Demokrasi havarileri Libya'da
M.Utku ŞENTÜRK / Gazeteci- AB ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı
"Şimdi sen ölüyorsun Libyalı çocuk.
senden on sene önce öldü Iraklı çocuk.
senden kırk sene önce Vietnam'da Nepal'de yandı bir çocuk.
senden altmış altı sene önce Hiroşima'da şeker yiyemeden öldü bir çocuk.
senden doksan sene önce öldü Anadolu'da beşikte bir çocuk...
şimdi sen ölüyorsun Libyalı çocuk keşke ama keşke parayı hiç bulmasaydı Lidyalı çocuk.."
İnternette bir süredir dolanan bu şiirin sahibi belirsiz ancak dünyanın dört bir bucağına "demokrasi" götüren "İnsancıl Emperyalizmi" çok güzel betimlemiş…
Geçtiğimiz ay Libya'da 42 yıldır iktidarda olan Muammer Kaddafi'nin koltuğu bırakması, yoksulluk, yolsuzluk, kayırmacılık ve siyasal baskılara son verilmesini isteyen halk ayaklanmıştı bilindiği üzere. Ancak Kaddafi, ordu ve paralı askerleri halkın üzerine sürerek ayaklanmayı kanla bastırmaya çalıştı. Sonuçta 10 bine yakın Libyalıyı katletti. Kimilerinin yaldızlı bir tabirle "Uluslararası Toplum" dediği Emperyalizm "insancıl" yüzünü bir kez daha göstererek 19 Mart itibari ile Libyalı çocukların yardımına koştu. "Mahşerin üç atlısı" Fransa, İngiltere, ABD'nin öncülüğünde yürütülen saldırının ana hedefinin, bölge halklarının yürüttüğü haklı direnişe sahip çıkmakla hiçbir ilişkisi olmadığı hemen herkesin bildiği bir gerçek. Afganistan'ın ve Irak'ın işgali neyse, Libya'ya yönelik saldırının mantığı aynı.
Albay Kaddafi Hakkında
Muammer Kaddafi (ya da Muammar Ebu Minyar el-Kaddafi) (Arapça: ???? ???????) Sirte'de yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Bingazi'deki Libya Üniversitesi'nde tarih öğrenimi gördükten sonra Libya Askeri Akademisi'ne girdi. 1969?da gerçekleşen darbe sırasında Libya ordusunda yüzbaşıydı. Kaddafi'nin ilk başlarda herhangi bir devlet ya da hükümette etkin bir konumu bulunmamasına rağmen 1969 darbesinden beri Libya'da var olan ayrıcalık, yolsuzluk ve ahbaplık kültüründen yoğun bir biçimde beslenerek günümüzdeki haline geldi. Yine bu duruma arka planındaki "kişiliğe tapınma" duygusunu da ekleyerek kendisini Libya için zorunlu olduğunu göstermeye çabaladı. Kısacası, bu adam sürekli olarak ihtişam rüyaları gören ve bir kahraman ve lider olarak övülen bir megalomanyak olarak karşımızda durmakta.
Sömürgeci olarak nitelediği batılı ülkelere karşı kararlı bir tutum alan Kaddafi, devlet başkanı olduktan sonra İslam dinine dayanan Arap milliyetçiliğinin savunucusu olarak tanındı. Libya'yı sosyalist bir ülke haline getirmek, Kuran'ın buyruklarını geçerli kılmak ve öteki Müslüman ülkelerle birlik oluşturmak için çaba gösterdi. Okullarda yabancı dil olarak İngilizce okutulmasına son verdi. Arap-İsrail Savaşı'nda Filistin'i destekledi. 1977?de ülkenin adı Libya Arap Sosyalist Halk Cemahiriyesi olarak değiştirildikten sonra Devrim Komuta Konseyi dağıtıldı. Kaddafi, Genel Halk Kongresi genel sekreteri oldu. Çad devlet başkanının devrilmesi üzerine bu ülkeye asker yolladı.
Uluslararası siyasette beklenmedik çıkışları, İrlanda Cumhuriyeti Ordusu ve Filistin Kurtuluş Ordusu gibi örgütleri desteklemesiyle dikkati çekti. Libya'yı uluslararası terörün kışkırtıcısı olarak gören ABD, 15 Nisan 1986?da Trablus ve Bingazi'ye bir hava saldırısı düzenledi. Kaddafi'nin yara almadan atlattığı bu saldırıda eşi ve iki çocuğu yaralandı, evlat edinmiş olduğu kızı öldü. Kaddafi ülkemizde "Yeşil Kitap" (1979) adıyla yayımlanan yapıtında İslam sosyalizmine ilişkin siyasal görüşlerini açıklamıştır.
