. Ülkemizde doğal gaz ısınma dışında, %55 oranında elektrik üretiminde kullanılıyor. Doğal gazdan elektrik üretimi pahalı olmasına rağmen, doğal gaz çevrim santrallerinin kurulumu ve işletmesinin kolay olması nedeniyle ülkemizde tercih ediliyor. Rusya, ülkesinin ihtiyaç duyduğu elektriği kömürle çalışan termik santralleri kullanarak üretirken, kendisine ve Türki Cumhuriyetlere ait doğal gazı da AB ülkeleri-Türkiye'ye satıyor. Türkiye, doğal gaz kullanarak elektrik ürettiği için Rusya'nın doğal gazına her zaman ihtiyacı olacaktır. Doğal gaz kaynakları çeşitlendirilemediği sürece-ki kısa vade de bu mümkün gözükmüyor. Rus doğal gazı pahalı da olsa elektrik üretiminde kullanılmaya devam edecektir. Avrupa Birliği ülkelerinde doğal gaz genel olarak ısınma için kullanılmakta, doğal gaz kullanarak elektrik üretimi %30 seviyelerinde bulunmaktadır. Ancak, birçok Baltık ve Doğu Avrupa ülkesi, tüm doğal gaz ihtiyacını Rusya'dan karşılamaktadır.

Rusya, doğal gaz kozunu Türkiye ve Avrupa Birliği ülkeleri üzerinde "Demokles'in Kılıcı" gibi kullanmaya devam ediyor. 2006 ve 2007 yıllarında Rusya'nın doğal gaz kesme operasyonu Avrupa Birliği ülkelerini ve Türkiye'yi çaresiz bırakmıştı. 2005 yılı sonunda başlayıp, 2006 yılının ilk günlerine kadar devam eden krizde, Rusya'nın fiyatlarının düşüklüğünü öne sürerek Ukrayna'ya gönderdiği doğal gaz vanasını kapatmasıyla ilk ciddi ve büyük doğal gaz krizini yaşamıştık. Marmara Bölgesi'nde birçok sanayi kuruluşuna birkaç gün doğal gaz verilemeyecek kadar büyüyen krizde, ülkemizin çok önemli ekonomik kayıpları olmuştu. Rusya'nın Ukrayna'ya sattığı doğal gaz fiyatlarını arttırmasıyla ilk kriz çözümlenmiş, biz de ülke olarak rahat bir nefes almıştık. 2007 yılı kışında da, yine Rusya, doğal gaz satış fiyatlarının düşüklüğünü bahane ederek, Belarus'un doğal gaz vanalarını kapatmasıyla ikinci bir doğal gaz krizi yaşanmıştı. Bu kriz de, Belarus'un çaresizlik ve alternatifsizlik nedeniyle, Rusya'nın doğal gaz fiyatlarındaki artışı kabul ederek, giyotinde boynunu bırakmasıyla çözümlenebilmişti. Bu iki örnek, Rusya'nın doğal gaz gücünü göstermek için yeteri olsa gerek. Türkiye, geçmişte yapılan doğal gaz anlaşmalarıyla, Rus gazına bağlanmış durumda bulunuyor. Bu şartlar da, Rusya ile ilişkileri sıcak tutarak, doğal gaz tedariğinde problem yaşamanın önlenmesi ülkemizin milli menfaatleri için büyük önem arz etmektedir.  

Başbakan Erdoğan'nın, Rusya'da ki enerji gündeminde nükleer enerjide önemli bir yer tutacak. Türkiye, yaklaşık 50 yıldır nükleer enerji kullanarak elektrik üretmek istiyor. Ancak, geçmiş 50 yılda bu istek hayalden öteye geçemedi. 50 yılda dört ihale yapıldı. Dört ihalede farklı sebeplerle iptal edilmek durumunda kaldı. Dördüncü ihale 2009 yılında iptal edildi. Geçtiğimiz yıl iptal edilen son ihaleye, Türk-Rus ortaklığı teklif vermişti. Rusya ülkemizdeki nükleer enerji ihalesini önemsiyor. Türkiye, önümüzdeki 10 yılda 5 bin MegaWatt kurulu güce sahip nükleer enerji santrali kurmak istiyor. 5 bin MegaWatt kurulu güce sahip nükleer enerji santralinin maliyeti 10-12 milyar doları buluyor. Rusya, Türkiye ile ilişkileri sıcak tutarak, nükleer pastasından büyük dilimi almak istiyor. Türkiye ise elektrik problemlerinin çözümü, enerjide kaynak çeşitliliği ve arz güvenliğini sağalmak için nükleer enerji santrallerini kurmak, nükleer teknolojiyi transfer etmek istiyor. Fakat, nükleer enerji santrallerini devlet eliyle değil, özel sektör kanalıyla, en güvenilir teknolojiyi seçerek, kısa sürede yapmak istiyor. Bu noktada, Rusya Türkiye için önemli bir alternatif. Rusya, hem nükleer enerji transferine izin veriyor, hem de nükleer santral kurulum maliyetleri diğer ülkelere göre daha düşük. Ayrıca, Rusya'nın nükleer enerji santrallerini finanse edebilecek gücü de bulunuyor.   

Rusya Devlet Başkanı Putin'in enerji gündeminde ise Karadeniz-Kızıldeniz Boru Hattı Projesi var. Samsun-Ceyhan Boru Hattı'nın uzantısı olarak düşünülen, Karadeniz-Kızıldeniz Boru Hattı Projesi (KKB) ile Rusya'dan İsrail, Suriye, Lübnan ve Ürdün'e su, petrol, doğalgaz, elektrik ve fiber optik kablo taşınması planlanıyor. Bu projeyle, dünyada ilk kez aynı boru hattından farklı kaynakların birlikte taşınması hedefleniyor. Karadeniz-Kızıldeniz Boru Hattı Projesi, Karadeniz, Hazar, Akdeniz, Kızıldeniz ve Hint Okyanusu olmak üzere beş denizi birbirine bağlayan kritik bir proje olacaktır.

Karadeniz-Kızıldeniz Boru Hattı, Rusya'nın Hint Okyanusu'na ulaşmasını sağlayarak, tüm dünyaya petrol ve doğal gaz satmasını sağlayacaktır. Karadeniz-Kızıldeniz Boru Hattı Projesi, dünya enerji dengelerini değiştirecek büyük bir enerji projesidir. Bu proje ile Rus petrol ve doğal gazı Orta Doğu'ya ulaşmış olacaktır. Enerji arz güvenliği açısından da bu proje, dünyada devam etmekte olan büyük enerji filminde Türkiye'yi önemli aktörlerden birisi haline getirecektir.

Rusya, yapılmış ve yapılacak olan boru hatlarıyla, uygulamış olduğu enerji politikalarıyla, batıda Avrupa üzerinden Adriyatik'e, doğuda Çin'den Japonya'ya, güneyde Türkiye'den İsrail'e kadar çok geniş bir coğrafyada enerji ağı oluşturuyor. Rusya'nın Avrasya'dan başlayan enerji kaynaklarının efendisi olma politikası, tüm dünyayı etkisi altına alarak, eski gücüne kavuşmasını sağlayacak en önemli politika olacaktır. Bu hedefe ulaşabilmek için Rusya'nın jeopolitik önemi nedeniyle stratejik ortak olarak Türkiye'ye ihtiyacı bulunuyor.