Çalışanlarınız mutlu mu?

Serdar Yurdakul / Örgütsel Gelişim Danışmanı IKEDA Danışmanlık

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Geçtiğimiz günlerde Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) “Yaşam Memnuniyeti Araştırması” sonuçları açıklandı. Özetle genel mutluluk oranımız son 3 yıldır geriliyormuş. 2010’da yüzde 60’ın üzerine çıkan genel mutluluk oranı, 2015’te yüzde 56.6 ya düşmüş. Çalışanların arasında ise yüksek eğitimliler daha mutlu imiş. Dünya geneli mutluluk endeksinde ise 158 ülke arasında 76. sıradayız. Bizden önce gelen ekonomilerin çoğu mutluluk sırasında da bize göre çok üst sıradalar. Dünyanın 18. ekonomisi ol, ama mutsuz ol! Demek ki bu kadar paranın toplumun mutluluğuna katkısı yok. Zaten gelir dağılımı bozukluğu ve kişi başı gelirdeki yerimiz bu mutsuzluğu önemli ölçüde açıklıyor.

***

Bir gün eğitim verdiğim şirkette, şirket sahibi bana çalışanların ücret artış taleplerinden bahsederken “maaşlarını veriyoruz, servis var, öğle yemeği var daha ne istiyorlar?” şeklinde serzenişte bulunmuştu. Belli ki biz toplum olarak insanı anlayamamışız. Sanıyorum bunun sebebini kültürümüzün derinliklerinde saklı paradigmalarda aramamız lazım. Neticede biz Ortadoğulu ve kültürü bu coğrafyadaki hakim inanç sistemi ve geleneklerin etkisiyle şekillenmiş bir toplumuz. İster istemez iş yeri çalışma ortamı ve kültürü de öncelikle içinde bulunduğumuz toplumun kültüründen etkileniyor.

Birçok gelişmiş ülkedeki kültürden farklı olarak bizim hakim kültürümüz ve sosyalleşme süreçlerimiz maalesef bireylere ben olma imkanı tanımıyor. İnsanlar birey olmakta ve kendi başına ayakta durmakta zorlanıyor. Bu yüzden bizde “sürü psikolojisi “etkilidir ve yukarıdaki söylemde bunun yansımasıdır. Ekmeğini veriyorum, suyunu veriyorum, niye hala mutsuzsun! Evet, insanı anlamak, daha doğrusu çalışanları insan yerine koymak, birey olarak görmek gerekir. Belki liselerin son sınıflarına veya üniversitelerin tüm bölümlerine mezuniyetten önce “İnsanı tanıyalım” gibi ismi olan bir ders koyulması lazım. Çok derin bir psikoloji bilgisi gerekmiyor. Ama insan emeğiyle bir ürün veya hizmet üretmeye soyunan herkesin, insanı ve ihtiyaçlarını en kolay şekilde anlatan Maslow’u, insanları motive eden faktörleri ve motivasyon türlerini bilmesi lazım. Bir iş adamının veya yöneticinin insanları motive eden tek şeyin para olmadığını öğrenmesi lazım.

***

İş yerinde mutluluk neden önemli? Yakın zamana kadar hakim olan geleneksel görüşe göre mutlu olmanın şartı işinizde başarılı olmaktı. Bu görüş örgütlerde bireylerden sadece istenen işi iyi yapmalarının beklendiği, bilişsel becerilerin bugünkü kadar önemli olmadığı 1. ve 2. sanayi devrimi sürecinde geçerli olabilirdi. Çalışanlardan yaratıcılık, kendini adama gibi davranışlar beklendiği ve İK gelişiminde pozitif psikolojinin gittikçe daha ağırlık kazandığı 3. ve 4.sanayi devrimi dönemlerinde, çalışanların istenen performansı karşılamaları öncelikle işi sevmeleri ve işten kendileri için bir anlam çıkarmalarına bağlı. Aksi takdirde, işinde mutlu olmayan insanların başarılı olması, yaratıcı olmaları ve her yerde gündemde olan inovasyon konusunda katkıda bulunmaları beklenemez. Bu bir A4 sayfasına sığacak kadar basit bir konu değil ancak TÜİK’in araştırma sonuçları vesilesiyle konunun önemine dikkat çekmek istedim. Bizde eğitimciler, işverenler, yöneticiler olarak insanı daha iyi anlamamız ve insana daha fazla önem vermemiz gerekiyor. Örgütlerde çalışanların robot olarak görüldüğü dönem artık kapandı. Çalışanlarımızı robot olarak görmekte ısrar edersek,motivasyondan, hizmet kalitesinden, performanstan, yaratıcılıktan ve verimlilikten bahsetmemizin bir anlamı kalmaz. İnsanların mutlu olması toplumsal olarak önceliğimiz değilse, o zaman bir an önce 4.sanayi devriminde yol alalım, belki robotları mutlu ederiz!