Emperyalizm'in oyun alanı; Libya
ABD, İngiltere, Fransa'nın başını çektiği Emperyalist blok Kaddafi'nin bir diktatör olduğunu eskiden beri çok iyi biliyor. Ancak şimdiye kadar, Trablus ile kârlı anlaşmalar yapmak dışında başka bir şey yapmadılar. Ülkemiz de dahil tüm dünya medyasının Libya'da yaşanan şiddet olaylarını ele aldığı zaman aynı zamanda burada kullanılan silahların da nereden geldiğini de sorması gerekirdi. Bu silahların ABD ve AB tarafından Libya'ya satıldığına dikkatle bakılmalı. Bu da onların demokrasiyi yayma programlarının bir parçası olsa gerek; "Tavşana kaç, tazıya tut"
Libya ve ABD arasında buzların erimeye başlaması ile her iki ülkenin ordusu da daha yakın ilişkiler geliştirmeye başladı. ABD ve Libya, aralarında askeri ilişkilere sahip ve bu tekrar yakınlaşma sonrası Trablus ABD'den silah almak için oldukça istekli davranıyor. Pentagon sözcüsü Yarbay Hibner 2009 yılında yaptığı açıklamada mevcut olan bu ilişkiyi en iyi şekilde açıkladı: "ABD, Libya'nın bölgede her iki ülkenin de çıkarlarına hizmet edecek şekilde askeri kapasitesini arttırması için gerekli savunma ekipmanları konusundaki taleplerini yerine değerlendirecekti"
Yabancı şirketlerin, ABD'nin ve AB'nin Libya'ya bakışı da göz ardı edilmemeli. Yine yabancı hükümetlerin ve şirketlerin Libya'daki rolünün sorgulanması da önem arz ediyor. İtalyan pilotların ve ABD'den yeni alınan silahların Libya'da görev alması ile ilgili olarak ABD ve İtalyan hükümetlerinin de sorgulanması gerekir. Şu net olarak görülmektedir ki, demokrasi sadece ABD ve AB çıkarlarına boyun eğmeyen ve hizmet etmeyen diktatörlüklere karşı bir uygun bir bahane olarak kullanılmakta. 21 Nisan 2009?da Hillary Cilnton ve Obama hükümetinin Mutassım Kaddafi'yi kollarını açarak karşılaması ABD hükümetinin demokrasiden ne algıladıklarını da göstermesi bakımından dikkat çekici. Bu buluşmada Hillary Clinton'ın ifadeleri açıkça şu şekildeydi: "Devlet Bakanı Sayın Kaddafi'ye hoş geldin demekten mutluluk duyuyorum. Biz Birleşmiş Milletler ve Libya arasındaki ilişkiye değer vermekteyiz. Yine iki ülke olarak işbirliğimizi derinleştirmek ve genişletmek için birçok fırsata sahibiz ve bu ilişkilerin kurulması için can atıyoruz. Bu yüzden Sayın Bakan tekrar hoş geldiniz"
Dünyanın barbar kapitalist güçlerinin Libya'ya yönelik saldırılarının demokrasi gibi bir amacı yoktur. Bu işgal Büyük Ortadoğu Projesi ile başlattıkları, fakat başaramadıkları küresel projeyi yaşama geçirmenin bir parçasıdır. Ortadoğu'nun küresel sürece daha hızlı dahil edilmesi için Kaddafi'ye yönelik operasyon bölgenin işgal edilmesinin bir başka yöntemidir.
Kapitalist barbarların saldırı güçleri, birkaç projeyi birlikte yaşama geçirmek istemektedirler. Birincisi, Libya'yı bölmek ve Bingazi bölgesinde kendilerine bağımlı ikinci bir yapay devlet oluşturmak. Bunun başarılı olma şansı oldukça zayıf görünüyor. Bu nedenle ikinci olasılık ön plana çıkmaktadır. Kolu kanadı kırılmış bir Kaddafi ile anlaşmak ve kendi ekonomik-politik kararlarını dikte ettirerek teslim almak.
Küresel güçlerin, Libya'ya yönelik doğrudan kara hareketli bir operasyona girmeleri oldukça zor. Hava harekatı ile askeri gücünü zayıflatmak ve Kaddafi'nin faşizan yönetimine karşı ayaklanan halka "destek" sunarak, iç savaşı yoğunlaştırmayı hedefliyorlar. Bunu tabii ki taraflı "aydınlarımız"ın dediği gibi Libya'ya demokrasi götürmek için ya da Libyalıların kara kaşları kara gözleri için yapmıyorlar. Böylelikle Libya halkını yoğunluklu bir iç savaşın içine çekerek, bölgenin denetimini daha güçlü bir şekilde sağlamak istemektedirler.
Bugün Libya'da Ömer Muhtar'ın ruhu hala yaşamakta. Kaddafi ve şurekasından kurtulmak bir nihai çözüm değil. Libya'daki yozlaşmış sistem ve yozlaşmış siyasi kültürün de alaşağı edilmesi gerekir. Aynı zamanda yabancı vesayetinin Libya'da kök salmasına izin verilmemelidir. Bunun için de Libyalıların hem Kaddafi'ye hem Emperyalizm'e karşı zorlu bir savaş vermesi gerekiyor; Zor ama imkansız değil…