Bitmeyen enerji güneşini elektrik üretiminde kullanmalıyız
Serdar İSKENDER / Makine Yük. Mühendisi/TÜTEV Enerji Danışmanı
Yenilenebilir enerji kaynakları içerisinde, tüm dünyada en büyük ilgiyi güneş enerjisi görüyor. Özellikle güneş enerjisinden elektrik üretilmesini sağlayan fotovoltaik (PV) panel sistemlerinin üretim ve satışında hızlı bir artış dikkat çekiyor. İnce film teknolojili ve kristal silikon tabanlı paneller şeklinde üretilen bu sistemler, işletme maliyeti ve bakım gerektirmemesi yönüyle oldukça avantajlı olmasına karşın, kurulum maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle güneş enerjisi sistemlerinin kullanımını yavaşlatıyor. Panel maliyetlerinin yüksek olmasına karşın, ISES'in (Uluslararası Güneş Enerjisi Topluluğu) yapmış olduğu araştırmaya göre PV güneş enerjisi kapasitesi, dünya genelinde inanılmaz bir hızla büyüyor. Dünya genelinde, 2002 yılındaki panel satışları yaklaşık 3,5 milyar dolar iken, bu değerin 2012 yılında 27,5 milyar dolara ulaşması bekleniyor.
Dünyanın kurulu güneş enerjisi elektrik üretim kapasitesi 9.200 MegaWatt'tır (MW). Toplam güneş enerjisi kurulu gücünün 4.300 MW'lık bölümü Avrupa'da bulunuyor. Bu kapasitenin yaklaşık 2.500 MW'lik kısmı Almanya'da. Güneş enerjisini kullanarak elektrik üretimine ilişkin yasal düzenlemeleri ve teşvikleri 1999'da geçekleştiren Almanya, dünyada güneş alanında liderliği de elinde bulunduruyor. Almanya'daki, güneş enerjisi pazarı 5 milyar Euro'ya ulaşmış durumda.
Dünyada, güneş enerjisine bu kadar yoğun ilgi varken, güneş cenneti olarak tanımlanabilecek ülkemizde, henüz güneş enerjisi kullanılarak elektrik üretimi yapılamıyor. Türkiye, coğrafi konumu itibariyle güneş kuşağı içerisinde yer alan ve güneş enerjisi kullanımının uygun olduğu bir ülkedir. Elektrik İşleri Etüt İdaresi tarafından yapılan çalışmalara göre, ortalama yıllık toplam güneşlenme süresi 2.640 saat (günlük toplam 7,2 saat), ortalama toplam ışınım şiddeti 1.311 kWh/m2 -yıl olduğu tespit edilmiştir. En fazla güneş enerjisi alan bölge Güneydoğu Anadolu olup, bu bölgeyi Akdeniz Bölgesi izlemektedir.
Ülkemizin güneş enerjisinden elektrik üretme potansiyeli 380 milyar kW olmasına rağmen, henüz bu potansiyelimizi kullanmıyoruz. Buna karşılık Türkiye, güneş enerjisinin su ısıtma amacıyla kullanılmasında dünyada ilk üç içerisinde yer alıyor. Ülkemizde güneş enerjisi kullanarak elektrik üreten santrallerin kurulmasının önündeki en büyük engel, alım garantisi ve alım süresinin bir kanunla net olarak belirlenmeyişinden kaynaklanmaktadır.
Güneş enerjisinin gelişmiş olduğu ülkelerde, yatırım yapılabilmesi için devlet, güneş enerjisiyle üretilen elektriği 35-40 €cent/kWh gibi normalin çok üzerinde bir fiyattan alarak sübvanse ediyor. Almanya'da bu değer 40-45, Bulgaristan'da 40, İspanya'da ise 35-40 €cent/kWh seviyesinde.
Ülkemizde, güneş enerjisi kullanarak, elektrik üretmek isteyen yatırımcıların en büyük beklentisi, yenilenebilir enerji kaynaklarına alım garantisi getiren kanun taslağıydı. Enerji Bakanlığı tarafından hazırlanan hidroelektrik, rüzgar, güneş, jeotermal ve dalga enerjilerinden üretilecek elektrik için 10 ila 20 yıl arasında alım garantisi getiren kanun taslağı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Enerji Komisyonu'ndan jet hızıyla geçerek genel kurula gönderilmişti. Yaz tatili öncesinde, genel kurul gündemine alınan Yenilenebilir Enerji Kaynakları Teşvik Kanunu Taslağı, henüz net olarak anlaşılamayan nedenlerle, 29 Haziran'da geri çekildi. Gelişmiş ülkelerin, enerji darboğazından kurtulmak, tükenir kaynaklar olan petrol, doğal gaz ve kömürün tekelinin kırılmasını sağlamak amacıyla, yeni-yenilenebilir enerji kaynaklarını teşvik ettiği bir dönemde, ülkemizde henüz yeni-yenilenebilir enerji kaynaklarına alım garantisi tutarı ve süresi bulunan bir düzenlemenin olmayışı, bu konuda hazırlanan kanun taslağının geri çekilmesi oldukça dikkat çekicidir.
Enerji krizine sürüklenen ülkemizde, Yenilenebilir Enerji Kaynakları Teşvik Kanunu hızla yeniden ele alınarak onaylanmalıdır. Yerli, yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarımız, başta güneş olmak üzere elektrik üretiminde kullanılmalıdır. Bu sayede, hem enerjide dışa bağımlılığımız azaltılacak, hem de yerli enerji kaynaklarımız değerlendirilmiş olacaktır. Ayrıca, yenilenebilir enerji kaynakları çevreye zararlı gaz emisyonları da vermedikleri için temiz ve çevreci enerji kaynaklarıdır. Türkiye, ya yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını teşvik edecek, ya da 2010 yılından sonra elektriksiz günleri yaşamaya başlayacak.