”Bölünmüş Türkiye haritalarına müdahale beklerdik”
MHP Genel Başkanı Bahçeli, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün yabancı bir dergiye verdiği mülakattaki sözlerini eleştirdi
ANKARA - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün yabancı bir dergiye verdiği mülakattaki sözlerini eleştirerek, "Sayın Cumhurbaşkanı'nın geride kalan süreci suçlayıcı ifadelerle, geçmişte ayrımcılık yapıldığını söylemesi, asla kabul edilebilir ve yakışan bir durum değildir. Biz Cumhurbaşkanı'ndan kendi geçmişimizi şikayet etmek yerine açılışını yaptığı kitap fuarının alt katında açıkça sergilenen bölünmüş Türkiye haritalarına müdahale edecek cesaret ve iradeyi göstermesini beklerdik" dedi.
Partisinin TBMM grup toplantısında konuşan Bahçeli, Türkiye'nin siyasi ortamının giderek ağırlaştığını, bölücü terör ve etnik tahriklerin çok tehlikeli biçimde tırmandığını, iç huzur, kardeşlik ve dayanışma ruhunun yara aldığını, hain tuzaklarla dolu bir dönemden geçildiğini söyledi.
Türkiye'nin terörle ve etnik bölücülükle mücadele konusunda, tarihi bir yol ayrımında olduğunu ifade eden Bahçeli, "kanlı terör saldırılarının tırmandığı, tahriklerin hayasızca sergilendiği ve İmralı canisi lehine gövde gösterilerine dönüşen ayaklanma provalarının yapıldığı bir dönemde bulunulduğunu" kaydetti.
Bahçeli, "Bugünkü ortamda' güvenlik güçlerini hedef alan yıpratma ve karalama kampanyalarının hız kazanması, terörle mücadelenin zaafa uğratılması için 'güvenlik-demokrasi' dengesi etrafında maksatlı bir tartışma başlatılması ve siyasi çözüm çığırtkanlarının yeniden sahneye çıkması, bu ihanet cephesinin Türkiye'nin terörle mücadele iradesini kırmaya ve PKK'nın siyasi hedeflerinin tartışılacağı bir zemine çekmeye çalıştığını göstermektedir" dedi.
"En büyük sorumlu Erdoğan ve AKP"
"Bu noktaya gelinmesinin en büyük sorumlusunun, terörle mücadele için gerekli iradeye sahip olmadığı anlaşılan ve bölücülüğe şirin görünerek siyasi hesaplar peşinde koşan Başbakan Erdoğan ve AK Parti Hükümeti olduğunu" ileri süren Bahçeli, şöyle devam etti:
"72 aydır ülke yönetiminde olan Başbakan ve partisi' bugüne kadar 'terörle mücadele' ve 'terörle müzakere' arasında sürekli gidip gelmiş, şartlara ve esen rüzgara göre sürekli yer değiştirmiş ve bu hayati konuda nerede durduğuna bir türlü açıklık getirememiştir. Başbakan Erdoğan'ın bugünkü vahim tablo karşısında yapması gereken' Türk milliyetçilerine saldırmayı ve siyasi kışkırtmacılık yapmayı bırakıp, terörün tırmanması, bölücülüğün önünün açılması ve PKK'nın siyasallaşma stratejisinin adım adım ilerletilmesindeki rolü ve katkısı hakkında tarihin ve milletin huzurunda namuslu bir vicdan muhasebesi yapmaktır. Bu konuda yapacağı böyle bir muhasebe için de geçmişten bugüne siyasi çizgisine, bu alandaki şaibeli siciline ve temsil ettiği siyasi zihniyetin milli birlik anlayışına bakması yeterli olacaktır. Başbakan'ın bu ahlaki ve siyasi zorunluluğun gereğini yerine getirememesi durumunda herkes çok iyi bilmelidir ki gereğini Türk milleti mutlaka yapacak ve kendisini milli vicdanda mahkum edecektir."
"Sicili lekeli..."
MHP Lideri Devlet Bahçeli, Başbakan Erdoğan'ın bu konudaki sicilinin lekeli olduğunu ileri sürerek, Erdoğan'ın Türk milletini etnik temelde tasnif ederek, Türkiye'yi 36 etnik gruba bölen, ırk ve köken temelinde ayrıştırmaya heves eden biri" olduğunu savundu. Erdoğan'ın, "Türk milletine kimlik arayışına girdiğini, bu amaçla alt ve üst kimlik tartışmaları başlattığını ve kurucu kimliği değiştirerek bunun yerine "Türkiyelilik" gibi kavramların kabul edilmesini" savunduğunu belirten Bahçeli, şöyle konuştu:
"PKK'nın siyasi taleplerine demokratik reform adına sahip çıkarak bu yöndeki Avrupa Birliği dayatmalarının taşeronluğunu yapan, Türkiye'de eyaletler sistemini gündeme sokarak tartıştıran, Türkçe'den başka dillerin eğitim sistemi içine alınmasına kapıyı aralayacak Anayasa değişikliği taslakları hazırlatan, etnik bölücülere vadeli siyasi çözüm ümidi veren, teröristlere siyasi af konusunu çeşitli kılıflarla Türkiye'nin gündemine sokmak arayışlara yönelen ve Türkiye'nin bölünme senaryolarının demokratikleşme reçetesi olarak pazarlanmasını teşvik eden, bizzat Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olmuştur. Başbakan Erdoğan, bugüne kadar terörle mücadele konusunda gerekli siyasi irade, kararlılık ve niyete sahip olmadığını her vesileyle ortaya koymuş, güvenlik güçlerinin terörle mücadele için ihtiyaç duyduğu imkan ve yetkileri vermemek için her bahanenin arkasına sığınarak ayak sürümüştür. Hükümetin Irak'ın kuzeyinden kaynaklanan terörle mücadele konusundaki acz, zafiyet ve ataleti de bu lekeli sicile uygun olarak tecelli etmiştir."
