”CHP ve BDP platonik aşk yaşıyor”

Başbakan Erdoğan, "Platonik aşk yaşadıkları bayram ziyaretlerinde ve Sosyalist Enternasyonal toplantısında ortaya çıktı" dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA- AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP ve BDP'nin görüşmesiyle ilgili olarak, "Bu iki ucun aslında platonik bir aşk yaşadıkları bayram ziyaretlerinde ve Sosyalist Enternasyonal toplantısında ortaya çıktı" dedi.

Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, şimdiki Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da dahil olmak üzere daha 6 ay öncesine kadar CHP üst yönetiminin "Kürt meselesi, Doğu-Güneydoğu meselesine nasıl baktığının tüm Türkiye tarafından gayet iyi bilindiğini" belirtti.

Eski Genel Başkan, şimdiki Genel Başkan ve parti sözcülerinin demokratikleşme adımları karşısında uzlaşmaz ve saldırgan tutum izlediklerini, bunun Meclis'in kayıtlarında yer aldığını ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:

"Arkadaşlarımızın zaman zaman BDP ile görüşmelerine nasıl tepki verdiklerini, bizi nelerle itham ettiklerini, hangi iftiraları bize yakıştırdıklarını yaşadık ve gördük. Öte yandan, BDP'nin CHP'nin bu tutumu karşısındaki duruşunu da hepimiz çok iyi hatırlıyoruz. Biri statükonun en büyük savunucusu, diğeri statükodan en çok dert yanan partilerden biri. Biri Kürt meselesini derinleştiren siyasi zihniyetin siyasi temsilcisi, diğeri bu sorunu dilinden düşürmeyen siyasi parti. Bu iki ucun aslında platonik bir aşk yaşadıkları bayram ziyaretlerinde ve Sosyalist Enternasyonal toplantısında ortaya çıktı. Doğrusu bu partilerin hangi konuda nasıl bir işbirliği içine girebileceklerini milletimiz merak ediyor. Esasen bu platonik aşkın ilk emareleri 12 Eylül halk oylamasında görülmüştü. Parti kapatmalarından çok şikayetçi olan BDP'lilerin parti kapatmayı zorlaştıran düzenlemeye destek vermemeleri, bir nevi CHP'nin ekmeğine yağ sürmeleri çok manidardır. CHP Anayasa değişikliğine 'hayır' derken, BDP de boykot adı altında 'hayır' cephesine gizliden destek vermiş ve ittifakın ilk adımları orada zaten atılmıştı. CHP Genel Başkanı Diyarbakır'da 'aşk ölmez, eğer gerçekse' diyerek bir nevi ilanı aşk eyledi. Bu aşkın CHP'yi de, BDP'yi de hangi hülyalara sevkedeceğini hep beraber göreceğiz. Acaba BDP mi statükoculuktan medet umuyor, CHP mi etnik milliyetçilikten medet umuyor? Seçilebilmek için, Meclis'e girebilmek için, barajı geçebilmek için her yol mübahtır anlayışı kimseye fayda sağlamaz. Siyaset ilkeli, dürst, tutarlı olmayı gerektirir. Milli değerlere yaklaşım, inanç özgürlüğü, laiklik, Sosyalist Enternasyonal gibi konularda iki partinin üst yönetiminin zaten örtüştüğünü biliyoruz. Ama şunu da merak ediyoruz: Acaba CHP, BDP'nin Paris'te Sosyalist Enternasyonel'de terör örgütünü meşrulaştırma girişimlerine nasıl bakıyor? Acaba BDP, CHP'nin Ergenekon avukatlığı hakkında ne düşünüyor? İşte AK Parti'nin farkı budur. AK Parti Doğu ve Güneydoğu meselesine siyasi kaygılarla, oy kaygısıyla değil samimiyetle, vicdanı öne çıkaran, demokrasiyi yücelten bir anlayışla bakıyor. AK Parti, Diyarbakır'da farklı, İzmir'de farklı konuşmuyor. Diyarbakır'da ne söylediyse, aynısını İzmir'de de cesaretle söylüyor. AK Parti seçim öncesinde farklı, sandıklar açıldıktan sonra farklı konuşmuyor. AK Parti her zaman milletin diliyle konuştu, milletin diliyle konuşuyor."

"Zihinleri bulandırmaktan başka  bir şey değil"

Konuşmasına NATO Zirvesi ile ilgili olarak devam eden Erdoğan, yaklaşık 30 ülkede balistik füze bulunduğunu, alınan kararın bir ilke kararı olduğunu belirterek, amacı füze saldırısına maruz kalabilecek üyelerin savunma ihtiyacını karşılamak olduğunu söyledi.

NATO toplantısında, Türkiye'nin tüm hassasiyetlerinin dikkate alındığını, mutabakatın da kaygıları giderecek şekilde oluştuğunu ifade eden Erdoğan, "Israrımız üzerine güvenliğin bölünmezliği ve ittifak dayanışması ilkelerine uygun olarak füze savunması sisteminin tüm müttefiklere güvenlik sağlayacak şekilde kurulması sağlanmıştır. Uyarılarımız neticesinde risk ve külfetlerin halkça paylaşımı prensibi temelinde bir karar alınmıştır. Zirvede, hiçbir ülkenin tehdit kaynağı olarak hedef alınmaması kararlaştırılmıştır. Hala bazı televizyon tartışmalarında, bazı köşe yazarlarımız İran burada hedef olarak gösterilmiştir gibi kendilerine göre yaklaşımlar ortaya koymaları sadece zihinleri bulandırmaktan başka  bir şey değildir" diye konuştu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Fransa'nın ısrarla İran'ın ismini koymak gibi bir isteme gayreti olduğunu belirterek, "Ama Türkiye'nin ısrarları neticesinde 'Hayır böyle bir hedef koyamazsınız' demesi üzerine buraya Amerika'da dahil olmak üzere bunun konulmaması için Türkiye ile birlikte hareket edilmiştir. Bu gerçekleri görmeye mecburuz. Sarkozy'nin kalkıp da 'Biz kediye kedi deriz' yaklaşımı mugalatadan (yanıltıcı söz) başka bir şey değil. Zaten biz de kediye kedi diyoruz. Değişen bir şey yok. Yani bununla neyi izah ediyorsun, neyi anlatmak istiyorsun. Ama anlayanlar da neyin ne olduğunu gayet iyi anlıyor" dedi.

Bu konularda ilginizi çekebilir