Cari işlemler açığı alarm veriyor

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Dr. Ali TOPCUBAŞI

 

2010 yılında ekonominin yüzde 8.9 gibi olağanüstü büyümesini ,bütçe açığının milli gelirin yüzde 4 üne,toplam kamu borcunun milli gelirin yüzde 40'lar düzeyine inmesini ekonominin olumlu göstergeleri olarak değerlendirsek de,ithalattaki artışın ihracatın yaklaşık 2 kat üzerinde artmasını acilen masaya yatırılması gereken bir durum olduğunu göstermektedir.100 birim ihracat artışı gerçekleştirmek için çok daha büyük ithalat artışına gereksinim duymak,ekonomide çok önemli yapısal sorunların varlığına işaret etmektedir.2001 yılından beride bu durum gittikçe kötüleşmektedir.

2000 yılındaki ekonomik çöküşten sonra, Kemal Derviş in uygulamaya koyup, şimdiki hükümetinde sahip çıktığı program,yalnızca çöken finans sistemini değil, bütçe dengelerini de sağlamış ve ihracat tada hızlı artışın yolunu açmıştır. Ancak ihracat artarken, ithalattaki artış ivmesi daha hızlı olmuş, aylık bazda dış ticaret açığı 7.5 milyar dolarlara çıkarak olağanüstü bir hal almıştır. İlk yıllar bankacılık, sigortacılık şirketlerinin önemli bir kısmı ile Türk Telekom, Tüpraş, Petkim gibi ülkenin en büyük şirketlerinin satışından elde edilen varlık satışları, cari işlemlerdeki hızlı artışı önemsememize neden olmuştur.Satılacak kayda değer varlıkların azalmasının yanı sıra,dış ticaretteki olağanüstü bozulmanın devam etmesi, seçimden sonra acilen radikal tedbirlerin uygulamaya konmasını gerektirmektedir.

2011 yılında mayıs ayı itibari ile cari işlemler açığının milli gelire oranı yüzde 7.3 gibi cumhuriyet tarihini en yüksek rakamına çıkmıştır. Batma durumu konuşulan Yunanistan da bile bu oran yüzde 4.5'tir.Yanlış anlamaya meydan vermemek için burada hatırlatalım.Yunanistan da bütçe açığının milli gelire oranı yüzde 10.5 iken bizde bu oran yüzde 4, toplam kamu borcunun milli gelire oranı Yunanistan da yüzde 143 iken, bizde yüzde 42'dir. Ancak, Yunanistan euro bölgesinde olduğu için kullandığı parayı basamayacağından, yani para birimi euro olduğundan hareket alanı çok dar alanda kalmıştır.Yine bizim gibi 2000 yılında krizden kıvranan Brezilya'da cari işlemler açığı bizim oldukça altımızda yüzde 2.8 gibi oranda seyir etmektedir. Yine, 1998 yılında borçlarını ödeyemeyeceğini açıklayan Rusya da cari işlemler açık değil, aksine yüzde 5.5 gibi olağanüstü fazla vermektedir. Arjantin'de cari işlemler fazlalığı yüzde 0.6 olurken, Çin de cari işlemler fazlalığı yüzde 3.3 olmaktadır. Cari işlemler açığı bizim kadar fazla olmasa da italya da bu açık yüzde 3.3, Fransa da yüzde 2.2, İspanya'da yüzde 3.6'dır. Avrupa Biriliği'ndeki cari açığının milli gelire oranının da ancak, yüzde 0.3 gibi önemsenmeyecek bir oranda olduğunu hatırlatarak,bizim ne kadar acil tedbir almamız gerektiğini göstermektedir.

İthalat a dayalı büyümeyi ihracat yönüne döndüremediğimiz taktirde, son 10 yılda büyük zorluklar ve fedakarlıklarla kazandığımız istikrarı kaybetme riski ile karşılaşabiliriz. Bilindiği gibi, Ülkemiz ekonomik krizlere döviz kazancımızın, döviz giderlerinden  çok aşağılarda olduğu zamanlarda girmektedir. Şu anki cari açığın milli gelire oranının yüzde 7.5 gibi dünya ortalaması rakamlarının da birkaç katı üstüne çıkması, Cumhuriyet tarihindeki en büyük açığını işaret etmektedir. Her ne kadar ülkenin potansiyeli çok yükselmiş olsa da, bilhassa dünya pazarlarında en ufak kırılmanın bizi herkesten fazla etkileyeceğini akıldan çıkarmamız gerekmektedir.