Biraz sabır her sorunu çözer
Necdet BUZBAŞ / Türkiye Gıda Sanayi İşverenleri Sendikası Yönetim Kurulu Başkanı
Sağlıklı bir toplumun oluşturulmasında; insan sağlığı kadar bitki ve hayvan sağlığının korunması, halkın yeterli ve güvenilir gıdayla beslenmesi büyük önem arz ediyor.
Gelişmiş ülkelerde gıda güvenirliği alanı içinde yem güvenirliği de yer alıyor. Gerekli denetim ve kontroller tarladan sofraya, çiftlikten çatala tüm süreçleri kapsıyor.
Ülkemizde önceleri dağınık ve ilintisiz mevzuatla yürütülmeye çalışılan bu süreç, 13 Haziran 2010 tarihinde 27610 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan "Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem" Kanunu ile bütünleştirildi ve AB müktesebatı ile uyumlu kılındı. 5996 sayılı Kanun kapsam ve içeriğiyle çağdaş bireyin sağlık ve gıda güvenilirliği gereksinimlerine cevap verecek niteliktedir. Kanunun uygulamada hayat bulması şüphesiz ikincil mevzuatın zenginliği ve derinliğiyle mümkün olabilmektedir. Nitekim Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı kanununun kabulünden kısa sayılabilecek bir süre sonra sayıları 102'yi bulan ikincil mevzuatı başarı ile tamamlamış ve 17 Aralık 2011 tarih ve 28145 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe koymuştur.
Öncelikle söylemek gerekir ki bu kanunun sihirli bir değnek gibi kabul edilip, gıda işletmelerini hemen üstün hijyenik koşullara taşıyacağı ve kayıtdışılığı önleyeceği beklentisi hayalcilik olur. Tam 43 yıl Gıda Maddeleri Tüzüğü ile yönetilmeye çalışılmış ülkemiz gıda güvenliği sistemi ve gıda sanayinin birkaç yıla sığdırılacak zorlamalarla güncellenmesi zor görünüyor. Uygulamada kanun talepleri ve yaptırım gücünün dikkate alınarak zaman açısından biraz esnekliğe ihtiyaç duyulduğu kanaatindeyim. Zaman, gelişme ve uygulama zenginliği konusunda iyi planlanmalı, gerek denetim mekanizmasının yeterliliği gerekse gıda sanayi denetim bulguları soğukkanlılıkla değerlendirilip bunlardan ders çıkarılmalıdır. İyi niyetle ve iyi değerlendirilmek kaydıyla zaman gerekli ve yeterli seçiciliği yapacak en güçlü unsurdur diye düşünüyorum.
17 Aralık 2011 tarih ve 28145 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan ikincil mevzuatın içerisinde yer alan "Gıda ve Yemin Resmi Kontrollerine Dair Yönetmelik" getirdiği şeffaflık adına bugünlerde çok moda. Tüketicileri bilgilendirmek amaçlı, yönetmelikte yer alan bölümü var olduğu şekliyle sizlerle paylaşmak isterim; "Bakanlık resmi internet sitesinde onaylı ve kayıtlı işletmeler, onayı askıya alınan işletmeler, onayı iptal edilen işletmeler, Bakanlıkça faaliyeti durdurulan kayıtlı işletmeler laboratuvar sonucuyla taklit ve tağşiş (bir şeyin içine başka şey karıştırma) yapıldığı kesinleşen gıda ve yemi üreten, ithal eden firmanın adı, markası, parti ve/veya seri numarası, kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye düşürecek şekilde bozulmuş, değiştirilmiş gıdaları üreten veya satan firmanın adı, ürün adı, markası, parti ve/veya seri numarasını kamuoyunun bilgisine sunacaktır".
Kamuoyunun bilgisine sunulma işinde, bu konuya uygunluğu tartışılabilecek Teşhir kelimesi kullanılıyor. Teşhirin kelime anlamı; gösterme, sergileme, herkese duyurma dile düşürme ve bir hükümlüyü ceza olarak halka gösterme. Teşhirden amaç, mevzuatı hiçe sayan merdiven altı (kayıtdışı) üretim yaparak halkın sağlığını ve gıda güvenirliğini tehlikeye sokan firmaları bulup çıkarmak olmalıdır. Yoksa kayıtiçi, mevzuata saygılı çalışan kuruluşların hatalarını bulma kovalamacası olmamalıdır.
Tağşişli bir ürünü kim üretirse üretsin teşhir edilmeli. Mevzuata uygun sağlıklı gıda üreten gıda sanayinin bu konuda Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'na tam destek verdiğini söyleyebiliriz. Ancak ne yapıldığı kadar nasıl yapıldığının bilinmesini de gıda sanayi tarafından talep edilmektedir.
13 Ağustos 2010 tarih ve 27671 sayılı Resmi Gazete'de ilan edilen "Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerine Dair Yönetmelik" altıncı bölümüne bakalım. Madde 17 / 1 "GDO ve ürünleri farklı hatlarda işlenir ve depolanır. Bunun mümkün olmayacağı durumlarda ilgililer tarafından GDO ve ürünlerinden oluşabilecek bulaşmayı önlemek amacıyla işletme hattında ve depolarda gerekli temizlik yapılır ve kayıt altına alınır".
Çelişkili anlam taşıyan bu maddenin düzeltilmesi gerektiğinin altını çizerken sonra da günümüz günceli kanatlı ve kırmızı et ürünleri üretiminde bazı mevzuat düzenlemelerinin yapılmasının hem gıda sanayi hem tüketici açısından bir ihtiyaç olduğunun altını benzer şekilde değerlendirilerek çizmeliyim.
Şeffaflık ve bilgilendirmeden söze başlamışken, tağşiş tespitinin nasıl yapıldığının, ne miktarın tahsiş neyin bulaşan olduğu vb. konuları içeren bir tebliğin hazırlanıp yayınlanması şeffaflık adına iyi bir kazanç olacaktır.
Sonuç; "Her zaman doğruyu söyle ama hepsini birden değilÖ"