"Müdahale edecek cesaret ve iradeyi göstermesini beklerdik"
Devlet Bahçeli, Başbakan Erdoğan'ın, 2002-2007 döneminde sınır ötesi operasyonu gündeme almamak için bir direniş cephesi oluşturduğunu ifade ederek, "Son iki hafta içinde yaşanan gelişmeler, AKP hükümetinin geçmişteki hatalardan ders almadığını ve bugüne kadar izlediği sakat siyaseti gözden geçirerek etkili bir strateji belirleyip buna kararlılıkla uygulama iradesi bulunmadığını ortaya koymuştur" dedi.
AK Parti'nin, "Ezber bozuyorum", "Tabuları yıkıyorum", "Düşmanlığı kaldırıyorum" ve "Dostluk çemberi oluşturuyorum" adı altında sürdürdüğü yanlış politikaların, bugün karşılarına hezimet ve teslimiyet olarak çıktığını dile getiren Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"(Stratejik derinliğe) gireceğiz diye çıkılan yolda geldiğimiz son durak stratejik girdabın bizi sürükleyip götüreceği meçhul yer olacaktır. İktidarın sözde özgürlükler adına terörle mücadele etmekten imtina ettiği dikkate alınırsa, göz yumduğu, alkışladığı altı yıllık vahim süreçte yaşananlar, devlet ve millet hasımlığının nerelere kadar dayandığının, hangi makamlar tarafından sorumsuzca dile getirilmeye başlandığının örnekleri ile doludur. Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı tarafından bir yabancı dergiye verilen mülakatta söylenen sözler, bunun en son misali olması bakımından ibret vericidir. Sayın Cumhurbaşkanı'nın geride kalan süreci suçlayıcı ifadelerle, geçmişte ayrımcılık yapıldığını söylemesi asla kabul edilebilir ve yakışan bir durum değildir. Biz Cumhurbaşkanı'ndan kendi geçmişimizi şikayet etmek yerine açılışını yaptığı kitap fuarının alt katında açıkça sergilenen bölünmüş Türkiye haritalarına müdahale edecek cesaret ve iradeyi göstermesini beklerdik."
"Başbakan Erdoğan ve arkadaşlarının, hüviyetleri ve sicilleriyle bölücülüğün en büyük ümit ve cesaret kaynağı olduğunu gösteren somut verileri, artık hiç kimsenin inkar edemeyeceği gerçeklerdir" diyen Bahçeli, Erdoğan'ın partisine yönelik yaptığı açıklamaları eleştirdi.
Genelkurmay Başkanı Başbuğ'un açıklamaları
Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un yaptığı açıklamanın, kendileri açısından malumun yüksek sesle ve yerinde bir ilamı olduğunu ifade edeni Bahçeli, "Bu nedenle, gerek Anayasal başkomutan olan Sayın Cumhurbaşkanının ve gerekse Başbakan Erdoğan'ın komutanın açıklamasını müteakip destek mesajları ise yeri, zamanı ve içeriği açısından ıskalanmış, gecikmiş ve inandırıcılıktan uzak sözlerdir" dedi.
Başbakan Erdoğan'ın aile fotoğrafında Mehmetçiğin olmadığını savunan Bahçeli, "Ortada boy gösterdiğiniz bu tabloda, sağınızda kardeşim dediğiniz Barzani ve Talabani, solunuzda konutlarda ağırladığınız bölücüler ve pazarlık yaptığınız Kandilciler, hemen arkanızda ise boyun eğdiğiniz çuvalcılar yer almaktadır. Bulunduğunuz yer burası, kadrajın aldığı görüntü ve gizlice yemek yediğiniz buluşma masalarının anlamı budur" iddiasında bulundu.
"PKK masum sivil toplum kuruluşu değildir"
"Türkiye'yi bölmeye aziz milletimizi birbirine düşürmeye çalışan PKK terör örgütü, Başbakanın adi suçlu gibi göstermeye çalıştığı masum bir sivil toplum kuruluşu değildir" diyen Bahçeli, PKK'nın küresel güçlerin hizmetinde, bölgesel mihrakların kontrolünde varlığını çeyrek yüzyılı aşan süredir devam ettiren ve hedefine Türkiye'yi alan kanlı bir küresel terör organizasyonu olduğunu bildirdi.
Bahçeli, samimiyeti sorgulanmakla birlikte, Başbakan Erdoğan ile ABD Devlet Başkanı Bush arasındaki görüşmede PKK için ortaya konan "ortak düşman" kavramının gerçek anlamının da bu olduğunu belirtti. Gelişmelerin terörün kaynağının ve yönetiminin Barzani'ye dayandığını gösterdiğini ifade eden Bahçeli, Hükümetin, Barzani'yi muhatap alan yaklaşımının da bunun sonucu ve eseri olduğunu iddia etti.
MHP lideri Bahçeli, "Hükümet güçle ve caydırıcı tedbirlerle desteklenen diplomasi ile muhasımlarını hizaya getirecek yerde, büyük bir yanılgı ile terörün kaynağına, bölücülüğün merkezine, ihanetin odağına kadar yanaşmıştır. Hükümet, denize düşmüştür ve yılana sarılmaktadır. Bize göre bunun adı ve tanımı da ihanetten başka bir şey değildir" dedi.